iyidir, hoştur; ama insanlar arasında gereksiz bir samimiyet vardır.
ilk görev yerim böyle küçük bir kasabaydı. Her akşam yürüyüş yapardım. Birgün, daha önce hiç gormediğim ve kapısının önüne oturmuş bir teyze "nereye gidiyon" diye sormuştu. Şaşkınlıktan cevap veremedim.
gayet huzur verici bir durumdur. bir yerden bir yere seyahat etmek gerçekten kolay,zahmetsiz ve ucuzdur. şehrin gürültü pek yoktur. havası temizdir ve strese sebep olacak etkenler yok denecek kadar azdır. hele ki denize kıyısı varsa new york'a , londra'ya değişmezsiniz.
Kardeşim bu nasıl bir ağ ya aklım almıyor.
Şimdi güya ben ameliyat olduğumu gizledim çevremden. Çok az kişi biliyordu. Dün ilk kez dışarı çıktım görenler tanıyanlar olmuş. Babaanneme biri demiş torun iyileşmiş dyt arkadaşı da gelmiş çıkmışlar dışarı. O biri de kim bizim pazarda duran cevizci abla.
Abla senin nerden haberin oldu lan benim ameliyat olduğumdan. Tövbe Estağfirullah. Senle samimiyetimiz ceviz bademden ileri gitmedi bizim ya.
Hayalimdir. Gerekli altyapıyı sağladığım anda kaçacağım bu boktan şehirden. Küçük, sakin, sessiz ve koşturmacanın olmadığı herhangi bir şehre gitmek, orada yaşamak en büyük hayalim. Belki de küçük şehire yerleşince misafir olarak ziyaret edersem istanbulu biraz da olsa sevimli gelebilir gözüme kim bilir.
büyükşehirde yaşamaya alışkın biri olarak başıma gelmesini istemediğim bi durumdur. hatta üniversite tercihlerimi bile bu şekillendirmiştir. özellikle hayatı sokakta, dışarıda yaşamayı seven ya da kültür&sanat etkinlikleriyle bir arada olunca kendini var edebildiğini düşünen insanlar için tam bir travma olsa gerek.
olum düşünsene yozgat'ta yaşıyorsun ve sinema falan yok. ama aldığın maaş 4000 kanka sık dişini. yok abi kalsın...