aslında bir çok objektif dil bilimciye göre:"hayır"
neden mi:
edit: aşağıdaki yazı dil bilimi üzerine yazılmış bir makaleden,bilimsel veri maksatıyla, bilgilendirme amaçlı alınmıştır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir: Diller, toplumların gereksinimleri sonucunda doğal olarak ortaya çıkar. Yani kişiler tek tek bir dil yapmak için uğraşmazlar, dil kendi düzenliliği içerisinde kendi yapısını oluşturur. Bugüne kadar soyları ve dilleri üzerinde pek çok tartışmaların yaşandığı kürtler, henüz bir ulus veya toplum olamamışlardır. Sürekli yaşadıkları çevrelerdeki büyük devletlerin çatısı altında yaşayan kürtler, bir toplum olamadıkları için bir dil de oluşturamamışlardır. Yani kürtçe, bir dilin dil olarak kabul edilebilmesi için tarihsel süreç içerisinde aralarında ortak bir geçmiş bulunan insanlardan oluşan bir toplum tarafından oluşturulma niteliğinden mahrumdur.
Kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten; 3080 tanesi Türkçe, 2000 tanesi Arapça, 1200 tanesi Zent Lehçesi, 1030 tanesi Farsça kökenlidir. Geri kalan yaklaşık 1000 sözcüğün ise yaklaşık 700 tanesi Ermenice, Çerkezce, Gürcüce, Pehlevice&gibi dillerden geldiği bilinmektedir. Bu sözcükler de çıkarıldıktan sonra, geriye yalnızca 300 tane sözcük kalmaktadır. Yani kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten, yalnızca 300 tanesinin kökeni bilinmemektedir. Bir sözcük kümesinin dil olarak sayılabilmesi için, onun ciddi anlamda bir söz varlığının olması gerekmektedir. Bu anlamda 8008i yaba ncı dillerden alıntılanan sözcüklerden oluşan bir söz varlığıyla bir dilin olduğunu düşünmek, gerçekten kabul edilir bir şey değildir. Ayrıca burada yüz yıllardır işlenerek günümüze kadar gelen Türkçemiz ile, kürtçeyi karşılaştırıyormuşum gibi bir hisse kapılmayın. Ben, sadece insanların bu tür söylemler içerisine girdiklerini görerek, bu bağlamda açıklamalar yapabilmek amacıyla bunu yazıyorum.
Kürtçenin bir dil olduğunu gösterebilmek için, onun dünya üzerindeki dört büyük dil ailesinden birine bağlı olduğunu kanıtlamak gerekmektedir. Genel olarak kürtçenin Hint Avrupa Dil Ailesi içerisinde yer aldığı söylense de, Prof. Dr. Vladimir Minorsky kürtçenin bu dil ailesi içerisinde kabul edilmemesi için; telaffuz farklılıkları, şekil farklılıkları, cümle yapısı farklılıkları, sözcük farklılıkları ve ses değişimi farklılıkları” gibi maddeler sıralamıştır. Zaten tümce kuruluşu açısından da, normalde Hint – Avrupa dillerinde söz dizimiÖzne + Yüklem + Tümleç biçiminde olmasına rağmen, kürtçede Özne + Tümleç + Yüklem biçimindedir. Bu da, bu dilin Hint – Avrupa dilleri arasında olmadığını göstermeye yeterlidir. Eğer kürtçe Hint Avrupa Dil Ailesi içerisinde değilse, Sâmi ailesinin içine konulabilir ki bu da imkânsızdır. Kürtçe, cümle kuruluşları açısından da Türkçe ile yakınlık göstermektedir.
Kürtçenin ses ve biçim bakımından özgün olmadığını, çevre dillerden yapılan alıntılardan oluştuğunu görmek yukarıda anlatılanlar neticesinde pek de zor değildir. Kürtçe, tıpkı Osmanlı Türkçesi gibi Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan bir dil olarak da görülmemeli, olsa olsa sırf farklılaşmak adına sözcükleri birbirine karıştırarak oluşturulan bir ağız olarak kabul edilmelidir.
Tüm bu anlattıklarım neticesinde; kürtçe, henüz ulus bilincine sahip olmayan ve bugüne kadar toplum& olamamış kürtler tarafından, başta Türkçe olmak üzere Arapça, Farsça, Ermenice gibi dillerden alınan sözcüklerle kurulmaya çalışılmış, sağlam bir dil bilimsel yapısı bulunmayan, kişiler arasında tam anlamıyla iletişimi sağlayamayan ve sadece çok basit konuları anlatabilmek için geliştirilmiş; bu nedenle de sığ kalmış ve bir aşiret dili olmaktan öteye gidememiş bir dilce veya dilimsidir. Bu dilce için, Türkçede dil adlarını yaparken de kullanılan ca ce ça çe ekini kullanarak kürtçe& demek de yanlıştır; fakat günlük yaşamda hep böyle söylenegeldiği için bu hâli kullanılmaktadır. Böylesine derleme ve uydurma dilce için dil demek, dil bilimsel gerçekliklerden uzaklaşmayı gerektirdiği için, biraz yanlı& bir tutum içerisinde olunduğunu gösterir.
ne kadar fazla filologumuzun olduğunu ortaya çıkaran başlıktır.
