takımların yıldızlar karmasına döneceği maçtır. herkes bir anda profesyonel futbolcu oluverir. çalımlar , ara pasları. kendimden biliyorum gerçi ben topçuyum lan.
kaleci olunmaması gereken bir maç. o maçta bacak arasından yiyeceğiniz bir gol o güne kadar yaptığınız, emek harcadığınız, üstüne titrediğiniz bütün karizmanın 0'a düşmesini sağlayacaktır.
zamanında benim de dahil olduğum maç.
o zamanlar sevgili olduğum kız da seyirciler arasında olduğu için pek etkilenmemiştim ama genel olarak oyuncularda şu etkileri gözlemledim;
- herkes daha çok koşuyor, basıyor
-herkesin yüzünde pozisyonlardan sonra anlamsız bir tebessüm var
- gol ya da çalım attıktan sonra mütemadiyen tribüne doğru bakış atılıyor
- biri kayıp şortu falan kasıklara doğru sıyrılınca onu indirmek için pek de aceleci olunmuyor (adam ronaldo beyler kaslarını gösteriyor)
-her kafa topundan sonra saçlar düzeltiliyor, yamuk bir görüntü verilmemeye çalışıyor.
-tribünün önünden geçerken orayla ilgilenmiyormuş gibi yapılıyor
-kaleciler ise ota boka atlıyor zıplıyor
-ayağa değen her topta neredeyse çalıma gidilmeye çalışılıyor ya da pozisyon zorlanıp çalıma doğru götürülmeye çalışılıyor
-küfür eden çok az ( belki de en güzel yanı bu)
genel olarak gözlemlerim böyle.
not: bu gözlemler yaklaşık 15-20 kişilik kız grubunun izlediği maça aittir.
performansın iki katına cıktıgı karşılaşmalardır. keza basket maçlarında da aynısı görülür.
- mehmet abi?
+ ne var laan
- abi smaç bastın abii.
+ lan görende hiç yapamıyoruz sanacak tabi basıcam ( kızlara hafiften yönelerek, yüksek sesle söylenmektedir.)