-hepiniz malsınız abi
+niye ki?
-değiştirilip değiştirilmediğini bilmediğiniz bir kitapa inanıyorsunuz
+doğru dedin, peki ne yapalım?
-ye kebabı iç şarabı vur çanak gibi döte
+dooğru dedin, dön o halde
-ama abi?!
1400 yıl sonra bir kurtarıcı çıktı sonunda, insanların yüz yıllardır aklına gelmeyen soruyu sordu, sormakla yetinmedi cevabını da kendisi verdi. sonunda insanlar körü körüne bir kitaba inanmaktan kurtuldular, zihinleri açıldı. sağol aziz dostum, senden önce gelenlerin hiç biri senin kadar zeki değildi, bunca alim sırf ekmek kapılarını kapatmamak için bu gerçeği bizlerden gizledi ama güneş balçıkla sıvanmıyor işte, sonunda sen geldin ve bize gerçeği gösterdin!
boyle dusunen muslumanin imani zayif degildir, bazi asamalardan, farkli hallerden gecen muslumanlar boyle dusunur. simdi iki cesit iman var, taklidi iman ve tahkiki iman. merakli olanlar arastirsin ama kisaca deginmek gerekirse, taklidi iman hicbir seyi sorgulamadan, okudugu surenin feyzini bilmeden namaz kilan muslumandir. tahkiki iman ise sorgulayarak ogrenen, okudugunu anlayan, bir nevi hz.ibrahim (as) in sevabini kazanan insanlardir.
guclu bir islami alt yapisi olan ** kisilerin kur'an'i sorgulamalari iyidir, cunku bu kelamullah'in her kelimesinde allahi gorurler. kur'an'i kerimin mucizelerini gordukce de imanlari kuvvetlenir. mevlana ne demis; insan once kendini diger insanlardan soyutlayacak, sonra sorgulayacak, ondan sonra musluman olacak. yani tam bir musluman olacak. bir de bizim gibi kur'an'i arastirip bir seyler ogrenmeye calisanlar var, allahu teala bizler icinde kur'an'i kerimin gercekligini anlatmis.
oncelikle musluman bir insanin kur'an'a tam iman etmesi gerekir, ve kur'an zaten kendisini korur, allah bunu bize soylemis. kur'an'i ben koruyacagim diye. yani taklidi iman etmis kisilerin bunu bilmesi bile yeterlidir, sorgulamaya basladiklari zaman seytan fitne fesat verir, kafasini karistirir. o yuzdendir ki abdulkadir geylani hazretleri ogrencilerinden birisine inziva'ya cekilmeden once islami tam olarak ogrenmen gerek demistir. yoksa bilmedigin konularda seytan seni kandirabilir demis.
neyse bizim gibi insanlarin * anlayacagi dilde mucizeler var. hatirladiklarimi yazayim bari;
bakara suresi elif, lam, mim harfleriyle baslar. yani ilk ayet elif lam ve mim'dir. bakara suresindeki tum harfleri topladigin zaman; elif, lam ve mim haflerinin esit sayida kullanildigini goruruz. yani komple bakara suresinde * 200 tane elif, 200 tane lam, 200 tane de mim harfi kullanilmistir. tesaduf diyenler olabilir elbet, ama ben sanmiyorum. anlayana sivrisinek saz gelir olayi. ondan sonra * kur'an'i kerimde melek kelimesi 10 defa geciyor, seytan kelimesi de 10 defa geciyor. cennet 20 defa ise cehennem de 20 defa geciyor, sadaka 15 defa ise bereket de 15 defa geciyor. daha da enteresani "gun" kelimesi 365 defa, "ay" kelimesi 12 defa, "namaz" kelimesi 5 defa vs. gecmis. yasin suresinin 30. ayeti yanilmiyorsam soyle bir sey soyluyordu, dunya gunesin etrafinda mukemmel bir sekilde doner. * o ayetin harflerini teker teker ayirdiginiz zaman, en ortada kalan harf "vav" * onun ilerisindeki ve gerisindeki harfler ise tam bir esitlik ve denge icindedir. ornek vermek gerekirse *;
a-d-y-c-k-c-y-d-a. yani ayet hem dunyanin gunes ile mukemmel bir uyum icinde oldugunu soyler ve o ayetin kendisi de ayni sekilde mukemmel bir eszamanlilik ornegi sergiler. bu en son verdigim ornegi cok basit anlattim, yani ortada 7-8 kelime var yanilmiyorsam, ve bu tum kelimelerin harflerini bir araya getirdiginiz zaman boyle oluyor.
