kutlu doğum haftası

entry290 galeri22 ses1
    135.
  1. bitmeyen haftadır nerdeyse bir ay olu hala kutlanıyor.
    4 ...
  2. 134.
  3. saçmalık.

    la olum ben 27 yaşındayım. bundan 10-12 sene önce orta okulda abilere giderdim. orada dahi bu mevzunun adı anılmazdı. ne olduysa oldu son senelerde sanki imanın veya islamın şartlarından biriymişcesine dayatıldı bu çakma kandil bizlere. hayır benim anlamadığım çakma bir noel mi yaratılmak isteniyor? eğer öyleyse soyleyin bilek la. sittin senedir örfte adette olmayan şeyleri böyle dayatmayı insanlara. o değil, benim gariban müminim de oturuyo içinde "muhammed" geçiyo diye nasıl kutsallaştırıyo bunu. soylesen "hacı bunlar hep gavurların noel adetlerinin devşirilmesi" diye bu sefer de kafir damgası yiyoruk.
    0 ...
  4. 133.
  5. 132.
  6. Peygamber efendimizin dünyaya geldiği yılın en güzel haftasıdır. Peygamber efendimizin doğduğu haftayı kutluyoruz diye çıkan hengameye bak. sen git cristmasta noel baba kılığına gir, paskalyada yumurta dağıt, aziz valentinin gununde gül mül al sevgiline, bizim gülümüze karışma olurmu ?

    Bidat miş ? bizzat kendi şahsında tüm şer bidatlerden temizlen de geriye böyle hasenleri kalsın.
    4 ...
  7. 131.
  8. 130.
  9. birileri tutturmuş bid'at, bid'at, bid'at...

    bid'at ikiye ayrılıyor. bi'dat-ı hasene (iyi olan bid'at) ve şer bid'at (dini bozan bid'at)

    teravih namazlarının camide topluca kılınışı hz. ömer tarafından yapılan bir işti. hz. peygamber zamanında bu uygulama böyle değildi. hz. ömer'in bu davranışı bid'atti ama tüm sahabeler bunun bid'at-ı hasene olduğunda içtihat birliğine vardılar ve bugüne kadar geldi bu uygulama. hala daha günümüzde 'dinde teravih yok' falan diye ortaya çıkan garabet hilkatları var, bu adamlar bid'at-ı haseneyi bile bilmiyorlar.

    kutlu doğum haftası, bizim biricik haftamızdır. bırakın insanlar nebilerinin teşriflerini kutlasın yahu, size ne?
    4 ...
  10. 129.
  11. çok net bir şekilde şirktir.
    insan eliyle uydurulan bu gün adeta kandillerle(mevlit) denk hale getirildi.

    tabi iktidarın işi olduğu için de hiçbir cengaver "bu ne rezillik" de diyemiyor.

    yazık.
    3 ...
  12. 128.
  13. islam peygamberinin doğum günü, mevlid kandili olarak bilinir ve bu tarih diyanet işleri başkanlığının resmi sitesinde 23 Ocak 2013 olarak yer alır. Şimdi vakti zamanında, genel kurmay başkanlığınca 23 nisan'a alternatif, unutturma haftası olarak sunulan, daha da garibi, muhteşem muhalefetin de buna ayak uydurup her yıl nisan ayında kutlanır bu hafta.

    işte size kral tespit, hedefi 2023 olan iktidarın, gelenekselleştirdiği, kutlu doğum haftası, hicri takvime göre 2023 yılında ekim ayına, cumhuriyet'in ilanı tarihine denk gelir.
    3 ...
  14. 127.
  15. çok açık bir şekilde bidat'tır. Bu hafta sağa sola dini içerikli mesaj atanların çok büyük kısmına bu hafta neden var deseniz cevap veremezler.
    0 ...
  16. 126.
  17. putperest ayini. Bidattır. Hadisler de dönem tarihi de 100-150 yıl sonrasında yazılmaya başlanmış peygamberin ölümünün, bir de miladi takvime göre kutlanıyor ne hikmetse. En iyi ihtimal 33 yılda bir doğru zamana denk getirilebilir. Ya tutarsa kutlamacıları işte.
    Maksat gül suyu, hacı yağı ve lokumcuların cebi para görsün.
    bir de noel kutlayan hristiyanlara putperest der bunu kutlayan ikiyüzlüler. türkiye'de yılbaşı kutlanmasına "gavur bayramını kutlayan gavurdur" diye laga luga yaparlar.
    1 ...
  18. 125.
  19. birilerini oldukça zoruna giden hafta, peygamberimin doğum gününü ister hicri takvime göre kutlarım, ister miladi ister rumi, ister bir gün ister bir hafta ister bir yıl kutlarım. keşke şu dünya ya bu kadar bağlanmasak da, her dakika her an onu anıp, onun yolundan gidebilsek.
    4 ...
  20. 124.
  21. http://www.baskahaber.org...slamclgn-icat-ettigi.html

