Popüler gruplara takılmaya, sessiz sedasız insanların üzerine yürümeye çalışmayın. Kötü alışkanlıklara özenmeyin. Sizi bunlardan uzak durduğunuz için küçümseyenlere gülün geçin. Emin olun çok havalı gözükeceksiniz.
birine aşık olacaksınız,belkide hayatınızın aşkı olacak,evlilik hayalleri kuracaksınız,birbirinize saçma sapan birsürü söz vereceksiniz..ama o iş olmayacak,baştan bilin istedim..üniversitede şehirler ayrılacak, ikiniz de bambaşka yavşaklara dönüşeceksiniz..
Yeaa ben böyle rahatım , kim ne derse desin ben istediğimi yaparım kafasıyla okumayın. Yıllar ilerledikçe daha keyifli olucak arkadaş ortamınız ama dersleriniz daha zor olucak. Şu sene az şu sene çok çalışın diyenleri boşverin düzenli çalışmaya bakın.
Ilk önce burayı bi'terk edin sevgili kardeşlerimiz. Asla ezmek amaçlı söylemiyorum. Lise zamanınızı burada harcamayın. Liseden sonra bol bol zamanınız olacak o zaman bekleriz.
Bunu erkeklere söylüyorum pısırık olmayın azcik piç olun yavşak olun aptal aptal kuul takilmayin yoksa sap gibi kalirsiniz tum kizlari ust donemler kapar. 4 sene lise hayatim boyunca bunu gordum 9.sinif erkekleri her zaman kuul dolascas diye ellerini siktiler benden soylemesi.
Çok da abartılmaması gereken bir yerdir. Ancak geçen sene edindiğim deneyimlerime göre ortaokul matematiği aslında lisede göreceğiniz matematiğin temel taşları. Bu yüzden sakın ola ki unutmayın.Düzenli ders çalışın yoksa benim gibi her gün ikişer ikişer sınav olup başarısız olduğunuzda psikolojiniz yerle bir olabilir, zekanızdan şüphe duymaya başlayabilirsiniz. Endişe etmeyin. ilk dönem matematiğim bir olduğundan teşekküre puanım yettiği halde belge alamamıştım. ikinci dönem çalıştım ve hem matematiğimi düzelttim hem de takdiri 3 puanla kaçıracak seviyeye ulaştım. Ortaokuldaki gibi ezberci bir şekilde sınava hazırlanmayın. Anlayarak elde ettiğiniz 10 puan ezberleyerek elde ettiğiniz 50 puandan çok daha değerlidir. Kıymetini ilerleyen yıllarda anlayacaksınız. Arkadaş ortamı gittiğiniz okulun kalitesine göre değişir ancak benim okulum gerçekten çok iyi inşallah bozulmaz.
Oturup bir düşünün gelecek hakkındaki fikirleriniz nedir diye? Eğer ortalama bile olsa bir zekaya sahipseniz bir plan yapabilirsiniz. Bugün yarının inşasını yapma fırsatı bulacağınız tek zaman dilimi.
Gelecekte potansiyel olarak sizden düşük kapasitede biri tarafından yönetilmek size koymayacaksa hiç kendinizi yormayın. Ama kendinizi biraz bile olsun seviyorsanız bugünün kıymetini bilin ve ona göre hareket edin.
Bunun üzerine bazı şeyler eklemek istiyorum. Baştan söylüyorum çok çok uzun bir yazı olacak... bazı " suç " kategorisine girebilecek şeylerden sakınmak için, isimler, dersler tamamen değiştirilmiş olabilir... ama olaylar gerçektir belki de değildir... ama belki de gerçektir... anladınız siz.
1- Ortalama çok önemli. sınavlarınızı mümkün olduğunca yüksek tutun, sözlülerden ve performans, proje vb. ödevlerden mümkün olduğunca yüksek not almaya çalışın. neden çok önemli olduğunu ise, şöyle örnekleyerek açıklayacağım size.
9.sınıfa ilk başladığımda, dersleri fazla sallamadım. sonuç olarak 49 ortalama ile sınıfı geçtim.
