kapitalist kızların anlayamayacağı bir mutluluktur.
tek derdi para olup, beton yığınlarının arasında o dükkan senin bu dükkan benim gezen civa gibi olan insanlar bu mutluluğu tabii ki anlayamaz. çünkü kapitalizm onların anlama ve kavrama kabiliyetlerini yoketmiştir.
şehire geldiğinde o kadar çalışmasına rağmen iki odalı bir evde sefalet içinde yaşayacağının farkında olan insandır. kendi topraklarında bildiği gibi yaşar.
tabiiki istisnalar vardır ama köyden şehire göç edenlerin geneli pek mutlu değildir.
burada bir kişinin köy kavramının içini ne ile doldurduğuna ve hayata nasıl bir pencereden baktığına dikkat etmek gerekir. kimileri köyü bir mahrumiyet bölgesi olarak görürken (bkz: #12229895)kimileri de insanların ve doğanın saflığını içinde barındıran; gürültüden uzak, tertemiz ve mis gibi çiçek kokularının egzoz kokularıyla birleşmediği, huzur veren kuş seslerinin insanların çıkarmış olduğu gürültülerle gölgelenmediği köylerde haklı bir mutluluk yaşayan insan modelleridir. ha bunların yanında kendi yetiştirdiği meyveleri ve sebzeleri dalından kopararak yemenin zevki bence paha biçilemez bu yüzden köyde yaşayıp mutlu "olabilen" bir insan modeli aramak esasında yanlış bir davranıştır bilakis şehirde yaşayıp mutlu "olabilen" nadide insanları aramak ve onları tebrik etmek daha yerinde bir davranış olacaktır. nedir "köylü milletin efendisidir."
doğal, basit ve kolay bi yaşamdır. tamam, belki sineması yoktur ama çağıl çağıl çaylayan bir ırmağı vardır. cafesi, pastanesi yoktur ama, dostlarıyla birlikte çaylarını yudumlayabiliceği bi kahvehanesi vardır. onların bazı şeylerden yoksun olduğunu düşünebiliriz ama, bizde birçok şeyden yoksunuz.