resmi ve yaygın dilin türkçe olmasından ileri gelebilir. tabii ileri gelebilen daha birçok sebep vardır ancak böyle başlığa bu kadar kelime yeter de artardır.
bir ayıp veya eksiklik değil. daha dil olup olmadığı tartışılan, bağımsız olarak herhangi bir ülkenin resmi dil olarak kabul etmediği bir dili bilmemek eksiklikse; eksiğiz hepimiz. ama insanlar konuşuyor, anlaşıyor, dertlerini öyle anlatıyor diyenler için tikkyleri örneklendiriyorum; ya onlarda gaza gelip 'pizi neden takmıyoolar? tikkyce onları paklamıyooo mu ya?' derlerse.
ne geresiz insanlar var şu dünyada ya. bütün gün bilgisayar başında entry girerek doğru bilgiye sahip olduğunu düşünen insanlarla. öyle bir dünya yok dostum! bilsen ne olur? bilmesen ne olur? bu ülkenin tarihi belli, sınırı belli, bayrağı belli, dili, dini, marşı, askeri, hükümeti... hepsi belli. ne gerek var şimdi karıştırmaya, kurcalamaya? kütçe konuşsan ne olacak? yeni bir açılım mı yapıyoruz? şimdi bunları söyleyince 'ırkcı' damgası vuruyorlar.
hayır sorsan 'sen biliyor musun?' diye bilmez. ancak atmıklı klavyesinden entry girip etrafı galeyana getirir. yazık...
Kürdistanda yaşıyor olsak* bir ihtimal ama cennet vatanımda hiçbir şey kaybettirmeyecek olan durumdur. Hadi bakalım ikileyin, burası Türkiye. işinize gelirse.
bir ülkede resmi, ortak dil kavramı vardır; bu en çok konuşulan dilin, en büyük halk kitlesi tarafından kullanılması demektir. çoğunluk bir dili konuşurken, azınlığın ona uyması gerekir, çoğunluğun azınlığa değil. en ekonomik, en akılcı ve en işler yöntem budur çünkü. kürtler bizim kardeşimizdir fakat türklerin de bir azınlık dilini öğrenmesine gerek yoktur. nasıl çerkesce, lazca, ermenice öğrenmiyorsak, kürtçe de öğrenmeyeceğiz.
kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan, bilim dili olmayan, ileride "kullanılmayan" diller arasına girecek, bir devletin değil, bir azınlığın dilini ülke insanları öğrenmek zorunda değildir. bu çok yanlış, saçma ve gereksiz olur çünkü.
yalnız burda ek olarak türklerin bir yanlışından bahsetmek istiyorum: andımız. andımızda: "türk'üm, doğruyum, çalışkanım" sözleri geçiyor ve bizler bu ülkede bir tek türklerin yaşamadığını biliyoruz. demokrat düşünmek ve davranmak için bunu bizden örneklemek istiyorum. türk olduğumuz halde, kim her sabah okulda "kürt'üm, doğruyum, çalışkanım" diye ant okumak ister? böyle bir yanlışın varlığına ve fazlalığına da dikkat çekmek istedim izninizle. bir ülkede yaşayan herkes o ülkenin resmi dilini konuşmak, resmi marşını bilmek zorundadır. ama her gün öğrencilere papağan gibi okutulan "andımız" günümüz dünyasında son derece antidemokratik ve yanlış bir uygulamadır.
burası, türkiye cumhuriyeti devletidir ve resmi dili türkçedir. bu ülkede yaşayan insanlar, hangi milletten olurlarsa olsunlar bu resmi dili konuşmak zorundadırlar. azınlık olarak onların da en az bir türk vatandaşı kadar hakları vardır. onlarla biz kardeşçe zorunda yaşamak zorundayız, onlar da bizle kardeşçe yaşamak zorundalar. bu yüzden azınlıklar, istedikleri gibi ibadetlerini yerine getirebilir, yaşadıkları ülkenin resmi dilini bilmek dışında kendi ana dillerini de konuşmayı sürdürebilirler. ama herhangi bir şekilde, ülke insanlarının pek bir yerde kullanmayacağı bir azınlık dilini bilme zorunluluğu yoktur. böyle bir zorunluluk yokken, bunun eksikliğinin de bir ayıbı yoktur. demokratikleşelim derken, işin bokunu çıkarıp antidemokratik önermeler ortaya atmayalım lütfen.
"türkiye'de yaşayıp, resmi dili türkçe olan bir ülkede kürtçe bilmemin bana ne gibi bir faydası olacak?" sorusunu akıllara getiren bir serzeniş hezeyanıdır. *
normal bir hadise. türkçe biliyoruz çünkü yüzde 99 herkes biliyor ingilizce italyanca biliyoruz çünkü işe alınırken soruyorlar. şimdi bu başlığı açan arkadaş söyle bana ben neden kürtçe bileyim ?