10,11 ve 12 de gayet istikrarlı şekilde ortalamamı hep 75 civarında tuttum. +1 -1 den fazla oynamadı. Buna rağmen üç senenin ortalamasını aldığımızda, diploma notum 66 geldi. ilk senede ortalamamı 75 civarında tutsaydım, fazladan 6 okul puanı eklenecekti ve yaklaşık 10 bin kişi ( sıralamalarda gerideyseniz belki 100 bin kişi ) önde olacaktım üniversite sınavında. az gibi görünmesin, 10 bin sıralama önde olmak demek, istediğiniz bölüme girip girememe arasındaki farkı yaratıyor. Sistem belki ilerleyen yıllarda değişebilir fakat diploma notu her zaman önemini koruyacaktır.
2- Kötü bir lisede olabilirsiniz, belki yeni başlamamış, 10-11.sınıfta olan bir düz lise öğrencisi olabilirsiniz ( artık düz liseler kapatıldı biliyorsunuz, sadece bazı öğrenciler kaldı ) " ben hukuk, tıp kazanamam " diye kendinizi şartlamayın. ben bir düz lise öğrencisiydim. lisedeki arkadaşlarımın çoğu, sınavda 300 puanı göremedi. Sadece 5 kişi ( okulda belki 300 400 adet 12.sınıf vardı ) 300 puanı birkaç puan geçebilmişti. Bende bunlardan biriydim. ilk sene puanım ise 370 di ve sıralama olarak 2 milyon kişi arasından 40 küsür bininci sıradaydım. Birçok anadolu lisesi, fen lisesi öğrencisinden yüksekti ( tabi ki hepsi değil ). bunu çok zeki, becerikli olduğum için değil, başkalarının dediklerine kulak asmadığım için yapabildim. yapamazsın demelerine rağmen çalıştım, şimdi özel bir üniversitede burslu hukuk fakültesi okuyorum.
3- ilk entryimde biraz anarşist konuşmuşum gibi geldi, biraz rötuş yapayım. öğretmenlerinizle mümkün olduğunca tartışmayın. affetmeyebilirler. güvenin bana 4 sene boyunca size kafayı takmış bir öğretmenle aynı binada olmak istemezsiniz. yine kendinizi ezdirmeyin fakat ufak şakaları, muziplikleri kaldırmayı da öğrenin. hoca size şakayla karışık " eşek herif " vb şeyler dediğinde " sen ne diyon lan " diye atlamayın. öyle olmaz. siz buna gülüp, aynı naiflikte karşılık vereceksiniz ki, zamanı geldiğinde hocanızdan ufak iyilikler isteyebilin...
4- ilk gün yanlış sınıfa girmeyin. ciddiyim bakın dikkat edin. 3 lise değiştirdim, 2 tanesinde ilk gün yanlış sınıfta derse girdim. sorun bende de olabilir gerçi ama.
5- hocalarınıza kendinizi sevdirmenin ne kadar önemli olduğuna dair birkaç anekdot paylaşayım da, neler yapabileceğinizi görün. tuvaletlerde sigara içen, " belalı çocuk " triplerinde takılan eleman mı olmak istiyorsunuz, yoksa okulda sözü geçen biri mi siz karar verin. gerçi bu biraz lise anılarına da dönecek ama paylaşmak istiyorum lan işte dinleyin *
a-) okulda başkanlık seçimi var. okuldaki ilk yılım, istanbulda düz liseden bozma bir anadolu lisesindeyim. arkadaşlarımın gazıyla bende aday oldum. bazıları beni desteklemesine rağmen, birçoğu 3-5 oy alıp rezil olacağımı düşünüyordu çünkü okulun en popüler çocukları ve kızları da katılmışlardı. propoganda yapmamız için bizlere yaklaşık 2 gün verildi. son günün, son 3 saatine kadar hiçbir sınıfa girip konuşma yapmadım. arkadaşlarım korktuğumu, çekindiğimi düşündü fakat ben zihnimde hem söyleyeceğim şeyleri tasarlıyordum, hem de " konuşmayı en son yapan, en çok akılda kalır " felsefesini uygulamaya çalışıyordum ki, tamamen benim uydurduğum bir felsefe olabilir.
son 3 saat kala birden ayaklandım ve nefesimi tutup, 9.sınıflardan konuşma yapmaya başladım. popüler arkadaşlarımızın 12 ve 11.sınıflarda çevresi çok olduğu için, o sınıflara girdiğim takdirde beni madara etmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını biliyordum ve öncesinde güven kazanmaya ihtiyacım vardı. burada ise söylediğim " söz geçirebilme " meselesi devreye girdi.
