liberalizm

entry404 galeri11
    47.
  1. liberalizm, sosyalizm, faşizm gibi kavramları günlük gazetelerden öğrenen bireylerin entry kasarak gülünç duruma düştükleri ideolojidir. öyle burjuvazi şöyle yapmıştır böyle yapmıştır diye sallayıp savurarak olmuyor o işler. şimdi bakalım sütoğlan ne demiş:
    liberalizm kapitalizmin bağrından çıkmışmış. kendisini kapsayan ve hatta ona zemin yaratan bir ideolojinin (yani liberalizmin), kendi alt kümesi olabilecek bir üretim ve ekonomik sistemin bağrından çıktığını iddia etmek için ideoloji ya da iktisat tarihi hakkında bir halt bilmemek gerekir ya da hiç entry kasmayıp oturduğu yerde oturmak. neyse kaşınmış bir kere anlatalım öğrensin. Liberal düşüncenin ekonomi ayağında:
    1) Bireycilik ilkesi kapsamında «kişisel çıkar» önde gelir.
    - işbölümü gereklidir.
    - Ekonomik faaliyetler, «doğal düzen» çerçevesinde «görünmez bir el» aracılığıyla kendiliğinden gerçekleşir. Devletin müdahalesi gereksizdir.
    - «Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler» görüşü ekonomiye hakimdir.
    - Serbest dış ticaret gereklidir. A.Smith,dış ticarette «mutlak üstünlük teorisi»ni ileri sürmüştür.
    - Sadece tarım değil sanayi de verimlidir.
    - Servetin kaynağı emektir.
    - iki tür değer vardır: Kullanım değeri (malın faydasına göre belirlenir),
    Mübadele değeri (malın diğer mallarla değiştirilebilmesine göre belirlenir).

    tüm bunlar liberalizmin orijin noktasını oluşturan fizyokrasi sonrası akımın temel taşlarıdır. liberalizmin -izm kısmını oluşturan ideolojik kısmı ise "yasalar herkese esit tatbik edilir, hic bir bireye veya zumreye yonelik yasa cikarilamaz, gecmise donuk uygulanamaz ve en onemlisi hukumet dahil herkesi baglar. güçler ayrımı en önemli esastır. liberal bir anayasa olmadan liberalizmin esamesi okunamaz. devletin minimal bir biçimde uygulayıcılıktan korumacılığa geçmesidir liberalizm. vs..." şeklinde özetlenmişti. kafası basmayan tayfa için tekrarlamak farz oldu tabi.

    şimdi buradan ortaya çıkan oluşturulan yeni bir ekonomik düzendir, bu düzen de kapitalizmdir. yani liberal düşünce kapitalizm gibi bir üretim sisteminin olmasını savunmuştur. liberalizmin kapitalizmin uygulamasını söylemek için ya geri zekalı olmak gerekir ya da ilkokul düzeyinde bir bilgi düzeyine.

    2) 1900'lerin ortasında liberalizmin çıkış-kurtuluş kaynağı sosyal devlet olmuştur. iyice tıkanan sistemi sürdürmek ve anti-tezlerin durdurulmasını sağlamak için tek yol olmuştur bu. sosyal devlet anlayışının ortaya çıkmasının temel sebebi kapitalist bir sistemin uzun vadede ayakta kalamayacağının anlaşılmış olmasıyla ilgilidir. etat providence derler bir kavram vardır, onu da bilmeyen araştırsın bi zahmet. almanya'da bunun nasıl ve neden ortaya çıktığını da...

    3) faşizmin uygulamasında sosyalizm ile organik bağ kurulmuştur evet. faşist sistemlerin hiç birinde bireyi temel alan anayasal ya da ekonomik bir uygulama görülmemiştir. teşebbüs özgürlüğü, kişisel haklar gibi şeyler yoktur faşizmde ki, teşebbüs özgürlüğünün kıstlanması en basitinden liberalizm'in "a"sına aykırıdır. faşist yönetimlerin hepsi devletçidir, bürokratik ve kısıtlayıcı yapıdadırlar. marx'ın sosyalizminden bahsetmiyorum saçmalama, uygulamalara bak diyorum.

