liseli bebelerin rutkay aziz i desteklemesi

entry30 galeri0
    29.
  1. aynı şeyi gevelemekten öteye gidememiş yazarların üzerine alındıkları ve neticesinde gereksizlikleriyle, küfürleriyle olaya yaklaşımları, sosyal benlikleriyle ne kadar alakalı merak ediyorum.

    alt mesaj nedir yahu? ne alt mesajı ben açıkça diyorum ki rutkay aziz'in yaptığı son derece yanlıştır. kıvırmak ne kelime siz olaya nasıl bakıyorsunuz? sen dikkati ancak küfürle çekersin ben ise ironik söylemlerle, olay sadece budur. sürekli bir koymalar. ben de koyarım zor değil. dilin kemiği yok, klavye başında yeminle elinde kemiği yok. bunu destekleyen liseli bebelerin amınakorum. küfür basit yani, bak nasılda çıkıveriyor elden.

    önceki entylerinde akp'li diye, şakirt diye yaklaşmıssın. eee sen hakikaten kıvırıyorsun be kardeş. şimdide çıkmış sende sadece benim söylemem gerekenin rutkay aziz in samimiyetsizliği olduğunu savunmuşsun. eee sen siyaset yapmışın, yazdığım şeyleri en başından beri kalıplarına göre yorumlamışsın, küfür etmişin, hakaret etmişin. haa evet bunun konumuzla bir alakası yok. doğru diyorsun. şimdi şakirtlere laf atanların ta amına koyayım. bak bu da çok kolay çıktı.

    dur bak daha yazıyorum. bu başlıktaki ilk entry de üzerinde durduğum gibi, bütün entrylerim de aynı şeyin üzerinde durdum.
    ama bu son entry de hakikaten konudan uzaklaştım. neden? aynı şeyleri değişik şekillerde yazdım. aslında temam aynıydı. sadece gelen tepkilerin, bahsettiğim konuya göre hükmedilmesini istedim. ancak akıl garibanları beni kıvırmakla suçladı. küfür ederken üzerine alınılmamasını istemiş. oysa liseliyi kendine alınmış. çelişiyorsun bre.

    ne cahil olmadığımız kalmış, ne şakirt olmayanımız kalmış, nede akp'li, ne de koyulmayan bir yerimiz. küfür edenlerin amınakoyayım hacı.

    aşırı ironi içerir bu yazı. yok yok siz bunun adını kıvırmak koymuşsunuz. hadi öyle olsun bakalım.
    0 ...
  2. 28.
  3. artık acıyorum sizlere. akpli chpli insancıklar. rutkay aziz de kendinden bekleneni yapmış. koyu mu koyu chp yi tutan bir adamdır bu ve bunun birkaç yandaşı daha var. her maçlarına giderler partilerinin. hiç bilmiyorlar ve kendilerine hiç sormuyorlar.' ulan akp nasıl %50 alıyor lan ' cevabı basıt bu ve bunun gibi 1900 lerin başında kalmış kemalistlerin burnunun kalkıklığı yüzünden. soruyorum size hayatınızda hiç ojesiz saçları yapılmamış keMAList kadın gördünüz mü? kendilerini aydın diye nitelerler kendilerini. bu ülke için yaptıkları nelerdir bu adamların? hiç bir yararı yoktur efendim bu sanatçı bozuntusu adamların.
    0 ...
  4. 27.
  5. "siyaset, sanata nasıl karışmalı"

    konumuz bu arkadaşlar. hani müzisyen, siyasetini şarkılarıyla ve aktör(veya aktrist) de oynadığı rol ile yansıtmalıymış ve falan filan ya...

    heh şimdi sormak lazım o zaman bunu yapan sanatçıların, nerelerde ve ne durumda olduklarını. hani "en şukela sanatçılar", "en erdemli sanatçılar" onlar ya, o sebepten soruyorum ne kadar değerleri var ve ne kadar saygınlıkları var? hadi bunlar da bir kenara nasıl geçiniyorlar?

