Kripto paralar bir zamanlar “özgürlük”, “merkeziyetsizlik” ve “güvenlik” vaatleriyle sahneye çıktı. Bitcoin manifestosu, devletlerin ve bankaların zincirlerini kırmayı hedefliyordu. Fakat aradan geçen on yılda bu ütopya, farklı güç odaklarının oyuncağına dönüştü.
Bugün biliyoruz ki, kripto paralar yalnızca genç yatırımcıların umudu değil; aynı zamanda uyuşturucu kartellerinin ve terör örgütlerinin kasası.
2013’te ABD’de kapatılan Silk Road adlı darknet pazarı, Bitcoin ile milyarlarca dolarlık uyuşturucu ticareti yapılabildiğini gösterdi.
DEA raporlarına göre Meksika’daki Sinaloa karteli, kripto transferlerini kara parayı aklamak için rutin olarak kullanıyor.
Orta Doğu’daki bazı radikal gruplar, bağış toplama kampanyalarını Bitcoin üzerinden yürüttü; “geleneksel bankacılık gözetimine yakalanmadan” para topladılar.
Yani bugün “özgürlüğün sembolü” olarak sunulan kripto, aslında finansal gölge ekonominin oksijeni haline geldi.
Ama işin ironisi şu: Kriptoyu özgürlük için yaratanlar, onu suç dünyasının ceplerine taşıdı. Ve çok yakında bu oyunu bambaşka bir aktör bozacak: kuantum bilgisayarlar.
Kripto paraların güvenliği, SHA-256 ve ECDSA gibi algoritmalar üzerine inşa edilmiş durumda. Şimdilik kırılmaz görünüyorlar. Ancak Shor ve Grover algoritmalarıyla donatılmış kuantum makineleri, bu duvarları birkaç saniyede yıkabilir. Yani kartellerin ve örgütlerin sakladığı servetler, bir gecede “deşifre edilebilir.”
Burada kritik soru şu: Bu güç ilk kimin eline geçecek?
Bir uyuşturucu baronu mu? Bir siber suç çetesi mi? Yoksa, milyarlarca dolarlık Ar-Ge bütçeleriyle kuantum yarışına giren ABD, Çin ve Avrupa hükümetleri mi?
Kimi gözlemciler, devletlerin özellikle bu yüzden sabırlı davrandığını iddia ediyor. Kripto dünyasının kara para ekonomisini büyütmesine sessiz kalmalarının nedeni, belki de “büyük kuantum temizlik operasyonunu” beklemeleri. Düğmeye basıldığı gün, yalnızca bireysel yatırımcıların cüzdanları değil, kartellerin, örgütlerin ve hatta kripto borsalarının en gizli kasaları bile açılacak.
Yani kripto para, “özgürlüğün sembolü” olarak başladığı yolculuğu, uyuşturucu ve terör finansının aparatı olarak sürdürürken; son perdesini muhtemelen devletlerin elinde, kuantumun soğuk laboratuvarlarında tamamlayacak.
Kuantum bilgisayar, kriptoyu özgürlük zincirlerinden koparmak yerine, onu yeniden devletlerin ve finans devlerinin eline zincirleyecek. Üstelik bu kez zincir, kartellerin bile kıramayacağı kadar sert olacak.
aha bu abey, cihadist, selefist tekfirci çetelerle,
hispanik uyuşturucu kartellerinin parasını çatır çatır yiyecek,
blackrock ceo su larry fink,
nvidia,
amd,
intel,
ibm,
google dahil kuantum bilgisayarların geliştirilmesinde görev alan teknoloji şirketlerindeki en büyük 3 hissedar arasında!
