bütün toprakların kahverengi olması, ağaçların kaşığa benzemesi, kızların bacaklarının eteğin sağ ve sol tarafının kenarından yere dikine inmesi, geminin tamamının denizin üstünde olması vs.
ben eve öyle bir çit yapardım ki eve girecek bahçe kapısı olmazdı,
güneşten çıkan ışınların bir uzun çizgi bir kısa çizgi şeklinde olmasına dikkat etmek-ne olacaksa iki uzun bir kısa ya da orta boy çizgi atsam yok işte illa bi uzun bi kısa olacaktı-
yaz, kış, bahar fark etmeden tüten bacayı söylemiyorum bile,
hep manzara resmi çizilmesine rağmen bi tane bile hayvan çiz(e)memek, insan bi inek falan çizer di mi ama*.
perspektifi yakalamak adına iki dağ arasından mutlaka dere geçirmek.
çizilen araba ise lastiklerin hep en sona çizilmesi ve tekerlerin bu yüzden araçtan daha büyük olması.
bir de evin bacası güneşli havada neden tütere açıklama. muhtemel bir manzara resmindeki evin içinde elektrik olmadığı için insanlar yemeklerini ocakta yaparlar. o baca yaz kış bu yüzden tüter işte.
kafadan bacaklı insanlar, havada duran sarı, yeşil, kırmızı renkli denizler, esmer olan annemi sarışın mavi gözlü çizmem, m şeklinde kuşlar, soba çizmeyi öğrendikten sonra evin içinden başka her yere çizdiğim sobalar, arabayı yarım daire şeklinde çizmek...
mesala benim bütün güneşlerim güleryüzlü. Göz çizmişim ağız çizmişim. sonra tam göz çizmeyi bırakmışım diyecekken 2 güneş birden çizmişim. *
insanlara çizdiğim ayaklarında biri sağa,biri sola bakıyor hep.
ve bide güneş evin tepesinde bile olsa bacadan tüten duman hep var hep var.
küçükken her resmim de bacalar tüterdi arka taraftki dağlara paralel
herkes mutluydu gülerdi insanlar hatta yere düşen çocukta bile bi tebessüm bulunurdu
hep hava güneşliydi hiç kararmadı iç açıcı şekilde
hiç bi pencere tam kapanmazdı hep çaprazlama perde ile örtülürdü
bildiğin mutlu insan hayatı çizerdim şimdi görüyorum ki insanlar mutsuz halde benim gibi,resimlerime benzemiyor hayat her yer taş blok oldu bi tek resimlerimde yeşillik,bende o resimlerde hep uçan kuşlar gibiyim hep uçuyor bi yere varamıyorum ama onlar yorulmuyordu uçmaktan bense bu yaşımda yoruldum.
karı kızın hep topuklu ayakkabı giymesi babet konseptinin yok sayılması.
mutlaka ordan burdan şurdan bi yerlerden akan dere.
havanın hep güneşli kelebeklerden ötürü mevsimin hep ilkbahar olması.
tüm resimlerin south park tadında tek boyut olması.
küçücük ev kocaman adamlar en bariz hatası ha bir de evin bahçesinde deniz falan oluyorla ev zaten g*t kadar bir de deniz almış içeri aa daha sonra hah buldum araba hep ofsayt ya.
(bkz: #11870509) pek de hata sayılmayacak ayrıntıdır. resime çiçekler böcekler çizilmişse muhtemelen köy çizilmiştir ve köylerde çoğunlukla yazın bile soba yakılır. ısınmak değil tabi amaç. yemek yapmak için hele bir de ormana yakın bir köyse en iyi çözüm budur.
1) insanlarla evlerin ya da ağaçların aynı boyda olması,
2) m harfi şeklinde kuşlar çizmek,
3) biyonik kollar çizip, biyolojik olarak mümkün olmasa da onları istediğimiz yöne yönlendirmek...
insanların kolları ve bacakları gövde değil kafadan çıkardı. ilk çizdiğim kadın resim böyleydi. sonradan anladım göğüs gibi mükemmel bir varlığı es geçtiğimi.