    akşam akşam mesai sonrası zamanımı bu açıklamalara ayırmama neden olan zerzevata selam ederim.
    3 ...
  2. 48.
  3. öncelikle kapitalizm neymiş onu öğrenelim. kapitalizm; feodalizmin yerini almış olan sosyo-ekonomik olgudur. kapitalizm üretim araçları üzerinde özel mülkiyete ve ücretli emeğin sömürülmesi temeline dayanır. artık değer'in ele geçirilmesi kapitalist üretimin temel kanunudur. üretim anarşisi, periyodik buhranlar, kronik işsizlik kitlelerin yoksulluğu, rekabet ve savaş kapitalizmin karakteristiklerini teşkil eder.(kaynak: materyalist felsefe) sermaye ile emek arasındaki temel çelişkiden doğan bu olaylar kapitalizmin batağa sağlanmasına neden olur.

    sıra geldi liberalizme. liberalizme göre; "ekonomik faaliyetler, «doğal düzen» çerçevesinde «görünmez bir el» aracılığıyla kendiliğinden gerçekleşir. Devletin müdahalesi gereksizdir." fakat 20. yüzyılın başından itibaren oluşan mali oligarşi ve üretim fazlalığı nedeniyle kapitalizm büyük buhranla neden olmuştur ve emperyalist çıkmazlara girmiştir. yani kendiliğinden gelişme teorisi iflas etmiştir. büyük buhranlar nedeniyle halk yoksullaşmış ve alım gücü düşmüştür. buna bağlı olarak özel teşebbüs devletin teşvikini arkasında bulundurma zorunluluğu hissetmiştir. Pek çok kapitalist ülke bu yüzden faşist yönetimler kurmuştur. Almanya'da ya da italya'da olanlar gibi. çünkü o devletler de sermaye zor duruma düşmüş ve halk kitlelerini susturmak için faşizm belasını ortaya çıkarmıştır. her neyse konumuzdan sapmayalım.

    kapitalist sistemin gelişmesi ile birlikte oluşan mali tekeller serbest dış ticareti engellemeye başlamıştır. çünkü sanayileşmiş ülkelerin burjuvazileri ellerinde bulundurdukları üretim fazlalıklarını diğer ülkelere satmaya başlamıştır. bu nedenden dolayı tüm devletlerin ulusal burjuvazileri birbirleriyle çatışmaya girmiştir. emperyal güçlerin bu çatışması 2 kere savaşla noktalanmıştır. yani liberalizmin savunduğu serbest dış ticaret politikası kapitalist sistem de geçerliliğini yitirmiştir.

    liberalizm yaşamak için kapitalist ekonomik sisteme muhtaç doğar. bu nedenden dolayı onun bağrından çıkmıştır. kapitalizm ilk olarak nerede çıkmıştır tam olarak bu kestirelemez çünkü oluşması safha safhadır. fakat liberalizmin tarihi en fazla 200 yıllıktır. yani kapitalizm onun bir uygulaması değildir. liberalizmi kapitalizmden ayırmak ise gerçek anlamda hatadır. kapitalizm olmadan liberalizmin esamesi bile okunmaz çünkü.

    gelelim liberalizmin tamamen demokratik olduğu ve hiç bir zümreye imtiyaz tanımadığı safsatalarına. liberalizm öncelikle bu iddasıyla tamamen kendiyle çelişkili bir durumua düşmektedir. özel mülkiyeti öne çıkartan bir ideoloji olan liberalizm, bu özelliği ile burjuvaziyi desteklemektedir. yani üretim araçlarındaki özel mülkiyet artırılarak emek üzerindeki sömürüyü daha da artırmaktır amaç. işçilere verilmiş haklar ise sadece göstermeliktir. çünkü işçilerin tepkisinden korkan burjuvazi zamanla bu hakları vermiştir. hepsi kazanılmış haklardır yoksa liberalizmden doğan doğal haklar değildir.