bunlardan baska kur'an'i kerimde modern bilimin yeni farkina vardigi bircok seyden bahsedilir. daglarin fonksiyonu, embriyo'nun gelisimi ** okyanuslar, big bang teorisi ve evrenin genisliyor olmasi, yagmurun olusumu, bitkilerin de cinslerinin oldugu vs. butun bunlar kur'an'i kerimde cok acik bir sekilde anlatiliyor. ** modern bilimin nimetlerinden yararlanilarak ancak su son yuzyilda kesfedilen bircok gercek kur'an'i kerimde 1400 yil once yazilmisti.
bir baska ornek ise kur'an'i kerimin edebi kiymetidir. su anda tum arap edebiyatiyla ilgilenenlerin soyledigi ortak bir sey vardir; o da kur'anin yeryuzundeki edebi degeri en fazla olan arapca kitap oldugudur, bunu arap hristiyan misyonerleri bile kabul ediyor *.
bakara suresinde ** kur'an tum kur'an karsitlarini bir hodrimeydana davet ediyor, diyor ki; tum yardimcilarinizi cagirin ve bu kur'anin bir ayetine benzer bir sey yazin. burada bahsedilen benzerlik, gosterdigi etkidir. kur'an alkol haram dedigi anda; tum muslumanlar evlerindeki, depolarindaki tum saraplari ve alkollu icecekleri bosaltmislardi. bir tek cumleyle bu kadar guclu bir etkisi olan bir baska eser dunyada yoktur.
birde soyle bir sey var, tamam diyelimki tum bunlar dogru, ama bunlar yine de kur'anin degismedigini kanitlamiyor. simdi farkli bir perspektifle bakalim olaya, allahu tealanin varligina inanirsak, tum bu yazdiklarimi bilmenize bile gerek yok. allahin varligina inanmak tum supheleri giderir. yani islam bir kac temel konsept uzerinde durur. bu temellerden birisinin gercekligini kanitladigimiz zaman allahin varligini kanitlamis oluruz, bu da aklimizdaki tum supheleri giderir. bu entry'de detayli yazmistim (bkz: #3574382). mesela hz. muhammedin sav bir peygamber oldugunu kanitlarsak denklemin diger bilinmeyenleri de cozulmus olur. mesela x+5=z burada x ya da z herhangi birisinin degerini bildigimiz zaman diger bilinmeyenleri de cozmus oluruz.
tabi ki kur'an bir bilim veya edebiyat kitabi degildir, ama kur'ani okuyan herkes kur'andan farkli seyler cikarir. bir bilim adami bilim, bir sair edebiyat.
kur'anin bence en buyuk mucizelerinden birisi de her donemin insanina gore kendisini yenilemesidir ve her donemin insanina hitap edebilmesidir. *
öncelikle değişmezliğini kabul edip sonra da değiştiğini iddia etme saçmalığının savunulduğu sanılan iddia.
''Zina yapan evlilerin taşlanarak öldürülmesini emreden ayet, Ayşe'nin döşeğinin altındaki sahifede yazılı bulunuyordu. Peygamber ölünce Ayşe onun defin işlemleriyle meşgul iken, evin açık kapısından içeri giren bir keçi o sahifeyi yedi ve böylece taşlama cezası Kuran'dan çıktı; ama hükmü devam ediyor''
(ibni mace 36/1944; hanbel 3/61; 5/131,132,183; 6/269).