    Neoliberal islamcılığın icat Ettiği Gelenek: Kutlu Doğum Haftası

    Bugünlerde yeni bir geleneğin icadına tanıklık ediyoruz: Kutlu Doğum Haftası. Yaşı yirminin üzerinde olan herkes için bu yeni bir icat. En muhafazakar ailelerden gelenler için bile, Kutlu Doğum Haftası “önemli gün ve haftalar” ajandasına son yıllarda girdi. 27 Nisan muhtırası olarak bilinen 2007 yılındaki Genelkurmay Bildirisi’nin en önemli konularından biri oldu. O yıl Diyanet işleri Başkanlığı öncülüğünde 11 binin üzerinde etkinlik düzenlenince Kutlu Doğum Haftası’nın 23 Nisan’a alternatif olarak tasarlandığı söylendi.

    Bugün kadar dile getirilen itirazların temelinde şu vardı: Dünyada tüm dini bayramlar ve kandiller hicri takvime göre belirlendiği için miladi takvim kullanan Türkiye’de bu dini günlerin zamanı her sene değişmekteydi. Muhammed peygamberin doğduğu güne denk geldiği söylenen Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri de 1989’da başladı ve hicri takvime göre, Mevlit Kandili’nin peşi sıra düzenlendi. Ancak 1994 yılından itibaren, durduk yerde, diğer dini günlerin aksine miladi takvime göre kutlanmaya başladı. Başlangıçta sembolik etkinlikler düzenlense de Kutlu Doğum Haftası AKP iktidarı tarafından hızla kurumsallaştırıldı ve neredeyse resmi bir bayrama dönüştü. Okullardan, işveren örgütlerine ve odalarına, işyerlerinden meydanlara kadar genişledi. Özellikle AKP’nin TSK’yı iktidarı açısından zararsızlaştırmasının ardından Kutlu Doğum Haftaları için atağa geçildi. Tek bir farkla. Diyanet 2008 yılında “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif kutlama olarak gösterilmesi gibi hiç de doğru olmayan bazı değerlendirmelere yol açması” gerekçesiyle haftayı yedi gün öne aldı ve 14-20 Nisan ilan ediverdi. Peygamber’in doğum günü resmi bir “genelge” ile bir kez daha değiştirilmiş oldu.

    Kutlu Doğum Resmi Gazete’de

    iş öylesine ciddiyetsiz bir hal aldı ki yıllardır Türkiye’de Peygamber’in doğum günü yılda iki kere etkinliklere vesile oluyor. Zira yıllardır alışılageldiği üzere Müslümanların bir bölümü Muhammet peygamberin doğum gününde Mevlit kandillerinde buluşuyorlar. “Doğum zamanı” anlamına gelen Mevlit hicri takvime göre bu sene 3 Şubat’a denk geldi. Ve iki ay sonra, Nisan ayında bir doğum günü daha ilan edilmiş oldu.

    AKP döneminde bu kutlamaların resmi bir törene dönüştürülmesinin en çarpıcı örneğini ise Resmi Gazete’nin 13 Şubat 2010 tarihli sayısında yayımlanan bir genelgede bulabiliyoruz. Bu genelgede Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanmasına ilişkin usul ve esaslar tek tek sıralanıyor. 2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın genelgesiyle okullarda Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri düzenlenmesi sağlanıyor. Laik olduğu iddia edilen bir ülkede önce bir dini gün yaratılıyor, sonra bunun tarihi ve kutlanma şekli genelgelerle, yönetmeliklerle, Resmi Gazete’de ilan ediliyor.

