le fabuleux destin d amelie poulain

entry362 galeri73
    135.
  1. tümüyle sizi kendine bağlayabilecek bir film
    0 ...
  2. 134.
  3. tahminimce salak bir kızın başrolünü oynadığı filmdir. izledim sevdim. ben de salak oluyorum anlaşılan.
    1 ...
  4. 133.
  5. film sıkıcı değildir fakat bi süreden sonra kusar gibi fransızca konuşmaları filmin zevkini alt üst eder.
    1 ...
  6. 132.
  7. hayatın anlamını yıllarca aramış bir kişiye sinemadan gelen cevaptır bu film. öyle güzeldir, insanın içini ısıtır. karnı ağrıyana kadar şeker yiyen ama yine de yemeden duramayan bir çocuk gibi yapar sizi. izler, izler ve yine izlersiniz.
    1 ...
  8. 131.
  9. müziklerini yann tiersen'in yaptığı enfes film.inanın film soundtrackini dinlediğinizde kendinizi bambaşka dünyalarda bulacaksınız. (bkz: yann tiersen)
    0 ...
  10. 130.
  11. yann tiersen'in elinden çıkan muhteşem bir soundtracke sahip film.
    (bkz: sur le fil)
    (bkz: le moulin)
    (bkz: comptine d'un autre ete)
    4 ...
  12. 129.
  13. konusu kadar renklerinin, kostümlerinin, dekorunun, repliğindeki detayların ve soundtracklerininde enfes olduğu filmdir.
    1 ...
  14. 128.
  15. Değişik bir fransız filmidir. Kiminin bu nasıl film dediği kimin ise izlediği andan itibaren hayatının filmi olan bir filmdir, Şahsen benim hayatımın en iyi filmi
    2 ...
  16. 127.
  17. 126.
  18. bir sevgi kelebeğini anlatan tatlı ve hoş bir filmdir. baş karakter de filmde aşkını bulmaktadır.

    (bkz: ne güzel)
    1 ...
  19. 125.
  20. amélie , o kadar uğraştan sonra tekbaşına mutfaktadır. pasta ya da kek yapmaktadır * . yalnız sanırım kabartma tozu eksiktir. ağlamaya başlar. hayal eder: sevgilisi olacak çocuğun bi koşu bakkala gidip kabartma tozu aldığını..
    işte bu sahnesi, benim sicim sicim gözyaşı dökmeme sebep olmuş filmdir.
    7 ...
  21. 124.
  22. Müzikleriyle izleyen kesimin %80 ini "yaşama sevinci"yle doldurmayı başarabilmiş,her izlendiğinde farklı bakış açısına sahip olunmasını sağlayan,başrolünü Audrey Tautou'nun canlandırdığı gerçekten güzel bir yapım.
    1 ...
  23. 123.
  24. hani jelibon, bonibon olur yersiniz, ağzına bir tad gelir he o tarz işte bu film.

    film öncesi gergindim, film sonrası böyle yüzümde anlamlandıramadığım tebessümler oluştu. ilaç gibi. sokağa çıkıp böyle ya$lı teyzeleri, amcaları kar$ıdan kar$ıya geçirip, şuradan teyze, tamam görü$ürüz diyesim geldi. audrey tautou zaten a$mı$tı gözümde, şimdi kendisi ar$lardadır. bir ba$kası oynasaydı aynı zevki veremeyebilirdi...

    jeunet, izleyiciyi atmosferine iyi sokuyor. her izleyişinizde, farklı bir noktayı yakalıyorsunuz. bir pay it forward, forrest gump gibin. amelie'nin balığının intihar etmesi, suda taş sektirmesi, madeleine'e 40 yıl gecikmeli mektup göndermeye çalışması, dominique bredoteau için o oyuncak kutusunu göndermesi, manava kendince ceza vermesi (hatta sabahın köründe onu dükkana göndermeyi ba$armı$tır), amelie'nin su gibi eriyip akması da harikadır...

