bir avrupa ülkesi için zordur. bir kaç bakanın hatta, başbakanın başını yemeden dinmez bu fırtına lakin, ülke türkiye olunca durum oldukça farklıdır.
örneğin; bu ülkede, politikacıların sınır tanımaz yetenekleri vardır. yanlış anlaşılmasın, ülkenin iyi yönetilmesi, bilim kurumlarının olabildiğince desteklenmesi, sanata sanatçıya önem verilmesi, sosyal tabakalar arasındaki gelir uçurumunun ortadan kaldırılması anlamında değil, bir kedi çevikliğinde ardına dönüp pisliğini kapatabilme becerisidir bahsettiğim.
nasıl olmuş da olmuştur, bilemem ama; almanya'da dava haftalar önce sonuçlanmasına rağmen, kepazeliğin türkiye ayağını soruşturacak savcılar bir türlü harekete geçememişler, şu! meşhur davanın dosyalarını alman savcıdan isteyememişlerdir.
rte ve kurmayları yeni yetişmiş ama iyi yetişmiş politikacılardır. feyz aldıkları insanlar; turgut özal gibi süleyman demirel gibi bir ekolün öncüsü olan politikanın duayenleridir. bu nedenle, bilirler ki o dosyalar şimdi! kor gibidir. bu gerçeği adalet bakanlığının mümtaz savcılarına da fısıldarlar elbet;
- dokunursan, cıssssssssss! yapar...
bu ülke; madımak oteli'ni, kahramanmaraş'ı, 1 mayıs istanbul katliamını unutmuştur, bir deniz fenerini mi unutamayacak...
a: ve sayın seyirciler deniz feneri hakkında c beyin söyledikleri....(haber kesilir)
b: durun,sıcak bir gelişme... a arkadaşımıza teşekkür ederiz. ergenkonda 92. dalgada şunlar tutuklandı.... c, ... *hamdolsun deniz feneri teğet geçti