    Geleneğin yeniden icadı

    Peygamberin doğumundan 1418 yıl sonra başlayan, yaklaşık 20 yıl sonrasında da devlet eliyle yaygınlaştırılan bir dini gelenek olabilir mi? Bu ilginç durum Marksist tarihçi Eric Hobsbawm’un “geleneğin icadı” kavramını hatırlatıyor. Hobsbawm bu kavramı 19. yüzyılda uluslaşma süreçlerini incelerken kullanıyor. Hobsbawm’a göre milli olduğu iddia edilen geleneklerin pek çoğu aslında geçmişe dayanmıyor. Aksine bu gelenekler, törenler, ritüeller ve bayramlar, ulus devletlerin oluşum sürecinde, “ulusal kimliği” yaratmak ve sağlamlaştırmak için icat edilmiş, yani tasarlanmıştı. Sanayi devriminin yarattığı keskin sınıfsal farklılaşmaları bu tasarlanmış “ulusal kimlik” giysisiyle kapatabilmek, işçi sınıfı saflarından yükselen itirazları bastırabilmek için bu tip icat edilmiş gelenekler oldukça işlevsel olmuştu. Siyasal ve toplumsal yapısının hızla değiştiği bir dönemde, geleneğe yapılan referanslar yoluyla değişimin tedirgin edici ve yıkıcı etkisi gözlerden uzak tutulmak istenmişti.

    Bugün yaşananlar Hobsbawm’un bu tespitlerini anımsatıyor. Türkiye’nin siyasal ve toplumsal yapısı hızla değişirken geleneklerin yenilenmesi, yani “yeni köye yeni adet” gerekiyor. Zira Cumhuriyet döneminde icat edilen gelenekler bugün egemenlerin birçok sorununu çözemiyor. Örneğin, sosyal devlet mekanizmalarının çözülmesi “sınıfsız-imtiyazsız bir kitle olarak ulus” masalı inandırıcılığını çoktan yitirmesine sebep oldu. Kürt sorunu, “homojen bir kitle” iddiasını geçersiz kıldı. Doğal olarak, bu vurgularla oluşturulmuş geleneklerin, istikrarı, itaati, denetimi daha başarılı biçimde sağlayan yenileriyle ikame edilmesi gerekli oldu.

    Yeni milli günler ve milli din

    Kutlu Doğum Haftası da bu ikame sürecinin bir örneği olarak öne çıkıyor. Kutlu Doğum Haftası’nın ana temaları da değişimin hangi ihtiyaçlardan türediğini gösteriyor. Hafta’nın geçen seneki ana temasının “merhamet” olması “sınıfsız-imtiyazsız bir kitle olarak ulus” iddiasının krizine işaret ediyor. Bu seneki soyut “kardeşlik” teması ise “homojen bir kitle olarak ulus” iddiasının çöküşüne soyut bir “çözüm” üretmeye çalışıyor.

    AKP iktidarı ve yandaşları eski milli günlerin yerine yenilerinin gelmesini “Resmi ideolojiyle mücadele” olarak adlandırmayı tercih ediyor. Oysa yaşanan rejimin ideolojik giysisi olan Türk-islam sentezinde islam kısmının ağırlığının artması, böylece sistemin krizlerinin üstünün örtülmesinden başka bir şey değil. 19 Mayıs ve 23 Nisan gibi eski geleneklerin fiilen ilga edilmesi “toplum mühendisliğinin sonu” olarak sunuluyor ancak bunların yerlerini bunlardan da sert, ayrımcı başka dayatmalar alıyor. Kutlu Doğum Haftası’nın okullarda resmi olarak kutlanması değil sadece. Cami ve Din Görevlileri Haftası’nda çocuklar okullardan alınarak camilere götürülüyor. Milli Eğitim gençler için umre organizasyonuna girişiyor.

    Bu gelişmeler sadece içeriye yönelik bir tasarruf değil. Hobsbawm’a göre “geleneğin icadı”nın en önemli amaçlarından biri de çevrede yaşayan halklardan ayırt edilmektir. Bu açından Kutlu Doğum Haftası önemli bir işlevi yerine getiriyor. Zira böylesi bir dini hafta sadece Türkiye’de var. Bu sene kutlamalarda Başbakan Erdoğan islam aleminin Kutlu Doğum Haftası’nı kutladı ancak bahsettiği islam alemi içinde bu haftayı kutlayan tek ülke Türkiye. Bu açıdan bu hafta “milli” bir dini hafta olarak yerleştirilmekte. Deniz Baykal’dan aldığı bayrağı düşürmeyen Kemal Kılıçdaroğlu da belki de bu “milli” bilinçle, geleneğin Diyanet işleri tarafından düzenlenen törenlerine iki yıldır katılıyor.