''Keçinin yemesi sonucu Kuran'dan çıkan taşlama ayetini Ömer Kuran'a tekrar sokmak istedi; ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi''
(buhari 53/5; 54/9; 83/3; 93/21; muslim, Hudud 8/1431; ebu davut 41/1; Itkan 2/34).
sünni islam kur'an'ın değişmediğine, değişmeyeceğine inanır. alevilik ve benzeri tarikatler muaviye zamanında değiştirildiğine inanır. din dışında kimi insanlar da kur'an'ın tamamen insanın eseri olduğunu iddia eder. kanıt mı? kanıttan önce şüpheleri vardır ve bunlar zamanla mantıklı gerekçelere dönüşür. imanın kanıtı sadece iman ettim'dir.
mesela tevrat; değil dünyanın, evrenin başlangıcından bugüne 10 bin yıl civarında süre geçtiğini iddia eder. kudüs'te parkta milyonlarca yıllık kayaya oturmasına rağmen bu 10 bin yıl masalına inanan yahudiye anlatamazsınız bu durumu. inanmıştır, iman etmiştir ve aksi ispatlanamaz ona göre. böyle mutludur, haftasonuna inanır. mesela kur'an'da da, duyguların merkezi kalp olarak geçer. bir tek ayette bile beynin adı geçmez. çünkü devrinin bilgisi bu kadardır. tabi bu durum nasıl savunulur? bu durum semboliktir vesaire.
neyse son dakika.. madem hadislerinize güvenmiyorsunuz da bu bilim aşığı, modernist, ergenekoncu, mason,
haftasonunda buluşuruz saçmalığına inanmayan ateistin burnunuza dürtmesini neden beklediniz 1400 yıldır.
14 asırdır sırf hadis uzmanlığıyla geçinen binlerce aliminizin göremediği çelişkilerle bu hadisler el yazısıyla çoğaltılıyor, matbaalarda basılıyor, sırf türkiyede 85 bin camide anlatılıyor, yüzbinlerce evde hadis kitaplarıyla baş köşede yer buluyor da hala neden duruyor başınızın üzerinde? eleyin, sonsuza kadar yok edin yapabiliyorsanız. biz de böyle iddialarla gelemeyelim. hem kur'an'ın değişmezliği iddianızı çürütecek, hem de kur'an'la beraber dinin temeli olacak.
bunların hiç birini haftasonuna kadar düşünemezsiniz. düşünmeniz için haftasonunun toprağın altında çürümek olduğunu bilecek kadar kibirsiz olmanız gerekir.
budistlerin saf müslümanların kafasını karıştırmak için ortaya attıkları bir olasılıktır. büyük yalandır. (bkz: tarihin en büyük yalanları)
kuran'ın 7. yüzyıl çöl bedevileri tarafından yeni bir dinin oluşturulması sırasında yazılmış, önceki devirlerden o tarihe erişmiş bilgilerden ve efsanelerden derlenmiş bir kitap olduğunu, dolayıyle tanrı sözü değil insan sözü mahiyetinde bulunduğunu bilen, bu gerçeğe erişen bahtiyarları çok da şaşırtmayacak bir olasılıktır.
kuran yazıldığı dönemde bile üst üste defalarca değiştirilmiştir. her şeye kadir, her şeyi en başından bilen tanrı -güya- ayetler göndermiş, dünya gerçekleriyle bağdaşmayan bir çok bildirimde bulunmuş, bu ayetler dönemin insanlarından yoğun tepki görünce de yine aynı tanrı -güya- bu defa bu ayetleri yürürlükten kaldırmış ya da sözlerini -güya- daha iyisi ile değiştirmiştir.
inanmıyorsunuz değil mi? (bkz: nesh) evreni yoktan var eden bir yaratıcı, hiç böyle hesapsızlıklara ve tanrısal yönü bulunmayan insanı plansızlara girer mi?
bu arada nasıl bulduğumu soracak olursa diye anlatıyorum. önce "hucurat" suresinde geçen "münkir" kelimelerinin sayısı olan 4 ile "al-i imran" suresindeki "elif harfleri" nin sayısı olan 90 ı topluyoruz.
tabi sonra bir yerden 0.7 bulmak kalıyor. o yüzden şöyle yapıyoruz. kuranda geçen "muhammed" sayısı olan 817'yi miladi takvime çeviriyoruz. ki bu da 1453 olan istanbulun fethi'ni veriyor. bundan sonrası çok kolay. hemen istanbulun fethinde kullanılan yeniçeri sayısı olan 7428 i toplam bizans nüfusu olan 10236'ya bölüyoruz. buradan da, küsüratlı da olsa bir 0.7 bulduk.
