--spoiler 3x19--
öncelikle efendim, (#1440337)'de ne demişim?
"sawyer'ın sawyer'ı (...) (locke'ın babası olduğuna bir cikletine bahse girerim)"
doğru çıkmıştır.
ben'in tamamen manipüle ettiğini düşündüğüm john sayesinde losties'in eline juliette'i atması, cülyeti tamamen anti-ben kampına girmek zorunda bırakacak -uzun bir hapisten sonra. kişilerin, sawyer'ın artık çok daha başarılı ve agresif bir liderliği büyük ihtimalle söz konusu olacak. jack'in cülyetle beraber bir süre baskılanacağı öngörülebilir.
desmond gerçekten aranıyor. naomi de gerçek. juliette ile jack'in büyük ihtimalle bildikleri şey, flame istasyonunun fonksiyon dışı olması ve tamamen patlatılmasının ardından ada dışına bir şekilde yardım sinyali gönderilmiş olduğu ve bu nedenle de bir arama takımının adaya düşeceği. bu nedenle, akılları sıra, temkinli davranacaklar adaya inen kızcağzımıza.
adada zamanın hızlı/yavaş/dengesiz gittiği iddia ediliyor. gerçekten de daha hızlı. diğer dünyada son aramanın üzerinden 3 hafta geçmişken, biz neredeyse bir sezon izledik.
geleceğe dair yorumlarda bulunmak her zaman daha zevkli. 19. bölüm brig heyecanını 20. bölüme aktardı ve aslına bakılırsa birinci sezonun son 5-6 bölümündeki heyecana yaklaşabildi. tadına doyulmadı desem yeridir.
--spoiler--
locke'un babasının bu sefer harbiden cehenneme gittiği bolumdur. sawyer ve locke 'un boyle bir maziyle ortak yanlarının olması gercekten de cok ilgi çekici olmus. ben ipnesi yine neler ceviriyor tam bir muallak... helikopterden düsen kızı, kate'in jack'e soylemesının ardından jackle juliet'in birbiri için çalıştığı duşuncesını dogurdu bende. juliet tutturdu "ona soylemeyiliz, ona soylemeliyiz" diye. kesin bir g.tluk yatıyor bunun altında.
bide juliet'in bolumun sonlarına dogru kusursuz makyajıyla sahilde oturusu yok mu, gece kuluplerine giden sosyetebayanların bile boyle başarılı makyozu yok. yine tebrikler sevgili lost yonetmenleri, ekibi vs. jin'in s3 e11 de ki jilet gibi t-shirt'unden sonra bu da ilaç gibi geldi.
--spoiler--
--spoiler--
locke sahile gelip sawyer ı alıcakmış babasını sawyer a öldürtücek büyük ihtimal.bi de others john u nereye götürmüş ne yapmışlar açıklanacakmış.flashbaclerde sawyerla ilgiliymiş bu bölümde.
--spoiler--
kotayi epey aştığım için kendimi deli gibi kablosuz interneti olan alışveriş merkezi, cafe ararken bulduğumda bir an için 'sigara mi daha fazla bağımlılık yapar yoksa lost mu?' sorusunu sormami sağlayan dizi.
sigarayi bırakalı epey oldu ama lost beni birakana onu bırakabileceğimi sanmıyorum.
jin ormanda rus la kapışırken bi ara karate kid izliyorum sandım. o ne tekmeler o ne çeviklik koçum benim.
desmond delikanlılık yapıp sözümü tutucam diye çok büyük bi fırsatı * elinden kaçırdı veya ormandan rus çıkıp kızı iyileştirceğini zaten biliyordu, olayların akışı değişmesin diye öyle davrandı.
ayrıca düşen siyahi abla las vegas ta sergilediği güzelliğini burda da kullanırsa kate e claire e çok sağlam rakip olur bence.
--spoiler--
jin'in babasının balıkçı olduğunu biliyorduk ama orospu çocuğu olduğunu yeni öğrendik...yazık adama, güneş kızımız zaten aldatma konusunda sınır tanımayan bir tip...swingler takılıyor sanırım...
bi de bizim tek göz michael bakunin var...lan benim bildiğim michael bakunin gerçek hayatta anarşizmin babasıdır ne işi var lost da onun anlamadım...gerçi john locke da bilmem ne düşüncesini savunan bir filozof ama bu kadar derinlere girmemek gerek sanırım..
bölümün finali muhteşem olmuş...bu final diziyi 3 yıl götürür...
duranlığı, yavaş ilerleyişi ile prison break'ın her bölüm atraksiyon dolu ilerleyişinin, benim için gölgesinde kalan dizi. bu dizi 6 sezon oynar, elde gene sıfır gene sıfır.
