ancak şimdi özlüyorum o düzenli günlerimi, şimdi nerde öyle temiz jilet gibi çocuk.
nerede düşüp kalktığımız belli değil, alkolsüz günleri özlüyorum.
sigarasız günleri.
Dışarıda top, misket vb. oyunları oynarken annenin gelip yemeğe çağırması. Arkadaş gitmesen dayak yeme riski var, gitsen aklın oyunda kalacak. Ne büyük bir ikilemdi.
çişe kaldırıldığında çişin yoksa hadi çişş çişş denmesi. ekmeği yemediğin zaman arkandan ağlar bak denmesi ölmek üzere olan yaşlıların kendilerini ölüme göndermesine neden olabilcek şekilde seni mucuk mucuk tükürüğe boğmaları. Hiç anlamam adamın tükürüğü kendine yetmiyo seninle yaplaşıyor bide. çok tahrik ederdi beni.
sulu sulu öpen teyzelerdir. evet biliyorum, bunu yaparken çok masum düşünceleriniz vardı. ne sevimli çocuk filan diye düşünüyordunuz hakkımda. ama napayım teyzeler, yanaklarım o zamanlar ne olduğunu bilmediğim* sıvılarla doluyordu. hemen sizden kaçıp yüzümü çitilemek istiyordum adeta.
babanızın size oyunlarda bilerek yenilmeye çalışması, sinirden deliriyordum. hatta hamlesini geri aldırıp o oyunda ona yenildiğimde garip bir zevk duyuyordum onurumla yenildiğim için.
yaşıtın çocukların yaptığı şeylerin saçma geliyor olması.
annenin durmadan sosyal olmaya zorlaması ve misafirliğe götürmesi.
abiyle yapılan dalaşın kaybedilmesi.
anne zoruyla* yalan rüzgarı izlemek zorunda kalmak, büyüyünce ne olacaksın diye sorularla karşılaşmak, komşunun einstein olarak addedilen çocuğu, eksik olan bardak, çatal, kaşık, tuzluk gibi şeylerin sürekli büyükler tarafından getirtilmesi ve daha bir sürü şey...
sürekli misafirlerin yanın da 'hadi yavrum teyzenlere bize söylediğin şarkıyı söyle yok efendim halası 23 nisan da şiir okuyacak hadi oku yavrum 'gibi zoraki yaptırılan eylemler.
insanların yüzümü okşaması. vıcık vıcık öpmeleri. sinir olduğumu belli ettiğim halde ısrarla yapmaları. bir koşu yüzümü yıkar gelirdim gene yapardı eşşolu.