her şey bir yana, dinin ispatı için elle tutulu ve göz ile görülür bir kanıt istemek kendi içinde bir çelişki değil mi zaten? bir kere açıp okumadığın, gökten sayfalar halinde indiğini sandığın bu kitaba inanmamak ta serbestsin. benim inandığım cehennem senin gibiler için zaten.
korkma lan tehdit veya korkutma değil bu. hem inanmadığı şeyden alınmaz insan.
-hepiniz malsınız abi
+niye ki?
-kimin tarafından yazıldığını bilmediğiniz bir kitapa inanıyorsunuz
+doğru dedin, peki ne yapalım?
-ye kebabı iç şarabı vur çanak gibi döte
+dooğru dedin, dön o halde
-ama abi?!
1400 yıl sonra bir kurtarıcı çıktı sonunda, insanların yüz yıllardır aklına gelmeyen soruyu sordu, sormakla yetinmedi cevabını da kendisi verdi. sonunda insanlar körü körüne bir kitaba inanmaktan kurtuldular, zihinleri açıldı. sağol aziz dostum, senden önce gelenlerin hiç biri senin kadar zeki değildi, bunca alim sırf ekmek kapılarını kapatmamak için bu gerçeği bizlerden gizledi ama güneş balçıkla sıvanmıyor işte, sonunda sen geldin ve bize gerçeği gösterdin!
söze nerden başlasak ki, hz. muhammed'in okuma yazmamasından mı, becerebilyorsan sen neden bir kitap yazmıyorsandan mı...
hz muhammed in yazmadığı sadece ayetleri söylediği bunları başkalarının kaleme aldığı bilindiği için doğru olan önerme. bir insan yazmıştır ama oradaki ayetler kime aittir o insanların inancına göre değişir.
üstüne eklene eklene diyenlerin hz osman ın kuran-ı kerim i cevap verecektir. kendi kanı üstündedir ve o günkü kuran ile bu günkü kuran arasında bir fark yoktur. o yüzden sevgili ateist arkadaşlar başka bir şey bulsunlar. kuran topkapı sarayındadır.
inamayanlar için bir ihtimaldir.
edit: bunu eksileyen şahıs bu bilgiler dogrudur kaldır kıcını yaz googleye ogren.
kur'an-i kerim'i bir insan değil birçok insan bir araya gelerek yazmıştır. peygamber'e vahiy gelir, tabaklanmış ceylan derilerine, taşlara, kumaşlara yada bulunabilirse kağıt benzeri cisimlere yazılmış daha sonra halifeler döneminde kitap haline getirilmiştir. yazıyı kimin yazdığına değil, yazılacak lafzın kim tarafından vahiy olunduğu önemlidir. diyelim ki allah kelamı olmasın bütün yazılan ve çizilenler. diyelim ki peygamber kendisine 5-10 hanım almak için uydurduğu sözler olsun. unutulmamalıdır ki o dönemde doğan kız çocukları diri diri toprağa gömülmekte, yetişkin yaşa gelebilenleri ise pazarlarda köle olarak satılmaktadır. peygamber 5-10 hanım alabilirim demiş olduğunu varsaysak dahi bütün hanımlarına doğru muamelede bulunmuş kötü bir muamele içerisinde bulunmadığı öngörülmektedir. yine varsayalım siyasi ihtiyaçlar doğrultusunda cümleler eklemiş olsun peygamber. insanlara hitap eden her metinde siyasal cümleler olabilir. neticede insanlar sosyal yaratıklar değil midir? hadi buraya kadar kabul edelim ve allah kelamı değildir kur-an diyelim..
peki peygamber demir madeninin mecaz anlamından ziyade bilimsel anlamıyla gökten indirildiğini ve dünya üzerinde bu madenin olmadığını nereden biliyordu? bunu da uydurdu diyelim.
ya peki sebe suresinde belirtilen zerreciklere ne anlam yükleyeceğiz? yerde ve gökte bulunan en küçük zerreden daha küçüğüne bile kudreti yetip ondan gizli olamayacağı apaçık yazar. en küçük zerreden daha küçüğü derken acaba quarklardan bahsediyor olabilir mi bu peygamber? bunu da kendisi ekledi ve uydurdu diyelim biz.
insan suresinde insanın az bir sudan yaratıldığı söylenmektedir. peygamberin herhalde bir laboratuvarı vardı ve incelemelerde bulunuyordu? bugün bilim adamları zaten bundan farklı birşey söylemiyor. sonra o su parçasını asılıp tutunan birşeye dönüştürüyor birileri.. nereye asılıp tutunuyor peki? rahimden bahsetti herhalde peygamber kim bilir? herhalde bunu da uydurmasa bile gelişmiş bir laboratuvarda inceledi ki bu bilgiyi yazmış yada yazabilmiş olsun.
ayrıca yine modern bilimin keşfettiği son bulgular bu kitapta mevcuttur ve hiçbir şekilde bilimle ters düşmez.
