Tarafsız bi şekilde düşündüğümüzde kuran'da yazılan çözümlemelerin son derece basit olduğu görülecektir. Kuran'ın sürekli maymun, domuz, sığırdan bahsedip penguen, kanguru gibi arabistan ve ortadogu cografyasi disinda yasayan canlilardan söz etmemesi. Güneş ve ay dışında bulunan tüm gök cisimlerine yıldız denilip gezegen, kuyruklu yıldız, meteor benzeri tanımlamalarına değinilmemesi insan eliyle yazılan kitaba bi delildir. Nelm suresi 88.ayette bahsedilen ne dünyanın dönüşü ne de levha hareketleridir, önceki ve sonraki ayetlere bakarsanız insanları kıyamet dehşetiyle korkutan bi peygamberin kıyamet anında olacaklardan bahsettiğini görürsünüz. Lütfen ayetleri cımbızlamadan bütünüyle yorumlayalım müslüman kardeşlerim, zira savaş ile ilgili ayetlerde cımbızlama yapan ateist kardeşlerimde aynı yanılgıya düşüyor.
Sorunun Detayı:
Kehf suresinin 86. ayetinde güneşin çamurlu suya battığı söyleniyorsa bu ayet bilimle çelişmiş olmuyor mu ?
Kehf 86: ''Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.'' (Diyanet Meali)
Ateistlerin iddiası:
Ayetten; dünyayı göğün altında uçsuz bucaksız bir yer olarak gören ve göz yanılmasından dolayı güneşin dünyanın batısında bir çamur gözesine battığını sanan bir yanlış bilgiye sahip olunduğu anlaşılmaktadır. Bu ayet, müslümancılar tarafından güneşin sanki okyanusta batıyormuş gibi görünmesi olarak açıklanmaya çalışılır. Öyle olsa, ayette “sanki” sözcüğü olurdu ama yoktur ve bazı mealciler bu kelimeyi parantez içinde ayete ekler.
Cevap:
Her şeyden önce bu ayetin başkasının gözünden anlatıldığını belirtmekte fayda var. Zaten Allah'ın sandığı/bildiği bir şey olmadığı için ayette bir hatanın olması söz konusu olamazdı. Bu ayet Zülkarneyn'in gözünden anlatılıyor. Eğer hatalı olmuş olsaydı bile Zülkarneyn hatalı olmuş olurdu Kuran'ın yazarı değil.
Bunu basit bir analojiyle şöyle açıklayabiliriz: Ahmet isminde bir arkadaşınızın ''2+2=5'' dediğini düşünün. Eğer siz bunu başka arkadaşınıza anlatırken ''ahmet 2+2=5 dedi'' derseniz böyle bir durumda siz mi hatalı olursunuz yoksa arkadaşınız Ahmet mi ? Tabiiki Ahmet, çünkü siz Ahmet'in sandığını söylüyorsunuz. Aynı şekilde Allah Zülkarneyn'e yansıyanı aktarıyor. Zülkarneyn öyle gördü. Her şey bu kadar basit aslında. Buna rağmen bu ayette hata olduğunu iddia eden ateistlerin dürüst olmadıkları ortadadır.
Kuran'ın yazarının iddia edilen yanılgıya düşmediğine gelin bir de dil açısından inceleyelim.
Ayetin Arapça meali: ''Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmâ(kavmen)''
Bu mealde bizim için yalnızca şu 3 kelimenin anlamları önemlidir: Mağrib, Vecede ve Tagrubu
Mağrib ve tagrubu kelimeleri zaten aynı kökten gelir (GH-R-B kökünden).[1]
Klasik (eski) Arapça'da bu kelimenin hem mekansal anlamı vardır hem de zamansal. Mağrib kelimesinin anlamlarından biri ''Güneşin batış vakti''dir.[2]
Gelelim tagrubu kelimesine. Eğer Kuran'ın yazarı güneşin çamurlu suya battığını sanmış olsaydı ''tagrubu'' kelimesini kullanmamış olması gerekirdi. Çünkü tagrubu fiziksel bir batmayı ifade eden bir fiil değildir. [2]
Güneşin fiziksel olarak çamurlu suya battığını ifade etmek için Arapça'da sadece iki tane seçenek vardır. Bunlar şu şekildedir:
-Genel anlamda bir şeyin fiziksel olarak başka şeyin içine girmesi için kullanılan kelime: Dehale
Ali imran suresinin 37. ayetinde bu kelimenin kullanılış örneği: ''Zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde (dehale) orada bir rızık bulur''
-Spesifik olarak bir şeyin suda batmasını ifade eden kelime: Gareke
Kehf suresinin 71. ayetinde bu fiilin kullanılış örneği: ''içindekilerini batırmak(tugrika)için mi gemiyi deldin''
Şimdi sorulması gereken soru şudur: Kuran'ın yazarı öyle sanmış ise peki bu ayette neden bu iki kelimeden biri kullanılmamıştır ?
Bu kelimelerin kullanılmamasından Kuran'ın yazarının kesinlikle böyle sanmadığı anlaşılmaktadır.
Son olarak vecede kelimesine bakalım. Bu kelimenin klasik Arapça'daki anlamları şu şekildedir: şahit olmak, algılamak, farketmek, bulmak, yaşamak (tecrübe olarak)
Edebi açıdan bu kelime duygusal bağlamda kullanılır. insanı duygulandıracak güzel bir şeyi görmek, o şeye şahit olmak gibi. Bu ayette ise Zülkarneyn güneşin batış manzarasına şahit oluyor.
27/88- Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
tabi hemen atlamayın dağ falan demiş diye sayın bakar körler. o zaman ki insanlara oturup güneş sistemini anlatacak olsan deli zannederlerdi.
Kaf suresinin 33. ayetinde şöyle yazıyor: ''Andolsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık'' (diyanet meali). Bu ayete göre şimdi evren gerçektende 6 günde mi yaratılmıştır ? Peki bu doğruysa bu ayet bilimle çelişmiyor mu ?
Ateistlerin iddiası:
Kur'an'da evrenin 6 günde yaratıldığı yazmaktadır. Halbuki bilim bize bunun çok daha uzun bir süreç olduğunu gösteriyor. Bilime göre evrenin yaşı 13,7 milyar yıldır. Kur'an'daki yaratılış bilimle çelişmektedir. Bu yüzden Kur'an asla Allah kelamı olamaz.
Cevap:
Kur'an evrenin 6 (24 saatlik)günde yaratıldığını söylemez. Gün kelimesinin Arapça karşılığı ''yevm''dir. Bu söz konusu ayette kullanılan kelime de ''yevm''dir. Bu kelimenin sözlük anlamları şu şekildedir: 24 saatlik gün , dönem , çağ ve zaman.[1]
Dileyenler kendisi müslüman bile olmayan Arapça uzmanı Alman profesör ''Hans Wehr''in yazmış olduğu sözlüğe de bakabilirler.[2]
Eğer ''dönem'' anlamını sözlükler doğruluyorsa ve bu anlam başka ayetler ile çelişmiyorsa bu anlamı kullanmakta hiçbir sakınca yoktur. Bu durumda Kur'an'a göre evren 6 günde değil de 6 dönemde yaratıldığını söyleyebiliriz. Sadece sözlüklerde değil, Kur'an'da bile ''yevm'' kelimesinin sadece 24 saatlik bir gün anlamına gelmediği çok rahat bir şekilde anlaşılıyor.
Mesela (24 saatlik) cuma günü Kur'an'da Cuma suresinin 9. ayetinde ''yevmil cumuati'' diye geçiyor. Fakat aynı yevm kelimesi başka bir ayette sonsuz bir zaman birimi için de kullanılmaktadır. Kaf suresinin 34. ayetinde sonsuzluk günü anlamına gelen ''yevmul hulûd'' kelimesi kullanılıyor. Eğer yevm sadece 24 saatlik bir gün olsaydı asla sonsuzluk ile birlikte kullanılmazdı.
Bir dönemin ne kadar uzun olduğunu bilmediğimiz için bilim ile bir çelişki söz konusu değildir. Ayrıca bu kelime seçimi her çağa uymaktadır. Yani esnek bırakılması olumsuz bir şey değildir. Esnek bırakılması güzel bir şeydir, çünkü 13.7 milyar yıl denseydi o zamanki insanların kafasını karıştırabilirdi. Bu kelime seçimi bize Kur'an'daki bu bilginin kusursuz olduğunu göstermektedir.
Sonuç
Hem eski Arapça sözlükleri hem de Kur'an, bazı meallerde gün olarak çevirilen ''yevm'' kelimesinin dönem anlamına gelebildiğini doğrulamaktadır. Bu kelimeyi dönem olarak algılamakta hiçbir sakınca olmadığı için Kur'an'a göre evrenin (süresi belirsiz) 6 dönemde yaratıldığını söyleyebiliriz. Ve süresi belirsiz 6 dönem hiçbir bilimsel veri ile çelişmemektedir. Ayrıca bu dönemlerin eşit süreler olduğu söylenmemektedir. Yani Kuran'da bilimle çelişen herhangi bir şey söz konusu değildir. Ateistlerin bu konudaki iddiası geçersizdir.
Kaynaklar:
[1] Klasik Arapça sözlüğü: E. W. Lane Arabic English Lexicon (1863), sayfa 3064
[2] Klasik Arapça sözlüğü: The Hans Wehr Dictionary of Modern Written Arabic, sayfa 1110
[3] Kur'an-ı Kerim
şaşırılacak bir durum değildir. sümer medeniyeti 4000 yıl öncesinden güneş sistemini gözler önüne sermiştir zaten. kuranı bilime uydurmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. evet kanıtlanış tarihi kur'andan sonra olabilir. ama dünyanın döndüğü fikri çok eskilere dayanan bir fikir zaten. yuvarlak olduğu fikri. hristiyan kliseleri reddetmiş olabilir. ama çok eski ve astronomide çok gelmiş uygarlıklar daha büyük verileri ortaya koymuş zaten.
kuran denilen kitabın bilim adına hiç bir şey söylediği yoktur... kuran dünyayı düz sanar ve ayla güneşin dünyanın etrafında döndüğüne inanır... meteor düşmesini şeytanların birbirlerine taş atması olarak yorumlar... inanıcaksanız inanın kuranınıza ama bilim yolsuzluğu ve yalanlarını atıp durmayın ! utanın biraz !