Taşların ortasında Leylanın gözleri
Leyla köşe köşe göz göz şiirin ortasında
Ben Leylayı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri
Leyla ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında
Ben Leyla gibi güneş doğarken uyanamam
Şehir gece gündüz benim içimde uyur
Leylayı götürüp Londranın ortasına bıraksam
Bir bülbül gibi yaşayışını değiştirmez çocuktur
Leyla diyorsam kesik yanaklarıyla Leyla
Üç köşeli dünyasıyla
Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla
Leyla diyorsam şu bizim gerçek Leyla
Biz seni işte böyle seviyoruz Leyla
O gitti bize ağlamak kaldı kala kala
alexandra cavelius'un son çıkardığı kitabıdır.bosnalı bir kızın toplama kampında çektiği acıları ve sıkıntıları anlatır.romandaki karakterlerin kişileri tamamen gerçek olmakla birlikte güvenlik nedeniyle isimleri değiştirilmiştir.kitabın kahramanı leyla hala yaşamaktadır ve mahkemede başına gelenlerin sorumlularıyla yüzleşerek hayata tutunmaktadır
kütüphanemde sırasını beklerken bir sabah kurcalamak maksatlı aldığım, aynı gün bitirdiğim kitaptır. çok mu güzel kitap yada çok akıcı,güzel,edebi vb. bir anlatımı mı var kesinlikle hayır ama olaylar o kadar çarpıcı anlatılmış ki kitabı dişlerimi sıka sıka ve midem bulana bulana okudum. kitap şuan yaşadığı hayattan devamlı şikayet eden, "annem, babam beni anlamıyor" diyen ergenlerin tümüne ders kitabı olarak okutulmalıdır. kitabı okuduktan sonra yaşadığım hayat için tanrıya birkez daha hamd ettim. fakat o dönemde bosnaya elle dokunur hiçbir yardım etmeyen insanımıza ve hükümetimize birkez daha kızdım.
evet bunları yapanlar bir insan olamazdı kesinlikle ama bunların anlık bir reaksiyon ve savaşta bir takım hayvani ihtiyaçlarını tatmin etmek olmadığını kitabın sonundaki dikkat çekici şu cümleden çıkardım ki, dünyanın artık ne kadar yaşanmaz bir hale geldiğini gördüm.(kitabı okuyalı uzun bir süre olduğundan cümleyi aynen hatırlayamasamda benzeri)
-her savaşta tecavüzler olmuştur ve olacaktır. fakat bosnada toplu! tecavüzler bir savaş politikasıydı.
alexandra cavelius'un leyla adlı kızın yaşadığı insanlık dışı gerçek olayları detaylarıyla anlatarak, erkek köküne kibrit suyu dememe sebep olan kitaptır. daha yarısındayım ve devamını okumaya kalbimin dayanmayacağını düşünüyorum. uyarmadı demeyin doktor kontrolü altında herkesin okumasını tavsiye ediyorum. off.
(bkz: içim şişti)
leyla... leyla
uyusam dizlerinde dalsam rüyalara
sen gideli leylam karardı dünyam
hiç yaşamadım bir şey anlamadım
sen gideli leylam karardı dünyam
hiç yaşamadım bir şey anlamadım
leyla... leyla
alexandra cavelius denen şahsın edebi eseri. Okurken gözümde adeta bir film gibi canlanan romandır. kesinlikle sinemaya aktarılması gereken bir eserdir ayrıca. gerek hikaye gerekse bir insan yaşamı ancak bu kadar gerçekçi ve yürek burkan bir şekilde yazılabilirdi.
bin muhteşem güneş kitabının ana karakterlerinden biri. afganistan'da 70'lerin sonları.. kadınların hor görüldüğü, şeriatın komunizmin ayrı ayrı dönemlerde kol gezdiği.. ayaklanmalar, yağmalamalar, iç savaş.. bütün bu saçma ve de utandırıcı vahşetin içinde bir çiçek gibi büyümeye çalışan leyla. hayatında öylesine devinimler oluyor ki hayata hala tutunmaya çalışmasına şaşırmamak imkansız.
yönetmenliğini ahmed celal ' in üstlendiği 1927 yapımı siyah beyaz türk filmi. başrollerde ise filmin yapımcılığını üstlenmiş olan vedat örfi bengü ve azize emir bulunmakta.
en sevdiğim kadın isimlerinden biri. hele erkan oğurun söylediği kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı türküsündeki "ah leyla, leyla, leyla etme bu nazı. gel barışalım baban kıysın nikahı" kısmına bayılıyorum.