    bakınız efendim sanatı, meslek edinmiş aç insanlarımız var bizim. çokça varlar... misal neden usta tiyatrocular bir bir dizi oyuncusu olup da bölüm başına kıçıkırık bir "türkücü başrol" oyuncusundan daha az para alarak "sanatlarını" icra ediyorlar? onları, buna zorlayan nedir?

    rutkay aziz, insanların "birisinden duymak" istedikleri şeyleri söylemiştir. "biri görüyor" deme şansı, ümidi vermiştir pek çok insana. samimidir, değildir veya her ne sikimse ama sebep olduğu bir etkileşim ve çıplak gözle de görüyoruz ki gene sebep olduğu çok ciddi bir rahatsızlık söz konusu.

    o zaman, mesaj; gitmesi gereken yere ulaşmış demektir.

    burada mesele rutkay aziz'i sevmek, saymak mes'elesi de değildir. sadece bu ucuz "karalama" ve "çarpıtma" çabası komik geliyor. tıpkı referandum sürecinde "tacizciler, tecavüzcüler hayır oyu verecekmiş" propagandası yapıp da referandumdan sonraki süreçte kadın ve çocuk tacizindeki oranın ciddi anlamda artmasına karşın ağırlaşmış bir yaptırıma denk gelinmemesi vesaire gibi.

    konuyu dağıtmak istemiyor ve "rutkay aziz'in konuşmasını ancak liseli bebeler doğru bulup destek olur" alt mesajlı ana konumuza dönüyorum. ondan sonra çevir kalçayı "liseli bebeye niye bu kadar takıldılar yeaa bu bebeler?" diyerek. ama dönmüyor ki hacı bir hadden sonra. kalça bile haddini biliyor.

    yiyemeyeceğin muzu soymayacaksın derler hacı bizim burada(orjinali yaraklı-kürekli bir şey de ağlaşmasın garipler şimdi "bana pizivink dedi" diyerek). bu da öyle bir şey. hani başlığı açarken dersin ki "rutkay aziz'in samimiyetsizliği" dersin ve altında "onun yeri orası değil" dersin, ben de öpüp başıma koyarım.

    ya yok sen başta "bunu liseli bebeler destekler ancak" mesajı verip, sonra da "orası yeri ve zamanı mı arkadaş" normlarına dönersen, öptürüp de amına korum, kırılmaca yok; baştan anlaşalım.
    0 ...
  6. 26.
  7. rutkay azizin liseli bebeleri desteklemesinden daha normaldir.
    0 ...
  8. 25.
  9. "Gerçek sanatçılar ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür. Benim Türkiye’nin gerçeklerine tanık olduğum olay: Hukukun üstünlüğünün gittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, parasız eğitim diye pankart açan genç arkadaşımın 16 ay tutuklu kalması ama Şili’de o çocukların devrim yapması.

    Burada festival kadını tema alıyor. Dünyanın hiçbir yerinde kadın, çocuk bu kadar cinayete, tacize mahkum kalmıyor."

    Rutkaz Aziz'in oyunculuğu severim. iyi bir insandır da eminim kendisi. Ama bu kadar sığ bir bakış açısı ile yaklaşıp, sadece kendi bakış açısını taraflı olarak yansıtarak(kimsenin cevap verme şansı yokken), planlanmış bir konuşmayı, içeride yine bu plana dahil alkışçı (bir nevi amigo topluluğu) takımı ile görkemli bir hale getirerek, şov yapması hoş olmamış.

    Sanatta siyaset her zaman oldu ve olmalı da. Fakat bu kadar taraflı bir siyaset, bence hiç bir alanda hoş değil. Burada bir mesaj değil; bir aykırılık, bir baş kaldırı mevcuttur. Bunlar toplumu refaha değil, huzursuzluğa iter. Her şeyin bir adabı olduğuna inanıyorum.