küsüratları yuvarlıyoruz.
oldu mu size 94.7 ?
hesapta yanlış var diyen varsa şuradan hesaplayabilir:
. "kuran'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız" (hicr suresi 9. ayet)
kuran'ın değiştirilmediğinin yüzlerce belki de binlerce kanıtı olabilir. bu mümkündür. hali hazırdaki bilgi eksikliğimize bağlı geçmişin karanlığında saklı kalmış böyle bir gerçek olabilir. kimbilir. ileride bir gün konuyla ilgili bilimsel argumanlar ortaya çıkarsa biz de o zaman yeni bilgiler ışığı altında yeni değerlendirmemizi elbet yaparız.
~
lakin allah aşkına, tanrı aşkına, ya da her neye inanıyorsanız o'nun aşkına ve yüceliğine sığınarak söylüyorum ki lütfen "kuran değiştirilmemiştir çünkü x kuran ayetinde bu bildiriliyor" demeyin.
yani bu çok komik duruyor. ne yani kuran ayetlerinde "ey inananlar, biz tevrat'ı koruyamadık, değiştirilmesi sırasında aciz kaldık ama bu hatamızdan ders aldık ama kuran'da bu hataya düşmeyeceğiz, bu defa gözümüz üzerinde olacak" falan mı yazacaktı? veya "ey mü'minler, tevrat'ın değiştirilmesi bir boşluğumuza geldi, incil zaten benim sözüm değil, ki havarilerin yazdığı insan sözüdür, şüphesiz ki tanrı da bazen hata yapar" mı diyecekti?
uzunca bir süre bir müslüman tarafından asla ortaya atılamayacağı düşünülmüş iddia. zira islam'da kur'an-ı kerim'in asla değiştirilemeyeceği inancı bizzat kitapta yer alan bir ayete dayanır ve islam alimlerince de üzerine ısrarla vurgu yapılır. müslümana göre kuran mutlak gerçektir. bu durumda bir müslümanın kuran'ın değiştirildiğini iddia etmesi mümkün görünmemekte. eh, o halde bu iddianın islam'a inanmayan kesimden gelmesi doğal, ki bu kesim zaten kuran'ın allah kelamı olduğuna inanmadığı için değişmiş ya da değişmemiş onlar için fark etmez.
fakat son zamanlarda reşad halife önderliğinde yükselen 19 mucizesi hareketi müslümanlar içinden de kuran'ın değiştirilmiş olabileceği düşüncesinin yüksek sesle telaffuz edilebileceğini gösterdi. bu fikrin ortaya çıkmasındaki neden, (yanlış hatırlıyor olabilirim ama dönüp kontrol etmeye üşeniyorum) tevbe suresindeki son 2 ayetin 19 hesabını bozması. bunu iddia edenler, "kafasındaki uydurma hesaba uymuyor" diye kuran'dan ayet atmak, dolayısıyla dinden çıkmakla itham edildir ve hatta reşad halife öldürüldü. oysa ki tevbe suresinin son 2 ayeti ile ilgili iddialar 19 mucizesi iddiasının ortaya atılmasından çok daha öncesine dayanmakta ve en eski kuran nüshalarından bazılarınca da desteklenmekte. (not: sadece eksik ya da fazla ayetler değil, eski kuran nüshalarında bazı kelime yazımlarında da farklılıklar olduğu görülmekte)
19 mucizesini savunanların iki temel savı var:
1. kur'an-ı kerim'in tam ve mükemmel olduğu söylenir ve bir mucize olduğunun ısrarla vurgusu yapılır kitapta. bir edebi eser olarak bakıldığında mucize olma iddiası ve hatta mükemmel olma iddiası tamamen subjektif bir yorumdur. fakat yapısına temel olan, o dönemin şartları ile insan eliyle oluşturulması imkansız bir matematiksel sistemin varlığı mükemmelliğin ve mucizenin kanıtı olacaktır.
