Ahmet ümit’in kitabında ismi ile ilgili 2 tane efsane olan şehir.
1. Medusa olağan üstü güzelliğe sahip bir genç kız. O kadar güzel ki güzelliği sadece ölümlülerin değil, tanrıların da ilgisini çeker. Medusa da kendi güzelliğine aşık olup yapmaması gereken bir şey yapar, kutsal yasayı çiğner. Çoktan beri ona hayran olan deniz tanrısı poseidonla athenanın tapınağında sevişir. Athena kendi tapınağında olan bu saygısızlığı affetmez ve medusayı bir canavara çevirir. Saçlarını birer yılan haline getirip, yüzüne bakanı taşa çeviren bir yaratık haline getirir. Ve bu canavar yaşadığı toros dağlarından sık sık kente inerek insanları öldürür. Kent halkı bu canavarı yok edecek bir kahraman bekler. Athenanın da yardımı ile zeusun oğlu perseus, medusanın başını keserek şehir halkını bu canavardan kurtarır. Halk bu kahramana duyduğu minneti şehrin her yanına onun ikonlarını dikerek gösterir. Her yanı ikonlarla çevrili bu kente ikonion adı verilir. Zamanla ikoniondan konyaya evrilmiştir.
2. Horosan illerinden anadoluya doğru iki derviş uçarak gelirken, aşağıya bakıp yeşil bir alan görürler ve bir tanesi buraya konalım mı der, diğeri de kon ya der. Böylece adı konya olur.
Konya dan bana lazım olabilecek her şey zaten ya raflardaki tahıl ürünleriyle ayağımıza kadar gelmiş ya da ByKonyalı tarzı restoranlarla önümüze sunulmuştur. Kendisine gitmeye gerek yok.
Ben siz memleketime kızları kaşar(o şehri hepimiz biliyoruz) diyince sizi eksiliyor muyum ulan? Biraz memleketinize toz kondurmayı öğrenin.
Hiç gitmediğim merak da etmediğim şehir. Konya'dan gelenlerle Arabistan'dan gelenler birbirlerine çok benziyorlar. Muhtemelen tarihte bir hükümdarın bir grup arabı sürerek temelini attığı şehir.
sözlüğümüzdeki düşmanları izmirli veya izmirsever olan şehir, kurban olun siz konya'ma. bizim burnumuzda tüter konya'mız gurbet ellerde, şu gevşeklerin yazdıklarına bak hele
ova bir kere acayip büyük. yokuş derdi yok dümdüz yer.
bir kere gece indim otobüsten saat 3. gittim caminin yanında bekledim. neden? çünkü cami bol. her köşe başında var. tabii adamların parası bol ama neden yararlı bir şey yaptırsın?
insanlarına tekrar değinecek olursam; aşırı gösteriş meraklısı, aşırı ahlak polisi, aşırı tutucu. aslında çoğu dinine bağlı değil. saçma bir şekilde mahalle baskısı var.
gittiğimde saçma bir huzur bulmam neye delalettir bilemem. belki şehirdeki yeşil kubbe'nin varlığı yetiyordur.
sözde medeniyetler şehridir, bu yalanı ancak şehirde yaşayan mini zeka seviyesine sahip saf insanlar yer.
bayanlar için söylüyorum biraz açık giyindiğinizde ya da bir erkekle görüldüğünüzde erkekler için ise küpe takarsanız ya da bir kız ile gezerken milletin ufo görmüş uzaylı gibi rahatsız edici bakışlarına maruz kalırsınız.
şimdi sizlerle medeniyetler şehrinde yaşadığım birkaç anımı paylaşacağım.
efenim konyadaki çomarlarla birkaç anımı paylaşmak isterim, bir keresinde bir arkadaşım ile beraber otobüsteydik, kartımızda para yoktu, adamın birinden bizim yerimize de basmasını istedik, eleman bastı, parasını verdik neyse adam parayı saydı ve bize 10 kuruş dedi amınakoduğumun görgüsüz çomarı utanmadan 10 kuruşunu da istedi, sonra ne yaptık hatırlamıyorum, her neyse gelelim bir diğer anıya, bilenler bilir kültürpark duraklarında otobüs beklemekteyim yine otobüsümün gelmesine daha çok var, durakların arka tarafında kalan halka açık banklar var belediye tarafından konmuş, ulan birine oturayım bari dedim sadece yaşlı bir adamın yanı boştu oraya oturdum, 5-10 saniye sonra yaşlı adam bana dönerek aleyküm selam dedi, insan hiç selamsız oturur mu dedi, ulan amınakoduğumun çomarı sanane elalemin selamından belki çok yorgun kafası meşgul dalgın oturuverdi belki müslüman değil ulan amk andavalı böylelerini sikeceksin, her neyse ben de alttan aldım sonuçta çomar olabilir ama yaşlı dedim, birine sırf senden önce doğdu diye saygı duymak da çok saçma ama her neyse konuyu dağıtmayayım, zaten olay bu kadar, adamın yanında ıq'um daha fazla düşmesin diye otobüsüm gelecek birazdan dedim ve kalkıp durağa gittim, otobüsümün gelmesine daha çok vardı ama durakta beklemek çomarın yanında oturmaktan daha iyiydi.
başka bir anım ise bir başka travmay durağı yakınında , çomarımız sesli sesli bağırarak konuşuyor daha toplum içerisinde nasıl ve hangi ses düzeyinde konuşulacağını bile bilmiyor primat bir çomar bu, aynen şöyle diyor evden camiye camiden eve amuğa goyayım evden camiye camiden eve. sanırım yanındaki muhtemelen bir başka çomar olan arkadaşı nasıl gidiyor ne yapıyorsun tarzı bir şey sormuş, asıl çomarımız ise dili döndüğünce cevaplamaya çalışıyor, olaya tanıklık ettiğimde bayağı bir gülmüştüm.
ve en son olarak da bundan birkaç hafta önce bir kafede oturuyordum, duvarda asılı duran televizyona bakarak , normalde pek yapmam ama şans o ki bacak bacak üstüne atmışım o sırada da yine şans o ki ezan okunuyor ( bu kısımdan pek emin değilim) olayı biraz geç farkettim , çalışan çomar garsonumuz yanımdan geçerken bacağıma dokunarak indir tarzı bir şeyler dedi tam anlayamadım ezan okunduğunu da o an farketmedim farketsem bile ben ulan amınakoduğumun primat çomarı ben bacağımı indirsem ne olacak, müslüman alemi kurtuluşa mı ercek, afrikadaki açlar mı doyacak, ezan okunmuyor olsa bile sanane milletin oturuşundan ulan en sinir olduğum şey de bu hıyarların böyle abuk subuk şeylere duyar kasıp hırsızlığa, tecavüze ses çıkarmamaları, her neyse, kısacası konyadan, konyalıdan ve içinde konya geçen her şeyden uzak durmanızı bir dostunuz olarak öneriyorum.
iki yıl sonra gelen edit: yukarıdaki şeylere bir sürü Arap da eklendi, şahane oldu, arkamıza bakmadan yürüyemez olduk :)