    son olarak liberalizmin faşizm ile olan organik bağı üstünde duralım. bu bağ sosyo-ekonomik bir olgu olan kapitalizm bunlar ortak öğesidir. öncelikle faşizmin tanımını yapmak gerekirse- ki bu tanım george dimitrof'a aittir- finans kapitalin en gerici en şoven, en emperyalist öğelerinin teröre dayanan açık diktatörlüğüdür. faşizm sosyalizmdeki gibi halk iktidarı ile gelmez. faşizm kapitalizmin buhrana girdiği anlarda o ülkenin burjuvazisinin onayı ve desteği ile iktidara gelir. halk ise amaç değil araçtır. kandırılan halk kitleleri üzerinde bir terör düzeni kurarak sermayenin gelişmesini sağlar. faşizm tanımak olarak budur. yani sosyalizmin uygulamalarında yoktur bile. sosyalizmin uygulamalarından olan sovyetlerde açık bir devlet kapitalizmi görülür. fakat o konu üzerinde durmayacağım. liberalizmin doğurmuş olduğu burjuva demokratik açılımlarının tıkandığı noktada kapitalist sistemi faşizme başvurmak zorundadır. aksi halde yıkılarak yerini sosyalist iktidara bırakır.

    sanırım çok uzun bir yazı oldu, fakat okunması dileğiyle selamlarımı iletirim liberal dostlara.
    3 ...
  4. 49.
  5. kapitalist sistemin yaşaması için gerekli ortamdır liberalizm, açıklamak gerekirse ekonomik bir düzenin* yaşaması için gerekli sosyal, yasal vs. geniş bir sistemdir.* hiç bir şeyin uygulanış biçimi olamaz çünkü bir sahanın kenar çizgileri gibidir, hareket alanını ve sınırları belirler. hem teoride hem uygulamada faşizmin tam karşısında yer alır. kapitalizmin uygulanması için faşist bir ortam gerekebilir, sosyalizmin uygulanması için de gerekebilir çünkü bunların ekonomik yönden uygulanması gerekir, liberalizm için ise yasal, hukuki düzenlemeler gerekir tamamen farklıdır.
    sosyalizm asla bir alternatif olamamıştır tarih boyunca ve marx kitlelerin* devrim yapması konuunda büyük bir hataya düşmüştür. bu hata liberal düzen içinde gelişen kapitalist sistemin geçireceği evrimi öngörememek olmuştur. kısacası kapitalist sistem vahşilikten vazgeçip işçilere seslerini kısacak hakları parça parça vererek sosyalizmin çanağına ot tıkamıştır, olan budur. yani kapitalist sistem faşizme başvurmak zorunda da kalmamış, iddia edildiği gibi yerini sosyalist iktidara da bırakmamıştır. selam olunur.
    2 ...
  6. 50.
  7. liberalizmin özgürlük konusunda talepleri vardır.o insanların özgürlüklerini ve özgürlüklerin önündeki tüm engellerin kalkmasını ister.devletin icinde ticaretin gecerli olmasını ister.siyasal özgürlük,insanların kendi geleceklerini daha saglıklı yasayabilmeleri icin kendi secimlerini kendilerinin yapmasını ister.demokratiktir her fikre acıktır.anti dinci bir akımdır.reel politika liberaller icin cok önemlidir.toplumda sorun varsa bu sorunları reel cözümlerle ortadan kaldırmak gereklidir. liberalizmde kisiye güven vardır.liberalizmin getirdigi bu düsünce demokrasinin gelismesini ve bugünkü bilgi toplumuna gecisi saglamıstır.liberalizm anayasal devletin olusmasını saglamıstır ve tarım toplumundan sanayi toplumuna gecisi ön görmektedir.
    2 ...
  8. 51.
  9. -homo homini lupus * *
    -minimum emek, maksimum kazanç
    -asgari ücret, azami kar,faiz,rant
    -hep bana, rabbena
    -bu çağın düzeni, olmaz olsun alçağın düzeni
    -benim karnım tok olduktan sonra başkası açlıktan gebersin banane
    -sen çalış ben yiyeyim
    -kafesteki tilki hürriyeti *
    3 ...
  10. 52.
  11. kapitalist sistem içinde yaşayan liberalizm ve liberaller hakkındaki iddialara yanıt veremeyen liberal dostlar liberalizmin yalnızca kısır bir döngüye neden olacağını ve sonunda çürüyerek yıkılıacağını görememektedirler. peki o halde neden yıkılmadı liberal kapitalist düzen?