2. kuran'ın değiştirilemeyeceği inancına temel olan mevzubahis ayet, allah'ın kelamının bizzat allah tarafından korunacağını söylemektedir. bu korumanın da başına bir nöbetçi dikmekten ziyade içine gizlenmiş bir kodla olması daha akla yakındır. bu modele dayanarak yüzyıllar içinde yapılmış hatalar (ayet ekleme, çıkarma ya da bazı kelimelerin yanlış yazılması) düzeltilebilir.
not: işbu entryde kişisel görüş belirtilmemiş, sadece bilgi paylaşımı yapılmıştır.
maraz süresinin "tevrat'ı da biz indirdik ama oldu bir arıza, bu yahudiler de şüphesiz ki çok terbiyesiz" ayetiyle doğrulanmış olasılıktır. (tez değildir)
''Zina yapan evlilerin taşlanarak öldürülmesini emreden ayet, Ayşe'nin döşeğinin altındaki sahifede yazılı bulunuyordu. Peygamber ölünce Ayşe onun defin işlemleriyle meşgul iken, evin açık kapısından içeri giren bir keçi o sahifeyi yedi ve böylece taşlama cezası Kuran'dan çıktı; ama hükmü devam ediyor''
(ibn i Mace 36/1944; Hanbel 3/61; 5/131,132,183; 6/269).
''Keçinin yemesi sonucu Kuran'dan çıkan taşlama ayetini Ömer Kuran'a tekrar sokmak istedi; ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi''
(Buhari 53/5; 54/9; 83/3; 93/21; Muslim, Hudud 8/1431; Ebu Davut 41/1; Itkan 2/34).
kurandan ayet alıntılayarak değişmediğini iddia edenleri komik duruma düşüren olasılık.
bu ne saçma kanıt göstermek yahu? kendimden alıntı yapıyorum ki "ben her zaman doğru söylerim." demek gibi bir şey.
kuran değiştirildikten sonra eklenmiş olamaz mı, "kuran asla değişmemiştir." mealindeki ayetler. pek tabi ki olabilir. hatta ben şahsen kuran'ı değiştiriyor olsam, çekinmeden her tarafına böyle ayetler eklerdim.
tarihin kitaplarının tozlu sayfaları incelendiği taktir de arap ırkının yazı konusunda ne kadar ileri de olduğu hemen göze çarpmaktadır.tamda bu sebepten ötürü duyulanları kayıt altına alabilme teknolojisinin varlığı bu ihtmali azaltacak en büyük unsurdur.
kuranın değiştirilmiş olma ihtimali kuran içindeki biz indirdik tarzı ayetlerle belirlenemeyecek bir ihtimaldir. aslına bakılırsa bu bir ihtimal değil kesin bir yargıdır. kuran değiştirilmiştir. bir iki ayet de değil kuranın bir çok ayeti çıkarılmış, kurana bir çok ayet eklenmiştir. hiç bir örnek yoktur ki bir olgu, bu kutsal olsun olmasın, yüzyıllar boyunca aynı kalsın. zaten diller bile evrim geçiriyor. şu anki türkçe ile 300 yıl önceki türkçe nasıl aynı değil ise, kuranın indirildiği söylenilen ilk yıllardaki kullanılan arapca da su ankiyle kesinlikle aynı değildir. bu geçiş sürelerinde, dilin evrimleşmesi sürecinde, elbette ki eklemeler ve çıkarmalar olmuştur. bir insanın bunun olmadığını, olamayacağını soylemesi ile kafasını kuma sokması aynı değerde davranışlardır.
bir de kurandan çıkarılan ayetlere bir örnek verelim de gençlik biraz aydınlansın, dogmatik bilgilere saplanmayın efenim :
sanıldığının aksine sadece kur'an'daki metinlerin değiştirilmesi ile sınırlı olmayan bir olasılıktır.
skriptualizm denen hadise sonucu, ister istemez metin okumaları çeşitli islâm âlimlerince farklı şekillerde yorumlanmış, kimi durumlarda belli aşiret ya da kişisel çıkarlar sonucunda kur'an işlevselleştirilmiştir.
mezheplerdeki farklı yorumlamalar, çeşitli bölgelerde önceden benimsenmiş olan izlerinin ister istemez yeni dînî pratiklere girmesi, kur'an'ın metin olarak değişmemiş olsa bile* farklı coğrafyalarda farklı şekillerde yorumlanmasına neden olmuştur.
