eğer insanlar gelişmiş zeka seviyesi sayesinde diğer hayvanları grup halinde, kendi yaptığı aletler(bıçak, tüfek vs) veya kendi bulduğu kurumlar veya yöntemler sayesinde(hayvan evcilleştirme, medeniyet kurma, toplu halde organize bir şekilde yaşama, hatta ve hatta din, ritüeller vs -sosyolojiye giriş konularıdır kendileri-) avlayabiliyor veya onlardan maksimum düzeyde yararlanabiliyorsa, doğal olmayan birşeylerin var olduğunu nasıl gördüğü merak konusu olan insanlardır. herhalde birileri "doğa" diyince orman, ağaç, ve minimal düzeyde bir yaşamı anlıyorlar. unutmayalım ki, insan evrimi -gerek fenotipik, gerek genotipik, gerekse toplumsal anlamda, yani bir bakıma hem genleri hem de meme(miim diye okunur)leri gayet doğal süreçlerin sonucudur. buna organizasyon, yaratıcılık, medeniyet veya dinleri bile ekleyebiliriz. doğal olarak, kendinden daha "alt" bir basamakta bulunan türleri de avlamak, yemek, yutmak (ne adına olursa olsun, -din vs) gayet doğaldır.
"doğal denge"ye üzülen insandır! tabii tabii... doğal denge, tabiî ya. 5 kişi tutsun hayvanın kolundan bacağından, bi de doğal denge ürünü bıçak ile hiç görmediği, hiç bilmediği bir güç adına kesilen hayvanlara üzülen insandır.
anlaşılamayan, doğal dengeyi kavrayamamış insandır. hatta ve hatta yırtıcı özünü unutmaktadır(insan bir zirve(doruk) yırtıcısıdır, inanmamakta serbestsiniz.). "yaa işte eğer atalarımız bu şekilde hayvan avlamasalardı sen de bugün burada olmayacaktın" demek isterim kendilerine.
üzülecek şey bulamayan insandır. normalde et yemem de demez aslında bu insan. mezbahalarda hayvanların daha hunharca kesildiği, kurbanın ise usulüne uyulursa çok masum olduğu düşünülürse gözü görmediğinden gönlü katlanan insandır.
elbette üzülüp duygulanabilir insan ama o kurbanlar zaten kesilecektir. en azından dini bir zorunluluk sayesinde aç insanların karnı doyar bu gerçekten mutluluk vericidir.
yılbaşında kesilen hindilere, sokak ortasında ciyak ciyak bağırtılarak haşlanılan istakozlara, afrika'da ölenlere kıçıyla gülen insandır, ilginçtir. islam inancından bihaberdir; bihaberse konuşmasındır. kurban bayramında hayvan kesmenin bile bilmemkaç tane şartı, özelliği varken gelip hala bikbik yapmak ebu leheb'in 21. yy versiyonu olmaya eşdeğerdir efem.
elbette normal bir davranıştır. her ne kadar dini bir görevini yerine getiriyor olsa da içlerinde bir burukluk yaşıyordur. aynı insan kuruyan bir çiçeğe, kesilen bir ağaca, yanan ormana da acıyordur. nede olsa hepsi bir canlı. ama neden illaki kurban bayramı gelince insanların iyiylik duyguları ayyuka çıkıyor anlamıyorum. bunu sorun yapan insanlar balıkçılara da kızıyor mudur mesela? üstelik bu balıkçıların bir çoğu bunu 'hobi' olarak yapıyor ve bir canlıyı öldürmek için de bir canlıyı yem olarak kullanıyırlar. ya ağla balık tutanlar? aynı anda kaç tane balığın ölümüne neden oluyorlar? amaç üzüm yemek değil de bağcıyı dövmekse o ayrı tabi.
adam vejeteryen ise üzülmesine pek bir anormallik yoktur ve de üzülsündür.
ama adam kırmızı eti, beyaz eti çatur çutur tüketiyor ve bir de üstüne üslük "yaw yazık bu kurbanda kesilen hayvanlara" diye yazı döktürüyorsa hem ikiyüzlüdür hem de art niyetlidir.*
sadece kurban bayramında kesilen hayvanlara üzülmez dünyanın neresinde ve ne şekilde olursa olsun hayvanlara yapılan eziyetlerin hepsine aynı şekilde üzülür. kısacası hayvan dostudur.
ispanya'daki asıl vahşeti (boga güreşi) görmeyen garip insandır. kurban bir ibadettir ve kişi hayvanlaşmadıkça kurbana eziyet edilmez ancak boğa güreşlerinin amacını ve uygulamasını hepimiz biliyoruz.
Sıcak bir aile ortamı, mutlu bir bayram sabahı yaşayamama uktesini "sanane kardeşim, ben kesilmekten memnunum. Benim işim bu, kesilip yenmek, olmadı süt veririm" şeklinde cümle kuramayacak hayvanata serenat yazarak dışa vuran şahıs.