    kapitalistler elinde bulundurğu silahlar ve üretim araçları üzerindeki hakimiyetleriyle dünyayı kendilerine muhtaç etmektedir. ellerinde bulundurdukları bu güçle emekçilere "alın bunlar da sizin için" diyerekten paçavralar veriyor. sınıf bilincini yok ederek sınıfsızlaştırma çalışmaları yapıyorlar! aynı zamanda sosyalist hareketin yaptığı yanlışlar ve revizyonizm kapitalist düzenin uzunca bir süre daha yaşamasına olanak sağlamıştır.

    sosyal devlet düzeninde devlet emekçilere bazı haklar vererek ve ücretlerini artırarak emekçilerin birer tüketiciye dönüşmesini sağlamaya çalışıyor. yani bunun anlamı şudur; onlara verdikleri para yaşamaları için olan paradan biraz daha fazladır. bu sayede piyasaya sürdükleri malları bu potansiyel tüketicilere satmaktadırlar. bunu yapmadıkları zaman görmüştürler ki kendi sonları hızlanmıştır. ücretli emekçilere daha fazla ücret vererek onların daha fazlasını tüketmesini sağlamak yalnızca üretimin devamını sağlamak içindir. çünkü daha fazla meta üreterek sürümden kazanırlar. yani karları hiçbir zaman değişmez. sosyal devlet anlayışının ortaya çıkmasının tek nedeni budur; üretimin devamını sağlayarak emekçileri temel tüketiciler haline getirerek düzenin devamını sağlamak. fakat bu politika ise petrol krizi ile neredeyse son bulmuştur. bir çok ülke neo-liberal politikalara geçerek sosyal devlet anlayışını yok etmiştir. bugün yalnızca iskandinav ülkeleri sosyal devlet anlayışını tam anlamıyla uygulayabilmektedir. onun dışındaki tüm ülkelerde bu düzen yerini neo-liberal düzene bırakmıştır.

    gelelim liberal düzenin geçirmiş olduğu evrime. göstermelik bir evrim olan bu olgu baştan sona yalanlar üzerine kurulmuştur. kapitalist düzen içindeki liberal düzenin evrimi feodal düzenin göstermiş olduğu evrime benzer. kapitalizm son dönemlerinde ekonomik bir gelişme olan sanayi üretimine izin vermiştir. bu onun bir evrimidir fakat evrim devrime dönüşerek yıkmıştır. feodal beyler kapitalist burjuvalara verdikleri imtiyazlar sayesinde yaşayacaklarını zannediyorlardı. fakat sonu hüsran olmuştur. o dönemin devrimci burjuvazisi feodalizmi yıkmıştı. elbette liberal düzenle kapitalist düzen arasında böyle bir ilişki bulunmamaktadır. fakat liberal düzen ile sosyalist düzen arasında kısaca kapitalist düzen arasındaki ilişki birbiri ile benzerdir.

    liberal düzenin faşist düzenin karşısında yer aldığı iddiaları ise almanya ve italya örnekleri ile çürütülebilir. örnek vermek gerekirse en iyi örnek almanya üstünde olacaktır. almanyada 1933 öncesi liberal bir düzen hakim sürmekte idi. yani burjuva demokratik düzeni. bu düzen ise 1929 dünya buhranı ile gitgite çökmekteydi. işte bu krizin içinde liberal burjuvaziye faşizm belası yetişir. faşist düzen finans kapitalin en gerici ve en şoven düzeni olduğu daha evvel söylemiştim. işte buı burjuva demokratik düzeninde küçük burjuvazi ve büyük burjuvazi(ki liberal olanı bu)nin desteği ile hitler diktatörlüğü kurmuştır. bunları hepsi liberal seçimler içinde olmuştur. bu örnekte görülenleri fark edememek ise ideolojik vurgunculuktan olsa gerek!

