orta yolu bulamadığı için amacından sapmıştır. türkler olarak orta yolu bulma konusunda arızalıyız, hep uç severiz. bu enstitüler de milletin cahil kalmaması için, bilim, kültür ve eğitim için süper yerlerdi ama sen ateizm propagandasına da el atarsan kapatırlar.
köy ahalisine madden ve bedenen görev yüklüyor (*, *. *. *) ,
köy muhtarına görev yüklüyor,
öğrencilere ise köy ahalisiyle içli dışlı olma, dertlerini dinleme ve çözme görevi yüklüyor.
bu görevler hem de ihlali halinde kanunen cezai müeyyideye tabi tutuluyor.
köylü gidip "enstitülüler benim derdimi dinlemiyor bile" diyerek dava etme hakkında sahip.
süper lan.
keşke sürdürülebilseydi sistemidir.
-bir iş düşünün, 7 milyon liraya halledilebilir bir iş. köy enstitüsü öğrenci, öğretmen, eğitmen ve usta öğreticilerinin katılımıyla masraf 3 milyon liraya indirilebiliyor. üstüne, yetiştirdiği kalifiye işgücü ile her türlü işi sisteme bedava ve artıya geçirecek biçimde kazandırmayı vaat ediyor.
-derz yapmayı bilmeyen kırılgan bir gençlikle muhatabız. ben derz yapmayı askerde öğrendim en basit örnekle.
Köy enstitüleri olsaydı, büyük sorunları olan küçük yerleşim birimleri ve çok büyük sorunları olan aşırı büyük yerleşim birimleri olmayacaktı. yani nüfus dengeli dağılabilecekti. istanbul'un yarısı Sivaslı ve Kastamonulu olmayacaktı.
milyonların milyarları devletten memuriyet ve diğer bazı vesilelerle sömürmediği, milyonların milyarları devletine vergi olarak ödeyerek bile rahat bir yaşam sürebildiği bir sistemi vaat ediyordu.
osmanlı'nın sonu gibiyiz. işsiz kalanları, topraksız kalanların çocuklarını askere alarak dolayılı olarak bankalara açtıkları borçları kapatmalarını istiyor devlet şuan. kolay kredileri askerler ödeyecek yani. yaşadıkları sürece yani. belki de bu nedenle mehmetçik sigortası seferberlik zamanlarını kapsamıyordur?
köy enstitüleri siyasileştirilmeseydi ve sürdürülebilseydi bugün çok daha kalifiye(bilgili ve pratik becerili) bir ülkede yaşıyor olabilirdik.
dipçe: şahsen sağ kesimden uzaklaşmamı sağlayan konulardan biri, bu kurumun kapatılmasında emeği geçenleri cahilce ve sürü halinde anıp dualamalarıdır. çoğu aynı şeye inanmak, saygı göstermek ve tartışmamak zorundalarmış gibi davranıyorlar. başıma bundan ne gelir muhabbeti. olayın üzerine gidip başıma geleceklerle mücadele etmek istiyorum aslında, maddi altyapıyı bir kursam işe koyulacağım.
ilk olarak yüce düşünür, allame abimiz dewey ortaya atmıştır. Yaklaşık 35000 makale yazdıktan sonra tek başına sıkılmış olacak ki kendisinden sonra gelen dahi kendisi kadar sıkılmasın diye böyle bir kuruluş fikri ortaya atarak ne kadar muazzam bir insan olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Ülkemizde ise bir başka dahi(sadece daha yerel) olan hasan ali yücel emmimiz bu fikri üretimhanelerin projesini yönetmiştir. Bu kurumlar nice tarım bakanları nice düşünürler çıkarmış, açılmasa kırsal bölgelerde yitip gidecek nice parlak zekayı keskinleştirmiş ve ülkemize kazandırmıştır. Kazandırdığı diğer şeyler ülkemizin kalkınmasına ön ayaklık etmiştir.