    lady di'nin cenazesinde kendisiyi görüyor falan. her karakterin (tütün standına bakan matmazel, oraya gelip kar$ısına dikilen elindeki kayıt cihanızını bırakmayan adam, defalarca reddedilen yazar, kafenin sahibi, manav, çırağı lucien, kristal adam vs vs) sonra hayatta küçük şeylerden mutluluk duymaya ba$lıyor. duyguların geçişi gayet iyiydi. renk olarak kırmızı ve yeşil renkler ağırlıklı olarak. çekiciliği, etkileyeciliği arttırıyor. şehir zaten kendi halinde sakin. böyle bir durultuyor film...

    mümkün mertebe dublajlı izlememeye özen gösteriniz. yann tiersen konusuna hiç girmiyorum. (level atlamı$) küçük noktaları görebileceğiniz bir filmdir. jean-pierre jeunet'nin yanağından öpüyorum böyle bir film çektiği için...

    izleyiniz, izlettiriniz...

    fin *
    4 ...
  25. 122.
  26. insanın kafası bozuk olduğunda izlemesi gereken filmlerden biri. bir anda enerjiniz, hayata bakış açınız falan ne varsa değişiyor, tabi biri gelip bütün dengenizi bozana kadar.*
    1 ...
  27. 121.
  28. başrolünde Audrey Tautounun oynadığı, Türkiyedeki adıyla Amélie(asıl adı Amélie Polain'in Masalsı Kaderi)olan romantik komedi tarzında film. En hoşuma giden filmdi(özelikle Amélienin kanalda taş sektirme sahnesi)filmin müziğide oldukça başarılıdır ve son olarak Amelie sokakta yeni bir volksvagen beetle'ın önünden geçtiği sahneye dikkat filmde geçen dönemle uyumsuz.
    2 ...
  29. 120.
  30. müzikleriyle, gerçekten hala yaşadıklarına inandığım dünyanın insanlarını anlatan bir film. mutluluk enjekte eder. küçük ve önemli şeylerin dayanılmaz hafifliğini anlatır.
    1 ...
  31. 119.
  32. --spoiler--

    istanbul'da afgan militanlarla karşılaşabileceğiniz film.

    --spoiler--
    2 ...
  33. 118.
  34. canın sıkıldığında, mutlu olmak için izlenmesi gereken film. yada sadece soundtrack ini dinle. o da muhteşemdir. kendini tebessüm ederken, gülümserken, yada sırıtırken bulabilirsin. her ruh halinde izlenilebilir muhteşem film.

    (bkz: yann tiersen)
    1 ...
  35. 117.
  36. günlerce izlense o müzik yeter dedirtir insana.
    5 ...
  37. 116.
  38. 115.
  39. audrey tautou'nun kaşıklı fotoğrafı için izlediğim ve ondan başka kimsenin o rol için aynı tadı vermeyeceğini düşündüğüm mükemmel film.

    adrey tautou'nun kaşıklı fotoğrafı için bkz : http://bit.ly/7om3um
    1 ...
  40. 114.
  41. izleyebilme şerefine henüz erişebildiğim fransız sinemasının en nadide eserlerinden biri olan, her arşivi süslemesi gereken, insanı fransızcaya ve audrey tautouya aşık eden detayların filmidir... basit şeylerden mutlu olabilmeyi, farklı dünyaları tek çatıdan görebilmeyi ve yaşamayı anlatabilmiş, buram buram çocuksu bir masumluk kokmakta olan bu eserin soundtrackleri de film kadar insanı etkilemeyi başarmıştır...

