Elle dergisi editörü Jean-Dominique Bauby isimli insafsız adamın, geçirdiği beyin kanaması nedeniyle 43 yaşında sol gözünün görme yetisi hariç bütün bedensel fonksiyonlarını yitirmesiyle, elinde kalan son bedensel fonksiyonunu kullanarak yazdığı kitaptan yola çıkılarak hazırlanmış, görsel açıdan tatmine ulaştıran muhteşem bir filmdir kendisi. bu filmi kötü eleştiren adamın algısından şüphe duyulması olası.
arayış ve keşif. sorgulama ve bulma. kendini bulanlar, en derine dalanlardır. ama her zaman bir vurgun yeme ihtimali çok fazladır. kendini bulmanın bedeli çok ağır ne yazık ki... kader, sizden aldıklarının fazlasını size verir; ama siz farkına varamazsınız. kendine acıyıp duran bir tırtıl, asla kelebek olamaz.
film klasik azim hikayelerinden biri.my left foot kitabını anımsayor insana -ki onun da filmi yapıldı-.kısacası senaryo olarak çok da insanı etkileyen bir hali yok ama anlatımı insanın hafızasında yer edecek kadar iyi.bir vücuda kilitli kalmayı eski moda dalgıç giysisinin içinde denizin dibinde mahsur kalmaya benzetmesi hoş.
gerçek bir hikayeden uyarlanan, yönetmenliğini julian schnabel 'in yaptığı film. bir zamanlar ünlü bir derginin editörü olan baş kahramanımız, ciddi bir trafik kazası sonucu tüm vücut fonksiyonlarını yitirir. tüm vücudu felç olan jean-dominique bauby'i sadece sol gözünü kendi iradesi altında hareket ettirebilmektedir. bu nedenle uzun bir süre filme bauby'nin gözünden bakıyoruz. filmde başrolü oynayan mathieu amalric neredeyse tüm film boyunca sabit bir şekilde durmasına rağmen çok başarılı bir oyunculuk sergilemiş. bunun dışında yönetmenin, fotoğraf niteliğindeki etkileyici görsel kareler sunması da, izleyenlerde bambaşka bir tat daha bırakıyor.
--spoiler--
filmin ismi baş kahramanımız jean-dominique bauby'nin tamamen kendini bu kavramlarla özdeştirmeleri doğrultusunda ortaya çıkmış. bauby'i felçli olduğunu öğrendiği ilk dakikalalardan itibaren adeta kendini bir dalgıç elbisesine hapsolmuş biri olarak görmektedir. bu şekilde karamsar bir gözle zaman geçiren bauby bir zaman sonra tüm engellere rağmen yaşamayı, üretmeyi seçer. işte tam bu noktada kahramanımız o ağır, özgürlüğünü kısıtladığını düşündüğü dalgıç elbisesinden kurtularak bir kelebek gibi özgür düşlemeye başlar kendini. buradan da yola çıkarak terapistinin de yardımı ile bir kitap yazmaya karar verir.
yönetmen bize filmin başında ardı sıra yıkılan buz dağlarını gösterir. burada yıkılan, kahramanın birikimleri, idealleri hayalleridir. lakin filmin sonunda o yıkılan buz dağlarının tekrar eski haline dönüşünü izleriz. işte bu da tüm engellere rağmen yaşamaya, üretmeye devam edişi anlatır.
--spoiler--
2007 cannes film festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü boşa almamış dediğim, izlenilmesi gerektiğini düşündüğüm başarılı bir film.
60. cannes film festivali'nde yönetmeni julian schnabel'e en iyi yönetmen ödülünü kazandıran, elle dergisi editörü jean-dominique bauby'nin gerçek yaşam öyküsüne dayanan, ülkemizde kelebek ve dalgıç ismiyle 18 ocak 2008 günü vizyona girecek film.