beğenmediğim filmdir. masalsı ve yapmacıklıktan öteye gidemeyen filmdir. gerçi bu bir zevk meselesi bende böyle senaryosunun insana hiçbir şey katmayan, zaman geçirmek için birebir filmleri beğenmiyorum bu kadar basit.
3 Eylül 1973'te saat akşam 6'yı 28 dakika 32 saniye geçe kanatlarını dakikada 14.670 kez kanat çırpabilen, mavi bir sinek Monmartreda, St. Vincent caddesine kondu.
Aynı saniye de bir restaurantın terasında masa örtüsünün altından süzülen rüzgarla dans eden bardakları kimse farketmiyordu.
Aynı anda,Trudaine bulvarı 28 numara 5'inci katda Eugene Coliere en iyi arkadaşı Emile Maginot'nun adını cenazesinden dönüşte adres defterinden sildi.
Yine aynı saniyede Bay Raphael Poulaine ait X kromozomu taşıyan bir sperm Amandine Fouet Poulain adıyla doğan Bayan Fouelt'in yumurtasına ulaştı.Dokuz ay sonra Amelie Poulain dünya'ya geldi.
müziklerini yann tiersen yapmış, baş rolünü audrey tautou oynamıştır. ablamız oyunculuğunu konuşturmuştur resmen ve sonuç olarak söz konusu film hayatımı değiştirmiştir bu genç yaşımda. özellikle şu repliği benim için çok değerlidir ; " ve siz bayım, siz bir sebze dahi olamazsınız çünkü enginarın bile kalbi vardır. "
müzikleri ve cok tatlı bakışlarıyla başrol oyuncusu amelie dışında bir esprisi olmayan overrated bir filmdir.(bence)
"true love" dedikleri şeyi bulmak için verilen emeği anlatan bir filmdir. sex shop ta calısan adam neden yırtık fotografları topluyordu ve o kırmızı converseli kel adamın olayı neydi. aydınlatırsanız çok sevinirim.
göreceli olarak güzel filmdir. kitabı basılmayan birisin yazısını duvara yazmak kimine göre doğrudur, onu mutlu etmek için yapılmıştır. kimine göre ise yalancı mutluluktur. sadece kandırmacadır. müzikleri ise ayrı güzel olan film:
izledikten sonra keşke bitmeseydi etkisi bırakır. iki saat boyunca yüzümde sık sık tebessüm yaratan, müziğiyle hayran bırakan, tekrar tekrar izleme isteği uyandıran, hoş bir fransız filmi. seyredin, pişman olmayacaksınız.
kesinlikle bir sanat harikasıdır. yann tiersen'in müzikleri amelie'nin sıradışı hayatı ve olay örgüsü ile çok beğenilen filmdir. insanda mutluluk hormonlarının tavan yapmasını sağlama özelliği vardır.kısacası canınız mı sıkılıyor açın izleyin ve pişman olmayın.
Aslında küçük şeylerden ne kadar da mutlu olabilir insan, aslında önemli olan ne zaman mutlu olabileceğimiz midir? yoksa mutluluğu biz mi yaratabiliriz veya mutluluk bizim içimizde mi? onun dışarı çıkması için ne yapmamız gerekiyor?
sanırım tüm bu soruların cevapları bu filmde.
Bu filmin tek kötü yanı ise bizi kendisine bağlayan sıcaklığı, sevimliliği, masumeyiti demem o ki film bittikten sonra kendimize geldiğimizde, gerçek dünyanın savaş, soykırım, siyaset, kavga, küfür, cinsel sapıklıklardan oluştuğunu görmek ve bunu anlamak gerçekten çok kötü.
biraz saplantili bir ask oyunu icinde insanlari anlamak, sevmek, bir amac ugruna yasamak gibi guzel mesajlar verir. bir bakmissiniz ki filmin sonunda yuzunuzde bir gulumsemeyle tum karakterleri ayri ayri sevmissiniz.
theme song'u ile harikalar yaratır; nasıl da renkli ve cıvıl cıvıl. olur da gün ışırken bunu dinleyip, pencerenizi açıp, güneşi içeri almazsanız tekrar filmi izlemek nasip olmasın size!
izlediğim en salak filmdi. herkes izliyor fotoğraflar paylaşıyor demek ki süper dedim açtım. ilerleterek izledim. lanet olsun kızda çirkin salak salak gülüyor. var mı film önerisi olan? *