    sosyalizm ise marx'ın belirttiği gibi iktidar olmamıştır çünkü zaten marx'ın döneminde bile yaşamamaktayız. marx öldükten sonraki dönemlerde kısaca 1900'lerde, marx'ın dönemi sona ermiş kapitalizm 2. buhran dönemine geçmiştir yani emperyalizm çağına. yani marx'ın iddialarının bazılarının yenilenmesi gerekmektedir. sosyalist iktdarın dünya çapında kurulamamasının nedeni ise sosyalist devletlerin beceriksizliğindendir. iktidar hırsı ile yanıp tutuşan revizyonistler "biz artık komünizme geçtik, ilerleme bitti barış içinde yaşayalım" diyerek asıl geçtikleri şeyin devlet kapitalizmi olduğunu söylememişlerdir. ve kapitalizmin restarasyonu ile de bildiğimiz hazin son! kapitalizm bu sayede en azından 100 sene daha devam edebilir yaşamaya. ama elince sonunda kendi kendini yıkmak zorundadır. fakat unutmamalıyızki; kapitalizm bile feodalizmi yıkarken 300 sene kanlı bir şekilde uğraşmıştır. bu gerçekleri göz önünde bulundurarak konuşmalıyız bence.

    liberal sisteminn en iyi düzen olduğunu iddia edenler ise şu gerçeği unutmamalılar; liberal bir sistem ancak ileri kapitalist düzenelerde emeği sömürerek gerçekleşir yani emperyalizm ile. işte bu emperyalizm dünyanın canına ot tıkamaktadır. dünyanın yalnızca onda biri zengin geriye kalanları açlıktan ölüyorken varsın olmasın o sistem. yoksa insan insanlığından utanmak zorunda kalıcaktır!
    3 ...
  12. 53.
  13. (bkz: faşizm)

    bunu okumakta hayırlara vesiledir.
    2 ...
  14. 54.
  15. liberal ideolojiyi eleştirirken ideolojiden sistem eleştirisine geçmeye çalışanların tanıyamadığı ve anlayamadığı bir ideolojidir liberalizm. öyle ki diğer bir noktada bulunan kapitalizm son yüz senede feodalizmin aksine elini güçlendirirken sosyalistler devrim adı altında ıslak rüyalar görmeye devam etmektedirler. sormak gerekir sosyalizmin dünyada bitmesi kapitalizm yüzünden mi olmuştur, sosyalistlerin beceriksizliği gibi aslında olmayan bir nedenden mi, yoksa sosyalizmin iç çelişkilerinden mi? kapitalizmi yıkıp şu haliyle sosyalizme geçme rüyası ipleri birinden alıp diğerine vermektir, suyu bir bardaktan diğerine boşaltmaktır, sömürü düzenini bir zümreden alıp diğerine teslim etmektir. şu haliyle de son 20 yılda tekrar kabuk değiştiren ve yine elini güçlendiren kapitalizm hayat döngüsünü uzatmaktadır sadece.
    peki kapitalizm bu haliyle yaşayacak mıdır, hayır! yerini sosyalizme bırakacak mıdır, yine hayır! rüya görmekten vazgeçip biraz araştırıp okumak gerekir bunu görmek için. sosyalizm eşitlik vaadeden ilk sistematik kuram değildir aslında, sadece -izm'ler çağında vahşi kapitalizme en büyük ilaç olarak görülmüştür. bugünkü kapitalizm o günkü kapitalizm midir, hayır! bazı yönlerden iyiye bazı yönlerden kötüye gitmektedir.
    ancak şu açıktır ki, insanoğlu ne 100 yıl sonra ne de 1.000 yıl sonra elindeki özel mülkiyetini merkezi otoriteye bırakan bir sistemi kabullenmeyecektir. bu sistem değişmek zorunda kalacaktır bu kesin ama değişimi sosyalizmin getirmesi mümkün gözükmüyor. sistem olarak kapitalizm teredilecek ve büyük ihtimalle bu terk etme yine kapitalizmin içinde farklı bir varyasyon yaratarak olacaktır. çünkü insanlar özgürleşen dünyada her zaman liberal bir düzene muhtaç olacaklardır. her zaman temel hak ve özgürlüklerin korunduğu, mülkiyet ve teşebbüs serbestliğinin mevcut olduğu -ve evet arttığı-, her zaman siyasi otoritenin hak ve ödevlerinin sınırlandığı -ve bu sınırlamanın da arttığı, devletin ipleri elinde zorla tutmadığı bir düzen isteği artarak devam edecektir. liberal düzenin kendi kendini yenilemesi olacaktır bu.
    liberal düzenden bahsediyorum, bugünün kapitalist sisteminden değil.
    1 ...
  16. 55.
  17. siyasi liberaliz=
    1)birey mümkün oldugu kadar özgür olmalıdır.
    2)toplum, devlet ve devlet kurumlarına karsı korunmalıdır.
    3)hukuksal alt yapı saglanmalıdır.
    4)özel mülkiyet korunmalıdır.
    5)din dahil hic birseyin etkisi altına almaması kisilerin mutluluklarını arayan bireyler olmasını istiyor.
    6)özel yasam ile kamusal yasam ayrıstırılması gereklidir.
    7)kamu alt yapı yatırımları haric hicbir yatırımda bulunmamalı.
    8)anayasal devlete gecis sürelerini düzenleyen yasal düzenlemeler yapılmalı.
    ekonomik liberaliz=
    1)özel mülkiyetin tanınması mülkiyetin yasal güvence altına alınması.
    2)özel mülkiyetin edinme serbestliginin saglanması.
    3)kartellerin ve monopollerin yasaklanması
    4)tam rekabet piyasasının saglanması
    5)serbest piyasa kurallarının gecerli olması
    6)devlet ve devlete ait bürokrasi kücük tutulmalı
    7)ic ve dıs ticarette serbestlik saglanması.
    1 ...
  18. 56.
  19. liberalizm, doğası gereği kapitalizmle iç içe yaşamak zorundadır. Çünkü liberalizmin yaşam alanı ve nefes alabileceği tek yer kapitalizmdir. evrimci kapitalizm iddiası ise çok gariptir. gericileşmiş burjuvazinin siyasal sistemlerinde olan liberalizmin ise faydalı olacağını savunmak ise siyasi kişilik sorunudur.

