kadını düzülecek bir nesne olarak gören, kendini sanatçı olarak isimlendiren dengesiz insan. türkiye'deki muhalefetin sesi bu adam olacaksa vay bu memleketin haline.
açıklamalarıyla işin suyunu biraz çıkarmış bu gün. insanların fikirlerini beğenmessin fakat onlara hakaret etme hakkın yoktur.levent kırca ya bu sefer yakısmadı.en kısa zaman da özür dilemeli, eleştirilerini hakaret etmeden yapmalı.
ulusal tv de konu ile alakaki neden oyle soyledigini izah ediyor. carpitmalar baska yone cekmelerin ulkesiyiz zaten. o lafi dedigi icin ozur diledi zaten.
kullandığı çirkin sözlerden dolayı ulusal kanal ekranlarında özür dileyen sanatçıdır. önceki gün erciyes üniversitesindeki söyleşisinde, "özür dilemeyi bilmek gerek, özür dilemek erdemdir" demişti.
önce kadınların çok ağırına gidecek bir sözü söylemiş sonra da özür dilemiştir.
sonra da güzel ülkemin insanları tarafından "bakın özür diledi çok erdemli bik bik bik" şeklinde övülmüştür.
(bkz: vay anasını sayın seyirciler)
Yaptığı işler bir yana, Levent beyi şahsında iyi bir komedyen olarak görebilmek ya da o kendi kocaman bedenini sanatsal bir çerçeveye yerleştirebilmek neredeyse imkansızdır! Bir dönem oyunculuk ve komedi yaparak cukkayı sağlama bağlamış denyoların günümüzde toplumla ayrı düşerek, güya fikirsel bir sarsıntı yaratma çabası komedi anlayışımıza yeni bir boyut katmakta şüphesiz.
sadece kendi fikirleriyle uyuşmayan beyanlarda bulunduğu için insanları vatan hainliği ile suçlayabilecek kadar dar görüşlü, bu durumunun farkına varamayacak kadar kendini bilmez ve nerede nasıl konuşacağından bihaber sözde sanatçı. gerçi bu memlekette iki türkü söyleyip bir kaç espri yapan, bir parça saz çalıp hafif rol kesebilen herkesin sanatçı ve hep de aydın olduğunu düşünürsek klasik türk sanatçı kavramına uyan ancak aslını sonunda dışarıya vuran kişi de denilebilir.
eski komedyen, yeni siyasi savaşçı. yıllarca çabalarsınız, uğraşırsınız bir yerlere gelmek içindir bu. gelirsiniz de bunun karşılığında. insanlar size saygı gösterir, takdir ederler sizi. sonra da öyle bir cümle edersiniz ki insanlar üzerinde oluşturduğunuz o saygıyı kaybedersiniz. akp karşısındaki duruşunu ne kadar takdir etsem de, bakıyorum da benim ona duyduğum saygıyı haketmemiştir. özür dilemeyle geçiştirilecek bir davranış değildir o gün yaptığı. bir sanatçı bile tepkisini doğru bir şekilde ifade edemeyorsa bu ülkede, kimse kusura bakmasın bizden hiçbir bok olmaz. haklı durumdayken haksız duruma düşer, kendi aramızda da bölünürüz net.
atatürkçü-muhalif çizgide programlar yaptığı için iktidar tarafından ambargo yemiş, porgramlarına son verilmiş sanatçıdır. ayrıca hakkında birtakım olmadık isnatlardan dolayı, soruşturmalar açıldığını da biliyoruz.
sanatçılar girişiminde sarf ettiği sözler hiçbir şekilde savunulamaz. savunana rastlamadım şimdiye kadar. dilediği özürle birlikte de bu bahsin kapatılmasını sağlıklı buluyorum. çünkü kahvehanelerde, dost sohbetlerde kullanılan argo ifadeleri; kendi söylemlerine göre "heyecan" nedeniyle ağzından kaçırmıştır.
gelelim "vatan haini" suçlamasına. erciyes üniversitesindeki söyleşisinde, "vatan haini" suçlamasını kendi kulaklarımla dinleme fırsatını buldum. ilk duyduğumda ben de bu suçlamanın ağır olduğunu, medyada çok geçmeden haberleştirilip, levent kırca aleyhtarlığı pompalanacağını sezinledim. ancak akşamki azınlık oynunu izlediğim zaman, tüm bunlardan ziyade levent kırca'nın hakikaten bir "usta" olduğunu anladım. "vatan haini" suçlaması da, kullandığı çirkin sözler de aklıma gelmedi. aslında burada levent kırca'yı iki profile ayırmakta fayda var: ilki bazı zamanlar kendini bilmez ifadeler kullanan, özellikle de siyasi muhabbetlerde çizmeyi aşan bir levent kırca;
diğeri ise politik komedileriyle kendisine hayran bırakıp güldüren güldürdüğü gibi de düşündüren ve usta oyunculuğuyla göz dolduran bir "levent usta".