buna türkiye'den ilginç bir örnek vermek mümkün. meselâ kimi yerlerde islâm'a dayandırılarak kabir ziyareti, kabirlerin yatır, türbe halini alabilmesi ihtimaline karşı yasaklanmıştır. muhammed peygamberin mezarına bile yüz dönmemek, mezarı yanınıza alıp ziyaret etmeniz suudi devletinin kolluk güçleri ile sağlanmaktadır. mezara yüz dönenler dürtüklenerek yan çevirilmektedir.
oysa türkiye'de mezar, yatır ve türbe ziyareti âdetâ dînin bir parçasıdır, çoğumuz tarafından hiç sorgulanmaz bile bu pratik.
sonuç olarak dünya üzerinde islam'ın birçok farklı uygulanışı vardır, kurumsal olarak ve coğrâfî olarak. kur'an metin olarak değiştirilmemiş olsa bile, islâm "bilirkişileri" onu farklı yorumlamakta, insanlar da o yorumlara göre farklı ve hatta çelişik inanış ve amellere imza atabilmektedir.
kurandan ayetle çürütülmeye çalışılması yetersiz, ancak tümevarım yöntemiyle "sıfır" olduğunu rahatlıkla görebileceğimiz olasılık. Şöyle ki, aşağıdaki düşünce basamaklarını takip etmeniz sizi bu vesveseden çıkaracaktır...diye umuyorum:
1) Tevrat'ın değiştirilmiş olma olasılığı nedir acaba?
cvp: kesindir. öyle olmasaydı insanları yeniden hak yola çağırmak için incil gönderilmezdi.
2) incil'in değiştirilmiş olma olasılığı nedir acaba?
cvp: kesindir. öyle olmasaydı Kuran-ı Kerim gönderilmezdi.
3) Kuran-ı Kerim'in değiştirilmiş olma olasılığı nedir acaba?
cvp: sıfırdır. değiştirilmiş olsaydı şimdiye kadar kitap da gönderilirdi, peygamber de...gönderilmediğine göre? e o zaman güzel kardeşim? sence cevap ne?
zayıf ihtimaldir. dönemin şartları hakkında yeterli bilgi sahibi olmadan yorum yapmak acizliğinizden başka bir şeyi göstermez. kaçınız islam tarihi konusuna vakıfsınız ki işkembe-i kübradan rahatlıkla sallıyorsunuz. zaten bilen insan bu kadar rahat konuşamaz. hülasa kuran-ı kerim'i hz. muhammet vefat ettiğinde bir kişi kitaplaştırmamıştır. kuran-ı kerim'i ezbere bilen bir kişi yoktur. bir sürü kişi vardır ve kuran-ı kerim yazılı hale getirilirken ezbere bilenler ilgili ayeti okuyarak karşılaştırmış ve hata şansı sıfıra indirgenmiştir. bugün araştırmacılar kuran-ı kerim'de hattatlardan kaynaklı harf ve hareke hataları dışında hata olmadığını konusunda hemfikirdirler. bazı arkadaşlar ben olsam bu ayeti de koyardım gibi yorumlar yapıyor sanki ezbere bilen bir kişi var bu arkadaşlar bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın bire bir örneğini bize gösteriyorlar. bu insanların kuran-ı kerim'in kaçta kaçını okuduklarını cidden merak ediyorum. ayrıca kuran-ı kerim'i okumak demek de sadece eline alıp okumak değildir. kuran-ı kerim'in 15 asırdır tarihle bütünleşen bir birikimi vardır ve bundan bağımsız olarak yorumlanamaz. siz 7. yüzyılda inen bir kitabı bugün okurken indiği dönemde ve arada geçen 15 asırda neler olup bittiğini bilmeniz gerekir.
peygamber efendimize peyderpey vahiy geldiğinde o (s.a.v.), hemen vahiy katiplerine ayetleri yazdırır, hangi sureye ait olduğunu bildirirdi.