    liberalizm doğası gereği sömürüyü içinde barındırır. emek sermaye çelişkisi bulunmayan bir liberalizm ise düşünülemez. dolayısıyla emekçiler ile burjuvazi antagonist sınıflardır, birbirleriyle barış içinde yaşayabilecekleri iddiaları ise liberalizmin uydurmalarıdır. çünkü üretim araçları üzerinde hakimiyeti bulunan burjuvazi, işçilerin oluşturduğu artı değer olmaksızın yaşayamaz. burjuvazinin ekonomik ve siyasal sistemi olan liberalizmde de bu yüzden emeğin sömürüsü zorunludur, tıpkı kapitalizmdeki gibi. bu nedenlerden ötürü liberalizm kapitalizmden ayrı düşünülemez ve onun bir uygulanış biçimidir.

    feodalizm gibi, kapitalizmde kendi sonunu hazırlıyor. bunun 20 yıl ya da 100 yıl sonra olması ise sadece zamanla ilgili bir sorundur. fakat kapitalizmin yükselişi geçici bir yikseliştir. bugün sosyalizmin güney amerika topraklarında yükselişini göz ardı etmek ise gerçekleri görememektir. özellikle kapitalizmin neo liberal politikaları bugün emperyalist bir çıkmaza girmiştir. serbest dış ticaret iddiası yerini gümrük duvarlarına bırakmaktadır. kapitalizmin son 20 yıllık yükselişi ise feodalizmin sanayi devriminin ilk dönemlerindeki yükselişine benzer. fakat sonraları feodalizm yıkılarak yerini kapitalist düzene bırakmıştır. bu acılı, kanlı ve uzun bir süreçti. bu gerçekleri ele alarak ise şu sonuca varıyoruz; kapitalizmin ve siyasal liberalizmin yükselişi geçicidir ve kaybolmaya yüz tutmaktadır.

    Bugünkü kapitalizm ile 100 yıl öncesinin kapitalizmi benzerdir. sömürü, kan ve gözyaşı devam etmektedir. emperyalist çıkarlar üzerine kurulmuş olan sermaye ise 100 yıl önce söylendiği gibi tek bir el üzerinde toplanmaktadır. bankaların oluşturduğu mali oligarşi ise devletlerin emperyalist çıkarlarını artırmaktadır. buna karşılık neo liberal politikaların öne sürdüğü globalleşme ise tam hızıyla devam etmektedir. yani eşit bir sosyal düzen olamaz kapitalizm içinde. bunun için ya kapitalizm yıkılacaktır ya da kapitalizm ilelebet dünyayı sömürmeye devam edecektir. Kapitalizmin emperyalist çağında ise bundan 100 yıl önce söylenen şeyler aynen gerçekleşmektedir, neo liberali politikalar ile. Kapitalizmdeki tek yenilik ise sermayenin el değiştirme hızıdır. bu da teknolojinin hızından olsa gerek. yani uluslararası sermaye daha hızlı el değiştirmektedir hepsi bu.