velhasıl kelam o dönem insanın bilemeyeceği birçok şeyi bugünün insanlarına apaçık beyan eder nitelikte yazılan bir kitabı elbette ki insanlar yazmıştır. fakat vahyi ve ilhamı veren allah'tır. peygamber hz.muhammed onun sadece elçisi, kuludur ve seçilmiş kişidir. son peygamberdir.
bütün bunlara inanıp inanmamak konusunda her kul serbesttir.
bir insanın ürünü olması kastediliyorsa oldukça mantıksızdır. kur'an ın içindekiler konu ve muhteva olarak daha önceki kutsal kitaplarla ortak yönler taşır. çünkü hem musevilik hem hristiyanlık hakk dini'nin - ya da müslümanlığın- bozulmuş ve sapmış halidir. zaten kur'an da geçen bir çok ayette islam'ın hz. musa'ya ve hz.isa'ya gönderilen din olduğu söylenir. tutup bir afrika ya da çin diniyle ilgisi ya da ortak yönlerinin olması gerektiği gibi bir iddia zaten geçersizdir. buna sebep olarak söz konusu dinlerin vahiy dini değil, insan yapımı dinler olması, islam'daki gibi bir peygamberler silsilesine sahip olmaması -yani birikimli olarak ilerlememesi- ve söz konusu dinlerin çok tanrılı olması getirilebilir.
şimdi de kur'an hz.muhammed tarafından yazılmış olabilir mi onu düşünelim. kur'an 23 yılda ayet ayet indirilmiş bir kitap. yani bir anda ezberlenip de okunup kısa sürede yazıya geçirilmiş bir kitap değil. öncelikle peygamber ümmi, yani okuma yazma bilmiyor, ha buna diyebilirler ki olsun bilmese de ezberler ve okur. takdir edersiniz ki en zeki insan bile kur'an ın hazır şeklini iki aydan önce ezberleyememektedir ki bunun ortalama süresi bir yıldır. ve bu ezber için sabahtan akşama kadar kur'an ı ezberlemeye çalışırsınız ara vermeden. bir kere peygamberin hayatında böyle bir dönem yok. ayrıca bu konuda da kur'an da ayetler vahyedilmiş, paylaşmak isterim.
4. O kâfirler: "Bu (Kur'an) onun uydurduğu bir yalandan başkası değildir; başka bir topluluk (olan yahudi ve hristiyanlar) da ona yardım etti." dediler. Böylece haksız ve asılsız bir söz (yalan) uydurdular.
5. "(Bu âyetler) evvelkilerin masallarıdır, onları (peygamber bir başkasına) yazdırmıştır. Sabah akşam onlar kendisine (ezberlemesi için) okunmaktadır." dediler. [krş. 16/24]
6. De ki: "Onu, göklerin ve yerin sır(la)rını bilen (Allah) indirdi. (Çünkü) O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir." [bk. 6/59; 14/38]
7. (Bir de) dediler ki: "Bu nasıl Peygamberdir ki (bizim gibi) hem yiy(ip içiy)or, hem de çarşı (pazar)larda geziyor? Ona, kendisiyle beraber uyarıcı olacak bir melek indirilmeli değil miydi?" [krş. 6/9; 17/90-95; 23/24]
8. "Yahut ona (gökten) bir hazine verilmeli yahut kendisinin içinden yiyeceği bir bahçesi olmalı değil miydi?" (Hâsılı,) o zalimler (mü'minlere karşı da): "Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz." dediler.
9. (Resûlüm!) Bak, senin için nasıl misaller getirdiler de (böylelikle) saptılar. Artık onlar hiçbir (doğru) yol bulamazlar.
10. O (Allah) öyle yücedir ki, dilerse sana, bu (söyledikleri)nden daha hayırlısını, alt tarafından ırmaklar akan cennetleri verir ve senin için köşkler yapar.
11. Halbuki onlar (kıyâmet) saati(ni) de yalan saydılar. Biz de, o saati yalan sayanlara alevli bir ateş hazırladık.
[Furkan Suresi]
söz konusu surelerin tamamiyle inmesi bile yılları almıştır. Söz konusu 60-70 ayetlik bir sure bile en düşük ihtimalle 50 parça halinde inmiştir ki bunun süresi de birkaç yıldır. farklı zamanlarda inen bu ayetler sıraya koyulduğunda ise birbirini tamamlamaktadır. yani birbirleriyle alakasız ayetler değillerdir.
ayrıca kur'an ın bir tilaveti ve ahengi mevcuttur. bugün kur'an tilavetiyle kur'an okuyan herhangi birine bir ayetini eksilterek bir sureyi götürüp okuttuğunuzda surede bir eksiklik olduğu uyarısını almaktasınız. çünkü çıkarılan ayet ahengi bozmaktadır ve okuyan bunu farketmektedir.
tüm bunları görüp de iman etmek istemeyenler kendileri bilirler. onlara yukarıdaki ayetleri gönderiyorum, uyarmak boynumuzun borcu gerisi onlara kalmış.