öğretmenler sürekli konuşma yapan adaylardan bıkmışlardı. fakat, ilk senem olmasına rağmen, birçoğu benim düzgün bir öğrenci olduğumu biliyordu. birkaç hoca, öğretmenler odasında ismimin geçtiğinden bahsetmişti. kimsenin cesaret edemediğini yapıp, sınıfa girdiğimde hocalardan tek tek sınıfı terk etmelerini istedim. kimse bunun gerçek olabileceğine bile inanmadı ama 2 tane cins hoca dışında, hepsi konuşma yapmam için sınıfı komple terk ettiler. bence iyi bir konuşma yaptım ve çıktığım her sınıftan alkışla ayrıldım. tabi ki, 9 10 11 12 lerden arkadaşlık dışında oy alabilmenin tek yolu öğretmenleri ve idarecileri eleştiri yağmuruna tutup, buna karşı bir şeyler yapılabileceğini söylemekti. bende öyle yaptım. eğer o öğretmenleri sınıftan çıkarmayı başaramasaydım, konuşmalarımı mutlaka keseceklerdi, nitekim çıkmayan 2 tanesi de kestiler. konuşmam daha çok onlarla tartışmaya döndü.
neyse sonuç olarak, seçim günü geldiğinde, fazla tanınmayan yeni bir öğrenci olarak 380 oy aldım. Başkan olan arkadaş ise 420 oy aldı. Diğer adayların hepsi ise 20-30 oy gibi sayılarla sandığa gömüldü. herkes şok olmuştu, çünkü kimse beni tanımıyordu ! ama tek bir hamle, isminizin öğretmenler odasında bilinmesi ve size saygı duyulması, beni rezil olmaktan kurtardığı gibi başkan yardımcısı pozisyonuna getirdi ve hem idare, hem öğrenciler gözünde epey saygın bir konuma koydu. bunun sonucu olarak, neredeyse hiç onur belgesi vermemesiyle ünlü okulumuzdan onur belgesini, sınırda olan devamsızlığıma ( aslında sınırı geçmişti ama " halledildi " ) , 0 olan geometri ve matematik notlarıma rağmen kaptım.
b-) matematik sınavındayız, ama gözetmen hocamız felsefe öğretmeni. sözel derslerim iyi ama sayısal berbattı. normal denklem bile çözemiyordum o dönem. yemin ediyorum x=14-x gibi basit bir denklemi bile çözemezdim. felsefe hocamız olan hanımefendiyle aramız gayet iyiydi. kendisi benim hiçbir şey çözmediğimi görünce ufak ufak yardım etmeye başladı ama baktı ki ben tam bir malım, kadın dayanamadı aldı kalemi ve soruları çatır çatır çözmeye başladı. tüm sınıf şok olmuştu, ben dahil. tüm soruları çözdükten sonra, sınıfın geri kalanınkini de tabi ki çözmek zorunda kaldı. tüm sınıf 85 üzeri bir not aldı fakat hocamızı çok zor duruma soktuğumu hatırlıyorum. kendisi bana " superyetenekliajan, düzgün matematik öğreneceğine söz ver. bugün sınavdan düşük alma diye, tüm sınıfınkini çözmek zorunda kaldım ve tüm kariyerimi riske attım. arkadaşlarınla da konuş bu olayı kimseye anlatmasınlar " dedi. tabi ki yavşağın teki anlattı millete fakat bunu bir şekilde bastırdık ve unutturduk. bu hocamızın adını sonraki yıllarda unuttum, çünkü tayini çıktı(galiba) ve bir daha görmedim ( bizim mesele yüzünden atılmadığını biliyorum, soruşturdum) , fakat eğer olur da denk gelir ya, burayı okursa söylemek istiyorum, öğrendim hocam matematiği, her şey için çok teşekkürler.
c-) 9.sınıf epey tembel olduğum bir yıldı fakat buna rağmen kendimi sevdirmiştim. tarih, iyi olduğum tek dersi ve ortalamam ucu ucuna 70 geliyordu. notlarım böyle kaldığı takdirde sınıfta kalıyordum. hocamızdan rica ettim notumu yükseltmesini ama 70 den 85 e ! ancak o şekilde kredim yetiyordu ve sınıfı geçebiliyordum.
