yoktur. delil olarak gösterilen matematikse hata konusu (#5885283)nolu entry 99 nolu yazıda aksi ispat edilmiştir. aşağıda tekrar yazıyorum.
"" şimdi canım kardeşim nisa suresi 11. ve 12. ayetlere bakarsan 11. ayette çocukları referans alarak taksimat yapmış. 12. ayette ise eşleri referans alarak taksimat yapmış. Yani buradan şunu anlayabiliriz. Ölen bir kişinin ana iki mirasçısı vardır. Çocuklar ve eşler. Bunların durumuna göre diğer akrabalara dağıtım yapılır. senin verdiğin örneği baz alırsak, üç tane kızı ve eşi olan bir kişinin ölümünde nasıl taksim edileceği çocuklar bahsinde geçmiyor. ikiden fazla çocuk varsa ve ölen kişinin eşi de yaşıyorsa nasıl hüküm verileceği yazmıyor. Demekki eş yaşıyorsa dağıtımda eş baz alınacak demektir. O nedenle 12. ayete bakman gerekiyor. 12. ayette eşi referans aldığında çocuklara nasıl dağıtılacağı açıklanmış. seninde belirttiğin gibi 1/8 i eşe gidecek. bu da demek oluyorki başka varis yoksa kalan 7/8 çocuklara gidecek. böyle baktığın zaman ben sana senin yaklaşımınla bir çelişki daha söyleyeyim o zaman 11. ayete göre ikiden fazla çocuk varsa çocuklar 2/3 ünü alması gerekiyor fakat 12. ayeti alırsan 7/8 i çocuklara gidiyor. Biraz incelediğin zaman göreceksin ki konuyla ilgili sabit bir formül yok. Eşlerin ve çocukların durumlarına göre oranlar değişkenlik gösteriyor. Senin örnekten devam edersek,
ayet 12 ye göre eşe : 1/8 i vereceksin kalan 7/8 i ayet 11 e göre dağıtacaksın burada çocuklar ve diğer akrabalarla ilgili durum açıklanmış.
ayet 11 e göre 7/8 in 2/3 ünü çocuklara vereceksin yani çocuklar : 14/24 ü alacak.
ayet 11 e göre 7/8 in 1/6 sını anneye 1/6 sını babaya vereceksin yani anne ve baba : 7/48 er pay alacak.
Buna göre genel toplam alırsan
eş : 1/8
çocuklar : 14/24
anne : 7/48
baba : 7/48
Genel Toplam : 1
ayetleri biraz dikkatli okursan senin de göreceğin gibi herhangi bir matematiksel hata yoktur. zira olması da beklenmemektedir. beklenmesi gereken şey insanların bunları yanlış okuma ve yorumlamalarıdır. zira matematik sınavlarında sürekli yapılan bir uyarı vardır. çocuklar soruları doğru okuyun. diye soruları doğru okumaz ve sizin de yaptığınız gibi elmaları ve armutları toplarsanız sonuçta şaşan matematik değil sizin mantığınız olacaktır.
mirasla ilgili varisler açısından olasılıklara bakarsak işin içine sayılar girdiğinden aslında sonsuz seçenek çıkmaktadır. fakat yukarıdaki ayetlerde de geçtiği üzere değişkenleri aşağıdaki gibi sınıflandırırsak,
eş : var - yok
çocuk : var - yok / 2 den fazla - 2 den az / erkek - kız / evli - evli değil
anne : var - yok
baba : var - yok
diğer akrabaları katmadan sadece bu duruma göre bir kombinasyon yaparsan 72 farklı seçenek çıkacaktır. Seçeneklerden bir tanesi 72 farklı seçenek için kuran ı kerime bir tablo yapmak ve her bir durum için kimin ne kadar alacağını yazmaktır. diğeri de bu bile tek başına belki kuran nı allah ın indirdiğine bir delildir. söylediğin ayetlerdeki gibi iki cümlede olayı açıklamaktır.
bu ayetlerde bir hata olmadığına göre yukarıda sorduğun yedi soruya girmeye de gerek kalmadı diye düşünüyorum yine senin mantığına göre. vesselam ""
ateistler tarafından sıkça dile getirilen ve hiçbir tarihi dayanağı bulunmayan insanları sözde sorgulama kisvesi altında şüpheciliğe düşürdükleri saçma iddaadır.gerek oryantalist yazarlar gerekse islam alimleri tarafından hayatının tüm ayrıntısının bilindiği bir insanın bir din oluşturduğu sırada açık vermemesi mümkün değildir.hatta çevresindeki tüm insanlar tarafından gözetim altındayken ve en ufak bir yanlışı aranırken.sıkça dile getirilen iddaalar ve tutarsızlıklara bakalım
1.iddaa:mekke'de bulunan yahudi ve hristiyanlar
hiçbir kaynakta mekke'de yahudi veya hristiyan bir grubun olduğu bildirilmemiştir.ticaret için gelip gidenler varsa da bu gelenlerin dili yabancı idi ve yanlarında kaynaklık edilebilecek bir şey yoktu.böyle bir durumun varlığından gelecek ilk tepki müşriklerdendi.fakat onlar belirli bir ayetin kopyalandığını söylemeyip "şair,büyücü,deli" gibi genel ithamlarda bulunuyorlardı.tüm olasılıklar için söyle de bir paradoks vardır.müslüman ve müslüman olmama durumu.bu ve diğer iddaalarda belirtilen kişiler müslümansalar neden yardım ettikleri bir adamın olmayana dinine iman etmişlerdir.eğer müslüman değillerse neden mekkeli müşriklerle herhangi bir ittifakları olmadı ve ortaya çıkarmadılar.ayrıca kuran'ın üzerine yazıldığı materyaller dikkate alınırsa(develerin kürek kemiği, hurma yaprakları, kil tabletleri, ve hayvan derileri) o dönemde okuma yazmanın veya kaynaklık edecek bir belgenin bulunmadığı rahatlıkla görülür.eğer hz. yeygamber yazılmış hristiyan ve yahudi kaynaklarına ulaştıysa buna mekkeli müşriklerde ulaşabilir ve itirazlarını ona göre yapabilirlerdi. buna bir de tevrat ve incil’e muhalif, zıt bir çok ayetin kur’an’da olduğunu da ekleyecek olursak müşrikler ile hıristiyan- yahudi ittifakı kaçınılmaz olurdu.bu insanlar saf mı da kendi kutsal kitaplarından alıntı yapan bir adamı dikkate alıp savaşıyorlar? ayrıca yahudi kaynaklarına hakim biri olan abdullah bin selam'ın sonradan müslüman olması bu iddaaları zayıf bırakmaktadır.
2.iddaa:mekke dışındaki temaslar
hz.muhammed'in mekke dışına seyahatlerinin olduğu belirtilmiştir.fakat bu seyahatler sonucunda herhangi bir etkilenme yaşadığına dair bir kanıt yoktur.ve yapılan seyahatlerinin mekkelilerle olduğu düşünülürse olası bir esinlenme durumunda peygamberlik iddaası(!) ile çıktığı gün önüne ilk konulacak şeylerden birisidir.
3.idda:rahip bahira
rivayetlere göre hz.muhammed 9 veya 12 yaşında iken amcası ebu talip'in yanında yola çıkar.ve kervan bugünkü şam bölgesinde busra'ya varır.orada manastırda yaşayan rahip bahira adında bir din adamı hz.muhammed'in peygamberlik mührünün olduğunu görerek onun son peygamber olduğunu söylemiştir.amcası ebu talip'e yeğenini yahudilerden sakınmasını ve mekke'ye geri götürmesini istedi(ibn-i saad tabakat, taberi:tarih).varolan iddaanın kökeni de burasıdır.hz.muhhamed'in sonralardan rahip bahirayla görüştüğü ve kutsal kitapları öğrendiği iddaa edilir.peygamber o karşılaşmadan sonra bir defa ticarete çıkmıştır ve onda da bahira ile karşılaşmamıştır.bunda tüm siyerciler ittfaktadır.ayrıca rahip bahira'nın yaşının hz.muhammed 40 yaşına gelene kadar ne kadar fazla olacağı tahmin edilebilir.ve ilk iddaadaki paradoks burada da geçerlidir.
