kehf sûresinin 29 . ayetinde;
de ki: hak, rabbinizdendir. artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.
nur.38.Allah, onlara yaptıklarının karşılığını en güzel şekilde vermek için onlara fazlından arttırır. Ve Allah, dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır.
çelişkili ayetler. birinde özgür birakıyor, diğerinde müdahale ediyor.
buna en güzel cevabı ayetlerine bu şekilde haksızlık yapan inkarcılara rabbim veriyor zaten ....
"o gün amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse, işte onlar âyetlerimize haksızlık etmiş olmaları sebebiyle kendilerini ziyana sokanlardır"(A'RÂF SÛRESi ayet 8-9)
anlamak istemeyenlerin gördüğü çelişkilerdir. herhangi bir kitabı bile bi başından bi sonundan okursanız çelişki bulabilirsiniz. örnekleme sayım yapar gibi kuran okunmaz.
arapça bilmeyen zatların kuranda çelişki görmesi, kuranda çelişki vardır anlamına gelmez.
kalplerimiz mühürlü ama beynimiz değil yüce allah razı olsun. arapça bilmeyen kişi kuran okuduğunda çelişki görebilirmiş. arapça öğrenmeliymişiz. bunu derken ne kadar masum olunuyor değil mi? öte yandan bu tam olarak benim dinim özürlü arkadaş. eksik. çünkü sadece arapça anlaşılabilio demek. muhteşem bir evrensellik iddiası. iyi ki kalbim mühürlü anasını satayım.
kuran-ı kerim'de ki ayetlerin bilimsel kuram ve ispatlarla farklılık gösterdiği düşücedir. tanımı yaptık sıra yorumda. beyninin yüzde üç buçuğu işleyen bir bireyin, o beynin vericisini ve onun gönderdiği kitabı google'da arattığı bir soru cümlesi sonucu bulduğu sonuçlarla eleştirmesidir. sağlam bir arapça gramer bilgisi olmayan hatta arapça dil bilgisi hususunda nirvanaya ulaşmadan sağdan, soldan bulduğu çevirilerle yaptığı kıyaslar ile yaptığı eleştiri saygısızlıktır ve hoş değildir. illa eleştirecek ve bunun doğruluğunu ispatlamak isteyen en azından biraz okusun, araştırsın, yazılanları anlamaya çalışıp beyninde önce bir süzsün, ondan sonra bizde onu izlemeye devam edelim. ha beyninin yüzde dördünü kullanan einstein oluyor ki onun da gelip sözlükte entry girecek hali yok ayıptır söylemesi.
kuranin arapca olmasinin bir hikmeti de; arapcadaki genisligin hicbir dilde olmamasidir. daha az kelime ile daha cok sey ifade edilebilen bir dil olma ozelligine sahiptir. ve arapca zannedilenin aksine kolay da bir dildir. usulu anlamak ve tabi biraz gayret yeterlidir. gerisi sozluk bilgisi...arapca bilmeyenler icin, meal okurken de anlamak icin biraz secici olmakta fayda vardir.
olmayan celiskileri gormek de buyuk marifetdir ayrica. insan neyi nasil gormek istiyorsa oyle yorumlar da...
hersey acik ve net inanmayan inanmasin zorla degil elbet...
bu tahammulsuzuk neden? sizin gordugunuz celiskiler!! bizi baglamaz bizim inancimiz da sizi baglamaz.
toptan yasak olan alkole dair bir çelişkidir. toptan zaten yasak ise neden alkolsüz klın deniyor. ayrıca alkollü olarak namaz kılınabileceği anlamına da gelmektedir.
"Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ...... kadar namaza yaklaşmayın."
kafanın güzelliği geçince kılın, no problem diyor.
nasih-mensuh denilen bir durum vardir ki; kisaca soyle izah edilebilir:
ey iman edenler sarhosken... namaza yaklasmayin. ayeti de bu nasih mensuh durumuna ornektir. bu ayet mensuh durumundadir. yani bu ayetin hukmu inen baska bir ayetle kaldirilmistir. allah o donemde insanlarin cokca yaptigi bir eylem olan icki icmegi; insanlara zorluk cikaracak sekilde birden yasaklamamistir. eger birden yasaklamis olsaydi cok insana zor gelcekti... ickinin zararlarinin da faydalarinin da oldugunu ama; zararlarinin faydasindan cok oldugunu vs anlatilmis ve yavas yavas, kullarini zorlamadan son noktayi konulmus ve haram oldugu bildirilmistir.
"allah kullarina zulmedici degildir"
ramazanin 11 aydan daha degerli olmasi meselesi ise;
hayat kitabimiz olan kuranin bu ay icerisinde inmis olmasidir.
kuran a iman etmeyenlerin, ne kuranin kiymetini ne ramazanin onemini idrak edememesi gayet normaldir.
ayetlerin nuzul sebeplerini bilmeden, sadece meallerden faydalanarak ortaya konan çelişkilerdir. bir diğer mesele de, tabi kur an'nın diline ait husisiyetlerdir. şimdi tefsir, dil, icma, fıkıh gibi ilimlere haiz olmadan kur an'ı kerim'i sanık sandalyesine oturtursanız bir çok hata bulduğunuzu zannedersiniz.
bugun modern anlamda yazılan fenni kitaplarda bile kendi biliş durumumuzdan dolayı bir sürü mantıksızlık buluruz. ancak birileri irdeleyip anlatınca konuyu anlarız ve nerede mantık hatası yaptığımızı görürüz.
hepimizin başından geçmiş olması muhtemel bir örnek anlatayım. bir zamanlar öss'ye hazırlanırdık. orda yılda bilmem kaç deneme sınavı ve envai çeşit sınava girmişizdir. bu sınavlarda bazı soruların cevabını sınav akabinde görünce şok oluruz. ve iddia ederiz bu soru kesin yanlış. ancak doğru yapan birine o sorunun cevabını sorunca ve akabinde o da size neden cevabın öyle olduğunu anlatınca kafa dank eder. biz de anlarız ki gözden kaçan küçük bir detay sonucu değiştirmiştir.
işte yukarda anlatılan örnekte olduğu gibi bizim doğru ve yanlışlarımız bilişimiz ile alakalıdır. ondan dolayı infaz etmeden yargılamayalım, sorgulayalım.
öss sınavlarının hepsi evrensel olan sınavlar olduğu, tüm milletlere tanrı tarafından bir elçi vasıtası ile gönderildiği için bu konuda verilecek süper bir örnektir.
evrensel olduğu, tüm dünya insanlarına ve tüm zaman boyunca gönderildiği söylenen bir kitap için de ortalama üzerinde bir çok farklı disiplinde eğitim görme gerekliliği olması kuranın değil inananın çelilşkisidir. dinde zorlama yoktur ama hepiniz önce tefsir, dil, icma, fıkıh öğrenin de öyle gelin.
tanrı neden bu kadar anlaşılamayacak bir kitap göndermiş? sınavın leveli yüksek olsun cehennem bu sene iyi iş yapsın diye mi?
Şeytanın verdiği vesvesedir.Objektif bakılırsa çelişki olmadığı görülecektir.Yukarıda çelişki diye bahsedilen konular gerçek bilgi sahiplerinden öğrenlirse özü anlaşılmış olacaktır.
hükmü kaldırılan ayet meselesi de apayrı bir şey. hükmü kaldırıldı ise yenisi ile değiştirildi ise, eskisini neden orada bırakıyorsun. allah kelamı aman kaybolmasın diye büyük ihtimalle değil mi? evet. e bunu diyen kim? kuranı yazıya geçiren. o yazıya geçiren hükmü kaldırılmış olanı yine de yazma kararı ve insiyatifine sahip yani. sonuçta allah bir adet dokumantasyon kontrol prosedürü ya da ayet kontrol prosedürü belirtmemiş. revize edilmiş olanın ne yapılacağını söylememiş. ama birileri karar verip yazıyor değiştiriyor yani bir anlamda. daha sonra da bu çelişkiyi açıklamak için zart zut bilimler doğuyor adına da ısrarla ilim diyorlar. bilim diyemiyorlar kimse siklemiyor çünkü. hepsi sonradan birileri tarafından çelişkileri çözümlemek üzere kutsal kitap ilimleri adı altında takla atma yöntemleri olarak yaratılmış olan pseudo bilimler.
1,2 - Elif Lâm Râ.(1) Bu Kuran; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allahtan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (2)"Şüphesiz ben size O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
kimilerinin gordugu, kimilerinin de gormedigi celiskilerdir. Bu farkli tutumlar, sozlukculer tarafindan 2 sekilde ele alinmaktadir:
a) Aslinda celiski yoktur, ama celiski gormek isteyen her yerde gorur.
b) Aslinda celiski vardir, ama dusunmek yerine inanmayi tercih edenler en bariz celiskilere bile bir aciklama uydurmaktadirlar.
Bu iki argumani ele alirken su noktaya dikkat cekmek isterim: A argumanini savunanlarin once kuran'i inceleyip celiskisiz bulduklari, sonra da iman ettikleri yoktur. Cok cok cok buyuk bir cogunlugu aslinda once iman etmistir, cocuklugundan beri kendisine boyle ogretilmistir. Bunun ardindan da, imaninin geregi olarak, celiskileri gor(e)memekte, veya bu celiskilere bir aciklama uydurmaktadir.*
Kur'anda celiski oldugunu dusunenlere gelince, bunlarin icerisinde ise onemli bir cogunluk Turk toplumunda buyudukleri icin akil yurutmeye iman ederek baslamalarina ragmen, Kuran'da ve islam inancinda cesitli celiskilerin/eksiklerin/olumsuzluklarin bulundugunu dusunerek iman etmekten vazgecmislerdir.
Hangi fikir dogrudur hangisi yanlistir tartismasi hic bitmez, ama hangi fikir rasyonel dusunce acisindan daha makuldur sorusunun yaniti barizdir.
allah peygamberinden "ben" demesini bildirmis ve muhammed sav de "ben" demistir ayete binaen.
kurana temiz bir bakisla bakanlar ne anlatmak istedigini (ilmii verilere dayanamasalar da) anlayabileceklerdir. onemli olan kurana ayet ayet celiski arayarak degil de butunen butun bir kitap oldugunu unutmadan "onyargisiz" ve saf niyetle bakmaktir.
tefsir vs ilimler guzellik katar. anlamak isteyn anlayacaktir. istemeyen de anlayamaz zaten.
bunlar çelişki değil ki sadece bakış açısı ve meal farklılıkları.
misal Ankebut 57. Ayet. Şüphesiz ki her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz der. Fakat her alim bunu farklı bir şekilde söylemiş. nefis yerine can diyen olmuş,canlı diyen olmuş ve bu tür farklılıkların diğerleri ile görüş açısında farklılıklar oluşmuş.
Misal Ayet birşeyi anlatır. Sen onu nasıl istersen öyle anlarsın. Misal Kafirun suresinde Leküm Diniküm Veliyedin der. Sizin dininiz size bizim dinimiz bize. şimdi bunu adam salakça anlar der ki islam ayrım yapıyor. Halbuki o ayet indiğinde Peygamberimize pahalı şeyler teklif ettiler dini yaymasın diye. peygamberimize o anda o ayet indi. peygamberimizde bir elime ayı diğer elime güneşi verseniz yine vazgeçmem dedi.
Bunlar ve daha birçoğu düşünme özürlü insanlar tarafından çelişki olarak gösterilmiş.