    ayrıca filmi izledikten sonra, izlemesi için dvd sini verdiğim bir arkadaşın 2 saatlik koskoca filmi izlemesinin ardından yaptığı ilk yorum 'bir sahnede istanbul geçiyo lan...' olunca hayal kırıklığına uğramama, ve acaba ben mi zevksizim diye düşünmeme sebep olmuştur... neyse ki filmi izleyip beğenenlere bakılırsa, beğenmeyen* insanlar yalnızca ufak bir azınlık oluşturmaktadırlar...
    1 ...
  42. 113.
  43. Samimi, şirin bir o kadar da nitelikli yapısıyla Fransız Sineması'nın keyifli seyirliklerinden biri. şiirsel tadıyla derin bir iz bırakıyordu 2000'li yılların başında bu film. Zaman akıp gidiyor, fakat filmin gündemdeliği ve etkisi azalmıyordu. Naturalliği ve akıcılığıyla filmi izlerken zamanın nasıl geçtiğini algılayamıyorduk, artık mutluluğun keşfinin peşindeydik.
    Küçük şeylerden çıkarılan anlamlı mutluluklardı hayatı farklılaştıran. Ayrıntıları atlamamak, renkli bir dünya oluşturmak hüzünlü satırların marjinal anlarında. Sürrealizm yüklü kitabın sayfalarını çevirirken derin düşünceler içerisinde buluyoruz kendimizi. Sempatikliğiyle tatlı düşler kurduruyordu Amelie bize. Aklıma keyife keyif katan yolculuk anlarının gizemliliği geliyordu. Şu ışıkları yanan evde neler olup bitiyor acaba diye düşünmek gülümsetiyordu beni. Bu evde gerginlik hat safhada; şu evde sevişen çiftler var, romantik anları perçinliyorlar. O evde din bilim kavramları üzerine esaslı bir sohbet almış yürümüş, sonuçsuzluğa doğru yelken açarak. Diğerinde Vivaldi'nin Dört Mevsimi eşliğinde uykuyla uyanıklık arasında gidip geliyor küçük kız maviliklerin sonsuzluğunda... Bir diğer evde ''hayat pahalılığı'' masaya yatırılmış, üzerine serenatlar veriliyor; konu kısa süre içerisinde ''Ne olacak bu memleketin hali?'' sendromuyla kilitleniyor. Ötekisinde ise Amelie seyrediliyor sevgiliyle çikolata yenerek. Değişik hayatlar ilginç dünyalar sunuyordu izleyicilere. Biz ise dışarıda gözlemci rolünü üstlenmiş, umarsızca düşlerin büyüsüne kapılmıştık. Hayal gücümüzün götürdüğü yere gidiyorduk usul usul. Hayatın renkliliğinin Amelie'nin de anımsattığı gibi insanın kendisine bağlı olduğunu bilerek...
    Derin düşlerde gezinen ötekilere mutluluğu sunuyordu Amelie. Sessiz lakin manidar, şirin, gizemli, sıradışı bir portre gibi...
    10 üzerinden 8!
    2 ...
  44. 112.
  45. bir yazar arkadaşımın tavsiyesi üzerine izlediğim çok güzel bir film. film kendi dünyasında yaşayan bir kızın yaşamını konu alır. sonu gerçekten hafızalara ve yüreklere kazınır cinsten.

    --spoiler--
    nino bir şekilde amelié'nin evini bulur ve kapıyı çalar. amelié kapıyı açmaz; nino'ysa amelié'nin içerde olduğunu farkedip cebinden çıkardığı kağıda "geri döneceğim" yazarak, kağıdı kapının altından sokar. amelié pencereden nino'nun bir dükkana girdiğini görür. bu sırada telefon çalar. "odanıza gidin bayan poulain!" amelié odasına gider ve televizyonu açarak kendisi için hazıralanan videoyu izler. ve bu video sayesinde şansını kaçırmaması gerektiğini anlar, pekiştirir. amelié evden çıkmak için hışımla kapıyı açar ve karşısında nino vardır. nino tam konuşmaya yeltenir ki amelié susturur onu. gözlerine bakar, evine alır. nino'nun dudağının başladığı yerden, boynundan ve göz kapağından öper. "sıra sende" dercesine dudağını gösterir. aynı şekilde nino da öper. ve sonrası anlatılamayacak şeylerdir zaten, yaşanması gerekir.
    --spoiler--

    ayrıca son sahnedeki kedi de acayip tatlıydı ya. *
    1 ...
  46. 111.
  47. --spoiler--
    -ben o kızı tanıyor muyum?
    -evet
    -ne zamandan beri?
    -onu her zaman tanıyordun. ruyalarından
    --spoiler--

    nino'nun uyurken 4 fotograf karesi ile hayali konusmaları arasında geçen diyalog.
    dogru degil mi? gercek askı bulan bir insan aslında hayalini, ruyalarındakini bulmuştur. ruyalarındakini de ondan daha iyi tanıyan yoktur.

    etkilendim.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük