küçük iskender

entry1028 galeri25
    799.
  1. 'beni sevmene asla izin vermeyeceğim'
    diye yazmıştın kapımdaki not defterime
    kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım
    içerde olmadığımı bile bile

    gövdeni hatırlıyorum ansızın bu kış ormanında işte
    uzun, büyük, parlak
    siyah ve vahşi!
    parçalayacak kadar siyah
    ve onarabilecek kadar vahşi!
    sanki
    aşka hayattan daha fazla özen gösteren, çocuksu
    ama hep parçalanmış, hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi!

    gövde'nin tarihi'nde yan yana dururdu yalnızlıklarımız
    plastik ve acımasız, zehirli ve karmaşık
    kısaca, birbirlerine sevgiyi öğretmeye çalışırken
    birbirlerine kan içirdiklerini anlayan iki serseri aşık!

    ellerin saklamaya çabaladığı o şehir gecesi
    başın omzumda, gözlerin kapalı, saçların açık
    giderken citroen: dudaklarını döven neon gazı
    dudaklarındaki kazı tozu, 'ölelim mi? ' demiştin
    bak şimdi tam sırası!

    dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
    müşterisiz
    mütemadiyen ağlamaklı
    için için eğlenceli
    temiz...
    çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
    bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
    bir tahta masa, iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz!

    mesela
    yeni pişmiş pirinç pilavı dilinin üstünde yürürdü kokarca
    ve sağ kulağındaki yabanıl bitki örtüsü
    biz birbirimizin çatalı, bıçağı
    biz birbirimizin incecik hırsızı, gönül süsü
    ayrılık, bir yutulmaz lokma gibi kaldı boğazımızda!

    sevgilim, sevdanın sevdaya ettiğini etmez et, kemiğe
    sarayın çıkışlarını tutarken uyuşturucu ve kaftan
    merdivenlere yığılıp ölen son şehzade
    son fırsat, kaçınılmaz son düet, son soytarının son yemini
    son sonsuzluğa dokunan küstah kızıl kanaviçe!

    dağlar, dersini verir acının kuşkusuz
    aslolan, savruk ruhlara yakışan sahici ölümler bulmakta
    yoksa kimin kimin tabutunu çakacağı mühim değil!
    gecenin koynuna ihanet, bir orospu gibi sokulmakta!

    Işıktan ışığa geçen o tenha yolda
    o karanlık nefes alışta ve o darmadağın boğulmada
    seni sevmeme asla izin vermediğin o kör noktada
    o hırçın, o fazla erkek, fazla kadın noktada
    tanımadığım
    tanımaya kalkışmadığım
    izahı zor, kavranması imkansız bir hastalık gibi
    ilerledim gövdenin gövdemi bulandırdığı
    şaha kaldırdığı boşluklarda!
    iz sürmedim
    ad sormadım
    dönüp bakmadım ardıma!

    hatırla sevgilim, mutlaka sen de hatırla
    o kadar çok kovaladık ki hayat içersinde
    kendi kendimizi
    mecali kalmadı hayatların başka hayatları yakalamaya!

    'beni sevmene asla izin vermeyeceğim'
    diye yazmıştın kapımdaki not defterine
    ben de eklemiştim altına:

    'aşkı dövmek lazım
    kalbe terbiyesizlik ettiğinde! ..'
    2 ...
  2. 800.
  3. Yalnızlık .." Sen ne profesyonel bi kaltaksın ! Bütün şehir üstünden geçse , daha gelen var mı diye soracaksın...
    1 ...
  4. 801.
  5. 'en basit yalanları gözümün içine bakarak söyleyen aptallar tanıdım. inandığımı sandılar; bense onların kuş kadar akılları ve cahil cesaretlerine hayrandım.''

    'oksijensiz bir ortamda nefes almaya çalışmak gibi bir şeydi
    sen kokan sokaklarda sensiz dolaşmak şimdi o sokaklarda dolaşmıyorum ama
    kokunu her hissedişimde sen kokan herkese basıyorum küfrü!

    'kapat ağzını sevgilim.! yalanların cereyan yapıyor.!

    'erkek şöyle düşünür;isterse başkasını sevsin,
    yeter ki sevişmesin. kadında cümle tersine döner:isterse başkasıyla
    sevişsin, yeter ki sevmesin.çünkü kadına göre vücudun merkezi yürek,
    erkeğe göre etek. erkek eteği paylaşamaz, kadın yüreği.'

    'Ben sadece seninim.' diyenler, iki gün sonra aynı şeyi bir başkasına da söylüyor.Tıp buna kişilik bozukluğu, ben ise orospu çocukluğu diyorum.

    doğru söze ne denir ki?
    3 ...
  6. 802.
  7. Bugün attığı twit ile onu sevmeyenlerin bile takdirini kazanmıştır kendisi.

    "annenizi sadece bugün hatırlıyorsanız aranızdaki göbek kordonunu cidden kesmişler demektir."
    4 ...
  8. 803.
  9. 804.
  10. 13 nisanlı tweetinde söyküyü taıtmış,reklamını yapmış olan şair.
    2 ...
  11. 805.
  12. "cehennemin dibindeyim dese yanına gidecek kadar sevdik bazılarını" diyen şair.
    2 ...
  13. 806.
  14. Sanki çok ömrümüz varmış gibi, beklemeyi öğretiyor bize hayat..
    1 ...
  15. 807.
  16. beni sevmene asla izin vermeyeceğim' diye yazmıştın kapımdaki not defterime .kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım içerde olmadığımı bile bile .gövdeni hatırlıyorum ansızın bu kış ormanında işte uzun, büyük, parlak siyah ve vahşi! parçalayacak kadar siyah ve onarabilecek kadar vahşi! sanki aşka hayattan daha fazla özen gösteren, çocuksu ama hep hırpalanmış, hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi! gövde'nin tarihi'nde yan yana dururdu yalnızlıklarımız plastik ve acımasız, zehirli ve karmaşık kısaca, birbirlerine sevgiyi öğretmeye çalışırken birbirlerine kan içirdiklerini anlayan iki serseri aşık! ellerini saklamaya çabaladığı o şehir gecesi başın omzumda, gözlerin kapalı, saçların açık giderken citroen: dudaklarını döven neon gazı dudaklarındaki kazı tozu, 'ölelim mi? ' demiştin bak şimdi tam sırası! dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben müşterisiz mütemadiyen ağlamaklı için için eğlenceli temiz... çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben bir tahta masa, iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz! mesela yeni pişmiş pirinç pilavı dilinin üstünde yürürdü kokarca ve sağ kulağındaki halka küpeden atlardı çığlık çığlığa tenimdeki yüm yabanil bitki örtüsü biz birbirimizin çatalı, bıçağı biz birbirimizin incecik hırsızı, gönül süsü ayrılık, bir yutulmaz lokma gibi kaldı boğazımızda! sevgilim, sevdanın sevdaya ettiğini etmez et, kemiğe sarayın çıkışlarını tutarken uyuşturucu ve kaftan merdivenlere yığılıp ölen son şehzade son fırsat, kaçınılmaz son düet, son soytarının son yemini son sonsuzluğa dokunan küstah kızıl kanaviçe! dağlar, dersini verir acının kuşkusuz aslolan, savruk ruhlara yakışan sahici ölümler bulmakta yoksa kimin kimin tabutunu çakacağı mühim değil! gecenin koynuna ihanet, bir *ro*pu gibi sokulmakta! işıktan ışığa geçen o tenha yolda o karanlık nefes alışta ve o darmadağın boğulmada seni sevmeme asla izin vermediğin o kör noktada o hırçın, o fazla erkek, fazla kadın noktada tanımadığım tanımaya kalkışmadığım izahı zor, kavranması imkansız bir hastalık gibi ilerledim gövdenin gövdemi bulandırdığı şaha kaldırdığı boşluklarda! iz sürmedim ad sormadım dönüp bakmadım ardıma! hatırla sevgilim, mutlaka sen de hatırla o kadar çok kovaladık ki hayat içersinde kendi kendimizi mecali kalmadı hayatların başka hayatları yakalamaya! 'beni sevmene asla izin vermeyeceğim' diye yazmıştın kapımdaki not defterine ben de eklemiştim altına: 'aşkı dövmek lazım kalbe terbiyesizlik ettiğinde! ..'
    0 ...
  17. 808.
  18. türk yazın hayatına bir lokma dahi katamamış
    yetersiz, yeteneksiz, tuhaf bilinçli biridir...

    keçinin olmadığı yerdeki koyun da diyebiliriz.

    dünya üzerinde ergen zihinliler kalmasa
    3 dakikada eriyip gidecek kişi de
    yine odur sanırım,
    odun sanırım...

    (bkz: overrated)
    0 ...
  19. 809.
  20. sen nasıl bir üstadsın ya!

    El tarafından evlat edinilmiş sahipsiz bir birlikteliğin sonucuydu ihanetin..
    Piçliğine verdim; Gidebilirsin.
    2 ...
  21. 810.
  22. Ağır Bir Parfüm Reveransı

    Senden Sonraydı..

    hayvansız kalmış bir orman
    gibi ağlamaklıydı kainat;
    Senden Sonraydı..

    hangi dağda ateş yansa
    o yana ağlardı atlar,
    ve bir kartal
    bir kartala dayıyorsa başını
    aşk
    çağrıldığı her randevuya
    geç kalmış demekti!

    Senden Sonraydı..
    gökyüzüne teslim oluyordu ayışığı
    ah onun zarif parmaklarına dolanmış kuğular,
    ve kalbi delik bir melek sabahlıyordu
    yeryüzünde,
    ümit: kurugül çocuk! ümit: aksigül çocuk!
    hayat! beni ılık ılık esir al!
    diye bağırıyordum çakal karasında
    hançer nefesinde!

    çünkü
    bir insan ne sır verebilirdi ki gölgesine
    aşağı gölde kıyıya vuran genç nilüfer
    ağzında bir başka genç nilüferle
    ölmekteyse, ve akşamüstü
    bir annenin çocuğunun üstünü örtüşü gibi
    örtüyorsa sancıyı ve ölümü,
    bir insan ne sır verebilirdi ki gölgesine!
    çünkü
    uyuyacak kurt soyunur
    üstünden dağları çıkartırdı!
    dağlar, kokarcalarına alevcesine sokulurdu
    dağlar, sularına alev içercesine dokunurdu
    dağlar, dağlarına dürüsttü
    dağların namluya sürülü
    kurşunu yoktu!
    dağların mor avı çoktu dağların zor avcısı çoktu
    dağlar, dağlara bir kez daldı mı
    kendi doruklarından mahşeri vurgunlar yerdi
    dağların grevi borandı, çıyandı, yabanıl ottu

    dağlara sinsi bulutlarla inen eşkıya baruta
    kuytu, postal niyetine haysiyet giydirirdi!

    hele mermi bir kez müstehzi bir ifadeyle
    savurduysa tunç buhardan yelelerini,
    atların toynaklarına kan gibi menzil
    bakışlarına menzil gibi kan otururdu!

    atlara dağ kaldırmışlığı karanlığın
    o şen nallarda rakseden yosma şavkın gerdanı
    altına batırılmış isyanın şakırtısıyla tutuşurdu!
    tutuş benim yağız yılanımı puşi gibi sarıp da
    tutuş benim delioğlan fırtınamı
    ağzında ağıt gibi yakıp da
    dumanıyla
    isiyle,
    dermanıyla
    iniyle,
    inlenen ismine nakış gibi işlenen kahpe fermanıyla
    kapına dayanan tanrı misafiri sevdam, aşkımla
    belalanan dağım! belalı dağlım!
    dağlara adak adamış bir toprağın yangınıyım ben de!

    bakma! dağını emziremedim
    siyah sütümde zehir şıngırdar!
    kızma! dağına bir taş da ben koyamadım
    kumumda tuz var!

    ama senin kulağına eğilip
    DAĞ diye fısıldayan bu dudak
    bir gün ya elinden ya ayağından
    ya eteğimden ya da alnından
    öfkelenme, öpmeyecek,
    sadece şehit düşmüş bir hayalet nehir gibi fışkırıp
    başka
    bambaşka dağlara at sırtında dörtnala kan olup akacak!

