bir dizi adı.
bir zamanlar köpek gibi ağzından salyalar akıtarak izleyen bir güruh vardı.
ben öyle deli gibi dizi izleyen bir insan değilim. gavur dizilerinden de birtek prison breaki izledim ve hayran kaldım. lostu da bu kadar çok kişi izlediyse güzeldir herhalde diye düşünüyorum. öyle dizilerden konu açıldığında "yav ben de bu lostu merak ediyorum, güzel mi la, izlemeye başlasam mı" gibi kelimeler sarfettiğim oldu. istisnasız kim varsa karşımda bana "o izlenir mi amk, o kadar düştün mü" dercesine amcık amcık bakışlar atıyorlar. bakın " sen hangi gezegende yaşıyorsun, bu zamanda lost izlemeyen kalmış mı" gibisinden bir ifade değil. direk seni ezercesine bakışlar. anlamıyorum abi, hepiniz izlediniz ağzınızdan salyalar akıta akıta, şimdi izlemeyi düşünene niye mal muamelesi yapıyorsunuz. hayır yapıyorsunuz bunu ama bari bi sebep söyleyin amk.
bu soruyu utanmadan sıkılmadan yine soruyorum; başlıyim mi la bu diziye.
not:vizeler,finaller, bütünlemeler derken bu sene üniversitede ara tatil görmedik amk, bir senedir köpek gibi ders çalışıyoruz, şu finaller ve bütünlemeler de bitsin az kafamı dinleme babında bir diziye başlamayı düşünüyorum. prison breaki soluksuz izlemiştim, şimdi lost bu diziye göre geride mi kalır? izleme diyenlerden sebep ve daha güzel bir dizi önerisi bekliyorum.
(bkz: lost çok bozdu) laflarından dolayı izlemediğim ama merakıma yenilip başladım dizide şuan 5. sezondayım ve en akılda kalıcı cümle ise "Bana neyi yapamayacağımı söyleme." lafıdır arkadaş biri sıkıştı mı bu cümleyi kullanıyor.
düşen uçağın kuyruk kısmından kurtulan yolcu sayısı 23'tür.
rose ve jack uçakta 23'üncü sırada oturuyorlardı.
dizinin ana karakterlerinden kate'i yakalayana 23 bin dolar ödül vardı.
dizinin gizemli sayıları 4, 8, 15, 16, 23, 42'dir.
ilk 4 sezonu müthiş. 5 de biraz tökezliyor. 6. sezonda çok iyi. 5. sezonda tökezlemesinin sebep ada hayatının sırlarının çözülmesi.
adada çok güzel aşklar yaşanıyor. charli ölürken çok üzülmüştüm. you all every body dedim durdum. birde jackle sawyer in aynı kadını kullanmalarıda işin garip yanı.
evet ilk izlediğim yabancı dizidir. ondan sonra da izlenilen diziler olmuştur ama hiç birisi lost tadı vermemiştir. ne prison break, ne dexter nede fringe.... hiçbirisi bir lost olmamıştır.
dizilerin piridir. tamam dexter ve prison break ı da çok severim ama lost ilk olması bakımından her zaman ayrıcalıklıdır.
diziyi izlerken devamlı bu kim lan , o nededi lan , şu uçan ne yahu , bu koşan kim , onu niye aldılar , bunu niye verdiler , onlar ortak mı , bunlar yarak mı , ötekiler kürek mi diye sorular sorular sorular deryasında yüzdürüyor sizi.
yeri geliyo ; - ibinen evladı orospu cucugu dediğin adama , 3 bilemedin 5 bölüm sonra - adamın dibisin bee diyebiliyor , - adamın dibisin dediğinede - vay göt vaaay , vay gevşek vaaay diyebiliyorsun.
zamanında takip etmesi arkadaş gruplarında ayrıcalık yaratan bi durumken, finali hakikaten kötü de olsa, eskiden kate i görünce biyerleri sulananların artık diziye bok atmak için birbirileriyle yarıştıkları dizi.
iyi diziyidi güzei diziydi standartların çok üstündeydi çok fazla izleyen insan vardı bunların sonucu olarak beklentiler büyüdü dağ gibi oldu. kötü bir final yapıldı. haliyle izleyicilerin tepkisi büyük oldu. final dısında bütün bölümleri güzel izlenir.
eğer "halen izlememiş olmak" gibi mükemmel bir duruma sahipseniz, hiç zaman kaybetmeden açın izleyin lan!
ilk 3 sezonu topluca, kalan 3 sezonu da diziyle eş zamanlı olarak izlemiş, her anına ayrı ayrı hayran kalmıştım. bir uyarı; 6 sene süren koskoca bir yapımı, koskoca bir hikayeyi sadece sonunu göz önüne alarak değerlendirmek saçmalığın önde gidenidir.
evet sinirlerimiz bozuldu sonunda zira kafamıza takılan bir çok nokta aydınlanmamıştı, havada kalan sorular, çözüm bekleyen noktalar vardı.
ancak ve ancak hikaye kabul edelim muhteşemdi, benzersizdi, hiç bir zaman yapılamamış ve belki de yapılamayacak olan bir ihtişama sahipti. hem anlatım hem de görsellik olarak izleyicisine unutulmaz anlar yaşatan bir yapıma bok atmaya gerek yok canlar. bitmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen halen üzerinde teoriler üretilen bir senaryoya sahip, halen aktif forumlarda tartışmalar sürüyor.
keşke beynimden tüm lost bölümlerini sildirip yeniden aynı heyecanla izleyebilsem. o nedenle izlemediyseniz hiç zaman kaybetmeyin yumulun!
yapımcısı rauf glasgow' efendi james bond filminin istanbul'da geçen sahnelerini çok beğenmiş yeni projesini türkiye'de çekeceğini açıklamış efendim, yine kara çarşaflılar, çember sakallılar cumhuriyeti olarak gözükeceğiz.
1. sezon itibariyle ; herkesin birbirine bağırdığı insanların bulunduğu ada.
ağzınıza tükürim sizin. ota bokada bağrılmazki.
+ charli şunu versene
- kalk al
+ ver dedim sana hayvan
- kalk al dedim itoğlu seni
+ seni amına koyduğum gel la buraya.
- sen bana amına .... allaaaaah!!! bittin olum sen
öbürleri : ayrılan lan orospu çocukları.
v.b. gibi. (yukarıdaki gözlem biraz abartılmıştır)
lakin: yani bu ne sinir ağbey. uçak düşmüş sağ kurtulmuşunuz. gülüp oynasanıza şerefsiz mahluklar.
şöyle olsa iyi olurdu.
+ charlicim
- efendim canım
+ şunu uzatır mısın zahmet olmasa.
- aaa! ne zahmeti canım. elbette
+ çok teşekkür ederim.
- rica ederim canım. nedemek. herzaman
+ ay sen çok yaşa emi..