(bkz: köy enstütilerinin kazandırdıkları)
Kapatılması her zaman benim için vatan haini olmak için yeterli bir sebep olarak kabul görmüştür. Kapatanlar ise ise zaten vatan hainliği suçuyla idam edilen adnan menderesin hükümetidir.
Kaatıldı, kapatılmasaydı belki bu gün çok farklı bir ülke olabilirdik. Daha modern, daha bilgili, daha çağdaş olabilirdik.
Eh kim bilir. Şu an yapılacak en doğru şey buna benzer kurumların tekrar yaygınlaşmasını sağlamaktır.
efsaneleşmiş eğitim sistemi. müfredatını ve işleyişini okudukça insanı hüzünlere boğan müthiş proje. fakat kendilerini köy enstitülerinin sahibi sanan, onun üzerinden kapandı diye ajite yapmaktan başka işe yaramayan kemalistler ile köy enstitülerine taban tabana zıt olan, kapanmasına yol açan ve boyuna bu enstitülere hakaretler savuran siyasal islâmcı bağnazlar tarafından siyaset malzemesi yapılmıştır. nostaljiye değil, günümüz koşulları göz önüne alınarak, köy enstitüleri gibi nitelikli eğitim sistemine ihtiyaç vardır.
Basarili olma sebebi über egitim verildiğinden değil. Kaldı ki başarılı olduğu da göreceli ama neyse biz başarılı kabul edelim.
Düşünün ki yeni bir ülke kuruluyor. Bu ülkede birçok kurum bitik durumda. Eğitim kurumları da en başta geliyor. Devlet bu enstitüleri açarak piyasadaki okul açığını kapatmaya çalışıyor.eğitim kurumu sayisi az olduğu için başarılı öğrenciler bu enstitülere gidiyor. Bu sayede köy enstitülerinin zeki öğrencileri ileride başarılı bir kariyer ( görece) sahibi oluyor.
Yani ortada üst düzey eğitim kurumları yok. Okul azlığı sebebiyle başarılı öğrencilerin kumelendigi kurumlar var.
Edit: bugün fen liseleri ( devlet veya ozel) köy enstitülerinden kat kat daha iyi eğitim veriyor.
Talip, Hamidiye Köy Öğretmen Okulu’na böyle başladı.
Tarih; 10 Kasım 1938 idi.
ilk kez yaylı karyolada yattı o akşam; etli patlıcanla pilav yedi. Potin giydi.
Sonra tuğla harmanında kalıp dökmeyi öğrendi; ağaç dikmeyi, demirciliği, ziraatçiliği, hayvancılığı, marangozluğu...
Sabahattin Ali’yi, Veysel’i, Gogol’ü, Dostoyevski’yi…
Halay çekmeyi, mandolin çalmayı, piyeste oynamayı...
O çırpı bacaklı oğlanın küçük dünyası, sınırlarını aşmıştı.
***
Neyse işte; o gün Mahmudiye’nin kızları, onlardan sonra varmıştı tepeye... Yorgunluktan mı, mahcubiyetten mi bilinmez; yüzleri kıpkırmızıydı geldiklerinde… Oğlanların da öyle…
ilk kez aralarında kız görmenin sarhoşluğunu yaşadılar.
içlerinde güzel gözlü bir Afyonlu kız vardı. Basma urbasının üstüne, siperlikli yuvarlak şapka giymişti. Talip, bir bakışta âşık oldu ona… Akşama kadar tuhaf bir sallantı içinde dolaştı. Aslında sallantı onun içindeydi.
***
O yıl, kızların bulunduğu sınıflar da Hamidiye’ye taşındı.
Artık yatakhane ve tuvalet hariç her yerde beraberlerdi. O ilk sallantı, yerini alışkanlığa terk etti.
Oğlanlar, kızların yanında düzgün konuşuyor, kibar davranıyor, kendilerine çekidüzen veriyordu.
Kızlar, çocuk gelin ya da tarlada rençber olma dışında bir şans yakalamış olmanın hırsıyla çalışıyor, öğreniyor, üretiyordu.
Yan yana yiyip içiyor, bir arada üretip ektiklerini biçiyor, el ele halay çekiyor, eşit olduklarını hissediyorlardı.
