diğer oyuncularla dalga geçer gibi oynayan adam. ne zaman karşı takım maçı koparma noktasına gelse, tamam bu sefer lakers sıçtı dediğinizde bu adam çıkıyor ve dalga geçer gibi kolayca sayılar atıyor. biraz insan olmasını tavsiye ediyorum.
otuzlu yaşlarında bulunan ve gün geçtikçe olgunlaşan amerikalı basketbolcu. eskisi gibi tek başına savaşmayı değil takımını oynatmayı tercih ediyor. çoktan ismini jordon'ın yanına yazdırdı. *
kendisini hiç sevmem. ama bu, oyun tarzıyla, şunla, bunla alakalı değil...
9-10 yaşımdan beridir takip ederim bu ligi. tee spurs'ün şampiyon olduğu sezondan beri. ama 2001'den sonra ise o çocuk halimle uyumadan maç izlemeye başlar oldum. ve nba ile ilgilenen herkeste olduğu gibi ben de sırf bi oyuncu çok iyi oynuyor diye takım tuttum, ve öyle izledim bundan sonra bu ligi. benim adamım önce new jersey'i finallere taşıyan jason kidd'di. sonraları bir pistons-magic serisinin ilk maçını izleyip t-mac'in neler yaptığını görünce adamım da o oldu. en yakın arkadaşımın adamı ise art arda 3 kez şampiyon olan lakers'ın iki süperyıldızından biri olan kobe bryant'dı. aramızda sırf bu konu hakkında bi dolu tartışmalar geçer, ve ben de doğal olarak sevmezdim bu adamı.
bu adamı sevmem ama görmezden gelemeyeceğim şeyler de vardır.
1- yıllarca kendisine bencil denildi. ama her yıl da gayet güzel asist ortalamaları vardır. ondan daha da önemlisi, maçın en kritik anlarında bütün savunmayı üzerine çekerek yaptığı asistlerle de maçı kopartabiliyor.
2- insanın ağzını açık bırakacak hareketleri yine kritik anlarda yapabiliyor. magic serisinde görüldüğü kadarıyla vücudu yere paralelken bile şut atabiliyor.
3- bu adam bir winner. ve bu özelliği ile lebrondan ve diğer herkesten kolayca ayrılabiliyor. tıpkı jordan gibi.
kendisine ben de teşekkür ediyorum...
90 neslinin kaçırdığı en büyük iki yıldız olan diego armando maradona ve michael jordan'dan birinin yerini neredeyse doldurabildiği için...
hakkında çok şey söylenebilir. ama los angeles lakers fanatiği olarak gelişimini izlemek büyük keyif. toyluk dönemlerinde yaptığı fevri açıklamaları, rakipleri küçümseyen sözleri shaq'sız dönem sonrasında sona erdi. ve elbette yaşadığı tecavüz olayı skandalı, ta ki aklanana kadar hepimizi üzdü. hatırlıyorum o skandal günlerde eşi vanessa bryant ile bir basın toplantısı düzenlediler. vanessa'nın gözleri dolu doluydu. kobe bryant ise dünyanın gözü önünde ağlıyordu. karısını aldattığını kabul ediyor ama asla o hostese tecavüz etmediğini söylüyordu. o toplantıda aklımda kalan en önemli sözü şu oldu: "hayatımdaki en önemli üç şey eşim, çocuklarım ve basketbol. bu üçünü de çok çalışarak yeniden kazanacağım". sonrasında o davada aklandı zaten. kobe'nin dediği gibi tecavüz değil, karşılıklı istek sonucu bir cinsel ilişki yaşanmış raporlara göre. zaten hostes de olayı kabul ederek "amacım biraz para sızdırmak ve meşhur olmaktı" dedi. o sancılı günlerden sonra kobe kendi deyimiyle antreman salonundan eve, evden antreman salonuna giden bir adam oldu. ve tek bir amacı vardı. şampiyon olmak. shaq'lı dönemde aldığı şampiyonluklar spor otoriteleri tarafından küçümseniyor ve "kobe eğer ki büyük bir oyuncuysa tek başına bir takımı şampiyon yapsın" deniliyordu; basketbol sanki tek kişinin oynadığı bir spormuşcasına. her yıl üzerine biraz daha koydu. ve her antreman sonrası takım