--spoiler--
bir prison break olamayacak kadar heyecansızdır. koskoca sezon atlattım hatta 2. sezon 10. bölüme geldim ve bıraktım abi... bildiğin vahşi güzel, mari mar oldu dizi. entrika, aşk.
o değil bide minnacık konu saçma sapan uzatılıp duruluyor. sal yapma fikri anasının nikahı bölümünde geliyor insanların aklına bu kadar mı maldınız amk?
şu bilgisayar işi zaten başlı başına saçmalık. rakamları 2 saate bir yazma işi. sırf bu saçmalık nereye bağlanacak diye izlerim çok meraklanırsam, yoksa izlemem abi. bunu beğenenler kesin prison break izlememiş.
--spoiler--
şimdi eski günleri yad edeyim dedim açtım 1.sezon 20.bölümü seyrediyorum. boone'nun tam bacagı kesilecekken jack' bırak da öleyim demesi ve aynı anda claire'ın aaron'ı dünyaya getirmesi. bir yanda charlie ve jin mutluluktan sarılırken diğer yanda jack'in ölmek üzere olan boone'a sarılıp üzgünüm demesi.
bunun gibisi gelmedi gelmez. sonu her ne kadar kötü olsa da lost candır canandır.
sonunda jack adayı kurtarcağım derken ölüyor. paralel evren midir yoksa öbür dünya mıdır ne olduğu tam belli olmayan bi yerde tüm dinlerin simgesi altında lost'taki tüm karakterler buluşuyor ve dizi böylece sona eriyor. jack ölmese iyiydi. evet.
--spoiler--
1988 yılında rousseau jin ile karşılaşıyor. zaman atlamasında jin gözlerinin önünde kayboluyor. 2004 yılında tekrar karşılaşıyorlar fakat rousseau gözlerinin önünde buhar olup uçan koreliyi tekrar karşısında görünce hiçbir şey demiyor.
--spoiler--
tüm sezonlarının hepsini izlediğim, ancak insanlardan duyduğum olumsuz eleştiriler üzerine *, diziye küsmemek adına sadece son bölümünü izlemediğim dizidir. *
Uçsuz bucaksız bir adada bize her şeyin yapılabileceğini gösteren, nerdeyse akşam yemeğinde açık büfe sunulan, hiç bir şey imkansız değildir mesajı veren saçma bir Amerika dizisi.
üzerinden hayli bir süre geçmesine rağmen , hala 'hassiktir ulan' diyebilmek için izlediğim bölümleri bulunan efsanevi dizi.
(bkz: the constant)
(bkz: happily ever after)
hala bir şekilde yeniden başlayacağına inanmak istediğim efsane dizi. bu sefer zamanda bizi daha da geri götürerek cevaplanmayan soruları cevaplamaları gerek, gerekirdi.
efendim daha yenice izlemeye başladğım dizi'dir. birşey dünyayi kasıp kavururken umrunda olmaz sonrasında merak sararım hep, her seferindede pişman olurum bu gec ilgiden.
dün gece izlemeye başladım bugün ilk sezon'nun 13. bölümüne kadar izledim. bağımlılık yaptı, bir bölüm daha izleyeyim diye diye sabahı edeceğim sanırım. sawyer hayranlığı vardı kadınlarda oysa jack daha yakışıklı bunuda demeden gecemeyeceğim.
türk toplumuna yabancı dizi izletmeye başlayan yegane yapımdır. insanın üzerinde hiç unutulmayacak derecede bir etki bırakmaktadır. mesela lost izledikten sonra izlemeye başladığınız dizilerdeki karakterin isimlerini hafızanızı zorlayarak hatırlayabilirsiniz. ama lost'taki karakterleri asla unutamazsınız. jack, sawyer, kate, locke, sayid, charlie ve daha birçoğunu ezberden sayabilirsiniz. her ne kadar finali ile bizi üzse de hayatımızdaki yerini çoktan almıştır.
tüm bölümlerinin dünyada soluksuz izlendiği ama final bölümüyle sıçıp sıvamış dizidir.
bu senaristlerin sorunu şu;
işe bir güzel başlıyorlar fikirler karakterler yaratıcı. tutunca götlerinde bir kalkma oluyor ben bu işi kıçımla bile yaparım yaee diyorlar ve sonuç bok gibi bir final oluyor.
dünya'da ne kadar ekşici piç varsa önce onları kazanmış daha sonra o güruhun abartmasıyla reklamdan yırtarak dünyaya yayılmış vasat dizi.
yok lost teorileri, yok tartışmaları falan derken jj abrams bu dizi abartan kesime 'ulan ne yarrak adamlarsınız, yeterki üzerinden egonuzu kabartcak bir ürün olsun' demiştir. iyi de demiştir.
allah belasını versin. bi arkadaşın yoğun ısrarları sonucu daha yeni başladım ben buna ama gerçekten sevemiyorum. evet olaylar olaylar, yaşayan bir ada, hayatta kalma içgüdüsü, daha önceden yaşanan hikayeler ve onların etkisi falan filan ama hiç mantıklı değil lan. kutup ayıları var mesela. bunlar bende merak uyandırmadı hiç mesela. zaten tamamı kurgu. bu da demek oluyor ki her şeyin er geç bir açıklaması olacak ve mutlaka bir kısmı tatmin etmeyecek. her detaya dikkat edecem diye gözlerim bozulacak yemin ederim. çok kasmışlar bence. hepsini bir kenara borakalım, hep en heyecanlı yerinde bitiyor anasını satayım. "hikaye devam ediyor gel haftaya izle!" demişler resmen. meraktan başka bir olayı yok. milyonlarca insan da acaba ne oluyor diyerek izliyor/izlemiş işte. bir de arkadaş ısrarı var tabii.*
en hakiki adamın jin kwon olduğu dizidir. şöyle ki; bu arkadaş sayılı günde gitti senden benden daha düzgün aksanla ingilizce öğrendi. bunda ne var lan deme şimdi bana. zorla dillerini empoze ettirdiler lan adama. nezaketen de olsa biri gidip korece "günaydın" dedi mi? hiç jin'e halini hatrını sordular mı? yok. varsa yoksa jin çalışsın, ingilizce öğrensin, konulara dahil olsun.