    Protestanlaşma ve piyasalaşma mı?

    Aslında adı üstünde bir gün olan doğum gününün bir haftaya yayılması Hıristiyanların Noel yortusuna alternatif bir hafta yaratılmaya çalışıldığı yorumlarının yapılmasına neden oluyor. Özellikle bu haftanın mucitlerinden Fethullah Gülen’in kimi ifadeleri bu yorumları destekliyor. Fethullah Gülen Ekim 1991’de Sızıntı dergisindeki yazısında şöyle diyor: “acaba bu Kutlu Doğum'u (…) daha içten ve daha ciddî olarak değerlendiremez miyiz? Hz. isa ile alâkalı günler, halkı hıristiyan olsun-olmasın, hemen her ülkede âdetâ neş'e, sevinç kıyametleriyle kutlanır; (…) her tarafa O'nun adına tebrikler, hediyeler yağar.. (…) dörtbir yan kandillerle süslenir; çarşı-pazar renklerle-ışıklarla kahkaha atar…”

    ‘Çarşı pazar’ı coşturan bir hafta tasavvuru, doğal olarak “neoliberal islam” veya “islam’ın Protestanlaştırılması” tartışmalarını da alevlendiriyor. Hıristiyan dinin, kapitalizmle uyumlulaştırılması sürecinin ürünü olan Protestanlık gibi, islam’ın da kapitalist gelişmeye paralel olarak yaşadığı dönüşümün bir yansıması olarak Kutlu Doğum Haftası örnek veriliyor.

    Dini yayınevlerinin yanı sıra kimi marketler bile Kutlu Doğum Haftası’na özel indirim kampanyaları ile satışlarını arttırmaya çalışıyor. Umre turları, milyonlarca gül, kitap, kent merkezlerindeki çadırlar, dört bir yanı saran afişler, pankartlar, şaşalı organizasyonlar için harcanan paralar piyasaya can katıyor. Kutlu Doğum Haftası’nda çocuklara hediyeler alınmasının onlarda peygamber sevgisini arttıracağı nasihat edilerek tüketim kışkırtılıyor. Henüz Hıristiyanlığın Noel’i düzeyine ulaşmasa da murat edilenin piyasalara can vermek olduğu Gülen “hocaefendi”nin sözlerinden anlaşılıyor. “O'nun adına tebrikler, hediyeler yağar.. (…); çarşı-pazar renklerle-ışıklarla kahkaha atar..”

    ‘içeriden’ de itirazlar var

    Aslına bakılırsa konu islamcı/muhafazakar kesimlerin de tamamının içine sinmiş değil. Gülen cemaatinin başını çektiği Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri, iktidar desteğiyle birçok tarikatın da katılmasıyla büyüse de hala bazıları için bu hafta tartışmalı bir “bi’dat” (yenilik) olarak görülüyor. islamcı şair ismet Özel, Kutlu Doğum Haftası’nı ve hatta mevlit geleneğini, Hıristiyanlıktaki gibi yortuları bulunmayan islam’ın Protestanlaşması süreci olarak görüyor. islamcı Cafcaf dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Kasım Gültekin de bu haftayı olumlu bulsa da konuya dair tereddütlerini gizlemiyor ve ismet Özel’in bu değerlendirmesini “yabana atmamak lazım” diyor. Gültekin, Kutlu Doğum’da “Hıristiyani bir yan” gördüğünü söylüyor. Yine aynı çevreden yazar Zeki Bulduk da “27 Nisan’a yanıt” olarak bu haftayı desteklerken “Lutheryen” (Protestan) bir hal gördüğünü de itiraf ediyor, cemaat.com yazarı Fatih Bilge ise Kutlu Doğum Haftası’nı resmi bir kutlama olarak daha uzak gördüğünü şöyle anlatıyor: “Kandil denildiğinde 'hacı amcalar' zihnimde beliriyor. Kutlu doğum haftası denildiğinde kravatlı, takım elbiseli insanlar. (…) Ayrıca az önce google'dan baktım, Mevlid Kandili 412.000 defa, Kutlu Doğum Haftası 1.890.000 defa geçiyor. Bu da kutlu doğumun yaygınlaştırılmaya çalışılmasıdır diye düşünüyorum.”

