mesela allah şu ayeti yollarken nasıl bir ruh hali içindeydi acaba diye düşünmeden edemiyor insan.
özellikle de şurası çok şey; "fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır". söyleyemiyor dolayısıyla yazıp getiriyor.
Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah)tır.
çoğu zaman olaylar üzerine bazen sorular üzerine inmesi buna cevap verebilir belki.
ihtiyaca binaen inen ayeti boldur.
bazen de gelecekten haber verdi, fetihlerin olacağı misal. hepsi de çıktı.
yahudilerle ilgili halen gerçekleşmesi beklenen bir ayet de mevcut.
Hz muhammed mekkeli musrikler tarafindan alaya alininca yolda kore denk geldi ve bana ogret ben bildiklerinden ogreniyim deyince o an hz muhammed ona bakmadi ve abese suresinin ilk kisimlari inzal oldu.
Hristiyan alimler isa tanrinin oglu dediler bu konuda konusmaya gittiler hz muhammedle ali imran suresi.. Ve bunun gibi bi ton olaylarla ayetler geldi iftiradan tut miras hakkina kadar ibadetlerden tut tum dunyevi islere kadar.
kuran; müslümanların diğer kavimlerle, dinlerle olan ilişkilerine ,siyasi, ekonomik ve toplumsal olayların değişkenliğine göre yani "yer yüzünde değişen durumlara" göre 22 senede inmiştir.
Kuran-i kerim, sadece teblig degil ayni zamanda temsil kitabidir. icindeki her ayet 22 senelik zaman zarfinda uygulanmis ve insanlik tarihine gecmis olaylardir. Burada puf nokta insanlara inen ayetlerin uygulamalarinin da gosterilmek istenmis olmasidir. Bunu anlamayacak bisey yok. Ustanin yaninda calisarak ogrenilen zanaat, kitaptan ogrenilen zanaat farklidir. isin teorisi ve pratigi birlikte olursa yani teblig ve temsil birlikte olursa iste o zaman dogru sonuc verecektir.
Kuran'in sunnetten ayri dusunulemeyecek olmasi da burdan kaynaklanmaktadir.
Çünkü insanlığın dönüşümü tedricen olur. Muhatapları her gelen ayeti hayatlarına uygulamışlardır harfiyen. Cahiliye denen dönem bu yolla kırılmış, yere geçirilmiştir.
muhammed'in allah'a trip atmasıdır. aslında, din/ler adına en önemli husus kaç yılda geldiği değil, kaç yıl geçerli kaldığıdır.
örnek veriyorum; 22 yılda inen sözde kutsal kitap, peygamberin ölümünden sonra (ki ateist olmama rağmen yaşam felsefesine ciddi saygım vardır, inanmam ayrı mesele) kaç sene geçerli kalmıştır? mesela hadislerde ölünün toprağa hemen defnedilmesi gerekir diye belirtilirken, islam peygamberinin naaşı neden 3 gün (çeşitli kaynaklara göre daha fazla) yerde kalmıştır? kutsal kitap geçerliliğini 3 gün bile koruyamamış mıdır?