yahu kürtaj kadar saçma bi olay yok ya. madem aldırcan neden o haltı yiyosun. neden o haltı yiyip sonra da aldırma gereği duyuyosun. böyle insanlardan eshef duyarım lanet.
her açıdan bakılırsa bi kaç saatlik geçici bi zevk için hiç bi insanın hayatı alınamaz bu kadr ucuz değildir empati yapın biraz bu eylemi yapanlara şunu sormak isterdim: o bebek siz olsanız ne düşünürdünüz?
insanların uçkurunun derdine düşenlerin hakkında sıkça konuştukları konudur. yahu kardeşim sana ne!
sana ne yahu, yasal olan bir şey yapıyorsam sana ne!
günah mı?
günahı bana.
yahu hoca mısın, dini eğitimin ilkokuldaki din kültürü dersinden kalma gelmiş burada " günnahhtır gardaşım " diye konuşuyorsun.
kürtaj yaptıran bi insan işin taşağında değildir. kürtaj bir hobi de değildir. zor zamanlarda kullanılan can simididir. ve hakkında abartılı yorumların yapılması son derece yanlıştır.
bu eylemi yapmak istemiyosanız aldatmayın kardeşim o zaman ya ya da zamanı gelince çocuk yapın anlamıyorum insanların cinsel organlarına hakim olması bu kadar mı zor sinirden tiriyorum küfretmemek için zor tutuyorum kendini kardeşim uçkuruna hakim ol az ya. yazıktır.
kürtaj bir günahsa, çocuk bakamayacak herkes bu günaha ortak olsun. bir çocuğun hayatını sikertmek, onu rezil rüsva şekilde büyütmektense bu " büyük " günahı işleyin. yüz küsur tanımın %80'i günah olması üzerine. kimse de " ne diyorsun kardeşim " diye sormuyor. sonra hayatı sikertilmiş bir çocuk görünce içiniz acıyor. ulan bi karar verin hangisi günah hangisi değil?
bana kalırsa başkalarınan hayatına bu denli karışan, günah günah peh, kafir diyen adamlardan çıkacağına hiç çıkmasın daha iyi.
seçimlerin en zorudur, için başka mantığın başka der, yüreğinin götürdüğü yerle aklının oyunları karışır birbirine, ne ağlar ne gülersin, ne üzülür ne sevinirsin, ruhsuzluktur sonrası, vicdan azabıdır bir o kadar doğrusu buydu rahatlığıdır,tecrübelerin en acısıdır,öncesi de sonrası da birdir, zordur, ızdıraptır, acıdır ağrıyan yerin bacak aran değildir artık...
sen çok sevmişsindir. her şey hızla gelişir. önce hayatındaki ilk öpücüğü alırsın, sonra ilk defa biriyle aynı yatakta uyursun. daha sonraları ilk kez biri sana dokunur sen ilk kez birine dokunursun. sonra annenin yanında bile giyinemeyen sen ilk kez birinin hele ki bir erkeğin yanında soyunursun. seni görmesine izin verirsin. dedim ya hızla gelişir her şey. sonra o seni ruhsuz yapacak şeye gelir sıra. ilk kez penis görürsün. aslında bakamazsın ilk başta. görmek istemezsin. korkamuşsundur belki. üstündeki acemilik de cabası. ne yapacaksın ki onunla? ne yapılır ki? bu bilinmezlikler içinde sevişmeye başlarsın aşkından öldüğün adamla. büyük bir tutku hissedersin. onun sana dokunuşları uçurur seni. yavaş yavaş gider korkun. sen de dokunmaya başlarsın ona. elin gitmesi gereken yerlere kendiliğinden gider. hani her şey çok hızlı gelişiyordu ya işte bu kez zaman yavaşlar ya da sen öyle hissedersin. utanç, tutku, korku ve aşkla karışık olarak ilerler gece. sonrasında yavaşça açılır bacakların ve çığlıkların karışır geceye. sevdiğin adamı içinde hissedersin. tüm duyguların yerini nefesini kesen tarifi imkansız bir acı alır. sonrasında içinde hissettiğin hareketlenmeden doğan sesler karışır geceye. senin korkudan küçük küçük attığın çığlıklar, aşk dediğin adamın içinde gidip gelmesi. sonrasında adamın senin ağlayarak ölümüne neden olacağın şeyi içine bırakması. her şey çok güzeldi değil mi? aldığın zevk, verdiğin ya da verdiğini düşündüğün zevk... birbirinize sarılıp uyumuştunuz o gece. kalbinin üstünde atan bir kalp vardı. sabah aptal bir gülümsemeyle uyanırsın. yanında hala yatıyordur. gitmemiştir. yaptığın şeyden de pişmanlık duymamışsındır zaten. sonra o adam seni görmek istemediğini söyler bir kaç gün