--spoiler--
kafasına silah doğrultulan polat "daha ikinci bölümden tavuk mu vuruyon kızım" diyip küstahca bir kahkaha atar. çok sinirlenen, sinirlendikçe daha da güzelleşen seher akyıldız, başta polat olmak üzere tüm ekibi bi güzel temizler, olay yerinden koşarak kaçar. güneydoğu sorunu yeni polat alemdar'lar gelenede dek çözülemez, amin.
--spoiler--
çekilen bölümleri internetten yayınlasa çok yerinde birşey yapar pana film. interneti de sansürleyen bir kurum yok nası olsa. paylaşır paylaşır izleriz. rapidshare in sunduğu kurtlar vadisi terörde görüşmek üzere.
yayinlanmis yayinlanmamis umurumda pek olmayan dizidir, bir iki kez izlemeye calistim, sarmadi..
yalniz farkindayim ki su basligi okuyan, buraya yazan yuzlerce insandan bazilari diziyi bir yapim olarak begenirken (zevk meselesidir beni ilgilendirmez) digerleri "pkk'nin, teroristin gercek yuzunu gosteriyor" filan diyerek seyrediyorlar. bunlarin eli klavyeye filan degdigine gore az birsey okumus olduklarini saniyorum. buna ragman oyle yorumlar cikiyor ki, oyle laflar ediliyor ki.. aman allahim hangi dunyada yasiyor bu insanlar.. veya kac yasindalar henuz, ne gormusler.. hayret ediyorum.
sanki pkk boyle gokten inivermis bir ocu, canim ulkemize musallat olmus vampirler, polat hepsini tek tek temizlerse basimiz huzura erecek, cennet olacak ulkemiz.
nereden baslasam, gotumuze girmeden kirpip kesip nasil anlatsam...
okuyun gencler. madem buralari okuyorsunuz, bunlari da okuyun...
"...bu kosede, okurlarimi biktirircasina ulku ocaklarina cinayet silahlari veren jandarma yuzbasilarini yazdim, durdum, kimse kulak asmadi. bu silahlarin kayit sayilarini bile verdim, hicbir asker ve sivil yonetici bana misin demedi. ankara devlet mimarlik ve muhendislik akademisi ogrencilerinin uzerine amerikan yapisi ve ordu mali bombanin atildigini yazdim, bu bombanin. marka ve sayisini bildirdim, kimse tinmadi.
ne oluyor, ne oluyor? kim yonetiyor bu devleti?"
(bkz: ugur mumcu)
" mayis 1977'de cigli havaalani'nda acik bir suikast girisimine hedef olduk. esim ve ben, havaalani icine getirilen parti otobusune binerken kalabaligin icinde simdi rahmetli olan mehmet isvan bize yardimci oluyordu, otobusun kapisindan kalabaligin icinden esimle beni otobuse cekmeye calisirken bir silah patladi ve arkadasimiz yaralandi. hastaneye geldigimizde mehmet'in durumunun kotu oldugunu ogrendik, cunku o zamana kadar varligi bilinmeyen ici zehirli maddelerle, kimyasal maddelerle dolu bir kucuk fuzeden isabet aldigini ogrendim. ve bazi emniyet gorevlileri bu fuzeyi doktorlardan almak istemisler israrla, fakat doktorlar vermemisler. sonradan tabii o silahin izini surmeye calistim, fakat asilmaz engellerle karsilastik. ve o silahi kullandigi bilinen polis de serbest birakildi. evvela bize boyle bir silahin turkiye'de bulunmadigi soylendi. biz aksini ispat edince de 'var ama cok olaganustu durumlarda ozel izinle kullanilir' dendi."
(bkz: bulent ecevit)
"butun bu calismalar icinde askeri ve sivil guvenlik gucleri vardir ... bu genel cercevede cinayetleri, siddet ve teror eylemlerini daha iyi anlamak olasidir. konuya bu kapsamda yaklasilmadikca teror eylemlerini kaynaginda kurutmak olanak disi oldugu gibi demokrasiyi tek secenek olmaktan cikartarak butun kurumlariyla fasizmi koklestirmek de gundeme gelecektir. durum butun acikligiyla ve aciligiyla saygiyla sunulur."