    kapitalizme ve onun siyasal sistemlerinden olan liberalizme karşı en büyük tepkiyi sosyalistler koymuştur. zamanla liberal kapitalizme karşı alternatif hale gelmiştir. fakat tarihsel anlamdaki geri çekilişi tamamen sovyet ekolünden gelen siyasetçilerin hatalarındandır. yoksa komünist hareketin çelişkilerini tartışmak bir yana kapitalizmin ve liberalizmin çelişkilerinin yanında komik kaçmaktadır. bu ikisini aynı kefeye koyamayız maalesef.

    liberalizmin özel mülkiyet iddiaları ise sadece tarihsel süreci iyi okuyamamasındandır. insanoğlunun zekası son 6-7 bin yıldır hiç değişmemiştir. değişen ise sadece bilgileri olmuştur. buna bağlı olarak özel mülkiyet bir içgüdüdür demek ise yanlıştır. özel mülkiyet sınıflı toplumların ürünüdür. ilk olarak üretimi artırarak insanlığın ilerlemesini sağlamıştır. ama zamanla özel mülkiyetin oluşturduğu üretim biçimleri yüzünden çelişkiler artmıştır. bugün üretimin önündeki en büyük engellerden biri de bu özel mülkiyet tanımıdır. eski bir yazarın dediği gibi; "mülkiyet hırsızlıktır!" tabi bu söz ne kadar doğru ne kadar yamlış tartışılır fakat o başka bir konunun hikayesidir.

    görüldüğü gibi kapitalizmin ve siyasal liberalizmin yükselişi geçicidir. bugün bu hareketlere karşı ciddi tepkiler vardır. tabiki de bu düzenlerin yaratmış olduğu çelişkilere karşı. şimdi düşünelim liberal kapitalist sistem ne kadar doğrudr ve ne kadar özgürlükten yanadır? herhalde bunun cevabını tarihsel süreç yakında verecektir.
    5 ...
  20. 57.
  21. öztürkçesi "erkincilik" olan siyasal olgu.
    0 ...
  22. 58.
  23. Kişi özgürlüklerinin her alanda ve mümkün olduğu ölçüde az sınırlı olması. Ekonomik liberalizm, ekonomi alanında kişilerin tam özgürlüğüdür. Siyasal liberalizim ise, siyasal etkinlikler için kişilere tüm özgürlüklerin tanınmasıdır.
    0 ...
  24. 59.
  25. haklarındaki en anlamlı tanımlardan birisini cem karaca'nın yaptığı ideoloji;

    "...alavere dalavere kim ala da kim vere rap rap
    köşeleri möşeleri dön baba dönelim rap rap...

    ...liberal miberal malı kap götür al rap rap..."

    (bkz: raptiye rap rap)
    1 ...
  26. 60.
  27. 61.
  28. orta yolluluk demektir. bunlar iki kötü ideoloji vardır derler; faşizm ve komünizm. o yüzden iki tarafada yaklaşmazlar. ülkeyi faşistlerden sonra genelde satan bunlardır.
    1 ...
  29. 62.
  30. orman kanunlarının sosyal ve ekonomik hayata geçirilmesini öngören, mide bulandırıcı, iğrenç bir akımdır.
    0 ...
  31. 63.
  32. Liberalizmin dünyadaki serüveni Aydınlanma ile başlar; Kilisenin baskısından kurtulan insan aklı, bilimin ışığında, bireyin değerini, bireyin haklarını ve özgürlüğünü keşfeder. Tabii toplumcu düşünce de aynı sürecin bir sonucudur.
    Liberallik ve toplumculuk aynı köklerden, Aydınlanma ve Endüstri Devrimi köklerinden beslenen iki kardeş akımdır. Liberalizmin temelinde her zaman belirtildiği gibi üç özgürlük yatar:
    1-inanç özgürlüğü.
    2-Düşünce ve ifade özgürlüğü.
    3-Girişim özgürlüğü.
    Bu üç özgürlük, örgütlenme özgürlüğü, eğitim özgürlüğü, oy verme özgürlüğü gibi, "bireyin kendini gerçekleştirmesini sağlayan" temel hak ve özgürlüklerin esasını oluşturur.
    Bu temel hak ve özgürlükler ise ancak laik ve demokratik bir siyasal rejim içinde güvence altındadır.