--spoiler--
kürtçe yöresel bir dil, yani lehçedir. bir halka ait olmadığı gibi bir devlete de ait değildir. yalnızca yöresel doğu insanına özgüdür.
--spoiler--
bu ne lan Allah aşkına? hangi dilbilim kitabında yazıyor bu?
--spoiler--
300km uzaklıktaki 2 şehrin insanları birbirinin dediğinden anlamıyorsa dil falan değildir. benim gözlemlerime göre temeli arapça farsça türkçe karışımıdır. bakın temeli diyorum geçmiş kelimelerden bahsetmiyorum.
--spoiler--
türkçe'nin, moğolca'nın; tunguzca, japonca ve korece'nin de altayca'dan türediği var sayılıyor. şimdi bu dilleri inkar mı edelim. farsça, ingilizce, almanca da aynı kökten geliyor. öyleyse ingilizce diye bir dil yoktur.
inkar etmekle hiçbir yere varamazsınız. kürt değilim. ama kürtçe diye bir dil var.
değildir. üzerine fazla lakırdıya da gerek yoktur. dilbilgisi esaslarına bakıldığında cümle çatısı ve öğe dizilimi türkçeyle birebir aynıdır. tek farkı kelimelerin farklı seslerle ifade edilmesidir. türkçe'nin yüzde 70'ini (bu oranı tavana şöyle bir bakıp -eh bu iyidir diyerek- ortaya attığından eminim) yabancı kökenli kelimelere dayandıran kimselere dünyanın ilk sözlüğü olan divan-ı lûgatit türk'ü öneririm. bin yıl önce yazılmış eserde yaklaşık 8 bin türkçe kelime mevcuttur. 200 kelimelik türkçesiyle sözlükte yazar olan kişilerin ufku bunu alamayacağından kendilerini mazur görüyor ve ithamlarımızın dışında tutuyoruz. saygılar.
edit: ısrarlar nedeniyle lüzumsuz bir zahmete katlanarak amerikayı tekrar keşfe mecbur kaldığımdan aşağıda indexli (science index) bazı makalelere ve yazılara ulaşabileceğiniz kriterleri veriyorum, Indo-European lang. Mashafa Rash/Mishefa Reş
fazlasını isteyenler pm atarlarsa dünya çapında filoloji enstitüleri tarafından yayınlanan fransızca ve almanca makaleleri paylaşabilirim.
anlamsız soru. "40 milyon kişi telepatik yollarla mı iletişim kuruyor?" diye de düşündürür insanı. ha çıkıp birbirerini anlamıyorlar diyecekseniz de türkçe de sadece türkiye de konuşulan dilden ibaret değildir. en yakınımızdaki azerbaycan ağzını zorla anlarken biraz doğuya gidince kazakça, yada başka yüzlerce türk dilini anlamak imkansızlaşıyor. bu mantığa göre zengin olan türk dili de dilden sayılmıyor.
türkiye türkçesi: yeni yılınız kutlu olsun.
gagavuz türkçesi: yeni yılınızı kutlerim.
karay türkçesi: sizni yanhı yıl bıla kutleymın.
azeri türkçesi (azerbaycan): yeni iliniz mübarek olsun.
azeri türkçesi (i̇ran): teze iliniz mübarek.
irak türkçesi (irak): y'engi iliwiz mübarak olsun.
türkmen türkçesi: taze ýylynyz gutly bolsun.
özbek türkçesi: yangi yilingiz mubоrak bo'lsin.
uygur türkçesi: yengi yılıngızğa mübarek bolsun.
kazak türkçesi: janga jılıngız kuttı bolsın
karaçay-malkar türkçesi: cangngı cılığıznı alğışlayma.
nogay türkçesi: yana yılınız men.
karakalpak türkçesi: canga cılıngız quttı bolsın.
kırgız türkçesi: cangı cılıngız kuttu bolsun.
tatar türkçesi: sezne yaña yıl belen tebrik item.
kırım tatar türkçesi: yañı yılınız hayırlı (mubarek) olsun.
moldova-romanya tatarcası: ceni cılınız kutlu bolsun.
başkurt türkçesi: hezze yangı yıl menen kotlayım.
kumuk türkçesi:yangı yılıgız kutlu bolsun.
hakas türkçesi: naa çılnang alğıstapçam (-alkış) şirerni.
tuva türkçesi: caa çıl-bile bayır çedirip or men.
hakas türkçesi: naa çılnang alğıstapçam şirerni.
altay türkçesi: slerdi cangı cılla utkup turum.
şor türkçesi: naa çıl çakşı polzun.
saha türkçesi: ehigini sanga cılınan eğerdeliibin.
çuvaş türkçesi: sene sul yaçepe salamlatap.
tekerleğin icat edidiğinin bile farkında olmadığını düşündüğüm insanlar tarafından merak edilebileciğini düşündüğüm, cevaba gerek olmayan bir adet sorudur.
olayı ırkçılıktan daha da farklı boyutlara getirmiştir.
saçmadır, gereksizdir, ciddiye alınmaması gerekir.
nicklerinde kişilikleri ile ilgili tüyolar verip ilk entrydeki edit bölümünü okumaktan aciz olupta bu yazının zaten bir makaleden alınmış olduğunu anlamaktan yoksun zihinli insanları delleneceği bir sorudur.