yapabildiği tek şey olacak o kadar olan ve tiyatroda da yetersiz olan bir insanın son çırpınışları esefle izlenmiştir. bir hanım, herhangi bir hanım hakkında kullandığı edepsiz ve terbiyesiz sözler iyice küçültmüştür halkın gözünde kendisini. ne olursa olsun kemal kılıçdaroğlu bir partinin genel başkanıdır ve öncelikli konuşma yapabilir. gündemi daha yoğundur çünkü. sen kimsin ki kadınları bu derece aşağılıyorsun ayrıca?
ulusal kanal'da soner yalçın'ın kendisine gönderdiği mektubu okuttuktan sonra, "vatan hainliği" suçlamasına da açıklık getirmektedir: "Soner Yalçın'ları içerde tutan bir hükümete, ben seni beğeniyorum, sen iyi bir hükümetsin, senin yanındayım, seni destekliyorum diyen her kimse benim için vatan hanidir."
Herkes susarken o konuştu...
Askeri rejim vardı mesela...
Salon asker doluydu...
Çıktı paşaya demokrasiyi anlattı...
Gönderdiler...
*
Dilini tutamadı...
Türkiye her sindiğinde...
O çıkıp ışıkların altında Hodri Meydan diyebildi...
*
Sivil yönetime geçildi...
24 Ocak kararlarının getirdiği sömürüyü, mülk satışlarını, zengin edilen yandaşları, hırsızlığı en iyi o dile getirdi...
Onu iki gündür yerden yere vuranların çoğu Turgut Özalın çevresinde yalakalık, yağcılık yaparken...
Niye şeyimi çaldın ulan? diye sorabildi...
*
Şeytan bunun neresinde? dedi...
Şeytanı gösterdi...
Bankerler faciasını, banka soygunlarını, trafik canavarını, hileli gıdaları, sağlık rezaletlerini, terörü, doğa yağmasını, domuz gribini, kadın cinayetlerini, şikeyi, asgari ücreti, işsizliği, emekliyi...
*
Şimdi Levent Kırca linç vaziyetinde...
Benim de işim var, belki bir karı bulup düz... demesi -ki kendisi özür diledi- ağzından kaçtı hadi...
Yıllarca Zammına korum dediğine güldünüz ya...
Çünkü zam yağmuru altında yoksullar ezilirken, Türkiye yine sinmiş, korkmuş, zamları sineye çekip sesini kesmişken, ancak gülmek geliyordu memleketin elinden...
*
Gerçek sanatçılar, sıradan insanlara benzemezler...
Dillerinin ucuna geleni söylerler...
Bu uğurda yüzyıllar boyu zindanlara kapatıldılar, kafaları kesildi, asıldılar...
Yine de tutamadılar...
*
Diyelim ki kızdınız...
O zaman niye güldünüz; Türkiye Tansu Çiller gibi birisini başına Başbakan yapmışken...
Ve yalakalık yine tavana vurmuşken...
Levent Kırcanın çıkıp Devletin jet skisini alıp nereye koydunuz?.. Onun yerine başka ski versek? demesine?..
Herhalde lobuttan söz etmiyordu?..
*
Sanatçı toplumun sorunlarına arkasını dönemez...
Televizyonlar güldürü sanatçıları ile dolu...
işte en iyisi askerin patates soyması ile güldürür sizi...
Oysa ormanı, koyu, yaylası, boğazları ile Türkiye soyulurken...
Ama Deniz Fenerini ilk kimden duydunuz?...
Daha Deniz Feneri soygunu ortada yokken o haber verdi, neler yaptıklarını ve inanan saf insanları nasıl kandırdıklarını.Levent Kırcaydı, Üfürükçüyü anlatmıştı...
inanmadınız...
Oldu...
son zamanlarda ekranlarda sık gördüğüm, komedyenlik yönünden çok siyasi görüşünü ön plana çıkaran sanatçı. ''reyting uğruna sende mi? be levent'' dedirten cinsten konuşmaları gözümden düşmesine sebep olmuştur.