    Kaynak : http://www.kongar.org/ayd.../508_Sozde_Liberaller.php
    0 ...
  33. 64.
  34. yüce atatürk'e karşı çirkin bir tavır takınan, mide bulandırıcı akımdır.
    1 ...
  35. 65.
  36. 1- Her türlü kollektivizme karşı olan bireycilik;
    2- Bireysel Hak ve Özgürlükler
    3- Serbest Piyasa Ekonomisi
    4- Hukukun Hakimiyeti ve Sınırlı Devlet

    liberalizm temel ilkeleridir.
    2 ...
  37. 66.
  38. ekonomide kisisel serbestligi ve bireysel davranislarin ozgurlugunu savunan gorustur.
    0 ...
  39. 67.
  40. tarafsızlığı ve insanın özgür bırakılması gerektiğini savunan düşüncedir. her ideolojide olduğu gibi bunlarında aşırıları vardır, ve bu görüş ciddi boyutta bencilliği savunmaktadır.ayrıca dönek solculardan daha az zararlı olduklarını da belirtmeden edemiyeceğim.
    (bkz: ayn rand)
    (bkz: sinan çetin)
    2 ...
  41. 68.
  42. amerikanın temelini oluşturan akım.bireyin özgür olmasını ele alır,toplumu değil.yani toplumdan koparır bireyleri.
    kısaca thomas hobbes'un liberalizmin anahtarı olabilecek meşhur cümlesinde olduğu gibide özetliyebiliriz homo homini lupus.
    0 ...
  43. 69.
  44. komünizm taraftarlarının çokça gaytaya buladıkları kavram.
    0 ...
  45. 70.
  46. aslında sadece ekonomik anlamda serbestiyi değil de,insan hakları,demokrasi vb gibi siyasl hususlarda da serbestliği ve özgürlüğü savunan bir terim olmasına rağmen daha sonra sadece bir ekonomik yapılanmayı tanımlayan bir terime dönüşmüştür.
    0 ...
  47. 71.
  48. en güzel örneklerinden biriside "büyük balığın küçük balığı yemesidir." bir dünya görüşünden ziyade aslında canlıların doğadaki yaşantılarının bir açıklamasıdır.çünkü insanlardaki kazanma hırsı hiçbir zaman köreltilemez. Adam Smith bu görüşün öncüsüdür. Bu fikre göre ekonomi rekabete dayalı olmalıdır. devlete bağlı olmayan bir ekonomide bireylerin para kazanma arzusu onu çalışkanlığa iter ve birey daha çok azmeder. bu sayede bireylerde bu sistemin işlediği ülkelerde kalkınabilir. Mustafa Kemal Atatürk 1930 lu yıllarda liberalizmi Türkiye ye getirme amacıyla Fetih Okyar a türkiyenin ilk liberal partisi olan serbest halk fıkrasını kurdurtur. fakat ülkenin çok partili sisteme henüz alışamamış olması bu partinin kısa ömürlü olmasına neden olur.Günümüzde liberelizm ile laiklik ilkesi karşı karşıya getirilmiş sanki laiklik sol görüşlü politikaların bir ürünü gibi görülmektedir. aslında laiklik ilkesi fransız ihtilalinden yani liberalizmin bağrından kopup gelmiştir.atatürkün chp nin 6 okunun üçünü liberalizmden yani (laiklik, cumhuriyetçilik, milliyetçilik) diğer üçünü sosyalizmden (inkılapçılık,devletçilik,halkçılık) olarak açıklamaktadır. tabi şuanki bazı liberal partilerin laiklik ilkesine ne kadar bağlı olduğuna bilinmez.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük