geç tanışıp, geç okuduğum her dize için buruk hissediyorum.
kitaplığı incelerken diğer kitapların ağırlığının altında ezilmiş, dikkat çekmeyecek kadar köşeye itilmişti fakat iyi ki karşılaştık.
*konstantinos alexander kavafis. iyi bir aileden gelen , bi ara istanbul'da yaşamış, yunanlı, garip bi şair, şiirleri de bi o kadar garip. şiirlerinin içinde bir gerçek gizlidir, içinde kalırsınız şiirlerinin. içinde kalmayanı da, kendince, şehir'e hapseden şairdir.
şehir
bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
duygularımıza tercüman olmayı başarmış, bırakıp gitmek isteyenlerin şairi.
"Dedin, "Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarımı kıydığım boşa harcadığım."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler
bulamayacaksın.
Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede yaşayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma,
Bir gemi yok, bir yol yok sana.
Değil mi ki hayatını kıydın burada.
bu küçük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada.
Diyorsun ki, bir başka ülkeye,
bir başka denize gitmek istiyorum ;
bundan daha güzel bir başka kent vardır kuşkusuz,
ama kötü yazgım peşimi bırakmaz ne yapsam,
ve kalbim gömülü bir ceset sanki burada.
Ruhum daha ne kadar katlanacak bu çoraklığa
nereye çevirsem yüzümü, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma
bunca yıllarımı boşa tükettiğim şu ülkede..?
Yeni bir ülke bulamazsın, arama;
bulamayacaksın başka denizler de;
nereye gitsen bu kent ardından gelecek senin,
aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
aynı hep aynı mahallede yaşlanacaksın,
aynı hep aynı evlerde ağaracak saçların
ve dönüp bu kente geleceksin sonunda;
yanılma sakın, bir başka şey umma,
seni bekleyen bir gemi yok, bir çıkar yolun yok...
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
öyle kıydın demektir ona, bütün yeryüzünde."
Gece gece nereden geldiyse aklıma geldi bu it herifin şehir şiiri.
Hani sevmediğimiz adamlar var ya. Yunan'a iteliyoruz onları. Bu adamı da Türk'e itelesek, olmaz mı?
Hatta ismini bile buldum: istanbul kavacık.
Yok lan olmadı bu da. Neyse. Mevzubahis şiirimize dönelim:
"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim" , dedin
"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet."
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
"itaki'ye doğru yola çıktığında,
dua et yolun uzun,
serüvenler, bilgilerle dolu olsun...
dua et yolun uzun olsun.
nice yaz sabahlar ıdoğsun,
görmediğin limanlar göresin
öyle keyifli, sevinç içinde..."
Yarım Saat
Hiç benim olmadın, olacağın da
yok sanırım. Bir iki söz, bir yanaşma
Dün bardaki gibi - o kadar.
evet, acı bir şey bu. Ama biz sanata hizmet edenler
kimi zaman beyindeki gerilimle
Neredeyse tensel bir haz duyabiliriz
Kuşkusuz kısa bir süre.
işte dün barda böylece-
Güzel yardımıyla alkolün-
Cinsellikle dopdolu bir yarım saat geçirdim.
Sanırım anladın halimi
Ve biraz daha kaldın yanımda bilerek.
Gerekliydi bu. Çünkü bütün düşgücüne, alkolün
büyüsüne rağmen
Senin dudaklarını da göreliydim
Yanımda olsun istiyordum gövden.
Öyle çok baktım ki güzelliğe
onunla dopdolu hayalim.
Gövdenin hatları. Kırmızı dudaklar. Hazla dolu kollar bacaklar
Sanki Yunan yontularından alınmış saçlar,
her zaman güzel, taranmış olsalar da,
hafifçe düşüvermiş solgun alınlara.
Aşkın yüzleri, tam şiirimin
istediği gibi... gençliğimin gecelerinde,
gizlice buluştuğum gecelerinde.
Bizans ve Helen tarihine oldukça meraklı, şiirlerinde onlara dair öğeleri çok sık kullanmış, şehir gibi akıl dondurucu, efsane bir şiire imza atmış önemli bir yunan şairi. diğer bir şiiri için (bkz: duvar)
"Yunan şiir geleneğinin dışında kendine özgü bir şiir yaratan Yunanlı şair Konstantinos Kavafis 17 Nisan 1863'te iskenderiye'de doğdu, 29 Nisan 1933'te yine aynı kentte öldü. Tam adı Konstantinos Pétrou Kaváfis'tir. istanbul'dan iskenderiye'ye göç eden bir Rum ailesinin dokuzuncu çocuğudur. Kavafis çocukluğunda bir süre ailesiyle birlikte ingiltere'de Londra'da kaldıktan sonra yeniden Mısır'a dönmüş, istanbul'a, Paris'e, Londra'ya ve Atina'ya yaptığı kısa yolculuklar dışında yaşamının tamamını iskenderiye'de sürdürmüştür. iskenderiye'ye döndükten sonra Su işleri Bakanlığı'nda uzun yıllar kâtiplik yapmış, iskenderiye Borsası'nda simsar olarak çalışmıştır. Ömrünün son yıllarında gırtlak kanserine yakalanan Kavafis yalnızlık içinde ölmüştür. ilk şiirleri 1903'te Yunanistan'da yayımlandı. Bir yıl sonra 14 şiirden oluşan ilk kitabını çıkardı. 1907'de Nea Zoe adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç sanatçılarla ilişki kurdu. 1910'da birinci kitabını 12 şiir ekleyerek yeniden yayımladı. 1911'den ölümüne dek şiirlerini dergilerde yayımlayan Kavafis'in 154 şiiri toplu olarak 1935'te yayımlanabildi. Bütün şiirleri 1963'te gün yüzü görebildi. En önemli şiirlerini 40 yaşından sonra yayımladığı için kendisini "yaşlılığın şairi" olarak nitelendirmiştir.
dizginlemedim kendimi.aldım başımı gittim,
gittim ışıltılı geceye;
o yarı gerçek ve kafamda
yarı belirlenmiş zevklere.
ve başdöndürücü şaraplar içtim
şehvetle kucaklaşmaktan
korkmayanların içtiği.