--spoiler--
Sevmediğim ( Delikanlı Jin i aldattığı dolayısıyla) Sun ı birazcık da olsa sevdiğim bölüm. Bebe Jin den miş bu iyi haber. Sun ın, eğer adada hamile kalmışsa öleceğini bildiği halde, Jin den hamile kaldığını öğrendiğinde sevinmesi, artı puandı hanesine.
Naomi ölmedi çok şükür
Tek gözlü Rus da ölmemiş, yuh! Bir de son anda Naomi nin dediği; "Sizin uçağın enkazı bulundu, ayrıca hiç kurtulan da yoktu ki!" cümlesinden sonra "ne oluyor lan hayat çok garip be" moduna girdim. böyle büyük bir soru işareti de kondurulmaz ki kafaya be kardeşim, ama hiç kendimi kasıp teori üretecek değilim. kafayı yedik lan zaten!
Juliet hâlâ arada kalmış bir görüntü çiziyor, göreceğiz.
--spoiler--
dizi zaten 42 dakika. bunun yarısı flashback ile geçiyor. diğer bir yarısında da önce japon gülünün acayip uzun ve anlamsız hüzünlü bakışları ile geçiyor. kamera usanmadan bıkmadan japon gülünün yüzünü gösteriyor ve bizde humonoidler olarak o bakışı izliyoruz. geri kalan 10 dakikanın yarısın da da juliiiiiiiet in komik bakışı ve sırıtışını izliyoruz. juliiiiet kafasını 25 derece sağa ve sola yatırır ve sırıtmaya başlar. bunuda izledikten sonra irlanda kahvesinin
peniiiii peeeeniiiiii peeenniiii peniiiii peeeeniiiii diye zırlamalarını izliyoruz. ulen gerizekalı madem peni yi bu kadar seviyordun niye terkettin "buzağa" adam.
yine dellendim.
lost bazen iyi oluyo deşarj ediyo adamı.
--spoiler--
ıssız bir adaya rescue görevi için tercüman gönderilen dizidir. ronaldinho'nun kızkardeşi görünümlü hanım arkadaştan bahsediyorum. kadın bütün dilleri saydın da -herhalde halk arasında fazla bilinmediği bir yerden geliyor olmalı- ingilizce biliyordun da niye sona sakladın. bir an "bu ibne otherslar sahtekar" diye türkçe konuşacak diye korkmadım değil hani.
kısaca bölümü düşünecek olursak, jin'in iyi dövüştüğünü, sperm sayısı 5 katına çıkınca harikalar yaratabildiğini, jack'in sun'a hamileliğini sormasından dolayı acaba juliet'in planlarından haberdar olduğunu-otherville'den adaya dönmek de jack'in fikriydi hatırlarsanız- öğrendik. hatta ben, juliet ve jack arasında yeni bir anlaşma yapıldığı görüşündeyim. ancak bölümün en can alıcı noktası öncelikle flight 815 ' in bulunduğu ve kimsenin sağ kalmadığını öğrenmiş olmamız. bunun yanısıra da sağlam bir karakter olan bakunin'in halen yaşıyor olması. tabiki bu seventh seal teorisini yazan adamın avuçlarını ovuşturmasına neden olmuştur. artık bundan sonra bir yere bağlarlar mı bağlamazlar mı , noluyo bu adada kardeşim diye çok fazla düşünmeye gerek yoktur. aslında biraz da iyimser açıdan bakarsak, herşeyi açıklarlarsa 4ncü sezonu çekmelerine gerek olmazdı. aynen birinci ve ikinci sezonun son bölümleri gibi bir final izleyeceğiz büyük ihtimalle. bazı şeyler açıklanacak. losties vs others karşılaşmasından en azından az da olsa biraz cevaplar alabileceğiz. ondan sonra bu başlık da 6 ay süre boyunca ellenilmemek üzere tozlu database de yerini alacaktır.
--spoiler--
'bir insan kimsesi yoksa kafayı yer'adamın kim oldugunun seninle oldugu surece onemi yoktur..soylemeliyim ki bu adam gittikce yalnızlasır ve kafayı yer.. sen ne anlatıyorsun yahu? fareler ve insanlar dan.
3*18 nasıl bir bölümdür. nasıl ölmüştür tüm yolcular. ben kıllanmaktayım ama belki de bulamadık demek yerine tüm yolcular öldü demişlerdir. ya da dharma ya da others her neyse, bu elemanları denek yapmak için sahte bir enkaz vs bir şeyler yaratmıştır. ya da ben buna inanmak istiyorum abuk bi sondansa...
bir de drive shaftımızın yegane basçısı charlie nin şüpheli hareketleri gittikçe artıyor. önceden farkedememiştim tabi ama sevgili annemle ilk sezon bölümlerini izlemeye karar verdiğimde adem ve havvayı buldukları bölümde bir şey farkettim.
charlie "bu insanlar burda bizden önce yaşayanlar olmalı" diyor ardından diğerlerinin burda önceden insanlar mı yaşamış ne kadar kendinden emin söyledi yahu tepkisine karşılık salağa yatıp "yani yaşamış olmalı değil mi?" diye çeviriyor lafı.
ulan bi de çarli adırs çıkarmış. valla adırsların tarafına geçerim o zaman *
hede hödö adasıdır. son bölümü yeterli olmasa da hiç yoktan iyiydi.
--spoiler 3*18--
bakunin'in dirilmesi -belki de hiç ölmedi- ile "adada ölmek mümkün mü?" ve reyes ile yeni hatun'un konuşmasından "yoksa hepsi zaten ölü mü?" diye kafalarda soru işaretleri yaratmış dizi. uçağın bulunmamış olma ihtimalini de akla getirip oceanic şirketinin örtbas ettiği bir şeylerin olmuş olma olasılığını akıllara getirmek gerek -çok düşük bir ihtimal olsa da.
adada hiçbir varlığın ölmemesi -afiyetle yenen domuzları hesaba katmıyorum- gibi bir durum varsa çocuk yapılamamasını da anlamlı kılacak. ama adada kalanlar haricinde böyle bir şeyin geçerli olmadığını düşünüyorum -aynen ben'in kanser olup, locke'ın ayaklanması gibi.
öyle veya böyle, az çok bazı şeylerin ortaya çıktığı bölüm oldu. bakunin büyük ihtimalle diğerlerini getirecek ve sezon sonuna kadar bir nevi savaş izleyeceğiz. umulur ki jack sun'ı takip ederek juliette'nin gerçekliğini sorguluyordur. sun gidip ona durumu anlatırsa -belki anlatmaz- eski jack'e kavuşmamız söz konusu olabilir.
elbette jack'in bu tuhaf hali nedeniyle sawyer'ın liderliği gerçekten söz konusu olabilir. hatta belki jack hapsedilir... olmaz olmaz.
juliette gibi sağlam bir kadının bu denli tecavüzcü aşığı tavrıyla takılmasına anlam veremiyorum. bu eşşek "sağlam" tepecek. bakın görün.
--spoiler--
photoshop özürlüsü birinin ürünü olan fotodaki bayan desmond a yüzük satmayan bayan. hatırladınız sanırım hani hatunun dibinde adamın biri mefta olmuştu falan. bizim desmond karı ile bankta otururken..iyi güzel hoş.. bakalım bunların hepsi nerede bağlanacak ?
--spoiler--
desmond yine geleceği gördü, bu sefer penny'yi kurtarmak arzusuyla çarli'yi de katakulliye getirmek istiyordu. sağolsun, claire de bana kalacaktı ama çarli'ye yine kıyamadı desmond'ım. sonra kaskı bir de çıkardı ki etiyopya atletizm takımı'nın 5000 metre koşucuları gibi bir kızcağızmış düşen. bu arada çarli'ye de ayarı gecikmedi "yeter lan sikerim, 4 kere kurtardım seni de nooldu?" dedi..
claire'i göremedik bu bölümde. o gül cemalini süzemedik..
sawyer, jack'i masa tenisinde tarihi fark ile yeniyordu en son. ancak kate'in jack'e bozulması sonucu kendisiyle yattığını öğrenince bir sayı verdi rakibine. öte yandan karışık kasedi de bernard'dan çalmışmış. yemezler senarist abilerimiz, bernard mı kaldı allasen..
--spoiler--