Sadece kendi talihlerini değil, Anadolu’nun talihsizliğini de yeniyorlardı.
sadece Türkiye’nin değil Ortadoğu’nun kaderini değiştirecek bir projeydi, şayet kapatılmasa yetişecek nesiller feodal düzeni yıkacak, halkı uyandıracak etkileriyle sadece Türkiye’yi değil bütün Ortadoğu’yu müreffeh bir coğrafya haline getirecekti. Ülkede aydın bireyler yetişecek, Üç beş toprak ağasın değil halkın sözü geçecekti, bu gün gıptayla baktığımız gelişmiş ülkelerden biri olacaktık . Rusya’nın Kars ve Ardahan için Türkiye’yi zorlamasıyla Amerika’dan yardım isteyip karşılığında enstitülerin asıl amacından sapmasına sebep olan inönü ve kendisi de toprak ağası olan Menderes sayesinde kapatılmış, bir coğrafyanın kaderi değiştirilmiştir. Yerine açılan imam hatiplerin ülkeyi ne hale getirdiği gün gibi ortadadır.
Köy Enstitüleri...
Vaktiyle bir umuttu ve güzeldi.
Lakin…
Aydınlığı istemediler.
Kız çocuğu okutulur mu dediler
Kız çocuk, erkeklerle aynı okula gönderilir mi dediler.
Ve en nihayetinde fuhuş yuvası dediler.
Çünkü biliyorlardı ki her an okuldan alınabilecek Ayşe oradaydı.
Ve Ayşeler okumamalı idi(!) Ya tarladan fırsat bulan Ali?
Ağaların başına bela olacaktı.
Halbuki babası gibi köle olmalı idi(!)
Ama artık oğullar babalarına, kızlar da analarına benzemeyecekti.
Çünkü yapılan ne çift şeritli yoldu ne de AVM.
Bir devrimdi Köy enstitüleri.
Aliler, Ayşeler, Mehmetler, Fatmalar…
Hepsi Atatürk'ün parçaları idi.
Hayatlarında hiç tiyatro izlememiş köy çocukları, Hamlet piyesini oynuyor,
Bir müzik aleti çalıyordu.
Hepsinin çantalarında bir parça ekmek,
Ve de dünya klasiklerinden bir kitap vardı.
Ve tabi ki Menderes zihniyetinin uykuları kaçmıştı.
Neyse ki Sovyet tehdidi imdatlarına yetişti.
Aşık Veysellerin ders verdiği bu okulları komünist ve gayri milli ilan ettiler.
Halbuki o okullar, Türk olanın en Türk'ü, yerli olanın en yerlisi idi.
Bozkırdaki mucize bitecek miydi?
Önce Amerikalı eğitim uzmanlarımız, kızları ve erkekleri ayırın dedi.
Ayırdılar.
Bu da yetmedi…
En sonunda kapattılar.
Köy Enstitülerini kapatmakla Türkiye ne mi kaybetti?
Bunun yanıtı cemaatlere teslim edilen varoşlarda.
Terörden dolayı boşalan köylerde…
Ama her şeye rağmen karanlıktan bir ışık sızmıştı.
Kapatılışından 60 yıl sonra Nobel ödülü alan bir adam.
Aziz Sancar…
Kendisini yetiştiren Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerine teşekkür edecekti.
Ahmet Özgür Türen (Köy Enstitüleri Dosyası Adlı Kitabından) ...
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2001834/+
Adnan Menderes'in; "Kızlarımızı fuhuşa sürüklüyor, iktidarımızda kapatacağız" dediği ve sözünü tuttuğu(!) Aydın Ortaklar Köy Enstitüsü öğrencileri ...
islamcılardan önce atsız denilen zata batmış ve aleyhinde yazılar yazıp kapanmasına neden olmuştur. Nihal atsızı bu yüzden sevmiyorum. Atsızcılar olsun MHP çevreleri olsun bizi islamcı vesayetine bıraktı o boş diyasetleri yüzünden daha sonra.