birincisi, kur'an'ın indiği güne dair bir sebeptir. kur'an insanların anlaması ve özümsemesi için sindire sindire, eğite eğite inmiştir. indiği toplum hayatı son derece bozuk olan bir toplumdur. dini ve dünyevi yaşantı acayip derecede deforme olmuştur. bunların giderilmesi birden bire değil yavaş yavaş olacak birşeydir. o yüzden böyle olmuştur.
ikincisi bugün kur'an'a muhatap olanlar için geçerli bir sebeptir. birilerini islama davetteki tebliğ metodolojisi hakkında o dönemdeki tedricilik bugün nasıl uygulanır, o araştırılmalıdır.
bugüne yansıyan bir sonuç daha vardır. kur'an yazılı bir metin olarak hop diye inmemiştir. parça parça inmiştir ve sonrasında birleştirilmiştir. ancak bugün eldeki kitap incelendiğinde 22 yıla yayılan metinlerin kendi içinde hiçbir çelişki barındırmadığı görülmektedir. bu da kur'an'ın insan sözü değil, allah katından inen bir kitap olduğunun delilidir. tabi ibret alana. yoksa inanmak istemeyen bi dolu bahaneyle vik vik konuşabilir.
kuran anlatılarak değil bizzat efendimiz muhammed mustafa aleyhisselam tarafından yaşanarak, hayata geçirilerek öğretilmiştir. icabında an be an gelişen olaylara göre ayetler inmiştir. insanlar şahit olmuşlardır. muhatap olmuşlardır. bu noktada öğretisi daha kuvvetli olmuştur.
o bir hayat kitabıdır.
doktor kendisine ilaç yazdığı zaman ilaçların tamamını bir anda yutabilen yazarın aklına takabilmeyi başardığı sorudur şayet onu yapabiliyorsa bunu merak etmesi gerekir ki o zaman bu cümleleri yazamazdı yok yapamıyorsa o zaman hangi hakla aklına bu soru gelebiliyor?
"Eğer Biz, bu Kurânı, dağa indirseydik, Onu mutlaka, Allahın korkusundan huşû ile boynunu bükmüş, parça parça olmuş görürdün. Ve insanlar için bu misalleri veriyoruz. Umulur ki, böylece onlar tefekkür ederler," denmiştir.
islamiyet; bir toplumun kolay kolay hazmedemeyeceği, kabul edemeyeceği büyük değişiklikler ve yenilikler içermektedir. Bir anda böyle büyük çapta bir toplumsal değişime bir toplumun adapte olması zordur. Değişim zaman ister ve kibar haliyle sindire sindire aşılanmak istenmiştir. Eğer bir alkoliğin karşısına birden bire dikilip içmeyeceksin deyip en mantıklı sebepleri de önüne sersen de bir anda birisinin fıtratını değişmek neredeyse imkansız olacağından onda bir etki yaratamamış olursun. Bir kişinin bir değişimi kabullenmesi bile bu kadar zorken koca bir toplumu değiştirmek için elbette uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Burada amaç sadece kötü huyları yok etmek değil aynı amanda iyi huyları da topluma kazandırmaktır. O yüzden de yaşanan olayların üzerine ayetler inmiş ve her durum için ayrı ayrı kafalardaki soru işaretlerine cevap olunması istenmiştir. bu minvalde islami anlayış çerçevesinde bir değişim başlatılmak istenmiştir.
Bir kısım emir ve yasakları, o günün insanının kabullenip benimsemesi için gereklidir ve belli şeylerin derece derece kaldırılması, onların yerlerine de belli şeylerin yerleştirilmesi için de bu süreye ihtiyaç vardır. Bütün kötü huyların atılması, onların yerlerine yüksek ahlakın getirilip oturtulması gibi uygulamalar çetrefilli icraatlarla mümkün olabilmiştir. Meselâ, içki üç dört devrede yasaklanmış, iki devrede kız çocuklarına yapılan zulümler kaldırılmış; bir kaç hamlede dağınık kabileler halledilmiş ve bu kabileler arasında birlik temin edilerek kitleler toplum hayatı şuura yükseltilmiştir. Toplum yeni durumu hazmedip nefsini yendikçe yeni gelecek olan ayet, emir ve yasakları daha kabullenebilir görmüş ve hayatına dökmekte daha az zorlanmıştır. Pek tabi manevi açıdan da daha tesirli olmuştur. Bundan dolayı da daha uzun zamana gerek duyulmuştur.