(bkz: dogan oz)
"sanık ibrahim ciftci nin maktul dogan öz u tahammuden oldurdugu mahkememizce sabit görülmüstür. ancak askeri yargıtay daireler kurulu kararına direnilemeyeceginden, 7/8 lik oy cokluguna dayanılan daireler kurulu bozma ilamına sırf bu hukuki zorunluluk nedeniyle uyulmus ve sanık ciftci'nin beraatine kara verilmiştir."
dogan oz'un katili ibrahim ciftci hakkinda verilen beraat kararinin aciklamasi
okuyun. okumak iyidir:
"arkadaşlar, nerede gayri türk bir yer varsa, muhakkak biliniz ki casus yuvasıdır! münevver arkadaşlarımızın dahi gittikleri klüpler böyledir. mesela büyükada'ya gidiniz. oradaki anadolu klübü yahudilerle doludur."
(bkz: kazim karabekir)
"6-7 eylül de bir özel harp işidir ve iyi bir örgütlenmeydi. amacına ulaştı. sorarım size bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?"
(bkz: sabri yirmibesoglu)*
okuyun. sindire sindire..
"kapı açılır açılmaz içeri girdik. hepsini yere yatırdık. ne yapacağımız konusunda talimat almak için abdullah'a birini gönderdik. abdullah eter ve pamuk vermiş 'hepsini teker teker bayıltıp öldürelim' demiş. dışarı çıkıp, arabada bekleyen abdullah'la konuştum. 'evde öldürmek zor olacak. ikişer ikişer götürüp öldürelim dedim. 'olur' dedi. iki kişiyi büyük reis'in arabasına bindirip eskişehir yoluna götürdük. müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp kafalarına ateş ettik. geri döndük. böyle zor olacağını anlayınca abdullah, 'tek tek boğalım bunları' dedi. bir tanesini zorla boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmekte zor olacaktı. arkadaşları gönderdim. sonrada sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsin boşalttım. silahı da götürüp abdullah'a verdim."
(bkz: haluk kirci)
"o, köylüleri dövüyor, suya batırıyor, onları çırılçıplak soyup karın içine sokuyor, bazılarını da karısının önünde çırılçıplak soyuyordu... onun gözünde herkes pkk'lıydı, her kürt potansiyel suçluydu. zaman zaman abdullah çatlı'nın da bölgeye geldiği, bunlarla hareket ettiği söyleniyordu. ... vatandaş bana geldi. ben de durumu savcıya, kaymakama söyledim. 'biz karışamayız' dediler. hatta jandarma komutanı yüzbaşı çok iyi biriydi. 'bizim bu adamla uğraşmamız mümkün değil. bu adam direkt yukarıya, genelkurmay'a bağlı. gidin, derdinizi oraya anlatın. yoksa burada daha çok pislikler yapacak bu. benim yapabileceğim bir şey yok' dedi."
(bkz: sinan yerlikaya)*
"emri onlar vermisti. ama hapiste yatan biz olduk!"
(bkz: adem albayrak)*
"benim zamanımda ben de bomba attırdım. bir, iki kritik noktaya. boş yerlerdi! meselem mesaj vermek. batı'dan gelen memurlar, hâkimler işin ciddiyetini anlamıyor. çok koordineli ve iyi çalıştık. baktım, sonradan işler sakinleşince işi basite almaya çalıştılar. rastgele dolaşıyorlar, şunu bunu yapıyorlar. onun üzerine şunlar bir hizaya gelsin diye evlerine yakın iki yere attırdım. ondan sonra anladılar ki çok dikkatli olmalılar."
(bkz: altay tokat)
''celal talabani kalktı bana,geçen yıl oturuyoruz süleymaniyede karargahında, kütüphanesinde konuşuyoruz. ben dedim ki kürtler turanidir. evet dedi. ben buna inanıyorum. peki bu konuda neden kitap yazmıyorsunuz dedim. valla ben çok yazdım dedi. kalktı kitaplıktan üç-dört kitabı çekti. o zaman marksizm-leninizm modaydı, hep onlar üzerine yazdım. şimdi pişmanım deyip lafı kapattı."
(bkz: ahmet cem ersever)
"devlet icin kursun atan da yiyen de sereflidir"
(bkz: tansu ciller)
okuyun gencler, sirf polat alemdar'i izlemekle ogrenilmez bu teror isi..
"ergenekon genelkurmay'in da, hukumetlerin de, burokrasinin de herkesin ustunde bir orguttur. yasayla falan kurulmus bir orgut degildir. bu, 27 mayis darbesinden sonra cia, pentagon tarafindan kurdurtulmus. bunun icinde bulunan insanlar da buraya hizmet eden insanlardir. ama bunlar vatana ihanet olsun diye hizmet etmezler. biz vatani kurtariyoruz, vatana hizmet ediyoruz, vatana yararimiz dokunuyor dusuncesiyle bu orgutun icinde yer almislardir. ... bugun ceteler dedigimiz bu kucuk birimler var ya, iste bu birimler ergenekon'un icindeki birer bolum, birer parca. adini saydigimiz kisiler de ergenekon adi verilen bu ust orgut tarafindan kullanilan tetikciler."
(bkz: memduh unluturk)*
"- evet efendim. şimdi uğur ağabey'in bana aktardığı bir şey vardı. size de bir ileteyim istedim. sizinle yaptığı konuşmada, kendisinin bu apo'yla ilgili, apo'nun tutuklanmasıyla ilgili şeyi araştırdığını, siz eksik olmayın yardımcı olmuşsunuz kendisine, o, apo'nun gözaltına alındıktan sonra salıverilmesi için size bir telkinde bulunulduğu ve yukardan bir şey geldiğini söyledi bana.
- şimdi şöyle nezih. ben öyle bir olay hatırlıyorum ancak apo'yla mı ilgili, başka bir mensupla mı ilgili onu çözemedik. sayın mumcu'ya da söylediğim oydu. bana böyle bir şey gelmişti. ancak onla ilgili mi, değil mi bende resmi yazı olacak dedim. ben o yazıyı ararken o olay oldu.
- yani size bu şahsı bırakın ya da bu şahsa dokunmayın gibisinden bir şey mi geldi?
- o dokunmayın mealinde değil, bizim mensubumuzdur şeklindeydi. yalnız o mu değil mi çözemedik, o belgeyi arıyordum ben."
(bkz: nezih tavlas)
(bkz: baki tug)
evet, pkk gokten zembille inmis bir canavardir, polat abiniz sip diye bitirecek, hic merak etmeyin. yalniz o bu isleri bitirene kadar -eger, hic sanmiyorum ya, buraya kadar okuduysaniz- bir zahmet su verdigim linkleri de okuyun. okumak iyidir, en az dizi izlemek kadar iyidir. zaten zamaniniz bol, bu dizi kolay bitmez.
edit: tum alintilar sozlukte hali hazirda varolan entry'lerden aparilmistir, dolayisiyla gotumuze girecek bir durum olmasa gerek, varsa uyarin hep beraber cikaralim..
Not: tamamiyle alintidir, kaynak (bkz: eksi sözlük) ve yazari ovid 'e sükranlarimizi sunariz, bu güzel yazi icin.
Türk toplumunun tepkisizliği yüzünden terör örgütü yandaşlarını ve sempatizanlarını rahatsız edip yayından kaldırılan dizidir, basın özgürdür bunu kimse durduramaz 21 yy. kuva-i milliye hareketi öyle yada böyle başlayacaktır, bunu önüne geçilemez.
türk toplumunun nihayet tepki göstermesi sonucu yayından kaldırılan, en önemli bilgi kaynağını tv dizilerinin oluşturduğu enayileri hayal ürünü senaryolarla uydurma tarih yazarak gaza getiren dizinin son perdesi. sonuçta sürmeli titrek, konsantre deliyürek polat'a tekmeyi vurmuşlardır.
alev alatlı dizinin sansürlenmesi ile ilgili olarak ülkenin tüm sözde aydınlarına
ve tatlı su demokratlarına karşı güzel bir cevap niteliğinde yazı yazmış.neyi savunduğunu tam olarak bilmeden, kartel medyasının tetikçiliğini yapan büyük abi ve ablaları ''kurtlar vadisi şiddeti özendiriyor'' dediği için onların papağanlığını yapıp humanizma dersi vermeye çalışırken aynı anda bilimum amerikan yapımı şiddet ve propaganda temelli filmi ağzı açık izleyen yarı cahillere de kapak olacak bir yazı olmuş kanımca...
Amerikan Deniz Piyadelerinin ("Marine"lerinin) şehadetnamelerini duymamışınızdır. "Mezuniyet" töreni, gencecik erin, "Bir Deniz Piyadesi Nedir?" haykırışı ile başlar ve şöyle devam eder: "Birleşik Devletler Deniz Piyadeleri, iki yüz yılı aşkın titremesidir yerin! Cehennemdir! Ölümdür! Yıkımdır! Dünyanın gördüğü en iyi savaş makinasıdır! Bombaların açtığı bir çukurda doğduk biz! Anamız bir M-16, babamız ta kendisidir iblis'in!