    Ayrıca şu cümleyi tekrar vurgulamak istiyorum;

    "Burada festival kadını tema alıyor. Dünyanın hiçbir yerinde kadın, çocuk bu kadar cinayete, tacize mahkum kalmıyor."

    Siz ya dünyayı takip etmiyorsunuz, ya da görmezden geliyorsunuz. Bu gibi söylemler şunu işaret eder. Sadece yurdum gazete ve gündemini takip edenler insanlar, bu gibi olayların dünyanın hiç bir yerinde yaşanmadığı sanır ve en kötülerinin yurdumda var olduğu kanısında kendini sabitler.

    Sanatçı olmakla aydın ya da ne bileyim böyle şeyler olunmuyor. Her sanatçıyı baş tacı yapmakta bence cehalettir. Kendi fikir ve düşüncelerinin yetersizliğini kabul edip, başkalarınınkinden medet ummaktan başka birşey değil. Bir nevi acizlik.
    0 ...
  10. 24.
  11. bizzat orda olduğunu belirten embriyo sözlemi.

    sanırım oradaki görevlilerden birinin cebindeki portakalda vitamindi.
    2 ...
  12. 23.
  13. bizzat oradaydım dan sonra okumayı bıraktığım...
    2 ...
  14. 22.
  15. orda olduğunu ısrarla vurgulayan fasulye olup nimetten sayılma derdindeki insanların katılmadığı eylem.

    sanatta sosyal sorumluluk ödülü verilirken sosyal hayattaki problerden bahsetmek kadar doğal ne olabilir? ne demiş adam gelir dağılımı adaletsiz, hukuk hiçe sayılıyor, insanlar düşüncelerini özgürce dile getiremedikleri gibi haksız yere senelerce hapislerde yatıyorlar, kadınları ve çocuları koruyamıyoruz falan filan. bunlar sosyal hayatımızda karşı karşıya olduğumuz gerçekler.

    ille siyaset konuştu diyeceksen ve bunlar siyaset ise konuşur arkadaş. orası ödül töreni ve kürsüye çıkanlar istediğini söylüyor. seni sanatından alıkoyan mı var? film izlemen mi engellendi yoksa bale izlemen mi? kendine verilen süreyi böyle değerlendirmiş senin zoruna giden nedir? hadi diyelim ki konuşmaması gereken bir yerde konuşmu olsun. destekleyenler söylediklerinin doğruluğunu ve toplumun bunları görmezden gelişini yüzümüze çarpmasını destekliyor. sen ille de topu taca atıp tekrar bunları sümen altı etmek peşindesin. amacın neyse artık...
    1 ...
  16. 21.
  17. 20.
  18. biz liseli bebeksek acaba bizimle uğraşanlar nedir? diyeceğim önerme.

    (bkz: embriyo)
    2 ...
  19. 19.
  20. siyaset sanatla alakalıdır. filmlerin, romanların, hikayelerin, biyografilerin, heykellerin, resimlerin, makalelerin, denemelerin.... hepsinin içine girer. romanlarda siyasetlerden bahsedilir. görüşlerden ince ince ayrıntılar çıkarabilirsiniz. mesela yaşar kemal. yaşar kemal'in ''ince memed'inde'' herkes siyaset görebilir. ismet özel'in ''henry sen neden buradasın'' kitabında görüşlerini okuyabilirsiniz. cemil meriç ''bu ülke'' kitabında hakiki düşüncelerini yazmıştır. eleştirilerini getirmiştir. ülkenin gerçekleri bu yazarlar ve daha birçokları tarafından söylenmiştir ve sanatçı olduğu sürece gerçekler söylenecek ve anlatılacaktır. neticede dostoyevski bugünden işaretler vermiştir kitaplarında. yani yazarlar her şeye karışır daha doğrusu tüm sanatçılar tüm gerçeklere karışır. siyaseti konusu edip, eleştirileriyle gerçeği yansıtmaya çalışırlar. gerek hapis cezaları olsun gerek işkenceler olsun bunların hiçbirine aldırmadan hakikati söylerler.

    (benim bu yazarları rutkay aziz ile kıyaslamam gibi bir durum yok. kimin iyi kimin kötü olduğunu tartışmıyorum. siyasetine sanatına nasıl karıştırdığından bahsediyorum. rutkay aziz oyunculuğuyla siyasetini yansıtabilir. yazar bir tiyatro eseri siyasetini sonuna kadar gösterir. bu da tartışılır. ancak sanat ve siyaset iç içe olacaksa böyle olmalıdır.)

    ben şunu anlamak istiyorum, yani hakikaten çok merak içerisindeyim: ''sanat siyasete üstteki gibi karışırken mi haklıdır? yoksa ünlülerin ödüllerini alacağı gün orada siyaset yapılırken mi haklıdır?''

    oraya sanat için geldi insanlar. rutkay aziz in siyasi çıkışını beklemiyordu kimse. ve herkes gaza geldi alkışlar falan. ben kalmadım, oradaki kalkmayan kişilerde vardı. peki sanat için gelen bu kişileri orada töhmet altında bırakmaya kimin hakkı var?

    yalnız şunu anlayamadım siz neden küfür ediyorsunuz? tartışma edebiniz bu mu? beğenmediğiniz fikirlerimize küfürle yaklaşınca bize ne kaybettireceğinizi veya ne kazandırabileceğinizi zannediyorsunuz?

    halen ''liseli bebeler''e takılanlar var. size pek bir sözüm yok hadi oynayın çocuklar.
    0 ...
  21. 18.
  22. sadece belli bir kesime hitap eden pabucumun solcusu olan ergenlerin desteğidir.
    1 ...
  23. 17.
  24. irtibarsızlaşma çalışmaları veren şakirtlerin bir diğer söylemidir.
    3 ...
  25. 16.
  26. önce sanata siyaset karışmamalı diyen bebelerin sanatın toplumun bir parçası ve kendini ifade etmesi olduğunu söyleyenler karşısında kıvırıp sözü festivale siyaset karışmamalıya getirdikleri saçma önerme.
    2 ...
  27. 15.
  28. "çaya, çorbaya sulu limon" mantığı ile "sanata, siyaset karıştı" nidaları atan pek sanatsever kişilerin, "rutkay aziz'in ilgili açıklamalarını" destekleyen, doğru bulan kişileri "liseli" olarak yaftalaması ve bunu yaparken de üslup olarak "ben de oradaydım" esansını kullanması durumudur.

    sanat ile siyaset ne kadar alakalıdır? çok alakalı efendiler, aklınız almaz. misal şuraya "nazi" yazacak olsam piyanist, schinler list, life is beautiful,... ve buna benzer filmler gelecektir pek çoklarımızın aklına. neden peki? çünkü insanlar bu şekilde tanıklık ediyor yaşananlara. he öte yandan pearl harbor gibi filmler ve dünyanın bildiğimiz anlamda yaşanmış tarihini değiştiren bir "hollywood" olduğunu da belirtmemiz gerek sanırım.

    devam ediyorum hemen, oscar ödül töreninde çıkıp da devlet başkanının(deyim yerindeyse) anasını siken ve ayakta alkışlanan aktörler, aktristler de cabası. demek ki neymiş, bu gibi yerlerde bu nane yeniliyormuş.

    şimdi işin komik olanı nedir biliyor muyuz?

    başlıkta bahsi geçen savı ortaya atan kişinin, "topluma yön verilmesi" konusunda "işaret ettiği" diğer emsallerdir. yaşar kemal, nazım, cemil meriç ve ismet özel... bu saydığımız isimler, yazdıklarıyla daha çok gündeme gelmiş ve işleri de yoğunluklu olarak "yazmak" olan kişilerdir. hani sanatsal anlamda "rutkay aziz" ile mukayese edilmeleri çok sağlıklı değildir bir kere. kulvarları çok farklı...

    he ama kişi eğer ki cehaletinden habersiz "rutkay aziz de kitap yazsın" diyorsa kişi, orası apayrı bir komedyaya sahne olur.

    dolayısıyla benim şu ülkede yaşayan aydınlar arasında özel, ekstradan hayranlık duyduğum bir sabahattin ali vardır ki onun da yaşantısı, öldürülüşü ve söyledikleri ortadadır.

