türkiye'de köy enstitüleri vardı, ne zaman köy enstitüleri kapatıldı, köylü daha da cahil kalmaya başladı.
gelişen tarım teknolojilerine hep yabancı kaldık.
nedir kibbutz sistemi?
kibbutz'lar, israil'in israil olma sebebi olan tarım çiftlikleridir...
günümüzde modern tarımın (bkz: agriculture) temelleri ekseriyetle bu kibbutzlarda hayat bulmuş, dekar başına daha fazla ürün veren genetiği değiştirilmiş organizmalar, hibrid tohumlar, bodur ağaçlar, 70 kilo süt veren inekler bu tesislerde geliştirilmiştir.
bugün hepimiz yakınıyoruz türk tarımı geri kaldı diye...
kilosu 50 milyondan et alıyoruz...patates, soğan ithal ediyoruz.
peki kibbutz modelini neden denemiyoruz?
vb... bunlar gibi pek çok şirket kibbutz sistemine dahil işletmelerin türkiye'de kurdukları, ortak oldukları şirketlerdir.
yani bunları örnek alabiliriz.
köylerimizi birer kibbutz gibi örgütleyebiliriz.
ama kolpa siyaset yapmak daha kolay. köylüyü cahil bırakıp, seçimden seçime hatırlamak daha kolay.
devlet yıllardır tarıma vermesi zorunlu olan anayasal desteğin yarısını bile vermiyor.
(bkz: devletin tarıma verdiği destek/#40505134)
bile bile anayasal suç işleniyorken, türkiye'de yeniden köy enstitüleri kurmak ve kibbutz sistemini hayata geçirmek bir hayalden öte bir şey değil malesef...
daha çok saman, patates, hububat, soğan ithal eder dururuz bu kafayla...
artık düzen öyle bi hale geldi ki kücük ciftci nefes bile alamıyo
şöyle mesela devlet destek veriyo %50 hibeli hayvan kredisi cıkartıyo ama en az 200 bas hayvan ve barınacagı yeri yapman sartıyla buda 3 milyon lira gibi bi paraya denk geliyo
gelelim tarıma pamuga kilo bazında 14 kurus destekleme var ama 100 ton ve üzerine buda en az 400 dönüme denk gelir ve 500 bin masraf yapman lazım
bu sartlarda ya ciftcinin tarlayı sürerken küp bulması lazım yada ahmet agaya satıp gidip fabrikada calısması lazım.
çiftçilerimizin yeraltı sularını bilinçsiz kullanması hem kuraklığa sebep olmuş hem de toprağın verimini öldürmüştür. (bkz: konya ovası)
Burada olay tarım ve hayvancılıği becerememek değil, eğitimli çiftçilerin yetiştirilememesidir.
Zirai ilaçlar, pahalı yemler, dusuk süt verimi, yurtdışından ithal edilen etler, hayvancılıktaki geleneksel yöntemler hem köylüyü hem köy hayatını bitirme noktasına getirmiştir.
kazanamadıktan sonra neden becermeye uğraşsın. bizim de 100 dönüm tarla yıllardır bomboş duruyor. niye uğraşalım boşu boşuna. kendimize kadarını ekiyoruz. bize yeter. sizden bize ne.
Tarım ve hayvancılığı zaten köylüler yapmaz köylüler bunlarla sadece geçinir dünyanın her yerinde bu iş büyük şirketlerin tekelindedir bazen bu şirketler ülke kiralarlar. Güney amerikadaki birçok ülke böyleydi. Küçük topraklarla tarım olmaz ancak geçimlik tahılını tedarik eder köylü toprakların birleştirilmesi ve kooperatifleşme şarttır.
Benim memleketim portakalın limonun başkentiydi ve hala da uretimde en on sıralardadır. Peki ne oldu biliyor musunuz? O koca koca bahçeler zarar etti ağaçlar kesildi ya yerine bina diktiler ya da muz serası olarak kullanılmaya başlandı. Yakında portakal limon ithal edeceğiz az kaldı. Tarımı teşvik edecek ne yaptınız da üretici beceremedi? Akdeniz'in narenciyesini yok ettiniz, karadeniz'in fındık bahçelerini üretici baltayla doğradı ama çiftçi suçlu öyle mi? Ülkeyi yönetenlerin hiç suçu yok yani?
beceremediği değilde becermediği gerçeğidir. 3 sene önce memlekete gittim çok uzun yıllardır gitmediğimden. orada bol bol sohbet ettik insanlar ile. zaten ilk entryde belirtilmiş hazır yemeye alıştırıldıkları için ne tarım ne hayvancılık pek umurlarında değil. oy vermeleri karşılığında senelik 10 bin lira civarında bir yardım alıyorlar devletten aile başı. bizim memlekette zaten fındık ceviz kestane armut gibi kolay paraya çevrilen şeylerde varken diğer tarım ürünleri ve eskiden herkesin 3 er 5 er tane sahip olduğu büyük baş hayvanların bakımı artık zor geldiğinden hazır parada fındığını cevizin üstüne gelirken pek şey etmiyorlar. kendilerince haklılardır bilemem ama neticeleri ortada işte..