Elbette Allah-u Teâla isteseydi bir anda da bu değişimi gerçekleştirebilirdi ancak Kur'anın kıyamete kadar indirilmiş son kitap olduğunu bilmekteyiz ve indirildikten 1500 yıl sonra dahi aklımıza takılan en ufak soruyu içinde barındırabilme özelliğine sahip olması gerekmektedir. Görüldüğü gibi yüce yaratıcı en ufak detayına kadar her şeyi hesaplamış ve bizlere hazır olarak vermiştir. Büyük çapta bir değişikliği insanların uyum sürecine indirgemiştir.
Bu sadece din içinde geçerli olan bir durum değildir. Değişimin sindirilmesi amaçlı yapılan bu uygulama her alanda her koşulda geçerlidir. Toplum psikolojisinin temelinde vardır. Örneğin; Kemal Atatürk inkılapları zamana yaymış, önce toplumu buna hazırlamış sonra harekete geçmiştir.
Ayette de şöyle geçmektedir.
"Furkan";
32.inkar edenler:kuran ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler.biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.
"Ta-Ha";: O hak ve hükümdar olan Allah yüceler yücesidir. Sana vahyi tamamlanmadan önce, Kuran hakkında aceleci olma. Şöyle de: "Rabbim ilmimi artır".
edit: entryi girdikten sadece 5sn sonra eksileme yapan arkadaş ve fikirdaşlarının, bu başlığa girip entryleri okuma sebeplerinin aslında gerçekten neden kuran'ın bu sürede indirildiğini öğrenmek değil, sebebi her ne olursa olsun onu çürütmek olduğu kanısına varabiliriz. inancınız ya da inanmayışınız buna sebep olabilir ama belki de hayatta olma sebebiniz olan bu sorgulamanızı hayat boyu bitirmemeniz gerekmez mi? Atgözlüklü olmak yerine en azından bir göz atmak ve canın isterse sonra eksilemek daha akla ve mantığa uygundur. Burada yakındığım durumun da eksilenmek olmadığını özellikle belirtmeme gerek olmadığını bilmek isterdim.
halkın anlayacağı şekilde söylersek şöyle ki.
(bkz: Teyemmüm) bilindiği üzere su yok iken toprak ile alınan abdesttir. Bu hadise ve kuran i kerim in inmesi ile alakaladan bahsedeyim.
Peygamber efendimiz ve hz aişe validemiz ve de yanındakiler ile beraber seyahat etmektedirler. Konaklama yerine gelirler tekrar yola koyulacaklar iken hz aişe nin ziynet eşyasından biri kaybolur. Ve uzun süre aranır. Lakin bulunamaz. Bunun üzerine su da olmadığı için abdest alınıp namaz kılınamaz. Işte kuran ve yaşanan hadiseler arasındaki bağ burada kuruluyor. Ve o sırada ayet nuzul eder. Su bulunmayan yerlerde toprak ile abdest alınabilir. Gerekli tafsilatı ile beraber kuran da geçer.
Hülasa. Kuran da yazılmadan önce kader de yazıldığı için kader yaşanır kuran da bunu yazar. Olaylar üzerinden kuran inmiştir. Deliller ile beraber nuzul eder.
Şems tebrzinin bir sözü vardır tam buna uygun demişki zamanı gelmeden gül açmaz. Yani her şeyin bir zamani vardır. Kur'an da öyledir o zaman gelişen olaylara ve durumlara göre tam zamanında indirilmistir.
amına koyduklarım tek seferde inse bu sefer de bununla ilgili sayfalarca espri yapacaklardı. ağzı olan konuştuğu için çok da önemi olmayan nedenlerdir. ha bu arada çeşitli kuralların, değişimlerin, "devrim"lerin toplumda yer etmesi öyle tepeden inme olmaz. azıcık beyninizi kullanın inanmadığınız rabbim kullanın diye koymuş o et parçasını kafanıza.