peygamber efendimizin (s.a.v.) mubarek sözleri ise not alınmazdı. sebebi ise ayetlerle karışmamasıydı. yazılı not sadece ayetlerdi. *hadis-i şerifler sonradan toparlanmıştır. hadis toplayıcılarından birisi uzak bir yerde yaşayan bir müslümanın bir hadis bildiğini duyar ve bu hadis-i şerifi öğrenmek için uzun yolu göze alıp adamın yanına gider.
adamı uzaktan gödüğünde çoban olduğunu anlar. çoban, uzaktaki koyunun birini elinde bir şey varmış gibi yapıp yanına çağırır. bunu gören hadis toplayıcısı çobandan hadisi almaktan vazgeçer.
hadis toplayıcısı, hadisler için bu kadar hassas davranmıştır. kaldı ki bu kişi sahabe değildir. bu kişi bu kadar hassassa sahabe efendilerimiz ve daha dünyada iken cennetle müjdelenen ve kur'an-ı kerim'i toplatıp kitap haline getiren halife efendilerimiz nasıl hassas olur siz düşünün.
Her dönem Kur'an-ı Kerim'in birçok hafızı yetiştirilmiş, Kur'an-ın asıl şekliyle onların ezberlenmesi sağlanmıştır.
günümüzde de bu konuyla alakalı kurum bulunmakta ve basılan her Kur'an-ı Kerim denetlenmektedir.
şuraya geldiğimden beri paso din konularında entry yazmaktan sıkıldım yahu. kişisel bilgilerime bakıyorum da ilmihale benzemiş, varsa yoksa dini mevzular. kendisi başlık açan bi adam olmadığımdan, genellikle sol frame'e bakıp hali hazırda açılmış başlıklara tıklayıp cevap niteliğinde entry'ler yazdığımdan bunun kanıtladığı şey uludağ'ın paso din üstüne konuşulduğu yer olması demek ki..
zamanında din üstüne tartışmak diye bi şeyler karalamıştım ekşi'de, ve ne kadar boş bi iş olduğunu yazmıştım. kimsenin kimseyi ikna etmesinin mümkün olmadığı üstüne bi şeylerdi.. şimdi ise yaptığıma bak.
konuyu dağıtmayayım, neden bunları bana çağrıştırdı şu mevzu.. çünkü dediklerime cuk oturan bi konu bu. başlık altındaki entry'leri okumadan yazayım (değiştirildi değiştirilmedi diye bi tartışma sürdüğünü farz ederek),
diyelim ki kanıtlandı.. diyelim ki kur'an'ın değişmiş olduğu fikri artık herkes tarafından kabul edildi.. ne olur ki? ne bekliyorsunuz, birden insanların "aa kur'an değiştirilmiş, hiç allah yolladığı kitabın değişmesine izin verir mi, inanmıyorum o zaman artık" demesini mi.. ben ne olacağını söyleyeyim.
bugün müslümanın görmezden geldiği hangi ayet varsa o ayetin sonradan kur'an'a konduğunu söyleyecek ve bu sayede dine daha fazla sarılacaktır. ama herkesin hayat görüşü farklı olduğundan herkese göre bu uydurma olan ayetler farklı olacak, binlerce farklı islam anlayışı olacaktır. eee.. bugün de var olan şey bu değil mi. bugün sadece bazı ayetleri görmezden gelerek yapıyor insanlar bunu. eğer değiştirilmiş olduğu kanıtlanırsa bi şey değişmeyecek yani.
misal hoşgörülü bi müslümanın cihat ayetlerini görmezden gelmesi gibi, feminist bi müslümanın (evet var) erkeğin kadına tahakkümünü anlatan ayetleri görmezden gelmesi gibi vs..
çok yüksekten attın diyenlere var olan benzer bi durumu hatırlatmak isterim. islamın kur'an'dan sonra ikinci kaynağı. hadisler.. bugün müslümanlar hadislerin çoğunun uydurma olduğunu kabul etmiyorlar mı.. hatta hadislerin uydurma oluşu çoğu müslümanın savunma metodu olmadı mı.. hangi hadisi beğenmiyorsa (herkese göre değişiyor tabii) ona uydurma diyor işte. sahih hadisler (kütüb i sitte) bile bu "uydurma" lafından payını alıyor.
o yüzden havanda su dövmek diyorum işte, kanıtlasan ne oluuuuur kanıtlamasan ne.. hiç.
ramazan ayında her gün cebrail (as) ile peygamber efendimiz (s.a.v.)in karşılıklı kuran ayetlerini okumaları olayıdır mukabele, bir nevi ezberleme ve kontrol amaçlıdır. o günden bugüne mukabele müslümanlar arasında gelenek haline gelmiştir ve her ramazan camiilerimizde yapılmaktadır.
konuyla ilgisine gelince islam dini yazılı bir kaynakla * beraber hafızların ezberledikleri ile yaygınlaşmıştır. kuran ayetleri ilk indiği dönemden itibaren * hafızların ezberinde olmuştur ve mukabele dolayısıyla bir yanılgı yanlış ezber söz konusu değildir. musaflar kitap haline getirilirken de , öncesinde ve sonrasında da bu ezberciler var idi. her ne kadar bazı kesimlerce sayıları ve nitelikleri tartışılsa da bu insanların varlığını hiç bir tarihi kaynak yalanlayamaz.
kuran indirilme esnasında yazılı olarak kayda geçmiştir, gerek ağaç kabukları, gerek deri parçaları , gerekse de taş parçaları üzerine yazılmıştır ve yazıldığı an ezberlenmiştir. kitap haline getirilirken de bu yazılı kaynaklar toplanmıştır ezbercilerle karşılaştırılıp iki kapaklı bir kitap şeklinde yazılmıştır. yazılı kaynaklar konusunda en az 2 şahite gerek duyulmuştur. sadece tevbe suresinin son iki ayetini oluşturan taşa yazılı parçada 1 şahit vardır.*
4 halife döneminde, abbasiler, emeviler ve osmanlı zamanında da mukabele geleneği devam etmiştir ve kuran ayetleri ilk indiği günkü gerçekliğini korumuştur.
bugün ülkemiz dahil müslüman nüfusun yaşadığı her bölgede hafızlık çok değerlidir, ve en eski geleneklerden biridir. önemide yukarıda anlattığım kuran'ın korunmasından gelir.
lafın özü islamın başlangıcından beri, kuran'ın ilk inmeye başladığı andan beri hafızlık vardır, mukabele vardır. kuran önce allah (cc)'in rahmetiyle ve de müminlerin kalbine yazılarak bugüne kadar değişmeden gelmiştir.
tabi ki bu bir inanç meselesidir, inanmak istemeyene vahiy de gelse fayda etmez, kalbiyle inana da inançsızın lafı kar etmez.
ekleme : kuran-ı kerim'in kitap haline getirilmesinin sebebi söylendiği gibi sağda solda birbirinden farklı kuran'ların ** dolaşması değildi. ezbercilerin ** sayısının gerek savaşlar gerekse de vefatlar nedeni ile azalmasıydı.
degisse ne olur, degismese ne olur dedigim durum.
degismemis olması islamın ayrıcalıgı olmadıgı gibi degismis olması da zaafı degildir. din bireysel-vicdani bir kanaattir, bu durumda imanınız guclenecek ya da zayıflayacak mı?
sen bin sene once yasayan insanla aynı ruh haline-aynı psikolojiye sahip degilsin.
evrimin insan uzerinde psikososyal etkileri de vardır.
bundan sadece bir kac yuz yıl once yasamıs insanın onune
-dunyanın hangi cografyasında, hangi dinden, hangi kulturden olursa olsun-
plazma tv yi koy saskınlıktan kucuk dilini yutar, arabayı-ucagı gorunce
dehsete duser. sen nasıl bu insanla aynı ruh haline aynı psikolojiye sahip
oldugunu dusunebilirsin? teknoloji cagı insanın ruhunu-psikolojisini degistirdi
en basta. insanın ruh hali-psikolojisi farklılasırsa dine bakısı da farklılasır.
adam zannediyor ki bundan bin sene once de insanlar televizyon
seyrediyordu, bilgisayar basından kalkmıyordu, ya da otomobilden ucaktan
inmiyordu.kendinizi bin yıl once yasayan insanın yerine koymaya calısın.bu kadar mı kaybettiniz kendinizi.