    özetlersek şöyle diyebiliriz. şarkıda der ki;

    "solda, güneş yükseliyordu;
    güneye giderken..."

    şimdi burada siyasi bir şey arayıp durdu salaklar ama türkiye'de güney'e seyahat edildiğinde(haritayı karşınıza alınız) seyir yönünüze göre güneş, solunuzdan doğar ve yükselir. şimdi burada tercih kişiye kalmıştır, dilerse "siyasi bir şeyler mi var" diye düşünüp de şarkıyı piç eder, zevk alamaz ve bir bok da anlamaz; yoksa da "olan bu" diyebilir ve gerçeği kabul ederek mutlu olur.

    rutkay aziz, konuşmasında siyaset yapmadı bile. veya siyasi bir meseleden bahsetmedi bile aslında... ülkenin, gerçeklerine değindi, gördüğü absürd manzarayı sözlü olarak resmetti.

    haliyle bu da bazı götverenlerin, leş yiyicilerinin, katmerli orospu çocuklarının(üzerine alınması gerekenler alınsınlar lütfen) işine gelmedi de "kin" gütmelerine sebep oldu.

    olay, özetle budur hacı. öperin...
    3 ...
  29. 14.
  30. sanata siyaseti karıştıranların desteğidir.

    halen neye itiraz edildiğini anlamayan bir güruh var. halen olaydan ''akp, nurcu, cemaat'' üçlemesinden dikkat çekmeye çalışanlar var. halen söylemek istediğimiz şeyin ''aslında sanata ket vuranların desteklenmemesi gerektiği'' olduğundan başka bir şey anlayanlar var. halen benim gibi düşünenleri kıvırmakla suçlayan, sözde entel, devrimci olanlar, ikiyüzlülüğünü savurmaktan utanmıyorlar.

    siz neyi savunuyorsunuz burada anlamadım? takıldığınız şey ''liseli'' kelimesini kullanmam, takıldığınız şey akp nin ülkeyi ne kadar kötü yönettiği. ben bu başlıkta siyaset yapmıyorum bu başlıkta siyasi görüşümü belirtmiyorum. buna rağmen ''akp, nurcu, cemaat'' kelimeleriyle geliyorsunuz.

    şimdi cevabım, sanatçı topluma yön verircilere geliyor. evet sanatçı topluma yön verir. yaşar kemal topluma yön verir, nazım hikmet topluma yön verir, cemil meriç topluma yön verir, ismet özel topluma yön verir. ama bunun yerinin ''festivaller olmadığını bilir.''
    0 ...
  31. 13.
  32. tipik akp'li, nurcu yaklaşımı ile algıda oluşan yanılsamadır.

    bitiriyor beni bu "çakma yaşanmışlık esanslı cemaatçi hikayeleri" oldum olası.

    --spoiler--
    ben oraya sanatsal bir olguya yakınlaşmak için gittim
    --spoiler--

    ne demek istedi acaba şakirt? olgunun, sözlük anlamına bakıp da mı kullandı cümle içinde?

    devam ediyor ve asıl mes'elemize geliyoruz.

    ak parti için siyaset yapmak çok kolaydır türkiye şartlarında. neden mi? kalçaları çok kıvrak da o sebepten.

    sürekli bir aşağılama, küçük düşürme çabası var. "liseli bebeler" ne lan? yaşımı-başımı almış bir adam olarak rutkay aziz'in, ilgili konuşmasındaki söylediği herşeyi, harfiyen doğru buluyorum. asıl insanların, "kendilerine ve düşüncelerine dair bir şeyler paylaşması ve bunun da destek bulması karşılığında" eh işte biraz da "millet uyanırsa" düşüncesinin sebep olduğu "göt korkusuyla" hareket edip de "sağa-sola" sataşmaya çalışmanın adına ne deniyor?

    ben, ilelebet uyuyan bir insanoğlu tanımadım ömrümce. ve buna ek olarak duymadım da hiç.

    dolayısı ile dübür kaslarınız, dilediğiniz kadar kasıladursun; uyku ağır olsa da uyanılır günün birinde. işte o zaman kalçalarınızı döndürmek için yeterince alanınız olmayabilir.

    geberip de gidenleriniz için belediyenin bütçesi ile, belediyenin çalışanlarına, belediyenin organizasyonunda yemek dağıtabilecek misiniz bakalım o zaman da?
    2 ...
  33. 12.
  34. doğruları söylemiş olan rutkay aziz'i desteklemeyi liseli bebe olarak tanımlamak nasıl bir mantıktır. kendi savunduğu görüşün çürük olduğundan doğru olan görüşü küçümsemek için kullanılmıştır. liseli kardeşimi doğruyu savunup bunu destekleyerek kücük beyinlilerin bir liseli bile olamadığını göstermeştir. hepsi sağolsun, varolsun.
    3 ...
  35. 11.
  36. 10.
  37. liseli bebeler lafıyla liselileri küçümsemeye çalışan bir başlıktır.

    liselilerin bu sayfalara açtıkları bir dolu ipe sapa gelmez başlık olduğu doğrudur ama, hiçkimse gene de hiçbir liseliye hangi politik duruşu takınması gerektiğini söyleyemez. herkes istediği gibi düşünebilme hakkına sahip olmalıdır.
    3 ...
  38. 9.
  39. Türkiye nin Nice rutkay azizlere ve onu destekleyen liselilere ihtiyacı var.
    2 ...
  40. 8.
  41. haksızlığını haklı olarak göstermek için daha büyük bir haksızlığı olağan kılmaya çalışanların haksız çabasıdır.

    oscar ödüllerinde siyasetin döndüğünü elbette biliyoruz. ama bu demek değildir ki oscar da bile varsa bizde olması gayet normal. siz neyin haksızlığıyla rutkay aziz i haklı kılmaya çalışıyorsunuz? siz avrupalıların ne büyük çirkinlik yaptığının farkındayken bunu ülkemize uyarlayanların arkasında neden duruyorsunuz? daha öncede dedim eleştirilerinde haklılık payı var, ancak ben orada hiç de istemediğim şeyler duydum çok güzel görüntüler ve konuşmalar beklediğim halde. yahu niçin her şeyin hakkını tam olarak veremiyoruz. ben rutkay aziz in sanatına bir laf edemem, ama siyasetine laf edebilirim haklı veya haksız bu önemli değil. siyasetini neden insanların sanat görmek istediği yerde yapıyor? 80 den bu yana korkudan ses çıkaramayanlar ne oldu da hortladı anlamıyorum bu bir yana, üstüne basa basa söylüyorum yeri bir festival değil, siyaset meydanı.
    3 ...
  42. 7.
  43. 6.
  44. rutkay aziz'i alkışlayan koskoca bir salon , koskoca bir sanatçı topluluğu'ndan kendini daha bilgili sanan yaşamayan canlı söylemi...
    3 ...
  45. 5.
  46. günümüzde akp karşıtı olmak liselilik *oldu resmen.

    ayrıca hangi sanat arkadaş, orda bir eser icra edilirken mi rutkay aziz çıkp bu konuşmayı yaptı. sanatın yeri ayrı siyasetin yeri ayrı mantığı zaten bizi böyle şekilci bir toplum olmamızın nedenlerinden biridir zaten.

    ortada bir sanat filan yoktur, sadece bir ödül töreni vardır ve böyle bir konuşmada o ortama göre son derecede normaldir. ortada sanata zarar verecek bir siyasi eylem varsada biz bu "liseli halimizle" göremedik.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük