Berlin in berlin'den başka sinema sanatı için önemli bir yapımda oynamamış hülya avşarla ilişkili "jüri başkanlığı" (üzerine basa basa söyleyelim başkanlığı) muhabbetinden haklı olarak bir sinema festivalinde rahatsızlık duyan kişidir.
Bununla beraber Bir Allah'ın kulu levent kırca'nın sanatsal yetenekleri hakkında aklı başındaysa aşırı olumsuz söz söyleyemez. Olacak o kadarın bugün varlığını sürdürmemesinin nedenini de kötü olmasına bağlamak da ayrı bir art niyetliliktir.
işte bu yüzden çekilmiştir levent kırca. iyi de yapmıştır.
biz nasıl ki hülya avşar'ın sanatçı (!) yönünü hiçbir vasfımız olmamasına rağmen eleştirebiliyorsak, bu adamın da tepki koyma hakkına saygı duymak zorundayız. adamın titrini hesaba katıp boş cümlelerle ortalığı sulandırmayın.
sözlük yazarlarının çoğunun konuşmayı yeni sökmeye başladığı zamanlarda, siyasal eleştiriyi, hicvi, kendi yetenekleri çapında mizah yoluyla halka yansıtan ve kendini sevdiren, plastik makyajda zamanının öncüsü olan ve o zamanlardaki cesaretini ve deliliğini bu zamanlara kadar yansıtabilen değerli bir sanatçımızdır.
yaptığı en iyi rol, berlin in berlin filmindeki masturbasyon sahnesi olan bir medya maymununun bu kadar değerli bir organizasyonda böyle bir statüde boy gösterecek olmasına gerekli tepkiyi vermiştir. ellerine sağlık..
kime göre neye göre denebilecek bir ikilem değildir bu sevgili yazarlar. lütfen kendimize gelelim, ayrıntılara çok haiz olmadan da görüş bildirip buralarda lüzumsuz kirlilik yaratmayalım.
bana göre haklıdır. açıklamasını çok iyi yapmıştır. harbiden de hülya avşar'ın altyapısı nedir arkadaşlar? hangi film de sanatı ile gündemi gelmiştir?
google'a hülya avşar yazdığınızda neler çıkıyor, neler ile 'sinema' gündeminde..
hele bilmem kaç yaşında bir tiyatrocuyu, televole kültürünün peydahladığı bir medya figürüyle "film sayısına" bakarak karşılaştıracakların bulunduğu bir ülkenin sanatçısıdır.
böyle bir ülkedir burası. onyıllarını tiyatroya vermiş bir adama bakıp "hule hassan bu o televezyondaki zerhoş değil miydi yavvv" diyenlerin, bir güzellik yarışmasında meşhur olup önce sinemaya atlayıp sonra müziğe dadanıp oradan da iş çıkmayınca "gezici şovmenlik" yapan döşünü bağrını açarak "reyting" toplayanlara "sanatçı" diyebilecek insanların "çoğunluk" olduğu bir toplumda sanatçılık zordur. ama mecburidir. yoksa onların yanında diğer insanların da sırtına semer vurulur...
Eski formunu yaşı gereği artık kaybetmiş olsa da hala kimi zaman yarmayı başaran büyük sanatçı. Fatih Terim tiplemesi ne zaman izleseniz kırar geçirir.
zamanında az olacak o kadar izlememiştim. fakat son zamanlarda sergilediği hal ve hareketleri, duruşu kendisine olan saygımı kaybetmeme neden oldu. sanki çok sikinde onun da.
Bahsi geçen oyunu aydın'da izledim lakin çarpıtıldığı gibi değildir, ayrıca sahne onundur ve istediğini söylemekte serbesttir. Ayrıca "olacak o kadar"ın yayından kaldırılmasında bizzat akp iktidarının parmağı vardır, kendisine de programı kaldırmasına yönelik telefonlar gelmiştir. Kaldı ki başbakanın taklidini yaptığı "davos" skeci sonrası kaldırıldığı düşünüldüğünde akp iktidarına senelerdir her siyasetçiyi eleştiren programın battığı aşikardır. Ayrıca oyunun biletlerinde açıkça "politik oyun" yazmaktadır. Bir insanın ifade özgürlüğüne fütursuzca darbe vurabilen "zaman" gazetesi gibi yandaş medya söylemlerine dayanarak üstadı söyledikleri nedeniyle eleştirmek kesinlikle haklı bir eleştiri değildir. Tiyatro sahnesi tiyatrocunun ve istediğini söylemekte serbest, beğenmeyen gitmez, bırakın adamcağız iktidar yüzünden düşündüklerini artık programında söyleyemez oldu bari sahnesinde söylesin.