Son dönemlerde izlediğim en sağlam filmlerden biri. Konusu, kurgusu ve oyuncu kadrosuyla herşeyi çok yerinde olan bir yapım. Hiçbir şeyi olmayan bir adamla, herşeyini elinden kaybeden 12 yaşında ki bir kızın hikayesi. insanın sevgi uğruna neler yapabileceklerini ve nelere katlanabileceklerini açıkça, duygusal bir biçimde yansıtmış. Zamanın geçmesini istemediğiniz filmler vardır ya bazen o film işte bu film. Hiç sıkmıyor ve son derece eğlenceli, kaliteli bir yapım.
Öncelikle Natalie Portman'ın olağanüstü oyunculuğundan bahsetmek istiyorum. Hiç kuşkusuz şu ana kadar izlediğim tüm filmlerde ki en iyi çocuk oyuncu performansıydı. Portman hayranı olan bir insan bu filmini izlememişse tam olarak kavrayamaz neye hayran olduğunu. 2012 yılında bu rolünü oynasaydı eğer en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü çoktan almıştı bile. O zamanlar da alırdı ama maalesef akademi işlerine akıl sır ermiyor. Natalie Portman sevmeyen veya onun hakkında nötr duygular hisseden diğer sinemaseverler veya iyi film arayan sinemaseverler de izlemeli tabi, Léon kimi kaynaklarda 'kült' mertebesine değin ulaşmış, klasikleşmiş güzide bir film.
Ayrıca bazı kesim için değinmek istediğim bir konu var. Bu filmin sübyancılıkla veya biseksüellikle zerre alakası yoktur. He bu koskoca filmden o tarafını almak istersin, o da senin fesatlığındır. Ne bir aykırı sahnesi ne de olgun bir erkek ve küçük bir kız çocuğu arasında ateşli aşk yoktur efendim. Basit bir sevgidir bu, ağlamamak için göz pınarlarınız zor tutar kendisini.
* iğrenç bir filmdi. koskoca adam küçücük bir kıza nasıl aşık olur ki? işte bu yüzden yarısında kesmiştim izlemeyi. hemen de "şahane bir film rererö". türkler yapsa iğrençliğin daniskası olur, değil mi? *
koskoca adam küçücük kıza aşık mı değil mi seyirci buna hiç karar veremiyor. filmin tadı da orda. en masum halinde kalıyor. hatta mathilda leon'a aşkını itiraf ettiğinde aralarında şöyle bir diyalog geçiyor;
m: Leon, sanırım sana aşık oluyorum. Bu benim için ilk biliyo musun?
l: Daha önce hiç aşık olmadıysan bunun aşk olduğunu nerden biliyosun?
m: Hissediyorum
l: Nerde?
m: Karnımda.Önceden orda bi düğüm vardı şimdi yok.
l: Artık karnının ağrımamasına sevindim ama bununla alakası olduğunu sanmıyorum.
filmde ya da leon'da bir sapkınlık olsa bu muhabbet böyle olmazdı.
dünyanın en güzel katedrallerinden birinin olduğu, kuzey ispanya' da güzel bir şehirdir. Portekiz'in kuzey bölgelerinden Fransa yönüne giderken geçilen "autovia" leon'dan geçer. çok güzel restoranlar ve ucuz bira mekanıdır.
natalie portman, jean reno ve gary oldman'ın olağan dışı performanslar sergilediği, harika kurgulanmış ve izleyici bir saniye bile filmden kopartmayan harika bir başyapıt. söylenilecek fazla bir şey yok defalarca izlenilebilir.
Çok güzel 1994 yapımı fransız bir filmidir. Tetikçiyle küçük kızın arasındaki ilişki yaş farkından dolayı bazı kesimler tarafından eleştirilse de ikilinin arasındaki aşk değil, çocuğun kendine ilk defa iyi davranan birine duyduğu sevgidir.
caddede bir sürü polis olduğu sahnelerinden biri çekilirken adamın biri soygun yaptığı dükkandan koşarak çıkmış ve karşısında o kadar "polis"'i görünce figüranlara teslim olmuş.
leon: sana iyi davrandım. dün şu kapının önünde,
senin hayatını kurtardım.
mathilda: doğru. ve şimdi de ondan sen
sorumlusun. hayatımı kurtardıysan bunun için iyi
bir nedenin olmalı. beni kovarsan o kapıyı açmış
olmanın hiçbir anlamı kalmaz. beni ölüme terk etmiş olursun. ama kapıyı açtın.
leon: yani?
mathilda: eğer bana yardım etmezsen, bu gece
ölürüm. bunu hissedebiliyorum. ve bu gece ölmek
istemiyorum.
2013'ün ilk entrysi olsun bu film için.. 94 yılından bu güne gelmişsiz hala bahsediyorsak zaten başarılı olmuştur. müzikleri olsun, Jean Reno olsun filmin konusu olsun beni benden alır.. koltukta uyu, süt iç, film izle, çiçeğine bak.. para harcamaz sadece temizler.. okumayı yeni öğrenir, bildiği tipleme john wayne dir.. sonunda ağlatır ve hafızanıza kazınır. içime işlemişdir ki aklıma geldikçe acı hissederim..