sonra. yıkılırsın. ölesiye aşık olduğun adam seni istememektedir. sana bir açıklama yapma gereği de duymaz. ağlarsın sızlarsın ama nafile. katlanırsın. kabullenmeye çalışırsın. aradan 1 kaç ay geçer ve bir tokat gibi yüzüne iner hamilelik. sevdiğin adamın çocuğu karnındadır. oysaki ilaç almıştın değil mi? ama o yüzde 0.1lik kısım seni buldu. bir işaretti belki bu. büyük bir sevinçle ararsın onu. ama yüzüne kapanan bir telefonla karşılaşırsın. tekrar ararsın bu sefer aradığınız kişiye ulaşılamıyordur. sonra kalkar gidersin evine, kapısına dayanırsın. aşık olduğun adam almaz seni eve ve kapıda ayak üstü söylersin hamile olduğunu. sevinecekti değil mi? tabi tabi sevindi. seni kolundan tuttuğu gibi doktora getirdi. engel olmaya çalıştın ama olmadı. adam seni istemiyordu çocuğu mu isteyecek?! sonra o buz gibi masaya yatarsın ağlaya ağlaya. elin karnında çocuğunu hissetmeye çalışarak beklersin doktoru. o ise dışarda bu işten kurtulmanın rahatlığındadır. sonrasında doktor gelir ve aylar önce sevdiğin adam için açtığın bacakları bu kez canından can koparacak doktora açarsın. hemşirenin biri gelir verir narkozu ve karnındaki cana dokunmaya çalışarak, gözyaşları içinde, istemeyerek kapatırken gözlerini hayır demeye çalışırsın ama olmaz. yarım saat sonra uyandığında sanki onunla birlikte ruhun ve duyguların da gitmiştir. ağlayamaz, konuşamazsın. odadan çıktığında artık nefret ettiğin o adamın yüzüne bile bakmadan çıkar gidersin. asla aynı olmayacak boktan bir hayata karışır ve her gününü ruhunla birlikte arafa gönderdiğin çocuğunu düşünerek geçirirsin.
anne karnında olan masumun daha yaşam faaliyetlerini tam olarak yerine getirilmeden şu veya bu sebeplerden dolayı yaşamına bir son verilme hadisesidir.
belli başlı durumlar dışında * ( ki bunun da doğruluğu tartışılır) kesinlikle cinayettir.
kimsenin daha fazla zevk almak uğruna bir canı yok etmeye hakkı yoktur. olaya ister dini açıdan bakın, ister ahlaki açıdan bakın ne açıdan bakarsanız bakın bu böyledir.
birkaç saatlik zevkler uğruna hayatı elinden alınabilecek bir canlı değildir insan.
istenmemesi dışında, kadın için hayatının en kötü olayıdır.
hamileliğin 10. haftasına kadar yapılması yasal olan, 10 haftayı geçince alınması mecburi durumlar dışında devlet hastanelerinde yapılmayan, özel muayenehanelerde ya da kasaplarda gerçekleştirilen operasyon.
anne rahminden cenini almaktır. psikolojik sorunları beraberinde getirir. eğer ki, mecburiyetten aldırmış bir anne ise uzun süre etkisinden kurtulamaz.
bir operasyondur.
Erken yaşta çocuk sahibi olmak istemeyen, fazla sayıda çocuk sahibi olmak istemeyen -malum üçü geçmeyecek-, henüz bebek sahibi olmuş olan, evlilik dışı çocuk sahibi olmak istemeyen, anne olmak istemeyen ya da vücudunun bozulmasını istemeyen kadınların tercihidir.
Tüm bu kadınların ortak özelliği ya korunma yöntemlerini tam olarak bilmemeleri ya da "et ete değecek" anlayışını benimsemeleridir.
Lakin, bilinçli kadınlar tarafından yerine göre verilmiş bir karar niteliği de taşımaktadır arada.
bazı keyfi durumlar dışında bunu yaptırmak zorunda kalanları harici tutarak söylemek gerekirse; cinayettir.sen git çatur çutur seviş, önlem almak için piyasaya sürülen ilaçlardan, koruyuculardan alma, sonra vay efendim "hamileyim, doğuramam vs"... nasıl bi vicdan buna razı gelir ki ?! sizi bayılttıktan sonra içinde büyümeyi bekleyen, senin sayende yaşayabilen,beslenen bebek olma yolunda hergün hızla ilerleyen o canlıya vakumlu enjektörle daha serçe parmağın kadar gelişmemiş canlının parçalarını tek tek içinden alıp çıkarıp, çöpe atıyorlar ! bu cinayetin katili, bu işlemi gerçekleştiren doktor değil, hamile kalan kadındır.senin canından, can bulan bu canlının hayatını sonlandırma işlemi ise sadece 10 dakika sürmektedir.