Kendisi iki sözlüme art arda 100 100 verdi fakat yetmedi. ortalamam 82 civarında takılı kaldı. bunun üzerine asla beklemediğim bir iyilik yaptı ve ilk sınav notuma var olmayan bir cevap ekleyip 10 puan arttırdı. ortalamam 84,52 civarı bir şey geldi ve 85'e yuvarlandı, karnede 5 göründü. kredim yetti ve geçtim. eğer o öğretmenle aramı iyi tutmamış olsaydım, şuan liseyi yeni bitiriyordum.
d-) dil ve anlatım sınavı. herkes kopya çekti sınavda ve hocamızda bunun farkında fakat engellemeye gücü yetmiyor. millet hocanın iyi niyetini sonuna kadar sömürüyor. ben ise ısrarla kopya çekmedim ve sadece kağıdımla ilgilendim, arada sırada hocayla da bunu belli edercesine göz teması kurdum. Dil ve anlatım sınavından kopya çekerek 85 alan arkadaşlarımız yerine, ben sınavdan 75 alabilmiştim ( hoca kağıdımı götürür götürmez okudu ) daha sonra eline silgiyi aldı, üç sorumun cevabını değiştirdi ve kağıdın üstüne kocaman bir 90 yazdı. bu kopya çekmemenin bir ödülüydü. sene sonunda sözlülerimin hepsi 100 dü. çünkü bu hareketimi tüm öğretmenler odasına anlatmıştı ve tüm öğretmenlerin gözünde güvenilecek bir öğrenci olmuştum.
e-) 10.sınıftayım. başka bir şehirde, başka bir lisedeyim. okul bahçesinde kavga çıktı, hiç sevmediğim halde mecburen katılmak zorunda kaldım. arkadaşlarımı bırakıp gidemezdim. çünkü gerçekten kasabadan bozma bir yerdi ve aşiretler çoğunluktaydı. sizi koruyup kollayacak kalabalık bir arkadaş grubunuz olmadan sorunsuz şekilde okula gidip gelmeniz imkansızdı. yaralananlar da oldu kavgada. ben kendimi bilerek geri tutmuştum - asla önden kavgalara karışacak kadar salak olmayın. aileniz sizi bir kavgada bıçak darbesiyle ölün diye yetiştirip bugünlere getirmedi. karşı gruptan dahi bir arkadaş edinin ki, grubunuz dayak yerse arkadaşınız sizin ekstradan sopa yemenize engel olsun yere düştüğünüz gibi bıraksınlar - buna rağmen hepimiz yakalandık tabi ki. kavgaya karışan 60 kişinin 10 tanesi okuldan komple uzaklaştırıldı, geri kalan 49 kişi ise 3-5 gün uzaklaştırma aldı. ben ise disiplin kurulunun karşısına çıkmadım bile. neden ? çünkü disiplin kurulu başkanı olan hocamız beni tanıyor, seviyordu. yanıma geldi ve " superyetenekliajan, sen kavgaya mı karıştın ? " diye sordu. mecbur kaldığımı söyledim. ve ismim büyülü bir şekilde tüm evraklardan yok edildi.
f-) en son gittiğim lisede 2 sene kaldım ( seçime katıldığım ). en son durumu o raddeye getirmiştim ki, çay ocağında öğretmenlerin aldığı çaydan bende içiyordum. kimse de " sen ne yapıyorsun " demiyordu. duruma göre ters bir hoca masada yoksa, masaya oturuyor öğretmenlerle sohbet ediyordum. bunun karşılığında ise, hocalardan iyilikler isteyebiliyordum. mesela, hoşlandığım bir kız matematik dersinden sınıfta kalıyordu. ben hocasından " bir iyilik " rica ettikten sonra kalmadı. bu tarz şeyler okul içinde size hayal edebileceğinizin çok ötesinde prestij kazandırır.
