Baloya giren ilk kadını saat 12 olmadan öpme iddiası bize yabancı değildi..yaşadıgı malikhanede darlanan şura'nın ilk balosunun salon zemini kahve rengi kareli müşambayla kaplanmıştı...
apaçi dizisi olan neydi adı amk, bundan önceki dizisi boka sarınca yine dandik bir aşk hikayesi yazmışlar.. aşk romantizm tek başına alıp götürmüyor diziyi anlayın şunu amk, biraz ekşın, biraz aksiyon katın lan. yaratıcı fikirler bulun amk. televizyon sektöründe de kimse işini hakkıyla yapmıyor kolay yoldan reyting avına çıkıyor.
dizide (yani kitapta) 1. dünya savaşı sırasında yaşanmış (gerçek) olaylar anlatılıyor.
o zamanın/yerin şartlarını anlamaya çalışıp ona göre değerlendirilmeli.
o zamanın rusyasındaki bir türk/tatar asilinin çarın ordusunda subay olması gayet doğaldır. sınıfsal konumu gereği işçi devrimine karşı olması da doğaldır.
kaldı ki o aralar anadoluda bile milli bilinç yok gibiydi.
1. savaşı, hatta kurtuluş savaşını inceleyen bu durumu çok açık biçimde görebilir.
1914 kışında iskenderun sahillerinden çıkarma yapıp o civardan geçen demiryolunu uçuran ingiliz askerlerinin çamura batan arabasını iterek yardım eden türk insanları bugünkü aziz milletimizin dedeleridir, birbirimizi haybeye gazlamayalım.
vatandaş kalkmış, yok türk çocuğu çarın ordusunda subay mı olurmuş, hainlikmiş gibisinden hamasi ergen laflar ediyor.
biraz beyninizi çalışmaya zorlayın, o yıllarda çarlık ordusunun belkemiği kazaklar ve türklerdi.
2. savaşta tatarların alman tarafına geçip sscb ye kelek yapmış duruma düşmelerine kadar da hem çar ordusunun hem de sscb ordusunun en güvenilir asker kaynağıydı o coğrafyanın türkleri.
ayrıca, yaşananlar bize yanlış ta doğru gelse buna propaganda filmi mantığıyla bakmak nedir ki. orada yaşananlar anlatılıyor, o kadar. üstelik te tv dizisi tarzında.
haa, bu tür filmlerde hep kahraman milletim-kahraman askerim-bir türk dünyaya bedel tarzı şablonlarla beyni yıkanmış olan, yurdumun kenan evren gençliğinden bunları değerlendirip anlamalarını beklemek te yanlış orası ayrı.
dizide (yani kitapta) 1. dünya savaşı sırasında yaşanmış (gerçek) olaylar anlatılıyor.
o zamanın/yerin şartlarını anlamaya çalışıp ona göre değerlendirilmeli.
o zamanın rusyasındaki bir türk/tatar asilinin çarın ordusunda subay olması gayet doğaldır. sınıfsal konumu gereği işçi devrimine karşı olması da doğaldır.
kaldı ki o aralar anadoluda bile milli bilinç yok gibiydi.
1. savaşı, hatta kurtuluş savaşını inceleyen bu durumu çok açık biçimde görebilir.
1914 kışında iskenderun sahillerinden çıkarma yapıp o civardan geçen demiryolunu uçuran ingiliz askerlerinin çamura batan arabasını iterek yardım eden türk insanları bugünkü aziz milletimizin dedeleridir, birbirimizi haybeye gazlamayalım.
vatandaş kalkmış, yok türk çocuğu çarın ordusunda subay mı olurmuş, hainlikmiş gibisinden hamasi ergen laflar ediyor.
biraz beyninizi çalışmaya zorlayın, o yıllarda çarlık ordusunun belkemiği kazaklar ve türklerdi.
2. savaşta tatarların alman tarafına geçip sscb ye kelek yapmış duruma düşmelerine kadar da hem çar ordusunun hem de sscb ordusunun en güvenilir asker kaynağıydı o coğrafyanın türkleri.
ayrıca, yaşananlar bize yanlış ta doğru gelse buna propaganda filmi mantığıyla bakmak nedir ki. orada yaşananlar anlatılıyor, o kadar. üstelik te tv dizisi tarzında.
haa, bu tür filmlerde hep kahraman milletim-kahraman askerim-bir türk dünyaya bedel tarzı şablonlarla beyni yıkanmış olan, yurdumun kenan evren gençliğinden bunları değerlendirip anlamalarını beklemek te yanlış orası ayrı.
kıvanç tatlıtuğu'n partneri olarak farah zeynep abdullah'ın seçilmesi bence yanlış olmuş. yetersiz kalıyor kıvanç tatlıtuğ'un yanında. belki de öyle bir geçer zaman ki rolünden kaynaklı bu görüşüm ama, dizide kıvanç tatlıtuğ'un partnerliğini taşıyabilecek bir aktris seçilebilirdi.
Asla bir Kuzey Güney olamayacak dizidir. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler; Kıvanç kendini yine geliştirmiş ve bambaşka biri olabilmiş ama partneri (bkz: Zeynep Farah) çok kötü bir seçim olmuş! Soluk teniyle, nohut sarı saçlarıyla hastalıklı bir görüntü çıkmış ortaya. Partneri Beren saat olucaktı ilkçağ dönemi aşkı bile sıkıcı gelmez izlerdik. Çok sıkıldım izlerken.
dizi sayesinde ekim devrimi nin nasıl başladığı hakkında biraz bilgimiz oldu. dizi de oyunculukları
başarılı buldum, çalınan müzikler çok güzeldi. fakat aklımda hep olumsuz kısımlar kaldı. türk dizilerinin
temel sorunu diziyi zayıf bir temel üzerine kurmaları. dizide komutan yanındaki askere ne olursa olsun bekle,
ateş etme diyor. asker ateş ediyor ve onun bizi vurmasını mı bekleyecektik diyor. bir askerin böyle bir
emre uymaması imkansız, hele hele rütbeli bir askerin. yönetmen, senarist neyse işte mafya filmiyle
asker filmini karıştırmış... bir de şu esas kız için girilen iddia meselesi çok klişe olmuş, ucuz şeyler bunlar.
benim gözümde dizinin seviyesini iyice düşürdü... ilk bölümünün tamamını seyrettim. ilerdeki bölümleri dizinin gidişatı belirleyecek...
genelde farah zeynep abdullah ın kıvanç ın yanına yakışmadığından dem vurulmuş fakat o kızdaki alt yapıyı biliyoruz, öyle bir geçer zamanki de güzelliğin vücut bulmuş haliydi kendisi. kanaatimce ilk bölümlerde aşık ve çekici bir kadın imajından çok masum bir genç kız havasında olduğu için öyle görünüyor. onun dışında çekimlerini çok kaliteli bulduğumu fakat diyalogların biraz yetersiz kaldığını söyleyebilirim ama normaldir. bir dizinin ilk bölümünden bahsediyoruz ve daha çok karakterleri tanımamıza ve karakterler arasındaki ilişki kombinasyonunu anlamamıza yönelik diyaloglardı. hor görmemek lazım izlemeye devam, bir kaç bölüme kadar yerini bulacaktır.