    Muhafazakar/islamcı kesimin internetteki buluşma noktalarından iHL sözlük gibi tartışma platformlarında Kutlu Doğum Haftası’nın şöyle gerekçelerle eleştirildiği görülüyor: “Peygamber efendimizi gül ile maddileştirip, sembolleştirme hatası”, “Muhammed peygamberi isa peygambere benzetme çabaları” ve “doğum günü kutlamasının islam’da olmaması”, “Diyaneti işgal etmiş olan nurcuların işi”…

    Bu kadar tartışmalı bir hafta ‘yukarıdan aşağıya’ topluma benimsetiliyor. Ana muhalefet partisi kitlelere ulaşma adına devlet tarafından icat edilen bir geleneği destekliyor. Buna karşı itirazlar ise “ne güzel eski bayramlarımız vardı” ekseninde sıkışıyor ve yaşananları açıklamakta yetersiz kalıyor. Diğer taraftan, baştan aşağı piyasacı, otoriter, dayatmacı ve dışlatıcı yeni bir resmi ideoloji, yeni geleneklerini de yaratarak toplumun dokularına yayılmaya çalışılırken “eski de beterdi” diye susmaya ve onaylamaya davet edenler, iktidarın kürsülerinden bizi yanlarına çağırıyor. O tarafın gittiği yer belli. ihtiyacımız olan daha yaratıcı ve cüretkar bir yol…
    4 ...
  22. 123.
  23. mehmet akif ersoy'un bir gece şiiri bu haftaya çok yakışır.

    ondört asir evvel, yine böyle bir geceydi,
    kumdan, ayin ondördü, bir öksüz çikiverdi!
    lakin, o ne hüsrandi ki: hissetmedi gözler,
    kaç bin senedir halbuki beklesmedelerdi!
    neden görecekler, göremezlerdi tabii;
    bir kere, zuhur ettigi çöl en sapa yerdi,
    bir kerede, mamure-i dünya, o zamanlar,
    buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.
    sirtlanlari geçmisti beser yirticilikta;
    dissiz mi bir insan, onu kardesleri yerdi!
    fevza bütün afakini sarmisti zeminin.
    salgindi, bugün sarki yikan, tefrika derdi.
    derken, büyümüs kirkina gelmisti ki öksüz,
    baslarda gezen kanli ayaklar suya erdi!
    bir nefhada insanligi kurtardi o ma'sum,
    bir hamlede kayserleri, kisralari serdi!
    aczin ki, ezilmekti bütün hakki dirildi;
    zulmün ki, zeval aklina gelmezdi geberdi!
    alemlere rahmetti evet ser-i mübini,
    sehbalini adl isteyenin yurduna gerdi.
    dünya neye sahipse, o'nun vergisidir hep;
    medyun ona cemiyyet-i, medyun o'na ferdi.
    medyundur o masuma bütün bir beseriyet
    ya rab, bizi mahserde bu ikrar ile hasret.
    1 ...
  24. 122.
  25. zamanının saçma geldiği haftadır.

    peygamber efendimizin doğduğu gün veya haftada kutlansa daha güzel olurdu.
    1 ...
  26. 121.
  27. peygamber efendimiz'in doğum haftası. şöyle bir dua mevcuttur.