dağılırken o salonda kalıp günde 2 bin tane şut attı. zaman geçti ve 2008 finallerine taşıdı takımı. ama boston celtics kupaya uzanan taraf oldu. kafası önde salonu terk edişi hala aklımda. bu sezon ise tek kelimeyle müthişti. all star mvp'si oldu haliyle. ama aklında şampiyonluk yüzüğü vardı. houston rockets serisi dışında finale kadar rahat geldiler. finalde de karşılarında zaten bir tek hedo'muz durabildi. ama kobe'nin ne durmaya ne de durdurulmaya tahammülü yoktu. şalteri kapatmıştı bir kere. dün gece son çeyrekte fark 14 sayı iken arkadaşlarına "üç dakika daha dayanın" diyordu. sonra kenarıya geldi oturdu. elleriyle yüzünü kapatmaya çalıştı. heyecanını gizlemeye çalışıyordu. şampiyonluğun geldiğini anlamıştı. maç oradan dönmezdi. kazanmışlardı ve dolu doluydu gözleri. ama maçın bitimine daha vardı. maç bittiği anda ise uzun zamandır hasret kaldığı o kupayla randevu zamanıydı. o kupa ise yanında 2009 nba finallerinin mvp ödülünü de getiriyordu. ödülünü karısı ve kızlarıyla birlikte aldı. kobe başarmıştı. tecavüz olayı sonrasında verdiği sözü tutmuştu. ne basketbolu, ne karısı ne de çocuklarını kaybetmişti.
teşekkürler black mamba.
bize bu büyük mutluluğu yaşattığın için.
kilometrelerce uzakta ve her ülkeye dağılan bir fan ordusu yarattığın ve bunun içinde ben de olduğum için.
şampiyonluk geleneği olan ve 61 yılda 30 final oyanayan bir şehire yine o altın sarısı kupayı arkadaşlarınla getirdiğin için.
rakiplerine her zaman saygı duyduğun ve egonu zaman içinde törpülemeyi bildiğin için.
81 sayı attıktan sonra bile mütevaziliğini koruyabildiğin için.
"bu takımdan bir şey olmaz" diyenlere kapağın en hasını taktığın için.
iyi bir eş ve iyi bir baba olduğun için.
ve belki de en önemlisi o zor zamanlarında "yok lan kobe yapmaz öyle şey" diyerek senden ırakta seni savunan kişilere ve ailene verdiğin sözü tuttuğun ve başardığın için...
michael jordan'dan sonraki en önemli süreci başlattığın ve yaşattığın için.
sen olduğun için..
inan shakespeare seni görebilseydi "to be or not to be" değil "ko be or not ko be" derdi.
artık, parmağında şampiyonluk yüzüğü, bir elinde şampiyonluk kupası, diğerinde finallerin mvpsi ödülü var. yanında karın ve çocukların. arkanda ise seni seven bir hayran kitlen var.
kaybetmeden başardın.
maç ne kadar zora girerse, atış ne kadar zor olursa o derece başarılı olur. mesela boş bırakın belki kaçırır ama eliyle gözünü kapatın 3lüğü gönderir. lakers şampiyon olacağı için bu senenin mvp'si dir kendisi. orta mesafede ligin kralıdır. yaşından olsa gerek penetre edememektedir, hızı da ortalamadır. dirsek, omuz falan atar bazen. öyledir kobe.
24 numarayı giymesinin nedeni, lisede 24 ve 33 numarayı giymiş olmasıdır. 1996'da takıma katıldığınında 24 başka bir oyuncu tarafından giyiliyordu. 33 ise zaten bir efsanenin* emekli edilmiş forması. ayrıca phil jackson, kendisinin 24 numarayı bırakıp 8 numarayı giymeye başlamasının nedenini '' kobe yeni bir başlangıç yapmak istiyor.'' diye yorumlamıştır.
kobe nedir? diye soru sorulsa; allasen kac kisi, bir biftek cesidi ya da japonya\'da bir sehir,o da olmadi asya\'da yasayan bir ceylan turu der ki ? iste kobe, bunu basardi bunu. marka adam yahu.
LA Lakers takımının guardı.mvp ödülünü almış ve defalarca all-star a seçilmiştir.toronto raptors maçında attığı 81 sayıyla herkesi şaşkına çevirmiştir.