kürt sorunu üzerine samimiyetsizlik manzaraları

entry3 galeri0
    ?.
  1. yurdumun gün itibari ile gündemini epeyce meşgul eden kürt sorunu ile ilgili ortaya çıkan samimiyetsiz tablodur. şöyle ki bir kesim kürt vatandaşlarımın yanında olduğunu, türk olduklarını da belirtme ihtiyacı duyarak her fırsatta dillendiriyor. buraya kadar sorun yok. peki ne yapılmalı diye soruyoruz. "bölgedeki köylerin, dağların ismi kürtçeleştirilmeden bu sorun çözülmez" diyor. düşünüyor ve soruyoruz "bütün mesele isimlerin kürtçeleşmesinde mi?"* diye... çok ciddi bir şekilde "evet" diyor. peki diyoruz o vakit kürt sorunu hiç varolmamalıydı an itibari ile... "neden" diyor şaşkınlığını da örtmeye çalışarak. "zira bölge halkı bizim türkçe isimlerle andığımız yerleri, kürtçe isimlendirmiş durumda ve kimse de ne yapıyorsun sen demiyor kendilerine." diyoruz neden sorusuna cevap olarak... "aaıııııooo... şey" demesinden de anlıyoruz ki ülkenin güneydoğusuna gitmemiş bile. oradaki insanlarla aynı havayı solumamış, oturup da çayını yudumlarken sohbet etmemiş... bir de diğer samimiyetsizler var ki onlar da ilgili bölge halkına "bölücü" diye kin kusarken bölgeden de lanetlenmiş gibi bahsetmekte, farkında dahi olmadan ötekileştirmekte... kürt sorunu üzerine bir çözümleme yapılacak ise ilk önce işe samimiyetsizliklerden arınılarak başlanılmalıdır der bu naçizane ademoğlu...
    1 ...
  2. 1.
  3. Önceki yıllarda, yani 1980li yıllarda ülkemizde var olan bir gerçeği yani ülkemizde yaşayan, ülkeyi Türk vatandaşlarca beraber kuran, daha doğrusu Malazgirt savaşında Sultan Alparslanın ordularına yardım eden yerleşik Kürt halkını yok sayan zihniyet bu gün gerçeği olanca çıplaklığı ile çözme uğraşı içerisinde.

    Evet, bugün gelinen noktada ülkede herkesin Kürt vatandaşlarının bu ülkede yaşadığını, sıkıntılarının olduğunu, sıkıntılarının çözme konusunda bir iradenin oluştuğuna tanık oluyoruz.

    Bunun ilk işaretini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verdi.

    Çek Cumhuriyetinin başkenti Pragta gazetecilerle görüşürken ülkemizdeki Kürt sorununda bu yıl güzel şeyler olacak, sorunun çözümü konusunda bütün kurum ve kuruluşlarca uzlaşma oluşmuş durumda açıklaması gündeme bomba gibi düşmedi mi?

    Bu konuda askeri cenahın da artık ülkenin kalkınmasında gelişmesinde önünde koca bir set gibi duran Kürt sorununun çözümünü istediği çeşitli kesimlerce de dillendirilmekte.

    Anaların ağlamadığı, şehit cenazelerinin olmadığı, ekonomiye büyük yük oluşturan silah alımlarının en asgari düzeye düştüğü bir ortamın oluşması sanırım herkesin menfaatinedir.

    Tabii bu siyasi iradenin işidir diye kolayca sıyrılabiliriz işin içinden.

    Fakat kazın ayağı hiçte öyle değil.

    Çünkü ülkemizin şartları gereği bu işte askeriyenin görüşü etkili olduğunu hiç hatırdan çıkarmamak gerekir.

    Başbakan Recep Tayip Erdoğanın bu süreçte de takındığı tutumlar son derece önemlidir.

    CHP ve MHP liderleri gibi düşünüp çıkmaz Ankara politikalarını geri dönüp sorunu çözümsüzlüğe uğratarak ülkenin önünü kendi deyimi ile TAKOZ koyar.

    Başbakanın 2005 yılında Diyarbakır konuşmasını arkasında durduğunu deklare etmeli ve ülkenin kalkınmasına yeni bir ivme kazandırmalıdır, kendisinin de tarihe geçecek adımları atacak kapsamlı bir Anayasa paketini Meclise getirmelidir.

    genel ortalamada tek parti akpdir.

    ve doğu bölgesinde DTPnin yüksek oy oranıyla karşılaşıldığında, bu iki partinin Kürt sorunu sürecinde işbirliği yapmaları ve çözüm konusunda mutabakatta olmalarından daha doğal bir şey yoktur.

    Ülkemizde 20den fazla siyasi parti var.

    Hele bir de ülkemizin ilk kurulan partisi sıfatıyla CHP var.

    Milliyetçilerin partisi MHP var.

    Buna rağmen Ak Parti iktidar olabiliyor ve iki dönem üst üstte ve yüksek bir oy oranıyla iktidar olabiliyorsa bunun karşılığı halkın beklentilerinin karşılanmasından yattığı apaçık ortada.

    O yüzden Ak Parti Kürt sorunun çözümü konusunda Ankara politikalarını bir tarafa bırakıp, yani statükocu zihniyetini terk ederse, hem ülkenin önünün açar, hem de halkın beklentilerini karşıladığından her zaman iktidara oynayan parti statüsünü kazanır.
    2 ...
  4. 2.
© 2025 uludağ sözlük