yaklaşık 1400 yıl önce peygamber(s.a.v.) efendimize vahiy yoluyla inmiş. Tüm müslümanların kutsal kitabıdır ve geçerliliği kıyamete kadar sürecek olan kitaptır.
islamiyet kur'an-ı kerim ve hz.muhammed(sav) hiç bir zaman tek bir topluma ve topluluğa indirilmemiştir. ayrıca müslümanlık kendinden önce gelen dinleri reddetmez hatta onların devamı olduğunu ve onların sapıtan yanlarını değiştirilen yanlarını düzeltmek için gönderildiğini söyler. kur'an-ı kerim bizzat allah(cc) kelamıdır. kur'an-ı kerim insanların doğru yola ermeleri için gereken ahlak dini sosyal v.b birçok kuralı içinde barındıran muazzam kelimesinin bile tarif etmeye yetmediği kadar güzel ve özel bir kitaptır. kur'an-ı kerim'de hiçbir ayet sureye tek başına anlam yüklemek doğru değildir. onlar zincirin halkalarından sadece biridir. nasıl ki zincirden kopan tek halka sadece halka olarak kalır zincir denmezse kur'an-ı kerim'den seçilerek alınmış kafa karıştırmak için seçilmiş bir ayette kur'ân-ı kerim sayılamaz..birdir hep beraberdir tektir.. bozulmamıştır..bozulmayacaktır..
Atatürk'ün hazırlattığı Lise II Tarih Kitabı'nda Islamiyet, Kuran Ve Muhammed Hakkındaki tanım
Bu tarih kitabından bir alıntı:
"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir. Bu esasları ihtiva eden cümlelere Ayet, Ayetlerden mürekkep parçalara da Sure derler. Islam an'anesinde, bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasile Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur."
Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.(En'am/92)
Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (Insanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. (Şura/7).
bu ayetler de aslında acıkca islam dininin kimlere gönderildigi belirtiliyor daha dogrusu kimleri baskı altına alıp, korkutmak için yollandıgı pardon yazıldıgı acıkca belli edilmiş. ama ilginnç olan arap olmayan bizlerin ve bizim giblilerin bu dinin mensubu olması anlamak mümkün degil! acaba bir koyunlaşma mı bu? dededen babadan ogula gecen bir miras gibi neyse bos verin...
insanların, insanlık mertebesine çıkabilmeleri için; yaratıcıları tarafından gönderilmiş olan allah kelamı. madem yapan bilir; öyle ise bilen konuşur. işte bu hakikate binaen kainatın yaratıcı olan allah ın bizlere kendisini ve kendimizi tanıttığı kainat kitabının cisimleşmiş hali.
incilden sonraki bestseler... insanlarin okuyup hayatlarini kurandaki kurallara gore idare etiigi insanlar uzerindeki yonlerdirme gucu cok buyuk olan olan kutsal kitap.. bu kitabtaki kurallara uyanlar icin icinde hurilerin bal akan cesmelerin bulundugu sonsuz cennet sozu verilmistir
lafta tüm insanlıga gelmiş ama böyle olmasına ragmen sadece arap kültürünü içinde barındıran ve arapların yaşayış şeklini diger insanlara entegere etmek üzere birkaç kurnaz arap tarafından yazılmış arap kültürü kitabı....
Bozulmadan kalan tek kutsal kitap. Ayrıca diline bir çok insanın arapça dediği fakat aslında Rapça(Allah Dili) olan muhteşem kitap. Okumayı bende bilmem o yüzden türkçe çevirisini okumayı herkese tavsiye ederim...
arkadas grubu olmayan toplumda kendine yer edinememiş insanların bok atıp bir yere gelmeye calıstığı kitaptır olay aynen söyle olur
muron:biliyomusunuz ben ateistim ve kuranda yazılanların hepsi sacma hicbirine inanmıyorum
koyun: aaa ölemi ay ne hos benimle cıkarmısın
konuyla ilgili bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur; Kur'an-ı kerim okuyup, ezberleyen, helalini helal, haramını haram bilen, Cennete girer. Ayrıca [müslüman] akrabasından, hepsi de Cehennemlik olan on kişiye şefaat edip, onları Cehennemden kurtarır. [Tirmizi]
Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz. (2/28)
Bilinmelidir ki inkâr edenlerin ne malları ne de evlâtları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır. işte onlar cehennnemin yakıtıdır(3/10)
Onlar, hayat ancak bu dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek değiliz, demişlerdi. (6/29)
Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş? diyecek. Onlar da "Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler. Allah da, Öyle ise inkâr ettiğinizden dolayı azabı tadın! diyecek. (6/30)
kuran ı kerime nasıl ilk vahyedildiği sırada Muhammed kendisi yazıyor diyen mongollar olduysa şimdi de bu embesillerden mevcuttur..arapçanın inanılmaz kelime oyunlarını bilmeyen bilse bile çarpıtmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan kafirlerin akıbetinin ne olacağını yine rahman ve rahim olan Allah yukarıdaki ayetlerinde bizlere bildirmiştir..
cenabı hakkın, bu imtihan dünyasında sınavı kazanmamız için bize *altın tepside sunduğu bir nevi kopyadır kuranı kerim. biz ki her yazılı sınav öncesi kopya çekmek için debelenir dururuz, peki neden bu mucize kopyayı kullanmıyoruz diye sormamız gerekirken kendi kendimize, nelerden bahsediyoruz ya rabb. yok peygamber unutmuş da kendi diliyle yazmış yok allah yemin etmiş. tabii ki yemin edecek sen ben biz allah adına yemin ederken o yüce yaradan bize bu fırsatı sunmuşken sen ben biz onun buyruklarını yerine getireceğimize kalkmış onun emirlerini tartışıyoruz.
dediklerimin daha iyi anlaşılması için öncelikle (#206940).
hud süresi ile ilgili cevap için (#211643)
zariyat suresi ile ilgili cevap için ise (#253201)
Hud Suresi nin birinci âyeti şöyledir:
Elif. Lâm. Râ. Bu, âyetleri muhkem kılınmış, sonra da her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından açıklanmış bir kitaptır.
Burada Kurân ın açıklamasının dahi Allah tarafından olduğu, ikinci ayette bunun sebebinin Allah tan başkasına ibadet etmememiz olduğu, Peygamberimizin de Allah tarafından görevlendirilmiş uyarıcı ve müjdeci olduğu bildirilmektedir. "Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim." Bölümün başında de ki sözünün olmaması, bir yanlış anlamaya yol açamayacağından söylenmemiştir. Ama okuyan herkes böyle bir sözün gizli olduğunu kolayca anlar. Karşı tarafın kolayca anlayacağı bazı kelimeler söylenmez ki, bu hemen her dilde vardır. Zariyat Suresi' nin 50. ve 51. ayetlerinde de durum aynıdır. Önceki âyetlere bakarsanız orada da yanlış anlamaya imkan verecek bir durum yoktur.
edit: bu dilin yapısıyla ilgili birşeydir direkt türkçe düşünüldüğünde her dilde saçmalıklar çıkar. mesela ingilizcede "no, dont think so" diyen biri "hayır, zannetmiyorum" demek istiyordur. ama bunu sadece yazılı kelimeleri tercüme ederek çevirirseniz "hayır, çok düşünme" diye anlarsınız.. yani "dont think so" bir emir cümlesidir tek başına söylenirse.. ama bunun öyle olmadığını ve burada bir gizli "ben" sözcüğü olduğunu ingilizce bilenler bilir...