birileri her zaman buna karşı gelecektir. kuran okuyan insanlardan bir zarar da görmemişlerdir halbuki. Müslüman bir ülkede yaşıyorsun. ben müslümanım deyip daha kuran'ı kerimin tek bir harfinden bile bihaber yaşıyorsa bir insan o kişi bir müslüman mı dönüp aynaya bakmalıdır. seçmeli ders olarak okutulabilir ama doğru düzgün hocalar olması gerekiy. yoksa zekeriya beyaz falan okutsa millet dinden soğur.
yeni bir uygulamadır. yıllar önce internetten bir israilli ile konuştuğumda (her boka israil örneği vermek gibi değil lan, vallahi denk geldi) okullarında tevrat'ın okutulduğunu, üstelik bunun zorunlu ders olduğunu söylemişti. şimdi bakıyorum da kuran'ı kerim'in ders olarak okutulması kimi kesimi rahatsız etmiş. ha ne olur? it ürür kervan yürür. ancak dikkat edilmesi gereken nokta, kur'an-ı kerim'in hassas bir konu olması. eğitimi veren hocaların tam donanımlı olması gerekir diye düşünüyorum.
Mantıklı dır.
Eğer zorunlu ders olmayacak ise gayet mantıklı ve akıllıca olandır. Maalesef ülkemizdeki insanların tamamı sözlükte yazan grup gibi istanbul, ankara, izmir gibi büyük şehirlerde yaşamıyorlar, durum böyleyken Anadolu'daki insanımızın büyük bir çoğunluğu özellikle yaz tatillerinde çocuklarını Camilere göndererek Kur'an-ı Kerim öğrenmelerini istiyor, bu çocuklar yaz tatillerini bu şekilde geçiriyorlar, belki büyük şehir de bir önemi yok ancak Anadolu'da var. Eğer okullarda ders olarak verilmeye başlanırsa bu çocuklar Kur'an-ı Kerim i daha bilimsel ve daha akıllıca bir şekilde öğrenebilecekler.
Müslüman olan bir ülkede bunun ders olarak özgürce seçilebilmesi kadar doğal bir şey yok. Kimi yazarların olayı imam hatiplere kadar bağlaması enteresan, imam hatiplerde okuyanlar insan değil mi hep bunu düşünüyorum, orada okuyan çocuklar, belki de bir kısmı isteyerek oraya gitmediler, belki de o çocuğun ailesinden gördüğü adet, örf bunu gerektiriyor ve çocuk bunu okumak istiyor, ama hayır ülkem insanının modern bakış açısı buna da karşı, kimse okumasın oralarda orada okuyan kimse başarılı olmasın, kaza ile iş adamı olur, ihale alır, büyük bir şirket sahibi olursa hemen bir yere bağlaması zor oluyor bu arkadaşalr için çünkü, bu arkadaşlara göre her başarılı imam hatip mezunu iş adamının arkasında mutlaka birileri olmalı. Neyse konuyu saptırdım, sonuç olarak Serbest seçmeli bir ders olmalı isteyen bunu öğrenmeli, kimsede buna mani olmamalı.
- rıza kalk bakalım, bakara suresinin 64. ayetinde verilen mesaj nedir, açıkla.
+ hocam, şair burada kafire seslenmiş.
- şair ha! seni gidi melun otur, sıfır.
seçmeli olarak okuturlarsa ( gerçekten seçmeli, ' zorunlu seçmeli ' değil ) ve yanında tüm dünya dinlerini ve ateizm, agnostisizm ve deizm gibi felsefi görüşleri hakkıyla öğreteceklerse okunsun kardeşim. itirazımız yok yani.
dersi objektif işleme, kuran üzerinde tartışabilme ihtimalleri göz önünde bulundurulursa yapılabilirliği olan bir eylemdir.
ancak yazık ki, bu ihtimallerin var olabileceğini düşünmek bile hayaldir.
Bir çok farklı inancı ve inançsızlığı içeren millete yapılan bir yanlıştır.
Bunu yapıyorsan ; incil ve Tevrat dersi, ayrıca ateizm ve deizm felsefesi gibi dersler yerleştirmelisin.
ne seçmelisi allah aşkına? kim okuldaki dersi seçebilir? hocalar verir sen okursun. ne güzel din kültürü dersi vardı. dinin güzelliklerinden bahsederdi. allah korkusunu değil allah sevgisini öğretti bana çocukluğumda. fakat 12-13 yaşındaki çocuklara güzel güzel sevmelerini sağlayacak şekilde değil direk arapça vermek onlara korku aşılayacaktır. ayrıca ülkede ufakta olsa bi azınlık kesim var. onlar içinde din dersi verin o zaman? yani neresinden tutsan elde kalır. nereye gidiyoruz bakalım...
bilim adamı kuran ı incelese çok yol alır düsturundan yola çıkılarak atılmış büyük adım. din-kafalar eğitimi, toplumun geleceğini, rejimi, kitleyi biraz daha ele geçirdik diye ellerini ovuşturmaya başladı bile. oysa bulundukları toplumun altını oyduklarını farketmiyorlar, afedersin, çok da bir tarafımızdaydı. becerebilirsiniz evladım, dünyada yapılmış örnekleri çok: bir iran, bir afganistan, bir malezya, bir suudi arabistan, ya da afrika'da dine dayalı gerici memleketlerden birine benzemeniz sizin elinizde, "hayatta olmaz", "yapamazsınız" diye bir şey yok, onlar eskidendi...
neden becerebilirsiniz biliyor musunuz? çok harika bir modele sahip olduğunuz için falan değil, sakın kendinizi kandırmayın; sadece üzerine çıkıp altınıza aldığınız bu insanlar ziyadesiyle beyinsiz ve korkak olduğu için. üstelik "halk" dediğiniz kitlenizden falan bahsetmiyorum, sakın yanlış anlamayın, onlar çoktan aşmış zaten. benim bahsettiğim zavallılar hesapta dinsel zihniyetin karanlığını farketmiş olduğunu dillendiren, "laiklik", "aydınlanma", "bilimsel düşünce" diye zortlayan, ancak iş icraata gelince örgütlenmekten, planlı modeller oluşturmaktan aciz olan, bir şişe bira içebildikten sonra gerisinin koy götüne mantığında olan bizim gibi hıyarlardır. bizim sağımızda ve solumuzdaki dişilerin başı açık olduktan sonra diğer kadınların kızların sıkmabaş olması bir tarafımızda olmaz, basar küfrü eğlencemize bakarız. iki yeni akımcı kitap okuyup iki yeni sıçım film seyrettik mi paris'te londra'da gezer bizim kafalar, o biçim entellektüel oluruz, geri kalan her şey zaten banal olduğu için uğraşmaya değmez.
yani diyorum ki, biz bir araya gelip sizin imam hatip açıp nesiller yaratabilmeniz gibi alternatif okul sistemleri falan oluşturamayız. sizin yaptığınız gibi global ekonomik ve sosyal bağlar oluşturamayız. nerede durup nerede sesimizi çıkaracağımızı bilemeyiz, bir araya gelince iki nazım şiiri okuyup duygulanır ama hiç bir yapısal organizasyon işine girişmeden tekrar bir bira açıp ertesi nazım dinletisine kadar yayılırız. dinsel eksikliğimizden değil, çünkü dünyada dine dayanmayan ancak dünyanın dizginlerini elinde tutan bir çok güçlü ülke, kültür, yapılanma ve model vardır. belki de bizim güvendiğimiz de bunların en nihayetinde size posta koyacağına olan inancımızdır. bu inancımızın nereden geldiğini sormayın, zira dünyada geri bir toplumun dış müdahale ile kendine geldiği bir örnek henüz mevcut değil. belki de her şey iyice çekilmez hale gelince o modern batı diyarlarına iltica etmeyi hesaplıyor olabiliriz. orada rahat rahat bira içer, kitap okur, film seyrederiz artık.
biz vaktinde bu devletin okullarında herkesi mahmut hoca zannedip de kıçımızı yaymayaydık, türbanlı bayanları dışlamayıp o okullarda zaten bildikleri din mantığının yanına insan haklarına, eşitliğe, akıla ve bilime dair bir takım fikirlerle donatabilseydik, azınlıkların haklarını ve varlığını "benim ermeni okul arkadaşım var", "rum komşum var" falan diye geyiklerde terketmeyip peşine düşseydik, ideallerimizin ve yaşam tarzımızın özünü kavrasaydık, kendimize karşı ikiyüzlü davranmasaydık siz zaten bu günleri zor görürdünüz. olmadı, yapamadık, siz emin adımlarla islam coğrafyalarında var olan yegane laik rejimin altını oydunuz. bir gün başka bir islam coğrafyası bu modeli alıp toplumunu dünyaya ve medeniyete güzelce eklemlemeyi başarabilir belki. ama başaramazsa da koy götüne, kime ne vermiş bir islam toplumu da eksikliği hissedilecek?
abd'nin türkiye üzerinde uyguladığı din devleti oluşturma projesinin 1947'deki truman doktrini ve marshall planı'ndan beri vazgeçmediğini gösteren eylemdir.
kuranı kerim okullarda okutulmayacak kadar kutsaldır. ve bilinmelidir ki kim kuranı başta birine öğretmeye çalışırsa kendi fikirleriyle anlatır yüce kuran ı kerimi. kuran der ki tek kaynak benim. bunu ders olarak okutmak öğretecek hocanın hangi cemaatten olduğu ile de ilgilidir. sonuçta her cemaat ya da her mezhep kuranı kendi çıkarlarına göre yorumlamakta ve kullanmaktadır. kuran ı kerim yani islam dininin müslümanlığın tek ve değişmez kaynağıdır ve bunu kimse karşısındakine öğretemez bunu kişi kendisi öğrenmeli ve kendi aklına göre yorumlamak zorundadır. yunus suresi 100. ayette der ki '' Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır''. bırakın da din dediğimiz olgu insanın içinde olsun. islam akılla çelişmez bu yüzden akıl kullanılıp din anlaşılmalı. başkasının söyleyeceği şekilde değil.