g-) 9 ve 10.sınıfların sigara içtiği tuvaletlere girdiğimde, beni gördüğü gibi sigaralarını yere atan çocuklar vardı. bende " merak etmeyin bizde ispiyonculuk olmaz " tarzı tepkiler veriyordum. hatta kimi zaman, 11 ve 12.sınıf arkadaşlarım tuvalet kapısına bekçi olarak beni koyuyordu, çünkü beni gören öğretmen içeriyi kontrol etmeye girmiyordu.
h-) okul bitti, bir hocamız cep telefonumu bulmuş - artık nereden buldu bilmiyorum- beni aradı. " superyetenekliajan, fazla belli edememiş olabilirim ama sen çok değer verdiğim bir öğrencimdin. ileride herhangi bir konuda desteğe ihtiyacın olursa, aramaktan çekinme " dedi.
bu tarz insanlara her daim ihtiyacınız olur. güvenin siz bana. hocalarınızla iyi ilişkiler kurun.
daha böyle bir sürü anım var, hepsini de anlatmak istemiyorum. bunları niye anlattım ? hava atmak için değil. superyetenekliajan'ım ben, ismim bile yok neyle hava atacağım aq. bunları anlattım, çünkü ya sağda solda artistlik yapan, okuldan sonra hiçbir şey elde edemeyecek, uyuşturucu, sigara gibi şeylerle kendini çürüten bir öğrenci olursunuz ya da benim yaptığımı yapar, iyi ve başarılı bir öğrenci olursunuz ve okul günlerinizi her türlü ayrıcalık altında geçirirsiniz. sadece şunu hayal edin, sınavın ertelenmesini isteyen yüzlerce arkadaşınız gelip sizden rica minnet müdürle görüşmenizi istiyor. çünkü biliyorlar ki bunu siz yapabilirsiniz. veya okula misafir öğrenciler geldiğinde, müdür dahil herkes ilk sizin yanınıza geliyor okulu tanıtmanız için. bir bunları hayal edin, bir de " belalı jojuq yaralı 06 " modunda dolaşmayı. size kalmış.
6- diyelim ki okula sivil gelmek istiyorsunuz. size bir taktik vereyim onun için.
normalde, arka kapıda sıra olur ve oradan kıyafet kontrolü yapılarak içeri alınırdık. oraya sivil girerseniz işi zora sokarsınız. uzaktan bir bakın ve öğrenciler içeri alınırken hangi müdür yardımcısı nöbet bekliyor tespit edin. daha sonra sivil şekilde ön kapıdan girin - kilitliyse kapıdaki öğrenciye açtırın, sivil olduğunuzu ve rapor kağıdı vermek istediğinizi söyleyin açacaktır. - gidin ve arka kapıda nöbetçi olan müdür yardımcısının kapısının önünde bekleyin. sanki ona rapor verecekmişsiniz gibi. başka bir hoca gelip neden sivil olduğunuzu ve orada beklediğinizi sorarsa " x hocayı bekliyorum onunla bir şey konuşacağım da " deyin. bilgi vermeyin. %99 gider. gitmez de " ne konuşacaksın " tarzı cins cins sorular sorarsa " kıyafetim için mazeret bildirip izin isteyeceğim. " deyin. gitmesi için zorlayın. arka kapıdan öğrenciler alınmaya başlayana kadar bekleyin, alınmaya başladıkları vakit, size doğru yaklaştıklarını görünce, aralarına karışıp sınıfıza doğru ilerleyin.
bundan sonrası ise size kalmış. eğer sınıfta size bir hoca " neden sivilsin, çık dışarı ! " tarzı muamele ederse, okul kıyafetinizi giymemeniz için bir bahane üretin ve müdür yardımcısından sadece bugünlük izin aldığınızı söyleyin.( devamsızlığınız çok değilse direk çıksanız daha iyi aslında. çoğu hoca karışmaz kıyafetinize, içeri girebildiğinize göre izin aldığınızı düşünürler )iş bu raddeye çoğu zaman gelmez, geldiğini varsayalım " kontrol edeceğim " deyip gitti ve sordu diyelim. müdür yardımcısı da " ben izin vermedim " dedi diyelim ve sizi karşısına çıkardılar. burada uydurduğunuz yalana sadık kalmanız çok önemli. " hocam sabah girerken sordum, kafa salladınız " diye diretin. sizi o okuldan çıkarmaları çok zor. o günü kurtardınız. ama ben 2 sene boyunca bu yöntemle haftada en az birkaç kez sivil girdim ve bir kere bile sorun çıkmadı. size tabi ki 7/24 sivil girin demiyorum, kuralları çok zorlamayın. fakat 40 yılda bir girmek istediğiniz, iyi görünmek istediğiniz günlerde de, bu yöntemle devam edin.