    Ya ilahel alemin
    ilk evvel yarattığın nur efendimizin nuruydu.
    Sen onu var etmeden evvel gündüzün geceden
    baharın da kıştan farkı yoktu.
    iyilikler kötülüklerle iç içe;
    akıl nefse yenik
    ruh da bedenin esiri idi.
    O güzeller güzeli
    Varlığın sırrını keşfedip akla yüksek hedefler gösterdi
    düşünceye kapılar açıp
    insanın ebedlere namzet olduğunu âlemşümul bir dille haykırdı.
    Böyle bir elçiyi insanlığa bahşetmenden
    Ve sayısız nice nimetlerinden ötürü
    sana sonsuz hamd ü senalar olsun ya rabbi!
    Güç ve kuvvet ancak kendisine has olan yüce ve büyük Allâh’ım!
    Mahlûkatın adedince
    Zatının rızası
    Arşının ağırlığı ve kelimelerinin toplamınca
    Efendimiz Hz. Muhammed (sas) ve O’nun ehli ve ashabı üzerine salât ü selam la bir kere daha yâdederek huzûr-u ilahi’de el açıp yakarıyoruz
    Ey her şeye hayat bahşeden Allah’ım
    bütün insanlık hatta bütün bir varlık âleminin bayramı sayılan
    mübarek günleri vardır.
    bir gün daha vardır ki
    o da Allah Rasûlü’nün dünyayı teşrif buyurarak
    tenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği kutlu zamandır.
    Bizler şimdi o anı yaşıyoruz.
    Rahmet-i Rahman’ın galeyana geldiğine inandığımız
    bu kutlu zaman diliminde
    Mevlid Kandili’nin bizim için hakiki bayram olması ümidiyle
    ümmet-i Muhammed’in hal-i pürmelali açısından
    bayram hediyesine en muhtaç birer yetim olduğumuz mülahazasıyla Şefkat Peygamberi’nin ruhaniyetine sığınarak
    sen den yeniden bir kere daha diriliş istiyoruz ya rabbi
    Ey her şeye gücü yeten Allah’ım
    Efendimizi düşünmekle
    hayatın hiç kimseye nasip olmayan tadını
    ve varlığın bitmeyen zevkli maceralarını duyarız.
    Duyarız imanın yenilmez gücünü
    Duyarız Müslümanlığın kahramanlık olduğunu
    Duyarız doğruluğun paha biçilmez kıymetler ihtiva ettiğini
    Duyarız iffet ve ismetin meleklerinkine denk insan tabiatının bir buudu haline geldiğini.
    N’olur bu ve benzeri nice güzellikleri daha derince ve engince
    Bütün insanların ruhlarına duyur ya Rabbi!
    Ya Rabbel alemin
    Onun terbiyesi onun üslûbu ve onun sistemiyle yetişmiş olan nesillerin
    imanları iz’ân ufkuna erişiyor
    muhabbetleri çağlayanlara dönüşüyor.
    efendimizi bu ölçüde duyup sevmeleri münasebetiyle
    her an daha da şahlanıyor
    ve o kutlunun arkasında bulunma sevinciyle adeta yeni bir asr-ı saadet yaşanıyor.
    Sen dünyamıza yeniden bir huzur çağı
    ve gül devri yaşat ya Rabbi!
    Ey yüceler yücesi Allah’ım
    Yüzümüz yok hicap içindeyiz;
    Efendimizin senin katındaki nazının geçerliliğine de ümitlerimiz tam.
    Keşke ne seviyede olursa olsun
    efendimizden hiç uzaklaşmasaydık;
    ondan gelen ışıklardan
    ve ruhlarımıza boşalan mânâlardan
    hiç mahrum kalmasaydık..
    ve onu o inandırıcı çehresiyle
    içlerimizde hep taptaze ve dipdiri duyabilseydik!..
    sen bizleri kendi uzaklıklarını aşabilen
    hak ve hakikatleri de bütün derinlikleriyle duyabilenlerden eyle ya rabbi!
    ya ilahel alemin
    O güzeller güzeli Sevgiliyi bir kere daha misafirimiz eyle..
    tahtını sinelerimize kur
    gönüllerimizdeki karanlıkları kov
    bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını duyur
    ve bize yeniden diriliş yollarını göster ya rabbi
    inananları karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allah’ım
    her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri o kutlunun ışığıyla dağıtıver
    herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver.
    her şekliyle kine nefrete düşmanlığa kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çözüver
    sevgiye merhamete şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle hoşgörüyle coşturuver
    ruhlarımızı aklın aydınlığı gönüllerimizi de mantık ve muhakeme enginliğiyle buluşturuver
    ve bizi kendi içimizdeki hicran ve hasretlerimizden kurtarıver ya Rabbi!
    Ey merhameti bol olan Allah’ım!
    şefkati adaletini aşkın gönüller sultanını unuttuğumuzun
    ve saygısızlıkta bulunduğumuzun farkındayız.
    Biliyoruz ki o rahmet nebisi
    incinse de küsmedi
    Vefasızlık görsede alakayı kesmedi
    Başını yaranlar dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp dua dua yalvardı. Katiyen lanette bulunmadı. Lanet ve bedduaya “âmin” de demedi.
