tüm hayatını gözlerinin önünden siyah beyaz film kareleri şeklinde geçirecek, azraile sms gönderecek, tabutçu recep'in yüzünü güldürecek, fevkaladenin fevkinde bir durumdur.
sizde o'na doğru koşun, babam ve oğlum'un unutulmaz sahnesinde salim'in "benim yüzümden" diyen babasına koşuşu gibi koşun. devirin ve tarlaya kaçın, arkanıza filan bakmayın ama. hatta tarlanın yanındaki dereyi filan da geçin o derece yani.
terlemiş halde kollarını sonuna kadar gerererek bekleyen ismail türütle kavuşmaları daha bir ürkütücü olsa gerektir.
hele hele ağır çekimde koşarken ismail türüt'ün bülent ...lent ...lent ...lent diye seslendiğini düşünmek bile istemiyorum.