7- okullar arası şiir, şarkı, hikaye, kitap okuma vb yarışmalar yapılır. katılın ! merak etmeyin, rezil olmazsınız. iyi bir derece alırsanız, birçok sözlü notunuz 4 sene boyunca 100. garanti ediyorum. ( ben kitap okuma yarışmasında okulumu sondan 5. ettiğim için epey utanmıştım. hep övünecek halimiz yok, birazda dibe vuralım. şahsen kitapları okumaya epey üşendim, cidden ağır ve uzunlardı ve kimsenin okumayacağını düşündüm. adamlar okumuş lan. bilseydim ben de okurdum. biraz alay konusu olduk bundan dolayı. hastaydım vb. deyip üstünü kapamaya çalışsam da, yegane pişmanlığımdır.)
8- okul başkanlarının organize ettiği gezilere katılmayın - bence - çoğu fiyatı şişiriyor ve arada kalan parayı cebine atıyor. gittiğim iki okulda da öyleydi. başkan yardımcısı seçildiğim okulda ise seçilen başkanla bu konuda epey tartışmalarımız oldu. adam geziyi 40 liraya ayarlıyor, adam başı 60 lira fiyat çekiyordu. 400 kişi geliyordu 8000 tl cebe atıyordu. ve bunu senede birkaç kez yapıyordu. ben böyle bir soygun daha önce hiç görmemiştim. bu tarz çakallara para kazandırmayın. adamın suratına gidip sen parayı cebe mi atıyorsun diye de sormayın, dayak yersiniz. manyak mısın lan sen sorulur mu öyle ? beni kimse dövemez lan vb. modlara girmeyin. o adam başkan olduysa, okulun tamamıyla ilişkisi var demektir, en psikopatları dahil. sizi karınca gibi ezerler.
9- kavgalara mümkün olduğunca karışmayın. bir kere karıştığım kavga yüzünden ceza almasam da ( yukarıda anlatmıştım ) çocukların abileri her gün okul çıkışı silahla bizi beklemişti. 3 ay boyunca, bir arkadaş bizi arabayla okulun bahçesinden alıp eve bırakmak zorunda kaldı. daha sonra durumu konuşarak hallettik, olay soğuyunca. ama yine de, bir gün bizi indirebilirlerdi. daha önce yapmadıkları iş değil.
10- bütün bu öğretmenlerle aranızı iyi tutun meselesinden, yalaka olun manasını çıkarmayın arkadaşlar. onların yalakası değil " arkadaşı " olmaya çalışın. ancak o zaman bunlar işe yarar. arkadaşlarınız ve öğretmenleriniz arasında seçim yapmak zorundaysanız, arkadaşlarınızı seçin. haklı olduklarını düşünüyorsanız tabi. sırf aranız iyi olsun diye öğretmenlerin tarafında olmayın. mükemmel derecede zevkli bir lise hayatı için, dengeyi bulmanız şart. bu da sizin yeteneğinize ve becerinize kalmış.
benden bu kadar. kolay gelsin. bizde lise bitti, sıra sizlerde.
lise ortamınız nezih ise çok güzel bir döneme başlayacaksınız. hayatınız boyunca unutamayacağınız utanç, üzüntü, neşe ve mutluluk verici şeyler yaşayacaksınız. ergen aksiliği ile ailenizi üzmeyin. okula sıkı sıkıya sarılın çünkü 9. sınıf üniversite sınavında önem arz ediyor. liseye geçtim sigara içeyim her türlü bırakırım düşüncesine girmeyin. bırakılmıyor. sizinle liseli diye dalga geçenlere aldırmayın ve elbette insanları üzmeyin. hayırlı liseler.
Rahata erdik falan diye düşünmeyin. ilk sene yatarım kafasına girmeyin. Kimya derslerinde öyle egzantrik şeyler düşünmeyin. Fizik derslerine çalışmanıza gerek yok zaten hic bi şekilde yapamazsınız.