    Sinesini Ebû Cehil’leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiği kadar açtı
    ve her sözünü her davranışını senin rahmetinin enginliğine bağladı.
    Sen bizleri onun o engin merhametinden istifade eden
    ve şefaatine de nâil olanlardan eyle ey Rabbi!
    Ey ihsanları sonsuz olan Allah’ım
    düşe-kalka olsa da hep Efendimizin izinde yürüme gayretindeyiz.
    N’olur bizi bir kere daha sevindir.
    Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıyla
    adını âleme tam duyuracak demdeyiz.
    Bu dünya ışığa hasret gidiyor.
    Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle
    yolların hakkını veremesek de hep yollardayız.
    Sadece hislerimizle de olsa aradığımız hep senin habibin;
    N’olur gönüllerimiz bir kere daha onunla dolsun
    ufuklarımızı saran şu upuzun geceler yerlerini gündüzlere bıraksın
    ve viladeti bizim hakiki bayramımız olsun..
    Ey yapılan dualara cevap veren Allâh’ım
    Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;
    Sana isyan edilir sen bağışlar ve affedersin
    Darda kalanlara icabet edersin
    Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın
    Hastalara şifa dertlilere deva verirsin
    Günahları bağışlar tövbeleri kabul edersin
    Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!
    Allâh’ım
    acizlikten üzüntüden tasadan kederden
    Korkaklıktan kabir azâbından cehennem ateşinden sana sığınırız.
    Bizleri kötülükten ve kötülerin şerrinden emin eyle ya Rabbi!
    Ey Yüceler Yücesi!
    bize karşı düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların kalblerini yumuşatmak murad ediyorsan
    bize ve gönüllüler hareketine karşı onların kalblerini yumuşat
    ve sinelerini daimî bir sevgiyle doldur! Ya Rabbi!
    Ey kalbleri evirip çeviren Sultanlar Sultanı!
    Bizim kalblerimizi de onların kalblerini de sevdiğin ve hoşnut olduğun güzelliklere çevir! Ya Rabbi!
    Allahım
    Sen bizlere bizi aşan istidat ve kabiliyetler ver
    ve lutfedeceğin bu kabiliyetleri
    senin rızan yolunda kullanmayı
    bizlere nasip eyle ya Rabbi!
    Allahım
    Sen bizlere peygamberleri donattığın sıfatları lutfet lakin biz lutfedeceğin bu sıfatları tefahur vesilesi yapmayalım ve hep kendimizi sıfır görelim ya Rabbi!
    Allahım
    Cümlemize vicdan genişliği lutfet
    Kalplerimize inşirah bahşet
    Bizleri kollektif şuura sahip kullarından kıl
    Ve bizleri müttakilere rehber eyle ya Rabbi!
    Ey yüceler yücesi olan Allahım
    Biz ümmeti Muhammedin dağınıklığını gider
    Bize ve ülkemize birlik ve dirlik ver
    Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle..
    Kalplerimizi birbirene ısındır ve
    Bizleri birbirimize sevdir
    Dünyanın dört bir tarafında hizmet eden kardeşlerimizi
    Bizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak kıl ya Rabbi!
    Allâh’ım!
    Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in Sen’den istediği
    her türlü hayrı Sen’den istiyor
    yine Peygamber Efendimizin sana sığındığı
    her türlü şerden de
    sana sığınıyoruz.
    Yâ Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekremelekremîn!
    Bizim anne-baba ve ecdadımızın
    Bize rehberlik ve kılavuzluk yapan büyüklerimizin
    Bir harf bile olsa kendilerinden istifade ettiğimiz hocalarımızın
    Sevdiklerimizin sevenlerimizin
    Içinde neş’et ettiğimiz beldedeki insanların
    Milletimiz fertlerinin
    Kadın-erkek inanan bütün arkadaşlarımızın
    Dostlarımızın kardeşlerimizin..
    Bize karşı hep civanmertçe davrananların..
    Hayır dualarında unutmayıp
    Her zaman bizi de yâd edenlerin..
    Üzerimizde hakkı bulunan kimselerin..
    Kıymetli nasihatleriyle
    Bize bekâ desenli sâlihatın yollarını gösterenlerin…
    Ve bütün ümmet-i Muhammed’in
    Günahlarını bağışla! Ya Rabbi!
    Allahım!
    Duamızın sonunda Sana olan minnet ve şükran hislerimizi
    Bir kere daha tekrarlıyor
    Resûl-ü zîşânı âlini ashabını
    Bir kez daha salavâtlarla anıyor
    Ve dualarımızı kabul buyurmanı istirham ediyoruz.
    Ne olur bizlerin dualarına icabet buyur ya Rabbi!
    amin ve selamün alel murselin
    vel hamdü lillahi Rabbi’l-alemin…

