ilk bölümünden itibaren takip ettiğim ve çıtasını hiç düşürmemekle birlikte durmadan yükselten yegane dizidir. ismail abisi olsun, erdal bakkal olsun, hırsız yavuz olsun, iskender ve mecnundan tutunda dizide sadece bir an için görülmüş karakterlere kadar hepsi özenle seçilmiş rolünün hakkını veren oyunculardır. bu dizinin yegane özelliklerinden biride dram ve komedi unsurlarını aynı adan izleyiciye yaşatmasıdır. evet işte söylüyorum ulan bu dizi türk televizyon tarihinin en iyi komedi dizisidir.
--spoiler-- mecnun: abi o neydi öyle ya. yemin ediyorum yozgatın nüfusundan fazla programcı var burda. ismail abi: nerdeyse vala çiziyorduk davulu haa mecnun. eğer yakalasalardı kesin çizerlerdi davulumuzu mecnun. mecnun: iyyyi kurtardık davulu yemin ediyorum ya.
--spoiler--
hani biraz okumuş yazmış futbol izleyicisi vardır ya. aslında tam anlatmak istediğim tip değiller ama açıklamak için örnek vereyim: hıncal uluç gibi, reha muhtar gibi. sık sık "futbol aslında sadece futbol değildir..." diye başlar, futbola anlam yüklemeye çalışırlar. işte bu dizi de insanı bu hale getiriyor. sık sık "leyla ile mecnun sadece bir dizi değildir..." diye başlayasım geliyor.
subjeltif yazma lan diyecekler için tanım: leyla ile mecnun trt 1'de yayınlanan bir dizidir.*
an itibariyle 15. bölümü de kahkahalarla bitirmiş bulunmaktayım. içerdekiler uyanmasın diye elimle ağzımı kapadım yemin ederim. o nasıl bi dizidir arkadaş ya. hele 7 tane ismail abi...
favori karakterimin her bölümle beraber değiştiği dizidir. son bölümlerde ise erdal abi bir numarasın. bir insan hem bu kadar üçkağıtçı hem de bu kadar sevimli olabilir mi yahu? bu entryi de son bölümden bir sahnenin aklımda kaldığı kadarı ile bitirmek istiyorum müsadenizle ;
mecnun: demek bıy bıy he erdal abi
erdal: ne bıybıyı mecnun. dokunuyorsa tutma oğlum bıybıy ne?
üzümün üzüm, eriğin erik, incirin incir, mısırın mısır, sakızın sakız olmadığı bir dizi güzelliği. evet yazacak o kadar şey varken tutup bunu yazdım, içimdeki erdal bakkal'a mani olamadım.
öyle bir dizidir işte pazartesi olsa da izlesek yahu.
edit:desaparecido 2 uyardı. üzüm şarapmış, meyve suyu bira. üzüm bana nedense sık içildiği için bira gibi gelmişti. ama meyve suyunu tamamen unutmuşum.
edit2: her şeyi anlarım bu entryi eksilemenin manasını anlamam.
dizinin 50- 55 dakikası çok rahat güldürürken, 5 dakika içinde de sizi darma duman edebilecek bir yapıya sahiptir. (bkz: ismail abi sen çok yaşa) (bkz: mecnun)
artık bitti, dizi falan bırak, dediğim anda
-pazartesi gelsede izlesek.
dedidirten dizidir, günden güne güzelleşiyor, komikleşiyor, kalite geliyor.
bu diziyi izlemiyorum diyorsan (bkz: seni ağzından çıkanla kulağının duyduğunun) birbirini tutma ihtimali yok.
insan toz kondurmak falan da istemiyor ama çok minik tutarsızlıklar da yok değil hani. misal dedenin sakalı; ilk sezon net bir şekilde görünen favorileri vardı dedemizin, favori kısımları çok gür değildi, lakin ikinci sezonun ikinci bölümünde gördük ki dedenin sakallar hunharca gürleşmiş. bir diğer mevzu laptop; ilk sezon göremesek de lafı geçen bir laptop vardı. yine ikinci sezonun ikinci bölümünde fark ettik ki evdeki tek bilgisayar bildiğin commodore 64 imiş.
bir de şu kamil denen dallamanın yerine birini bulun lan, dizideki en yorucu sima, hiç yakışmıyor cağnım diziye, totosunu sektirsin gitsin.
absürt komedi diyorum ben buna.
gülmekten gözümden yaş geldiği tek dizi.
çıtanın hep bel üstünde tutulduğu nadir komedi hedelerinden.
güldürdüğü kadar kalbe değen bir dizi.
geçen bölümde yok muydu mecnun sözü:
baba eğer rüya değilse beni buraya gömün...
gözümden gene yaş gelmişti.
gülmekten değil ama.