''yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir...
Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar.
Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce.
Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri, hastalığıyla saldırır üzerimize.
Ama biz de öyle kolay kolay pes etmeyiz.
Kaybettiklerimizin yerine anında başka bir şey koyarız.
Hem cennetimizi yitirsek de o kutsal yerin sahibi olan annemiz bizimledir, üstelik yanında bir de baba verilmiştir emrimize. Dışarıdaki dünyaya alışmaya başlayınca, kaybettiğimiz cenneti hemen unutuveririz.
Ancak büyüdükçe, bize gösterilen ilgi günden güne azalır. Azalan ilgi dünyanın bizden ibaret olmadığını gösteren bir uyarıdır aslında. Ama bu uyarıyı görmezden geliriz.
Düşler kurar, hayaller uydurur, kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyarak dünyayı kendimiz sanmayı, bu güzel yalana kanmayı sürdürürüz."
ahmet ümit - kukla
sevindiren tesbit. Bir edebiyat adamı olarak bazen düşünüyorum bu adamın siktiyi amların, erkek doktor tarafından parmaklanan basurlu götünün insanlığa faydası ne diye?
moderatasyönden biriyle tez zamanda sevişmesi gereken yazar. çaylak yapıldıktan sonra sevişmeye ramak kalan 7 sözlük kızıyla irtibatı kesilmiş ve onlara dönüş yapamamıştır.
tabi kızlar kukiye doğru akınca kıskanıyor laleler. sudan sebeple hoppp ceza;
- yine neden çaylak oldum amk. 6 aydır entry girmiyorum.
+ girseydiniz kesin form çhat tarzı yazardınız.
- ama girmedim ki
+ bak hala cevap veriyor
- ama
+ susssssss
moderasyon sevmiyor bunu demek ki, ben de muhappeti kesiyorum artık. şimdi beni de çaylak yapmasınlar "sözlük içi konu" falan diye.
ben moderasyonun hizmetindeyim valla. kukla anarşist biri. şayet benimle arkadaş olmak istiyorsa moderasyon hakkında yazdığı menfi görüşlerini silmesi gerek.
not: bunu okuyup mesaj atmaya kalkacak salak ergen. o iki p'yi yan yana özellikle getirdim. muppet'i çağrıştırsın deyu.
Yazılarını beğenmeyebilirsiniz ama sözlükte vakit geçirdiği için boş işler müdürü demek, bunu diyen yazarın kendisine de aynı anda hakaret etmesi demektir. O zaman büyükten küçüğe hepimiz küçüklü büyüklü boş işler müdürüyüz.
Sizin entrylerinizi bir oda dolusu sekreter giriyor da siz toplantıdan toplantıya, sunumdan sunuma mı koşuyorsunuz yoksa? O zaman haklısınız diyeceğim.
Formatı bilmeyip çaylak olan sonra da zırlayan yazar. Uysa formata çaylak olmayacak. Biz enayi miyiz formata uygun entry girmeye çalışıyoruz. Neyse ki bitti çaylaklığı aramıza döndü.
amina koyum kuki seni severim falan iyi adamsin ama aglama lan iki dakka ya. amk senin sevistigin hatun kadar benim caylakligim var. sebebini bile sormam cogu zaman. 30 gun caylak kaldin mi olum sen hic?
siktiret takil kafana gore vazgec modlarla ugrasmaktan. koy bi taraflarina gitsin. rahat ol sevis rahatla bebegim.. *
çok eski bir arakadaşımın lakabıydı. Aramızda kukla derdik arkadaşlarla kendisine. Çok afacan bir o kadar da fırlatma biriydi. Mahalledeki kızların eteklerini kaldırır kaçar, saçlarını çeker, çaktırmadan memelerini ellerdi. Çocukluk işte. Göyüysünüz büyüyünce büssürü kız aykadaşlayım olcak, onlarla yaşadıklarımı bi yerde yazıp paylaşcam hehehe diyip piç piç sırıtırdı taa o zamanlar. hem bugün de doğum günüydü hafızam beni yanıltmıyorsa. Şimdi nerde ne yapıyor öldü mü kaldı mı hiç haberim yok. her neyse. Bu başlığı görünce yazayım dedim.
her entrysi zevkle okunan, burada olmaya devam etmemizin sebeplerinden bir tanesidir. Doğum günü söylentileri doğru ise de Doğum günün kutlu olsun abim, nice senelere. Sen varsan biz de varız.