    Küçük iskender
    0 ...
  23. 811.
  24. " kalp herkeste var; yürek başka bir şey..."
    3 ...
  25. 812.
  26. tesadüf bu ya aynı kol saatinde durmuşuz.
    sen sabaha karşı kalkan bir uçaksın.
    ben bir kadeh daha içsem iyi olacak limited şirketi...
    bıraksam. yani...yani bıraksam
    kendine çekilecek çok cinayetli bıçaksın.
    eski sevgiline dönüyorsun kalbin tek kapılı buzdolabı
    her yer kirli, çünkü her yer çiçek açmış
    eşyalar hafızasını kaybederse
    acımaz vururlar adamı
    üstelik...
    üstelik bildik bir şarkıdan hamileyiz hepimiz
    doğursak doğursak iki notalı ezgiler doğururuz çalıntı
    da...sen doğursan o hüzünlü şeyi bana fırlatıp kaçacaksın
    varsa bir nöbetçi bar
    bir bar daha getir bana içeriden lütfen bol yoğurtlu
    ben dışarıdan seni sevsem iyi olacak limited şirketi
    sen de iç. içkiye sevişe sevişe alışacaksın
    yahut gerisin geriye ismimi söyle
    ismim tersten fazla anlamsız
    yaşadıklarımız şimdi fazla fazla anlamsız tersten
    gittiğini düz söyle bari
    tersten söylersen sen de anlamayacaksın.
    tesadüf bu ya aynı kol saatinde durmuşuz.
    sen sabaha karşı kalkan bir uçaksın.
    ben geçirmeye gelmesem seni iyi olacak limited şirketi
    sen nasılsa kanatlarını kopartıp attın.
    artık yalnız ellerinle uçacaksın.

    küçük iskender .
    1 ...
  27. 813.
  28. Her gidenin arkasından zaten orospuydu der gönül kerhanesinin has pezevenkleri..
    3 ...
  29. 814.
  30. onu bilmemde, röportaj verirken replikleri hellraiser'dan almış. kendisi portakalda vitaminken, clive barker vardı. gitsin ayrılık işiyle ilgili şiirler yazsın. acı neyine senin evladım, valla tikeldim sinirden.

    http://magazin.haberturk....r/748183-aciyi-tarif-etti
    2 ...
  31. 815.
  32. ''Şerefsizim! Seni seviyorum'' dedi.
    Hangisine inanacağımı şaşırdım.

    küçük iskender
    0 ...
  33. 816.
  34. "evde kedi köpek beslemekle hayvansever olunmaz; hayvansever dediğin, benim gibi koynunda yılan besleyecek.."

    diyerek, ne denli düz mantık ve bayağı şair olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
    yine bir allame-i aforizmasında;
    "Küfrü bende sevmem ama orospu çocuğunun da başka bir adı yok be kardeşim." (!) ?
    "size 3 gün yeterli olan şarj aleti, 5 gün yeterli olmaya başlıyorsa, yalnızsınız demektir." der...

    kendisi, bir şairden öte; kronik türk düz mantığını yansıtıyor.
    şiir kavramı ayrı absürd, şairim diyen kendisi apayrı. ülkem şaireneliğinin şair geçinen böyle insanlara kalması ne kadar da acı..

    ayrıca şairlik, hesiodos dan beri, avamlık ve bayağılık göstergesi olarak, her daim soylularca hakir görülen bir uğraşı olmuştur. bu devir de, ise yeri hiç yoktur!

    bu giri, homofobik bir dayanakla not düşülmemiştir. sadece, şair çok başarısız ve yavandır.
    3 ...
  35. 817.
  36. 'Ben sana ömrümün tamamını versem,
    Sen acımadan tam'amına koyarsın' sözlerinin sahibi büyük şair, yazar.
    1 ...
  37. 818.
  38. (bkz: derman iskender över)
    "..bazı aşklar bitmesi için yaşanır.
    Bazı
    doğum günleri kötü geçer.
    Bazı romeolar julietleri iplemez...
    Boşver
    ... Kim aşktan Ölmüş ki !"
    0 ...
  39. 819.
  40. yayık ayranıyla güzel gidendir.
    0 ...
  41. 820.
  42. 821.
  43. Ah hayat!
    Yola gireceğine bana giriyorsun ya, ayarını seveyim..
    0 ...
  44. 822.
  45. Keşke tanımasaydım seni demiyorum..!
    ama,,
    keşke tanıdığım gibi kalsaydın...!
    1 ...
  46. 823.
  47. --spoiler--
    o kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım.
    --spoiler--
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük