Liseyi bırak hiç olmadı bu yaşıma kadar ama kimseye teklif de etmedim, öyle bir girişimim de olmadı hiç. Gerçi sevgiliyi bırak hiç arkadaşım yok bu yaşımda bile, kafama göre kimse bulamadım, bir kişi vardı onun başına da çok kötü bir iş geldi, hayatımda bir tane arkadaşım oldu diyebilirim özet olarak, ama o benim aksime çok fazla çevresi olan biri, müzik piyasasından biri ünlülerden pek çok arkadaşı var tanınan biri özetle ama ondan başka arkadaş edinmek de istemedim. Hep hayatta münzevi oldum, hep insanlardan kaçtım.
Olmasa bile sosyal ilişkilerde kendinizi geliştirmelisiniz. Sonradan zorlanırsınız. Hatta zamanla “ihtiyacım yok” deyip bunu şiddetle savunmaya başlarsınız.
Karşılıklı nazım hikmet şiirleri okuyacağım, sait faik'in semaver kitabını okuyup üzerine birlikte düşünebileceğim, pissarro'nun "montmartre bulvarı" eserine bakıp birlikte hayal kurabileceğim kız bulamadım kendime ne yapayım ben de sap kaldım.
Bir kızı çok sevmiştim. Yüz vermedi, gitti başkasıyla sevgili oldu. Salak gibi aşk acısı çektim. Yıllaaaaaaar yıllar sonra karşılaştık. Zaman kendisine çok iyi davranmamış. Çok yavşadı ama yüz vermedim.
herkes lise aşklarının eşsiz olduğunu düşünür. hiç bir şeye benzemediğini, muhteşem olduğunu falan... hatta 'ah o kaçamak bakışlar, minik notlar ne hoştular' diye anlatılır durur.
peki herkesin adeta bir zorunluluk gibi gördüğü bu duygu nasıl eşsiz olabilir? dünya üzerindeki herkes olmasa da... heeey hepiniz yaşadınız bunu. nesi eşsiz?
Ben bir kız olarak onlarca teklif almama rağmen aşktan korktuğum ve bununla yüzleşebilecek bir durumda olmadığım için hiçbirini kabul etmedim . Hoşlandığım birileri elbette oldu 4 yıl boyunca mezun olunca da itiraf ettim . Ayrıca burada yazılanlar doğru üniversitede sırf bu durumu kapatmak için her hafta sevgili değiştirdim sonra bundan da vazgeçtim yalnız ve özgürüm şu an .
Ben de bunlardan biriyimdir ve herhangi bir sakincasini gormemisimdir. Ama Haklari vardi. Seri ders calisiyordum. Dis tellerim vardi. Gozluklerim vardi. Biraz da toparlaktim.