    http://www.maxilevel.com/...tasinda-okunacak-dua.html
    2 ...
  28. 120.
  29. 119.
  30. cok eski fakat 390 kusur entryli yazar. arif insan. * adamın kralı.
    0 ...
  31. 118.
  32. peygamber efendimizin(s.a.v) dogumgünü mevlüd kandiliyse bu haftada mevlüd kandili degilse biz kutlu dogum diye neyi kutluyoruz? diye sordurtmuştur.
    3 ...
  33. 117.
  34. peygamberin doğum günü zaten mevlid kandilinde anılmaktadır.

    miladı takvime göre hangi dini günü kutluyoruz?

    ayrıca mevlid kandili varken alternatif neden oluşur?

    ramazan, ramazan bayramı, kurban bayramınında sabitlenmesi gerekmez mi?
    0 ...
  35. 118.
  36. Modern olmaya çabalayan atatür'ün ülkesinde, cumhuriyet bayramlarina alternatif olarak icad edilen ve çocukluğumuzda gencligimizde coşkuyla, heyecanla kutladığımız cumhuriyet bayramlarını gölgeleyen şey.

    Çocukluğunda böyle bir şeyin kutlandigini hatırlayan varsa çıkıp söylesin.
    3 ...
  37. 117.
  38. bazı şeref yoksunlarına batmış olan hafta, isteyen isteği gibi yaşar dinini.

    bir de yok mudur dini imanı olmayanların sana dinini nasıl yaşaman gerektiğini hakkında nutuk atması.

    her yıl olduğu gibi inananlar camileri ve konferans salonlarını doldurmuştur.

    kutlu olsun.
    2 ...
  39. 118.
  40. müslümanlıkla alakası olmayan ve bir takım yoz putperestin hazreti muhammed'in adını kirletme pahasına pensilvanya teriyerine yalakalık yapma çabasıdır.

    dinsizliktir.

    (#15140161)
    (#15180093)
    2 ...
  41. 117.
  42. paygamberimize inanan ve sevenlerin kutladığı, inanmayanların ise saygı duyması ve karışmaması hatta bu konuda yorum yapmaması gereken bir haftadır.
    bu haftada peygamberimizin doğum günü, bazılarının sandığı gibi pastalarla, içkilerle, mumlarla kutlanmaz.
    bu hafta sembolik bir haftadır, peygamberimizi anmak ve hatırlamak için yapılır.
    2 ...
  43. 116.
  44. entelektüel tartışma adabı, argüman, tez felan geçtim normal bir diyalog yetisinden dahi yoksun mağara kaçkınlarına ders vermek için değil, bu islama küfür olan çakma haftayı sahi sanabilecek (azıcık seme) tipler için açıklama yapıyoruz...

    bir kere bu haftayı müslümanlıkla yan yana anmak şerefsizliğin, arsızlığın, kafirliğin dikalasıdır. hayvanlığın alemi yok....

    uzun uzun anlattık kaç kere... tebliğ ettiği dinin tüm hesapları hicri takvime göre ayarlanmış bir peygamberin doğumunu (sabit kalması imkansız) bir miladi tarihte kutlamak yalandan öte ahmaklıkır.

    ayrıca hazreti muhammed 17 haziran 569'da doğmuştur. (569'un 12 rebiülevvel'inin karşılığı budur illa uyarlayacaksak. Muhammed Hamidullah'da yanlış biliyor diyorsan başka tabi.)

    ayrıca 20 nisana çakmaya çalıştığınız tarih de 12 rebiülevvel (571) değil, 9 rebiülevvel (571). daha hesap bilmiyorsunuz bir de milletin müslümanlığına laf ediyorsunuz kokuşmuş köpekler.

    sen git amerikalı yalancı peygamberinin doğumgününü kutla bizi bağlamaz öte dünyada fanilere tapmanın bedelini bağıra bağıra ödeyeceksin zaten. ama akıl baliğ, normal müslümana o putperest ağzınla dil uzattın mı koparıveririz o pis çatallı dilini...

    tekkaşın müslümanlığına gel....
    2 ...
  45. 115.
  46. Son yıllarda ısrarla 23 Nisan haftasında kutlanan şey.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük