lise arkadaşı samimidir, üniversite arkadaşı menfaatçi.
lise arkadaşı kadın- kız ayağına seni satmaz, üniversiteli satar.
lise arkadaşı not uğruna senle kavga eder ama satmaz, üniversiteli not uğruna can ciğer kankan olur ama yine de satar.
büyüdükçe masumiyetimizi yitirdirdiğimiz için arkadaşlık kalitesini düşürüyoruz. Koleranın da belirttiği gibi ilkokulda arkadaştım lisede şeytanlaştım.
lise arkadaşları daha iyidir. üniversite döneminde para, işin içine daha çok dahil olduğundan dolayı arkanızdan bıçaklanmanız, satılmanız, kullanılmanız daha kolay olur. lisede ailelerinden yeterli parayı alan çocukların başvurabileceği ibnelik yolları azdır.
mayasız birisiyle karşılaştıktan sonra ikiside hüsran olur. ha şöyle bir fark lisedeyken ağzına geleni sölersin içinde birşey kalmaz, üniversitede herşey içinde kalır yol verirsin.
lise arkadaşı samimidir, üniversitede yavşakların sayısının ne kadar çok olduğu, insanların ikiyüzlülükleri farkedilir. diğer entrylerde de görüldüğü üzere tespitler de lise arkadaşlığı daha ağır basmıştır.
cogu zaman universite arkadasinin ustun cikacagi durumdur..
cunku lisede belirli bir dusunce ve ideoloji tam oturmamistir.. fikirler veya dusuncelere gore degil eglenmeye gore arkadaslik ilerler lisede.. ancak universitede ergenlikten kurtulma, dusunce yapisi daha belirgin oldugundan arkadaslik bagi daha saglam olabilir.. bundan dolayi universite arkadasligi bir nebze de olsa ondedir.. istisnai durumlar harici.. *
eğer karadeniz teknik üniversitesi gibi sikten bir okulda iseniz kıyaslama yapamazsınız. çünkü arkadaşınız yoktur.
buradaki insanlar * öyle yabani ki.
doğal olarak yeni bir sayfa açılıyor üniversiteye başladığınızda. hani yeni şeyler bekliyorsunuz ve kendiniz için bazı planlar yapıyorsunuz. ve insanlardan doğal olarak arkadaşlık gibi, muhabbet gibi bir şeyler bekliyorsunuz. olmuyor! düşünüyorsunuz, hani sorun acaba bende mi diye..
insanlarla normalden daha fazla muhabbet girişiminde bulunuyorsunuz. çünkü onlarda öyle bir şey yok. hani kendi aralarında ortam yapmış kişilerin arasına gireyim diyorsunuz. ee ortama girdiniz, çevrenize bir bakıyorsunuz ki bu ne muhabbet, bu ne seviye. tabi insan bunu bir yere kadar sürdürebiliyor. sonra yine sorunu kendinizde arıyorsunuz. acaba önyargılı mı davranıyorum? diye. e tabi insanda kendini bir yere kadar zorluyor.
bu dönemler de kızlar biraz daha olgun olur genelde*. onlara yaklaşayım diyorsunuz. öyle bir hale sokuyorlar ki sizi. sanki her hareketiniz yanlışmış gibi. insan düşünmeden edemiyor. sonra asosyal siz oluyorsunuz. eve kapanıp sözlükte takılıyorsunuz.
tiyatroya gideyim diyorsunuz. tiyatro hocası oyuncu arkadaşa sarhoş rolünü şu recep ivedik gibi yap diyor. ne alaka ise. oradan da çıkmak zorunda kalıyorsunuz. elinizden gelen bir şey yok. konser deseniz o da yok. varsa da tek başına neden bir insan konsere gider ki ?!
derslere yoğunlaşayım diyorsunuz. adamlar sınavları zorlaştırmaktan, eğitimi zorlaştırmaktan ne anlıyorsa o da istediğiniz gibi olmuyor. yani anlayacağınız şahsım adına böyle bir kıyaslama yapılamaz. hele ki çanakkale gibi bir ilde hayatınızın en güzel 4 senesini geçirdikten sonra.
tercih yapılması zor arkadaşlıktır ama üniversite arkadaşı bir adım öndedir. şahsen kafa dengi insanlar vardı orda. tabi normaldir eğer sınıfta not ortalaması iyi öğrenci olsaydınız üniversite daha uygun gelir.