polat alemdar'ın iyiden iyiye kendini aştığı dizi. artık senaristler uyuyan dizi izleyicisinin heyecanlanması için mi böyle bir şey yaptı bilemiyorum ama bir kafa kesme sahnesi ile başlayan dizi maceram gene bir kafa kesme sahnesi ile bitecek gibi duruyor. hayır o nasıl bir reflekstir öyle mubarek, tamam baban yumruktan miyagi edası ile sıyrıldı geçen bölümde ama sen nasıl ettin celal karacadağ'ın herifinin sıktığı kurşundan öyle sıyrıldın anlayamadım gitti. hele o final sahnesinde ki prince of persia edesıyla salladığı kılıç darbeleri of anam of. yandım ekranın karşısında, eridim, kül oldum, altıma ettim. büyük adam valla bu alemdar polat, dizi de büyük.
ulan nasıl bir saçmalıktır iki kişi ülkenin en güçlü adamlarından birinin evini basıyor içerdeki 15 kişi bu baskıncılara ateş ediyor. kurşunlar adamlara hiç değmiyor iki kişi herkesi temizliyor. sonunda kahraman bozuntusu acayip ayak hareketleri ile yaklaşıp bir adamın kafasını uçuruyor. birader sen o kılıcı orada bıraktın senin parmak izin var onun üstünde ve o girdiğin evde güvenlik kameraları var. kim olursan ol bu kadar açık delillerle seni kimse suçlamayacak mı bsg.
artık polat alemdar karakterinin iyice antipatik gelmeye basladıgı dizi. konusmalar, mimikleri, gülmesi, aglaması bu işi becerememenin, işin sadece ticaret oldugunun göstergesidir. insanlar * artık bu diziyi alışkanlık oldugu için izlemektedir bence. eski bölümlerde bi mantık vardı bi devamlılık vardı. pusu da adam 2 bölüm muroyla çatısıyor 3.bölüm de muro unutuluyor sanki dost oldular. sadece günü kurtarmaya o haftaya bakıyolar. az ömrü kaldı bu dizinin iyice sıkmaya basladı lakin.
benzetilmediğimiz bir tek "zurna peşine takılan köpek" kalmıştı, onu da sağolsun ömer babanın ağzından söylettirerek misyonunu tamamladığını düşündüğüm dizi.
siyasete bu kadar dalmışken -yani alenen akp'yi kollarken-, 185.000 dönüm arazinin israil şirketlerine verilmesini desteklemesi gereken dizi. hazır, mossad da diziye ucundan girdi.
bununla beraber, bankacılık sektörünün yabancının eline geçmesini de güzel şekilde savunmalıdır polat alemdar. polat abi işi gücü bıraktı, türkiye'den "sıcak para" çıkışını engellemeye koyuldu, o değil de bir de kürşat tüzmen'in "fabrikaları mısır'a taşıyın" talimatı verdiği tekstil sanayicisine de polat abimiz tarafından gözdağı verilmelidir, hazır kürşat tüzmen'in çok sevgili biraderi, istihbaratçı alper iken.
- abdülhey, şu tekstilci var ya, 3 tane fabrikası olan, onu buraya çağırın.
* tamam abi de neden?
- mısır'a taşısın fabrikayı.
* tamam abi, hemen çağıralım.
- bir de sermaye çıkışı olmasın.
* e abi, fabrikayı kapat diyorsun, sermaye çıkmasın diyorsun?
- para çıkmasın abdülhey. muro'yu da çağır bu konuda bir çözümleme yapsın.
+ sayın liderim polat alemdar, bu pis burjuva, komprador tekstilciler derhal mısır'a gitmelidir.
- aferin muro.
+ devrim için tekstilin mısır'a taşınması, güneydoğu'daki mayınlı arazilerin de en az 50 yıllığına israil şirketlerine verilmesi gerekir liderim.
- aferin muro. seni oluşumumuzun strateji masasının şefi olarak atıyorum.
+ var olsun devrim liderim.
genetiğinde var olan tavuk gibi adam kesmek iç güdüsünün polat`ta körelme yapmaması sevindirici bir durum. kil bil modunda quentin tarantino esintileri izledik, yürü be alemdar polatım.
memati iyice cizgiden cikmaya basladi. tamam, ortada yasanan onca sey var, eroin illeti var kabul de. kardesim o kadar kolay mi bazi seyler. o ne oyle daha dun kopek cektigin bir kadina " seni terkedemem " gibi itiraflarla, soft duygu yuklemeler. girme sen boyle muhabetlere. sen guzelce tedavine bak, istirahatine bak. arkadaslarin seni bekliyor.. yoksa artik is sirazesinden iyice cikacak. " bu iskender buyuk, gercekten buyukmus " gibi biat cumleleri alemde mirildanmaya basladi bile. benden soylemesi. baksaniza bi fenomeni got oglanina cevirdi iskender b. kimin aklina gelirdi. helal olsun, ne diyelim.
bizim kalburüstü gençlerimizin: "şiddet içeriyor, özendiriyor" diye ortalığı velveleye verdiği dizidir. haa bunlar testere serisini ezbere bilirler yalnız. filmlere ve dizlere bok atcaksak, bütün masalları film yapalım oturup izleyelim. alın size en efendi diziler:
-polyanna
-kırmızı başlıklı kız
-türkiye ne güzel
-her şey yolunda
-şirinler kampta
-şirinler askerde
-şirinler kamyon sürücüsü
herkesin izlediği, yine aynı "herkesin" bok attığı dizi. eksiği yok mu? bi' dolu!
bi' kere kılıcın üzerinde kan olmamasına takılmamak gerek, sizin düşündüğünüzü hem set ekibi hem senaristler hem de yönetmen düşünebiliyor merak etmeyin, rtük'ün ceza-i yaptırımlarının neticesidir o kılıçta kan olmaması. bi' detaya bu kadar takılıp "lan acaba neden" demeyen bünyelerinize de ayrıca selam olsun burdan..
senaryon dağılmıştı, şimdi hepten götü kaybetti. duman oldu. ama bi' şekilde bağlayacaklarını umuyorum, zira "her karakterle en az bi' kere çatış, sonra da siktir et ne bok yiyorlarsa yesinler" düsturuyla dizi final yapmaz, yapamaz. celal'in intikamı için iskender çok fazla hamle yapmayacaktır ama diğer aileler biraz daha kontrollü olacaklardır. muhtemelen bedri gidecek polat'ın üstüne.
beni sıkan tek nokta hakan. kurtulun şu hakan'dan artık kardeşim. o ne lan öyle, adam ne ölüyor ne zapt ediliyor. o kelepçeyi nasıl açtın sen tek gözünle?
ilk başladığı günden bu yana ilgi ile izlenen aksiyon dizisi.
Kurtlar Vadisi başladığında seyircinin ilgisi süleyman çakır ve memati üzerindeydi. Çünkü dizide türk seyircisine sempatik gelen iki karakter sadece bunlardı. Bu karakterler hem racon kesiyor, haraç topluyor, adam kesiyor, kumar oynatıyor, kaçakçılık yapıyor, her türlü pis işe bulaşıyor hem de delikanlılık ve fakir fukara edebiyatı yapıyorlardı. Tam da türk seyircisinin ağzına layık iki karakter.
Polat Alemdar karakteri ilk bölümlerde bu iki karaktere nazaran daha silikti, çünkü o devlet tarafından mafyayı çökertmek üzere görevlendirilen bir ajandı.
Mafyacılık oynamak (her türlü pisliğe bulaşmak) ve delikanlılık.
Birbirine taban tabana zıt bu iki kavramı bir potada eriten bu iki karakter türk seyircisini de ekran başında eritmeyi başardı.
Sonra işin içine vatan sevgisi ve milliyetçilik gibi kavramlar girdi, süleyman çakır denen mafya bozuntusu bir noktadan sonra safdışı edildi, polat alemdar ön plana çıkmaya başladı. Ve sonrasında mafyanın da üzerinde olan konsey ve bu konseyin bağlı olduğu mabet üyeleri (bir nevi tapınakçı masonik oluşum) oyuna dahil oldular.
Aha dedik, eğer gerçekten tapınakçıları anlatacaksa bu dizi izlenir, zira mabet olgusu ortaya çıkıncaya kadar diziyi ve onu seyredenleri kötüledik, diziyi acımasızca eleştirdik.
Küresel çetenin ortaya çıkmasıyla dizi konseptini farklı bir boyuta taşımış oldu. O dönem gerçekten de bir takım gerçekleri hiç korkmadan büyük bir cesaretle anlattı. Türkiye'de ilk defa bir televizyon yapımında küresel çeteden bahsediliyordu. Bu bir nevi devrimdi aslında.
Dizinin son bölümlerinde muhtemelen senaristlerin iyice yorulması neticesinde senaryo boka sarsa da, polat alemdar'ın gizemli yolculuğu abd'ye kadar uzandı ve mahkemede de son buldu.
Pusu versiyonu başladığında da, bir önceki versiyondaki küresel çeteye daha derinlemesine girileceği ümidiyle seyretmeye devam ettik. Bir çok mantıksızlığı, saçmalığı küresel çetenin ve anlatılması umulan gerçeklerin hatırına gözardı ettik.
Ama bir de baktık ki, küresel çetenin karşısına sözde bilmem kaç bin yıldır türk ulusuna yön verdiği, mevcut devlet yıkıldıkça yenisini kurduğu iddia edilen bir takım gizemli ihtiyarlar çıkarıldı. ihtiyarlar temasının dayandırıldığı o malum , iktidar partisinin de biat ettiği cemaat oluşumunun bağrından çıkan birilerine ait o kaynak bizlere açık ve net olarak gösterdi ki, dizi bir önceki konseptinden çoook farklı bir boyuta getirilmişti.
Bir başkaca kaynaktan beslenen ve aynı moruklar * temasını işleyen birileri çıkıp, dizinin türk halkına kurulmuş bir tuzak olduğunu bile iddia ettiler.
Hala diziyi izliyoruz, bir türlü vazgeçemiyoruz, çünkü konunun nerede sonlanacağını, bokunun nerede çıkarılacağını merak ediyoruz.
izlemekte sakınca yok da, bir de bu açıdan değerlendirip izlemekte biraz olsun fayda var kanaatindeyim.
Bu neye benziyor biliyor musunuz? iki tane canavarın kuzuyu yiyebilmek için birbiriyle kıyasıya kapışmasına benziyor. Kuzu da eli kolu bağlı ve çaresiz, kendisini en az acı vererek yiyecek olan canavara destek olmaya çalışıyor.
ömer baba'nın anlattığı ağa-köpek hikayesini yıllar önceki ilk dizide hüsrev ağa anlatmıştı.hatırlayanlar bilir.
ayrıca eskisi gibi kafa kesmeyi canlı canlı göstermeyip, çok güzel bir efektleme yapmışlar. bu raci şaşmaz yavaş yavaş işi öğrenmeye başlamış.
not: bugüne kadar yayınlamış bütün kurtlar vadisi'ni izledim.bu konuya bu kadar felsevi, bu kadar edebi, bu kadar kompleks bakıyorlar anlamış değilim. altı-üstü bir dizi.
örgütün ne kadar tırt örgüt olduğu ortaya çıkmıştır.tecrit diyorsun adamı içinden fil geçecek kadar büyük pencereli bir odaya koyuyorsun.hem parmaklıksız, hem de giriş katı.neyse muro nun kaçmasına sevindim.
ilgiyle takip ettiğim dizilerden bir tanesi. ben bu dizinin yönetmenin el fetişisti olduğuna karar verdim arkadaşım. iskender bir şey der el hareketi zoomlanır polat kafasını keserim der el hareketi yakın planla çekilir n eoluyor kardeşim daha mı inandırıcı oluyor yani.
bi de harbi 2 kişi o kadar kişi tarafından korunan evi elini kolunu sallaya sallaya içeri girebiliyor ya ben daha bir şey demiyorum. ulan feyk de olsa 3-4 kişi daha gelir yanınızda.
kucuk iskenderin kucuk inciye iyice asina oldugu bolum.
hasılı
skender inciyi .ikiyoooo.
birde merakım:
iskender insülini eroin kıvamında alıp orgazm olup kendinden geçiyor, acaba inci düzgün bi muamele çekerse ne hale geliyodur?
yonetmenden ricamız sevişmelerini göstermese bile bir sevişme finalinde büyük iskenderin orgazm olusunu görmek isteriz.
--spoiler--
ajan polatı bürokrat, doktor, taksici, feylesof, on numara aşık, salon erkeği görmüştükte bi ninjalığı kalmıştı. o ne hareketti öyle.
--spoiler--
34. bölümden alınan ve kafa kesmenin hemen ardından çekilmiş fotoğraf http://www.kurtlarvadisi.com'u tıkladığınızda direkt karşınıza çıkıyor. buraya kadar her şey normal ama polat kafa kesmiş gibi değil eliyle nah hareketi çekmiş gibi görünüyor.