4.iddaa:varaka bin nevfel
en çok dile dolananan iddaalardan birisidir.düşünün birisi size bir şeyler öğretiyor bir nevi yetiştiriyor.yıllar sonra o kişiden aldığınız öğretileri o adama geri satıyorsunuz ve o insan sizin dediklerinize ilk defa duymuşçasına inanıyor.varaka'nın durumu da aynı bu şekildedir.varaka hz.muhammed'e öğretmenlik ettiyse neden ilk vahiyden sonra yanına gidildiğinde hz.muhhammed'e iman etmiştir.bu iddaayı öne sürenler bunu da açıklamak zorundadır.sizden yaşça küçük bir insan size yeni bir dinle geldiğini söylüyor ilk uyanmanız gereken sizken kayıtsız şekilde iman ediyorsunuz.oldukça garip.varaka ve hz.muhammed'in yakın ilişkilerine yönelik-neredeyse rum köleyi kaynak teşkil eden müşriklerden- hiçbir eleştiri getirilmemiştir.
5.iddaa:hanifler öğretiyor..
hanifler hz.muhammed döneminde mekke'de neredeyse parmakla sayılacak kadar az olan allah'a inanan ve o dönemki hristiyanlık ve yahudiliğe meyleden kesimdir.kaynak teşkili durumda neden bunlardan bir itiraz gelmemiştir? neden"muhammed her şeyi bizden öğrenmiştir inanmayın" yerine savaşı tercih etmiştir.ayrıca böyle bir durumda ilk gelecek itirazlardan birisi de ümeyye b.salt tarafından olacaktır.çünkü kendisi bizzat peygamber olmak istemiştir.nasıl ümmi bir insan başka bir kitaptan kopyaladığı bilgileri kopyalanan kitabın esas sahiplerine karşı savunabilir ve iman ettirebilir. (bkz: necran hristiyanları)
6.iddaa:ümeyye bin salt
dönemin taifli şairidir.içki ve puttan uzak duran rahip elbisesi giyen şam ve bahreyne'e gidip gelen birisidir.yeni bir dini alır almaz mekke'ye dönmüş ve hz.muhammed'den kur'anı dinlediği zaman "kuşkusuz o hak üzeredir" cevabını vermiştir.şam'a geri gitmiştir ve müslümanlığını ilan etmek için mekke'ye döndüğünde dayısının 2 oğlu'nun bedir'de kafir olarak öldüğünü öğrenmesi üzerine taif'te yaşamıştır(zarikli alam, “ümeyye b. bissalt” maddesi).ümeyye'nin şiirlerinde cennet cehennem tasvirlerinin olması ve iyi bir şair olması kaynaklık teşkil ettiğini göstermez.gösterirse paradoks ortaya çıkar.kendi şiirlerinden çalıntı yaptığını düşünen bir insana neden "kuşkusuz hak üzeresin" cevabını versin.
7.iddaa:bir köle öğretiyor..
mekkeliler ismi net olarak bilinmeyen hristiyan bir köle ve diğer rivayette isimlerinin cebra ve yesar olduğunu öne sürülen iki rum kılıç ustasının yardımcı olduğunu söylemişlerdir.
muhakkak biliyoruz ki onlar: “mutlaka onu bir insan öğretiyor!” da diyorlar. haktan saparak isnatta bulunmak istedikleri kimsenin dili yabancıdır; bu kur’an ise gayet açık bir arapça’dır” (nahl, 103)
ayetten ve tarihi kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla bu kişiler ya köle ya da rum idiler.arapçayı iyi bilmeleri gibi imkan yoktur.kur'an ilk indiğinde dönemin şairleri bile çaresiz kalmıştır.bu şahıslar öğretme durumunda neden tüm hayatı sürgün şeklinde geçen bir insanın peşinden gitsinler de hiçbir açık vermesinler? amaç ticariyse mekkelilerle ittifak durumunda daha fazlasına sahip olabilirlerdi.
ayrıca peygamberin vahyin geldiği sıradaki tepkilerinin vahyin planlanmamış bir olay olmadığı sonucunu da çıkaramaz mıyız?
Bakara Suresi, 23. Ayet:Ve eğer kulumuza indirdiğimiz şeyden (Kur'ân'dan) şüphe içindeyseniz, o zaman o'nun mislinden bir sure getirin ve Allah'tan başka şahitlerinizi de davet edin, eğer siz sadıklarsanız.