Denk al ayağını! Senin hayatına yönelik yeni bir tehdittir, yaşadığım her an benim! Ben, kaba görünüşlü, gezginci bir deniz piyadesiyim! Ben, kibirli, benmerkezci ve küstahım! Korku nedir bilmem; çünkü korkunun ta kendisiyim ben! Kan ve barsaktan oluşan yeşil bir canavarım! Suda da, karada da yaşayabilirim! Ama sudan çıktım ve cerahatimi dünyada mukim Amerikan-karşıtlarının üstüne boşaltıyorum! Ne zaman gerekir, ne zaman olursa, muharebe alanında görkemli bir ölümle ölecek, hayatımı Annem, Deniz Piyadeleri ve Amerikan Bayrağı uğruna feda edeceğim!
Kartalı Hava Kuvvetleri'nden, çıpayı Deniz Kuvvetleri'nden, halatı Kara Kuvvetleri'nden çaldık biz! /forslarından bahsediyor. Amerikan Deniz Piyadelerinin forsları halat sarılı çıpanın üstüne konmuş kartaldır/ Allah dinlenirken Yedinci Gün'de, O'nun sınırlarını aştık, dünyayı çaldık! O gün, bu gün, gösteriyi biz yürütüyoruz!
Biz, piyadeler gibi yaşar, denizciler gibi konuşur, her ikisinin de ayaklarını yerden keseriz şamarlarımızla! Gündüz asker, gece hovarda, dilediğimizde sarhoş ve Allah'ın izniyle, Deniz Piyadeleri'yiz, biz!"
Gel, kardeşim, gel! Gel de, yasakla bütün şehadetnameleri ekranlardan! Yasakla ki, muhtelif Samast zanlıları, dinleyip, dinleyip de büsbütün kudurmasınlar!
Ey, ihtiyatlı resmi/sivil aydınları ülkemin! Ey, hayatı göğüslemeye gelince, sıradanlaşan sıradışı entellektüelleri ülkemin! Sakın, duymasın bizim yeniyetmeler kötülüğün amansız bir gerçek olduğunu! Biri diğerinin gırtlağına çökmüş, boğazlamaya çalışan, aynı kalbi paylaştıkları için bir ömür boyu başaramayan, ak saçlı siyam ikizlerinin varlığını. Çıplak memelerine yapıştırdıkları çıplak bebelerini, açlıkla kudurtulmuş bekçi köpeklerine teslim etmeyen, karınları burunlarında, çırılçıplak gebeleri. Dağıtılan beyinleri. Akıtılan beyinleri. Boşaltılan beyinleri. Çocuk çığlıklarını. Dev ... paraladığı ufacık çocukların cesetlerinden arda kalanları. Bir an önce ölmek için çırpınan gaz odası kurbanlarının haykırışlarını. Boşalan barsaklarının paniğini. Birkaç asılan, boynu kırık bedenleri! işgalcilerin bir deri bir kemik bıraktığı bedenlerin dağlar gibi yığıldığı münbit toprakları. Çarpılan ağızları, dökülen dişleri. Oyulan gözleri. Kanı, dışkıyı, karanlığı. Eksi altmış derece soğuğu, artı altmış derece sıcağı. Karbonmonoksit, amonyak, metan püsküren taşlaşmış gezegeni. Tamahı, ihaneti, zulmü, iftirayı, tuzağı, dalavereyi. Soykırımın varlığını duymasınlar.
Sansür mide bulandırır`...
Yaşayakalabilmek için kötülüğün gözünün içine bakmak zorunda olduklarını bilmesinler! Neyle karşı karşıya olduklarının ayırdına varmasınlar! Gerçeklerle silâhlanmasınlar, sakın! Sakın, bilmesinler aslında amansız bir savaşın ortasında doğduklarını! ihtiyatlı abilerinin sesine, 'doğru' bellediklerine ters düşmesinler! Sakın farklılaşmasınlar! Yüreklerindeki savaşçıyı uyandırmaya kalkmasınlar! Umutsuzluğu ve korkuyu ilkesel olarak bile reddetmesinler! Sayısız hasımla tek başlarına halleşebilecekleri bilgisini güçlendirmeye kalkışmasınlar!
Monşer, ama herkes bilir, "yiğitlik" iştiyakının çağdaş bir toplum yaratmak yolunda ne denli tehlikeli bir ruh hali olduğunu! Herkes bilir, "yiğitlik" denilen ruh halinin güvenlik içinde olmaya, rahat yaşamaya duyulan akıldışı husumet olduğunu! Gençlerimize rahat batmasın! Giyim kuşam, gastronomi, seyahat, eğlence, modalar, küsmeler barışmalar, nazlar niyazlar - aman çağdaş 'trend'lerin dışına düşmesinler! Gerçeklik yolunda entelektüel toz dumandan korkmadan yürümeye kalkmasınlar! Don Kişotluğa soyunmasınlar sakın! inançlarını, güncel hal ve şeraitten, dost ve müttfefiklerimizden, genelde kabul gören değerlerden, sağlıklarından, ailelerinden, kınanmak hatta nefret edilmekten üstün tutmasınlar! Küçük bir övgü ya da söylem ile mutlu olabilenleri, "sıradan adamdan yiğit olmaz, yiğit sıradan değildir" tafrasıyla küçümsemesinler. Kendilerinde var olduğunu keşfettikleri gücü, itiraf, teslim, ikrar, kabul ve ilân ederek, incelikli düşünürleri, ihtiyat sahibi insanları gücendirmesinler! Felsefi olmayan, kutsal olmayan bir tarafları olduğunu anlasınlar!
Aşırı bireysel ve gururlu olduklarının farkına varsınlar. "Öteki"lerle aynı dokuyu paylaştıklarının çoğu zaman ayırdında bile olmadıklarını görsün, utansınlar! Her şeye rağmen, derin saygı gördüklerini hissediyorlarsa şayet, "yüce davranışlar" denilen eylemlerin, akıl işi olmadığının idrakinde olsunlar! Günümüz Türkiye'sinde eylemlerini usa vurmayanlara kuşku ile bakıldığını unutmasınlar. Usa vurmaz, hisseder, ve eyleme geçer olmak; kısıtlamaya, sansüre gelmezlik yerleşiklerin huzurunu kaçırır, ince ruhlu olanlarımızın midelerini bulandırır, bilsinler.
Entelektüel kırtasiyeye değil, varlıklarındaki o gizli dürtüye, yaşayakalma güdüsüne itaat ettikleri gerçeğiyle avunmasınlar. Yaşayakalma güdüsü, zaman zaman en sıradan olanımızda da vardır varolmasına da, onlarınki süreklilik arzettiği, ısrarcı, atak olduğu, yorulmak bilmediği için tehditkârdır, unutmasınlar! Zorlukları tebessümle karşılayan, tehlike sirenlerine kulaklarını tıkayıp kendi müziğini yapan, kendi davulunun ritmine yürüyebilen, az rastlanır ruhlar kendi hallerine bırakılmazlar, "dengesizlik" karşı karşıya kaldıkları en hafif itham olacaktır.
Yiğitliğin, "yiğitler"in kendilerinden başka kimseye erdem olarak görünmediğini de bilsinler. Hangi kitap kurdu demiş, öğretilmiş çaresizlik bu topraklarda yaşayakalmamızın önündeki en büyük müşküldür diye? Kim demiş, en büyük müşkül, yitirdiğimiz özgüvenin yeniden tesisidir diye? Hangi aklı evvel tespit etmiş, fena halde ürkütülmüş, savunmaya itilmiş olduğumuzu? Kavrukluğuna bakmayıp, durumu hamasi böbürlenmelerle idare eden bizim gibi ilkel kalabaların, "yiğit" tipolojilerine ihtiyaçları olamaz! "Yiğit" tipolojilerine, ne gerçekte, ne ekranda, ne sanalda, ne lâfta, ne perdede, ne temennide, ne de duada ihtiyaçları olamaz!
"Polat" tipolojisi de kim oluyormuş?!. Bırakın, yiğitlik, John'lara, Johnny'lere, marinlere, rambolara, dört köşe çeneli Marlboro erkeklerine kalsın. Biz, delikanlılarımızın başına çuval yerine kadın içliği geçirerek, "insancıl"laştığımızı sanalım! Bu gezegende obez bir efendinin sofrasına sığınmış bir garip besleme kadar bile şansımız olmadığını unutalım. Aklımızı, iz'anımızı, RTÜK'e ve sivil avenesine teslim edelim! Gerçeklik gibi, umut gibi, sanatsal üretim gibi, başarı gibi utanç verici düşüncelerden uzaklaşalım. Avrupa Yakası'na, olmazsa Gümüş'e takılalım, kimseyi incitmeyelim, kimseyi kırmayalım, medeni abilerimizin izinden ayrılmayalım! Müstehaktır. Dünyayı bilmeyen, dünyanın maskarası olur. Kötülüğü bilmeyen, yaşamın.
Kavminin kaderini eline almaktan kaçınan...
Hangi koalisyon güçlerininkidir bilinmez; ama bu gezegenin bir yerinde, kalabalık omuzlu bir "psikolojik savaş uzmanı"nın, koltuğunun arkasına rahatça yaslanıp, gülümsediğini görebiliyorum.
"Kurtlar Vadisi"nin emekçilerine gelince: Diziyi saatler süren reklamlara dayanamadığım için izlemedim. Yakınlarda, DVD'sini gördüm. Sinemanın Türkiye'de belki de ilk kez, marjinal olmayan kaygılara seslenebildiğini düşündüm. Akıl vermek haddim değil; ama kadim bir Uygur diskuru vardır. "Kendinize güvenin!" der, "Kendinize güvenin! Akranlarınızın, çağınızın, Gerçeklik'in payınıza düşen kadarıyla da olsa, hakkını verin. Dil, din, ırk, cinsiyet ayırımının tuzağına düşmeden, zamanınızın en yetkin bilginleriyle, sanatçı ve filozoflarıyla dostluk kurun. Mahrem düşüncelerinizi aşkın zekâlarla paylaşın. Sizler, anneleri tarafından sakınılmak durumunda olan özürlüler ya da çocuklar değilsiniz. Kavminizin kaderini eline almaktan kaçınan korkaklar değilsiniz. Sizler, mağdurların kefaretini ödeyecek, kâbustan uyandıracak yetişkin erkeklersiniz."
--spoiler--
sokağa çıkın. ya da çıkmayın. şöyle internetten haberleri bir karıştırın. kaç çocuk, ya da eşşek kadar adam buldunuz polat alemdar denen kurgu karaktere özenmiş?
yıllar önce, pokemon'da oldu aynısı hatırlar mısınız bilmem. biz çizgi diziyi masum izleyen bir çocukken, kendisini pokemon zannedip camdan atan çocuk haberleri düştü gündeme. sonra ne oldu? yasaklandı dizi. işte aynı karardı. o dönemse, "aman, nasıl olsa çizgi film." tadında bakılmıştı.
şimdi aynısı kurtlar vadisinde oluyor. birileri, çocuklar hatta yetişkinler, kurgu, suç işleyen karakteri idol alıyor. onun gibi olmaya soyunuyor. ama bu kez, belli bir kesimi damarından vurmuş. milliyetçilikle besleniyor ki, yayından kaldırılmasının ardından bu kişilere demagojiyle güzel bir gaz veriyor. "haydi aslanlarım" diyor.
o zaman neden inmediniz bunun temeline. elbette birileri "suç işleyen karakteri" idol alıyorsa, kendini "pokemon" zannediyorsa bunda yayınlanan dizinin bir suçu yok. bunda televizyona bağımlı olmuş, birbiriyle ilgilenmeyen, konuşmayan, çocuklarını televizyonun karşısına oturtup avutan bizlerin suçu var. ama bu düzelmedikçe, devletin gelip, bizim aile ilişkilerimizi değiştirecek hali yok. devletin yapacağı, işte böyle suça teşvik eden kaynakları yok etmektir. bireylerin bu kaynaklardan dolayı neden suça yöneldiğini incelemek ve buna çözüm getirmek değil.
--spoiler--
bu dizinin yayından kaldırılması sansur degil ise, sansur nedir?
ifade ozgurlugu diye avaz avaz bagıran kitle, neden bu sansurumtrak olayı tepkiyle karsılamazlar?
murathan mungan bu diziye karsı ,ifade özgurlugu destekcisi bir aydın olarak, neden propoganda yapmıstır?
Kendisine olan sevgim ve saygim neden örselendi?
ben neden kurtlar vadisini savunur hale geldim?
burada neler oluyor?
biri bana anlatsın yahu!!!
cok az sayidaki sikayet bahane edilerek yayindan kaldirilan dizi. asil kaldirilma nedeni abd'nin sikayetleri olmasin? elif safak ve orhan pamuk icin ortaligi (hakli olarak) ayaga kaldiran demokrasi havarileri nerede cok merak ediyorum.
Bazılarının zoruna gitmiş dizi. Doğudaki nankör bir kitlenin rahatını bozmamak, yaptıklarını halkın gözünün önüne sermemek için yayından kaldırılmıştır. Kaldırılmasa halkın onlara olan öfkesi daha da artacaktır. nefret ettiğimiz olayları gözümüzün önüne kadar getirecek olan dizidir fakat yayından kaldırılmıştır.