mazhar alanson-ah bu ben
"...ah bu ben kendimi nerelere koşsam
saklansam bir yerlerde gizlice ağlasam
ah bu ben kendimi nerelerde bulsam
çekilsem sahillere hayaller mi kursam..."
elde halk arasındaki adı köpeköldüren olan biricik şarapla bir sonbahara geçiş gecesinde, denize nazır bir ağacın dibinde vita kutusunun üstünde oturken, yakamoz görme sevdasıyla denize bakıp, bir fırt şarabın akabinde elinin tersi ile hafiften yavsamak üzere olan sümüğü sildikten sonra önünde kıvılcımları rapunzel'in saçları gibi saga sola dagılan sagı solu delinmiş ateş dolu tenekeye bakarak:
(bkz: halimiz duman)*
yıllarını bir kıza aşık olarak geçirmiş ve kaybettiği fırsatların asla farkına varmayacak kadar gözlerin başka bir şeyi görmediği zamanlarda binbir türlü duraksamaların ardından, defalarca şarj edilmiş bir akünün iflasına benzer bir şekilde sevdiğini kaybetmiş bir insanın; kaybettiği bu dunyalar guzeli şey'in hiç de mahalle aralarında gazozuna oynanan maçları kaybetmek gibi bir şey olmadıgını anladıgı an:
(bkz: bugün anladım)*
boy boy duvarların ardında harici tehlikelerin şerrinden birlikte saklanarak kurtulmus, kırk haramiler'in gözlerinden daha fazla sayıda bunalımlar ve buhranlar geçirmiş iki insanın; dikatatörsüz bir dunyada yasadıklarını birbirlerine belleterek, güneş batıdan dogana, ay üstüste iki kere tutulana kadar, birbirlerinin gözlerinde kendilerini görürken bir ömürlük birlikteliği söyleyip, maça kızı'nın maça papazı'yla eşit değere sahip olduklarını bir pişti oyununda sonucu tabelaya yazdıkları an:
(bkz: yolum seninle)*
akdeniz ülkelerinin ömründe görmedikleri bir güne uyandıklarını anladıklarında akşam olmuş ve güneş son kurşununu rodos üzerine savururken, ay'ın en güzel suretinin göründüğü denizin yosunlarına karısan kırkağaç kavunun kokusu anasonu bastırmak üzereyken "yarimin yolu yokuştur, kadehleri tokustur" diye bir tesellinin akabinde gelen cam bardak seslerinin denizin tuzunu kıskandırdığı an:
(bkz: inleyen nağmeler)*
yeni bir sınavdan çıkmış, damarlarında kafein dolaşan şaşkın br bünyenin ne yaptıgını bilmez bir halde çoraplarını arayıp, akşam ne yiyeceğini, nerde ne giyeceğini düşünüp bulaşık deterjanı diye ayçiçek yağını süngere sıkmak üzereyken bilgisayarından gelen bir hatanın sesine uyanarak ne yaptıgının farkına varan metabolizmanın rapid şifresinin bitmesine bir gün kaldıgını çaktığı an:
(bkz: random)
Gel yüreğim gel yüreğim aşk oduna yan yüreğim
Gözün açıp karanlığı firakınla del yüreğim
Baharsın sevincime
Esersin dost iline
Muhabbet bahçesine
Açarsın yol yüreğim
Düşer aklıma bir hece
Duyarsın haz yüreğim
Her vuruşta sevgilinin vuslatına düş yüreğim
Hüzünler sende doğar
Gül ağlar bülbül için
Duvarları nem öldürür
Senin sonun gam yüreğim
Güvercinim kanat açıp
Seninle uçsam yüreğim
Ne dağlara ne taşlara dünya sana dar yüreğim
Yanarsın ateşlere
Doğarsın seherlere
Yüceltir bu aşk seni
Gezersin hür yüreğim
Yüzündeki nur misali
Zindana Yusuf yüreğim
Çağla durma zaman içre gözyaşına sel yüreğim
Gel yüreğim gel yüreğim aşk oduna yan yüreğim
Gözün açıp karanlığı firakınla del yüreğim
Ben bal arısı gibiydim senden önce
Bak pervanelere döndum seni görünce
Yana yana kül olsam her an
Yine de senden ayrılamam
Yoluna adadım ömrümü ben
Sensiz olamam
Yana yana kül olsam her an
Yine de senden ayrılamam
Bin yıl yaşasam yine sana doyamam
Sana gönlümü verdim nazlı güzel
Seni almazsam gözlerim açık gider
Bana ellerini ver
Hayat seni sevince güzel
Yoluna adadım ömrümü ben
Gel kaçma güzel
Bana ellerini ver
Hayat seni sevince güzel
Sana gönlümü verdim nazlı güzel...
inadına yenilmeden aşık olmadan gel
Bu gidişin sonu kötü kalbi kaybetme gel
Siyahını bırak da gel derdi sil yeter
Şafağım kararır daralır geceler
Yerine hiç beni koyup sarhoş oldun mu sen
Kaderine boyun eğip dünle küstün mü sen
Yüreğine cayır cayır kor çile saçıp
Göz göre göre korku saklayıp
Boğazına gömülüp sustun mu hiç
Kal gittiğin yerde mutlu ol
Yada gel kalbimde tahta sahip ol
Senin gülen yüzüne kurban bu serseri kalbim
Ama karar ver utamıyorum zamanı...
Biliyorum duymak istediklerin bunlar değildi
Bu yüzden zafer saymıştın zamansız gidişini
Öyle ya sen* ondokuzunda koca bir kadındın
Oysa ben seni tüm yalanlardan daha çok seviyordum
Zor
Zor kadere emanet ettimseni
Sen benim kördüğümüm, tutamadığım gözyaşım
Zor
Zor bir daha , daha da güvenmek
Bana düşen kabullenmek, zor da olsa dönüp gitmek
Birgün gelir de bir an, çokça zamanlardan sonra
Geri dönüp baktığında bilmem anlarmısın
O senin bir anının benim ömrüm olduğunu
Ne çok sevildiğini
Artık çok geç olduğunu
Zor... *