saçmalıktır. saçmalığın daniskasıdır. kuran bir ders kitabı değil insan ve allah arasındaki bir bağdır. bunun esas amacı cumhuriyete bir balta daha indirmektir.
nedense bazı ateist ve kemalist bünyeleri sarsmış, tahammülsüzlüklerini su yüzüne çıkarmış geç kalmış bir uygulama. ulan pezevenk istemiyorsan seçmezsin. siktir git sende bale öğren, devlet tiyatrosunda shakespeare'den othello'yu filan oyna. senin alkolden süngerleşmiş beynin ikincisinin çağdaş olduğunu algılayıp bizim vergilerimizle desteklenmesi gereken bir şey olduğunu söylüyorsa o senin mallığın. sen herkesin birbirini düdüklediği ahlaksız bir ülke hayalederken ben kuran ahlakıyla yetişmiş bir ülke hayal ediyorum. şimdi siktir git.
soze baslamadan once soyle kocaman bir ohaaaa cekesim geldi. Hani usendim birkac tane yaziyi okudum, ulan bu sacmaliga destek verenler var!!! Ulkenin durumu o kadar vahim yani!
Her seyden once bunun sebebini analiz edelim. Bu tarz sapstik isteklerde bulunan insanlar bilim/ilim ile dogmalar arasindaki farki bilmemesinden kaynaklanir. Bunu guzelce aciklayalim simdi:
Mantik: bellirli kabuleri goz onune alip bu kabullerin ne ifade ettigini degerlendirmektir. Sistematik bir sekilde gerceklestirilen bu eylem, felsefe ve matematigin temelini olusturur.
Matematik: (#14389978) alanlar ornegi verildi. Kisaca her bir islem kumesi icin belirlenen kabuller ile, mantiksal bir sekilde yukari cikmaktir. Pozitif bilimlerin temelini olusturur...
Pozitif Bilimler: Matematigi temel alip, sistematik bir sekilde tekrarlanabilen deneyler ile dogayi modelleme ve tahmin edebilme eylemidir.
sosyal bilimler: Deneysel olarak dogrulanamasa da, yine de deneyler ve istatistik yardimi ile sosyal teorilerin tartisildigi ve sinandigi bilimdir.
Goruldugu uzere okullarda ogretilen butun dersler ise yarar ve her ne kadar cok yanlis ogretilmis olsa da hepsinin bir temeli mevcuttur. Yani ogrendiginiz her seyi sorgulayabilir, her seyin temeline, kabullere, kadar inebilirsiniz.
Ama kurani kerim bundan cok uzaktir. Ilk olarak temeli belli degildir, muhammed oldukten 100 sene kadar sonra yazilmistir. Bir dogrusu yoktur, herkes farkli sekilde yorumlayabilir, baris getirmesi icin kullanilan bu kitap, her gun de sahit oldugumuz uzere, nefret suclulari yetistirmek icin de kullanilabilir. Ancak poizitif bilimler ve oncesinde durum farklidir, 1 dogru vardir! Kimse bunu isine geldigi gibi yorumlayamaz!
Nitekim kuranin koklerine inilemez, cunku belirsizdir. Bir dayanagi yoktur.
Mesela matematikteki kabullerden bir tanesi a+b=b+a' dir. Bunun ispati mumkun degildir, ancak henuz bu yasaya karsi cikan (a,b) ikilisini bulamadik. Halbu ki kurani kerimin ilk kabulu, bu kitabin allah tarafindan verilmis oldugudur. Cocuk bunu sorguladiginda hoca ne diyecek? Cocugun agzini burnu kirar herhalde, ama cocugumuza vermek istedigimiz egitim bu mu? Temeli belirsiz, dogmalar ustune kurulu bir kitap ile mi bu cocuklardan, muhendis, doktor, avukat yetisecek?
Cok isteyen varsa gitsin cocuguna evde ogretsin. Okul pozitif bilimlerin ogretildigi bir yerdir, cocuklarin beynin yikandigi degil. Sayet bir kisi, sahip oldugu bilgilerle ilgili kaynak gosteremiyor, nerden geldigini bilmiyor ise, o zaman hayatini irdelemeli, descartes` amcamizin yaptigi gibi her seye bastan baslamalidir...
su egitimi bir kere de adam gibi verin de adam akilli bir nesil yetissin artik...
keşke bizim zamanımızda da olsaydı. bilinçli bir gençlik için şarttır. amerikada başkan incile elini koyup yemin ediyor, bizim sırtlanlar seçmeli ders olmasından rahatsızlar.
gayet sevindirici bir durumdur. avrupada bizdeki anasınıfı düzeyinde öğretilir kutsal kitap ama bizde yasak üstüne yasak getirilmişti din düşmanı yapı tarafından.
şimdi ise büyük bir engel ortadan kalkmış oldu.
bazıları diyor ki; o yaşta çocuğun seçme iradesi henüz yok, anlamıyor vs.. zart zurt!"
bre akılsız... biz kendimiz mi seçtik resmi ideolojinin bize dayatılmasını ?
hem milli güvenlik dersinin "zorunlu" okutulduğu bir ülkede kuran-ı kerim'in seçmeli ders olması neden zoruna gider bazısının ?