24. Ayet:Fakat, eğer yapamazsanız ki asla yapamazsınız, o taktirde kâfirler için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının.
kur anı kerim ALLAH cc kelamıdır . birileri kudursada kıyamete kadar tek bir harfi değişmeden kalacaktir .
isteyen inanır ,isteyen inanmaz .lekum dinüküm veliyyedin .
ihtimal demişsin de bu düpedüz gerçeklik kardeş. kuran ı kerim diğer din kitaplarının bir üst sürümüdür. parmak izi mucizesi ise incil de geçer. muhammed diğer kitaplardan alıp üstüne kendi fikirlerini ve çıkarını uygun konuları ekleyerek yeni bir kitap oluşturmuştur hepsi bu, büyütmeye gerek yok. günümüzde yazılsa ikinci basımı bile göremezdi.
benim tahmini görüşüm bireysel bir çaba ile yazılmamıştır, bir anda yazılmamıştır, birileri tarafında eklemeler olmuştur yönünde. yani muhammed oturup kuranı tek başına yazacak yetkinlikte görünmüyor.
Büyük bir saçmaliktir. Olma ihtimalı yüzde sıfır buna inanma ihtimali yüzde yüz kafirliktir. Hz. Muhammet sav bir insandi Kuran da yazan bu kadar derin bilgiyi kendi kendine bilme ihtimali bile yoktur. 1400 yıl önce Kuran da yazilan seylerin daha yeni deneysel olarak bulunmasi buna örnektir.
arkadaş aynı kur anı mi okumuyoruz nedir anlamadım ki. ateistler olarak siz nasıl bu sonuca varabiliyorsunuz ya? akletmiyormusunuz nedir? okuduğunuzu düz ve yonlendirilmiş bir akilla okuyorsunuz salt kendi fikrinizi koymuyorsunuz sorununuz bu. once sizi yonlendiren fikri okuyor veya dinliyorsunuz sonra ayeti okuyup hak veriyorsunuz. keske fikir yonlendiriciye basvurmadan once kendiniz bi okusaydiniz.
kurandan bir ayet ve birde hadis ezberleyin kuran çok çabuk ezberlenecek hadis ise ugrastıracaktır yanı kuran diğer arapça metinlerden daha rahat ezberlenir arapça öğrenirseniz hadisleri rahat anlarken kuranı anlamanın ne kadar zor olduğunu göreceksiniz arap edebiyatı görürseniz de kuranın nasıl edebi bir mucize olduğunu göreceksiniz birde o kitabı okuyup haz alırsanız kendinizi secdede bulacaksınız...
Bence Hz. muhammed frontman. yani düşük bir olasılık. ama insan eliyle yazılmış olmasını olası buluyorum.
fıtratı gereği, bir insan tanrıya ihtiyaç duyar. insanlık tarihi boyunca tanrıyla birebir ilişkili bir şekilde ilahi kitaplar tanrının dünyadaki tasfiri olarak ortaya çıkmaya başlıyor. çünkü her insan, düşünme yetisi olduğu sürece sorgulamaya mahkumdur. bu sorgulamalardan cevap alınamayan konular tarih sahnesinde geriye doğru gitmekle doğru orantılı artar. bu cevaplanamayan sorular karşısında insan üstün bir varlık, ya da bunları bilebilecek bir varlığa ihtiyaç duyar. bu düşünceler insanların beynini kemirirken ortak paydada toplanmaya başlandıkça aslında isim verilmese de, bir tür din kültürü ve geleneği oluşmuş olur. böylece bir politika haline gelir ve insan ile birlikte gelişir.
kuran'ın dönemine göre kimi zaman keskin çizgilerle içerdiği kanunlar, kuran'ın tanrıdan daha çok insan ürünü olduğuna delalettir. kuran'ın evrenselliğini yitirmesine ve kuran'a bir ömür biçilmesine sebep olur. her ne kadar iyi ahlak ve "doğru" olan şeylere yönelten bir kaynak olarak görülse de kuran, şimdiye kadar geçen 1400 senede insanlığın ahlakı ve "doğru" kavramını kendi içinde diri tutamamıştır.
Ayrıca neden arapça?
birinci elden tam güvenilir okuyabilmemiz için altına girmemiz gereken kocaman bir yük verilmiş insan oğluna.
Cahillik diz boyu.. Peygamber efendimiz okuma yazma bilmezdi. Cebrail a.s vasıtası ile Allah c.c buyruklarını biz insanlara tebliğ ediyordu.. Biraz araştırın öyle saÇmalayın bari.